10. Filmiyle Sahalara Geri Dönen Testere (Saw) Serisi Neden Bu Kadar Çok Seviliyor?
saw x... efsane geri döndü. uzun bir aradan sonra beyazperdede hem efsanevi karakter john kramer'i (jigsaw), hem de çok sevdiğimiz yardımcısı amanda'yı görmek, harika hissettirdi. 2004'ün son aylarında başlayan kült korku serisi testerenin 10. ve son bölümü, şüpheye yer bırakmayacak kadar iyi ve serinin açık ara en başarılı devam filmi.
film hakkındaki detaylara inmeden önce, saw serisinin, izleyici kitlesi üzerindeki etkisinden bahsetmek gerekir. bundan tam 19 yıl önce, çok düşük bütçeyle çekilip, imkansız gibi görüneni başararak, bütçesinin 100 katı civarı elde ettiği gişe hasılatıyla, tür sinemasına meraklı seyircinin başucu filmi olmayı başaran bir yapımdır testere.
saw theme song - hello zepp
orijinal ilk filmin son sahnesinde çalan ve artık efsane haline gelen o müthiş besteyi, mutlaka bir kez daha dinleyin.
las vegas'daki bir kumarhaneye gittiğinizi ve sadece 50 dolarlık token'la onbinlerce dolar kazanıp "jackpot" vurduğunuzu düşünün. işte saw serisi tam anlamıyla böyle bir film serisidir. orijinal versiyondan bu yana hep düşük bütçeyle çekilen filmler, kendi bütçesine göre inanılmaz rakamlar elde etmiş ve sanki kumarda hile yapıyor gibi defalarca jackpot vurgunu yapmıştır.
testere serisi, kültleşen ilk film dahil, eleştirmenlerin beğendiği bir film serisi olmayı, hiçbir zaman başaramamıştır. bunun sebeplerini kısaca yazmak gerekirse; saw filmlerinde oyunculuklar genel olarak çok kötüdür. filmler teknik anlamda bariz olarak sorunludur. serinin hiçbir filmi izleyicisine, dolu dolu sinema seyir keyfi vermez. saw filmleri, sanki televizyonda yayınlanan, vasatın biraz üstü, şiddet içerikli antoloji serisi gibidir. yani saw aslında sinemadan çok, televizyon dizisi gibidir. ayrıca seyircinin "çok zekice" bulduğu senaryo, aslında basit bir matematikle kurgulanmıştır. dolayısı ile serinin hiçbir filmi, korku sinemasının başyapıtları arasında gösterilmemiştir.
peki bu seri neden bu kadar seviliyor?
saw'ı korku sinemasının zirve puanlarına çıkaran seyirci, bu seride ne buldu? bunu biraz daha detaylı irdeleyelim...
saw'ın orijinal ilk bölümü, özellikle sürpriz sonuyla izleyici üzerinde öyle bir etki bırakmıştır ki, bu etki serinin tüm zamanların en uzun soluklu korku sineması franchise'larından biri olmasına vesile olmuştur. şahsen 2004'ün sonbaharında, sinema salonunda yaşadığım şoku hala unutamıyorum. sıfır beklenti ile girdiğiniz bir film, salondakilerin ağzını açık bırakmış, izleyen herkes ağızdan ağıza bu manyak filmin pazarlamasını yapmıştı. o sıralar staj yaptığım şubenin müdürüyle çıktığımız, haftasonu için izlemelik dvd alışverişinde, dükkanın sahibi adam bu film hakkında müdürümüze; "müdürüm bu filmi geçenlerde hanımla izledik. kadıncağız 5 gündür uyuyamıyor. ruh sağlığı bozuldu." diyerek, filmin insan üzerindeki etkisini, elbette bi tık abartarak anlatıyordu :)
testere serisi bu haliyle aslında, köprü altı gençlerinin, mahalle serserilerinin ve lisede arka sırada oturanların başyapıtıdır. yani eleştirmenlerin "the exorcist" i "shining" i varsa, vatandaşın da "testere" si var diyebiliriz. halkın zekasına hayran olduğu adam testere, kendi bildiği adaleti dağıtırken, aslında tüm dünyadaki hayatın sillesini yemiş, arabesk yanı olan ve genel anlamda rafine sinema zevki olmayan ama istismar sinemasından ve sürpriz sondan etkilenen seyircinin, saw'ı başucu filmi yapmasını sağlamıştır. ülkemizde de serinin ilk bölümü bandrollü cd'lerle satış rekoru kırmıştır. işin içine korsan satışlarını da katarsanız, saw'ın el değiştirme katsayısının sınırlarını tahmin bile edemezsiniz.
yerli testere ahmet çakar hakemlerin üstünü çiziyor
beyaz/derin futbolun rating canavarı yorumcusu mösyö ahmet çakar'ın, testere müziği eşliğinde hakemlerin ve merkez hakem kurulu başkanı'nın üstünü çizdiği, akıllara zarar videoyu asla unutamam.
işte bu serinin önemini anlamak için, saw'ın sosyolojik etkisini de bilmek gerekir. testere ülkemizde ne kadar sevildiyse, abd başta olmak üzere, bir çok farklı ülkede de o kadar sevilmiştir. çünkü serinin çok sevilmesinin altında yatan esas sebep, filmlerin bir şekilde evrensel bir dil yakalamayı başarmış olmasıdır. bu tip bir alt seviye, b movie tarzındaki film, dünyadaki tüm seyirciyi o veya bu şekilde kendi çekim alanına sokarak, korku sinemasına damga vurup, rüştünü ispat etmiştir.
serinin 10. filmi hakkında şunu net olarak söyleyelim; saw x şimdiye kadar çekilmiş, en eli yüzü düzgün olan ve gerçek sinema seyir zevkine en çok haiz olan bölüm. salt sinema değeri olarak aslında ilk filmin bile ilerisinde. ancak tabii bu manyaklığı başlatması ve bir efsaneye dönüştürmesi sebebiyle, elbette benim de serinin hemen hemen tüm hayranları gibi, gönlümde yatan birinci, hala orijinal ilk bölümdür. tabii bunun duygusal bir seçim olduğunu da, samimi bir şekilde söylemem lazım. duygularımdan tamamen arınmış bir seyirci olsam, hiç şüphesiz saw x'in serinin en iyisi olduğunu söylemem gerekirdi.
iki filmi efsane sokak lezzeti olan kokoreç ile kıyaslayalım
saw -2004- orijinal ilk bölüm: iri kıyım izmir kokoreç, sade ve baharatlı.
saw x -2023- 10. bölüm: iri kıyım izmir atom-kokoreç, uykuluk-badem-boğazlık, sade ve baharatlı. (saw x filminin kokoreçle sinir bozucu bir bağlantısı bulunuyor. filmi izleyince ne demek istediğimi mutlak surette anlayacaksınız!)
saw x'in çok başarılı bir devam filmi olmasının nedenlerini kısaca belirtelim
a. jigsaw ve amanda'nın geri dönmesi: seriyi efsane hale getiren baş karakter john kramer (jigsaw) ve o'nun önce kurban adayı, sonrasında tehlikeli yancısı konumuna gelen amanda'nın geri dönüşü. filmin başarılı olmasının en önemli sebebi. iki karaktere de verilen motivasyonlar ve genel olarak senaryonun çok iyi yazıldığını söyleyeyim.
b. gerçek kötü/şeytani karakter : norveçli synnove macody lund'ın hayat verdiği, cecilia pederson karakteri. soğuk ve güzel kadın oyuncunun canlandırdığı şeytani kötü karakter, filme hayat vermiş. saw serisinin başroller dışında şimdiye kadar yazılmış ve seçilmiş en iyi karakteri.
c. bizden biri olarak john kramer : jigsaw bu filmde bağırıyor, çağırıyor, gözleri doluyor. kendisi o kadar insani tepki veriyor ki, sanırsınız şimdiye kadar yapay zeka soğukluğundaki adam değişmiş, kanlı-canlı bir insan olmuş. john kramer'ın en çok insani tavrının bulunduğu filmle karşı karşıyayız. ayrıca amanda ve john'un motivasyonu ilk kez bu filmde "işte budur" dedirtiyor. ben bu "insan" jigsaw'u çok sevdim.
d. teknik anlamdaki en iyi testere : dış çekimler ve stüdyo sahneleri gayet iyi. ses miksajı ve işkence aletlerinin mühendisliği de şov olmuş. özellikle içinde amanda'nın yer aldığı bazı sahnelerdeki efektlerde hala yetersizlik bulunsa da, pırıl pırıl görüntü ve ses tatmin edici seviyede.
e. filmin saw evrenini yükseltmesi: daha önce hiçbir saw serisi filmine nasip olmayan parametre. saw x, kendi lisanında bir tür sinema diliyle konuşmayı başarabilmiş bir film. filmin bu başarısı, serinin bundan sonra da güçlü bir biçimde devam edeceğinin göstergesi. yani serinin 11. filmi, 10. filmin alması gereken riski almayıp, 10. filmin başarısının avantajını kullanacak. dolayısıyla saw x'in bu manada oldukça zor olan bir şeyi başardığını söyleyebiliriz.
saw x, testere serisinin hayranları için mutlaka izlenmesi gereken bir film
ben filmi testereyi daha önce izleyip beğenmiş ve orijinal bölümü ezbere bilen seyirciye öneriyorum. çünkü bu film en çok, bahsi geçen hayranlar için yapılmış ve onları mutlu edecek bir film. filmi herkese önermememin sebebi, serinin 10. filmi olması ve bazı seyircinin testere serisi filmlerine karşı, bir süre sonra kayıtsız kalmayı tercih edeceğini, anlayışla karşılamam gerektiğidir.
saw x (testere 10) - türkçe altyazılı fragman
not: ülkemizde 20 ekim 2023'te vizyona giren filmi sonradan izleyecek saw hayranlarına bir müjde verelim. film bittiğinde lütfen ekranı kapatmayın. çünkü film sonu bir tane "mid-credits" sahne mevcut. bu sahne bize saw xi'nin (testere 11'in) yakında geleceğini gösteriyor. bu kısacık sahnede ne olduğunu aşağıya spoiler'lı olarak yazacağım. merak edenler isterse okuyabilir, çünkü sahne sadece devam filminin nasıl başlayacağı hakkında.
Uyarı: Spoiler içerir.
saw x bittikten sonraki kısa sahnede; filmin içinde 4. evre pankreas kanserinden, doktor pederson sayesinde kurtulduğu yalanını, john kramer'a söyleyen siyahi adamın, yine jigsaw'un bir oyununa dahil olduğunu, yani jigsaw'un o'ndan da intikam alacağını görüyoruz. bu arada john kramer'ın yanında, filmde hiç görülmeyen eski bir tanıdık da var. serinin 3. bölümünde polis olarak gördüğümüz, sonradan jigsaw felsefesine kendini adayıp, son filmlerde jigsaw olan mark hoffman, bu sahnede john kramer'la yan yana. serinin 11. bölümünün başlangıcı için mükemmel bir seçim.