14 Aydır Orada Yaşayan Birinden Güney Kore Hakkında Hayal Kırıklığı Tadında Bilgiler

14 aydır Güney Kore'de yaşayan ve çalışan bir Ekşi Sözlük yazarı, olumsuz eleştirilerin yoğunlukta olduğu bir Güney Kore deneyimi yazısı paylaşmış.
14 Aydır Orada Yaşayan Birinden Güney Kore Hakkında Hayal Kırıklığı Tadında Bilgiler


14 aydır güney kore'de yaşıyorum. olumsuz taraflarından başlayalım

güney kore'de ilk zamanlar "ay aa ne kadar değişik, ne kadar güzel bir yer. insanlar birbirine ne kadar saygılı. ay çok arkadaş canlısı insanlar" denildiği; sonraki aylarda "allah allah bunu şimdi niye dedi neden yaptı ki? amacı ne acaba? ya aynı yerde çalışıyoruz, bana niye haber vermedi ki" denildiği; ilerleyen zamanla birlikte, ingilizce bilmelerine rağmen sana korece konuşman için baskı yapmaları, mobbing çalışmaları, anlamsız bir rekabet ve sonunda tamamen iletişimi kesme aşamaları deneyimlenebilir.

kesinlik yok ama. bunların hepsini 2.5 ayda yaşadıysanız demek ki o ortamdan hayır gelmez. ya ortamı değiştireceksiniz, ya da bununla yaşayacaksınız. artık sizin sabrınıza kalmıştır. sabah 9'da başlayan mesai genelde akşam 11 gibi biter. ama bu süreçte video izlenir, oyun oynanır, uyunur ama çalışma yeri asla terk edilmez. bir de sürekli asık suratla dolaşırlar. sanki afrika'daki açlığın ya da savaşın sebebi kendileriymiş gibi.


koreli kızlar 13 yaşından itibaren makyaj yapmaya başlarlar. kendilerini bembeyaz yaparlar, bir ruh gibi. yaş ilerledikçe bu beyaz ten sevdası giderek abartılır ve kendilerini avrupa insanına benzetmek için daha çok uğraşırlar. sırasıyla; burun kemiği yaptırma, göz kapağı yaptırma, göğüs büyütme vs. olarak devam eder.

koreli erkeklerin ise, kadınlarından az kalır yanları yoktur. manikür-pedikür, saç boyama, perma, yüzde pudra kullanma, hatta bazen gözler belirginleşsin diye göz kalemi vs. kullanırlar. tahmin edildiği üzere kibar değillerdir, bayağı düşüncesizler.


genel olarak kore insanı; ölsen dönüp bakmazlar, zıplasan bakmazlar, uçsan bakmazlar tamamen kendi hallerinde, kendi dünyalarında yaşarlar. ama yapılan her şeyi, aldığınız nefesi hem üstlerine bildirir, hem de kendi aralarında dedikodu yaparlar. göründükleri kadar masum değiller.

değişik bir "sevimli" olma algıları var. kadınlar için şeker pembesi rujlar, kırmızı yanaklar, mini pileli kolej etekler, sneakers ayakkabı ve beyaz çorap. klasik zafer işaretiyle parmakları olabildiğince yüze/göze yakın, gözler kapalı gülümseme. hayır, bizde olsa deriz ki "aaay gözler kapalı, baştan çekelim."

erkekler ise, amerikan tıraşı diye tabir edilen saç kesimi ve üstteki saçlar ya permalı ya fönlü, bileklerde kumaş pantolon kolej ayakkabısı ve beyaz/siyah çorap. genelde spor yapan kaslı abiler. bir de uzun boylu ve zengin ise havalarından geçilmez. ama hiçbiri adam gibi ingilizce konuşamazlar. genelde siyah ya da sonbahar renkleri giyinirler.


kişisel bakım birazcık problemli. kişisel bakımdan anladıkları sabah akşam duş almak. yolun ortasında tırnak kesen, tüküren/balgam atan, burnunu karıştıran görebilirsin. ve bu gayet normaldir. el yıkama alışkanlıkları pek yok. tuvaletten çıktıktan sonra adam gibi el yıkayanların oranı %70 civarındadır. diğer kişisel bakım kısmına ise hiç girmiyorum.

yemek olayını hala anlamadım. kat, karıştır, ye; düz mantık. çılgınlar gibi domuz eti yiyip, bira-soju (mekju) içiyorlar. hafif çakır keyif olduklarında ise o soğuk ruhları uçuyor, yerine fazla samimi bir ruh geliyor. ortası yok yani. ayrıca her biri ergen çocuk gibi; ben bu kadar alıngan ve yanlış anlayan bir millet görmedim. her biri küstüm çiçeği gibi.


güzel yanları yok mu? tabii ki var

güvenli bir ülke. doğasını ve kültürünü çok güzel koruyor ve gösteriyor. one-room kültürü oldukça yaygın ve ödediğin kira parasına genelde her şey dahil oluyor; elektrik, su, internet. inancına saygılılar ama eğer onlar gibi değilsen içlerine almıyorlar. mutfakları ciddi anlamda küçük ve hemen girişte kapının/ayakkabılığın yanında ve banyolarında lavabo yok. hala sebebini anlamış değilim.

acayip rahatlar. metro, otobüs, tren, okul, toplantı fark etmeksizin o ayakkabılar çıkar ve ayaklar toplanır. ter kokan bir koreliye rastlamadım daha ama soju bira kokana çok denk geldim. öfff kibrit çaksam uçar cinsinden.

iyi bir şey yazmak istiyorum; düşünüyorum, düşünüyorum, bulamıyorum ama aklıma gelirse yazarım. nihayetinde en az 3 yıl daha buradayız.