20 Yıl Boyunca Denizlerin En Büyüğü Olan Osmanlı Efsanesi: Mahmudiye Kalyonu

1828 yılında inşa edilen ve 20 yıl boyunca dünyanın en büyük yelkenli savaş gemisi olma özelliğini taşıyan Mahmudiye Kalyonu, Osmanlı tarihinde çok özel bir yere sahip.
20 Yıl Boyunca Denizlerin En Büyüğü Olan Osmanlı Efsanesi: Mahmudiye Kalyonu

mahmudiye kalyonu, bir gerçek bir de efsane karaktere sahiptir. önce gerçek tarihinden bahsedelim;

1829'da padişah ikinci mahmud'un emriyle istanbul tersanesinde mimar mehmet kalfa ve mühendis mehmet efendi'nin kurduğu ekip tarafından inşa edilmiş bir gemidir. ikinci abdülhamit döneminde hizmetten alınıp sökülecek olan bu gemi 128 toplu kalyon ve üç ambarlı hâliyle dünyanın en büyük savaş gemisi olma ünvanını kazanmıştır. tâ ki 1847'de fransız gemisi valmy inşa edilene kadar.


mahmudiye kalyonu'nu "gazi" ünvanıyla, geminin kaptanı mehmet paşa'yı da "ateş" ünvanıyla efsaneleştirecek olan olay ise sivastopol kuşatması olmuştur. bu kuşatmadaki başarıdan sonra gemi ve kaptan hakkında hollywood'a taş çıkaracak efsaneler türemiş; yerli siyah inci'miz var olmuştur. anadolu'daki kahvehanelerde mahmudiye kalyonu'ndan "hayalet gemi" diye bahsedilmiştir o dönem. benim gibi denize ve denizciliğe meraklı olanlar iyi bilirler ki neredeyse bütün tekne yataklarında mahmudiye kalyonu'nu temsil eden çizimler bulunmaktadır hâlâ.

sivastopol kuşatması'nda diğer tüm gemilerin aksine sadece bir kez hafif yara alan geminin üst kısmında barbaros hayrettin paşa'nın sancağı asılıdır. bu sancakta saff sûresi'nin 13. âyeti yazılıdır: "nasrun minallâhi ve fethun karîb ve beşşiril mü'minin!" (allah katından bir yardım ve yakın bir zafer vardır. müminlere müjdele!)


ortada ise hz. ali'nin kılıcı olan zülfikâr sembolü bulunmaktaydı. ve rüzgârlara hükmetme yetkisi verilen peygamber hz. süleyman'ın yıldızı da zülfikâr'ın iki ucunun arasındadır. bu sancak günümüzde istanbul deniz müzesi'nde sergilenmektedir. kuşatma devam ederken mahmudiye kalyonu'nun hiç isabet almadığını gören müttefikler de gemilerine barbaros hayrettin'in sancağını çekmişlerdir. 

savaştan sonra ise efsaneler hem fransızlar ve ruslar hem de türkler arasında gittikçe artmaya başlamıştır. hacı bektaşî velî, mevlâna celalettin-i rumî ve daha nice evliyânın gemiyi koruduğuna dair menkıbeler türemiştir anadolu'da. barbaros hayrettin paşa'nın ruhunun güvertede dolaştığını söyleyenler olmuştur. efsaneye göre gemi de artık bir can kazanmış ve yara alırsa buradan kan geldiği söylenir olmuştur.

avrupalı ressamlar tarafından defalarca resmedilen bu gemi yine birçok devletten gelen ziyaretçileri karşılamıştır. döneminin en büyük savaş gemisi olması sebebiyle yabancı ülkelerden yine birçok mimar ve mühendis de gemiyi incelemeye istanbul'a gelmiştir. dersaadet'te de mahmudiye kalyonu efsaneleri yıllarca dilden dile dolaşmıştır. barbaros hayrettin'in mürettebatıyla birlikte bazı zamanlar gemiye çıktıkları söylenir, gemiden gelen seslerin galata'ya vardığı üzerine yeminler edilirmiş.


şöyle düşünün, televizyonun, radyonun falan olmadığı bir asırda insanların en büyük eğlenceleri kahvehaneler ve burada yapılan sohbetler. o devirde yaşasaydık muhtemelen biz de bayıla bayıla dinlerdik bu efsaneleri. zirâ uzun yıllar sonra dersaadet'te bir zaferin rüzgârı vuku bulmuştu. kış akşamları, dışarıda yoğun bir tipi varken kahvehanede yanan mumların ve kandillerin ışığında kahvenizi yudumlarken barbaros hayrettin'den deniz yaratıklarına, evliyâlardan kan dökülen gemiye değin çeşitli hikâyeler dinlediğinizi hâyâl edin.

işte mahmudiye kalyonu gerek gerçek başarısı gerekse efsaneleriyle tarihimizdeki unutulmaz yerini almıştır.

Denizcilik Tarihinde Çığır Açan ve Kıtaların Kaderini Belirleyen Bir Gemi Türü: Kalyon