20 Yıldır Orada Yaşayan Birinden: Kanada'nın Pek Bahsedilmeyen Olumsuz Tarafları

Sosyal medyada genellikle Kanada'nın güzel tarafları anlatılır da olumsuz taraflarından pek bahsedilmez. Orada epey vakit geçiren bir Sözlük yazarı, biraz da buna tepki vererek bir yazı kaleme almış.
20 Yıldır Orada Yaşayan Birinden: Kanada'nın Pek Bahsedilmeyen Olumsuz Tarafları
iStock

kanada: abartılan bir mavi yaka göçmen ülkesi...

aşağıda yazılanlar çoğunlukla ya son 20 senede bizzat yaşadığım ya da çevremde gördüğüm olayların özetidir. hiçbiri kulaktan sağdan soldan duyma, uydurma bilgi değildir.

iklim

akdeniz insanını zorlar, nokta. derece vermeye, şöyle kar yağdı böyle donduk tarzı hikayelere gerek yok...

eğitim sistemi

ilk/orta öğrenimde devlet okullarında sıkıntı var. sırf çocuğum iyi okula gidebilsin diye muhit değiştirenler var. dibindeki okula çocuğu gönderemiyorsun çünkü binbir türlü kural var. mesela katolik okuludur vaftiz kağıdı ister, hristiyan okuludur gittiğin kilisenin papazından pazarları geliyor diye kağıt ister, fransız okulu bulursun anne/babadan birinin fransızca bilmesi şartı koşar, vs. bunlarla uğraşmak istemiyorsan özele göndermen lazım, onların da senesi $10.000’den başlar, sonu yok. özel okullarda bile torpil dönen yerler var, annenin babanın mesleğine kadar bakıyorlar çünkü bağış yapabilecek aileleri alıyorlar. avukatsan, doktorsan öncelik senin, yoksa şansın pek yok.

üniversiteye bedava diyenler var, öyle bir dünya yok. okul için province değiştirirsen fiyat artıyor. tıp okumak istiyorsan ücretler astronomik, o yüzden öğrenciler bankadan kredi çekiyorlar.

college mevzusu konusunda bayağı geyik dönüyor sosyal medyada. 2 senelik okulların ne kadar düzgün eğitim verdiği tartışılır. bunlar daha çok 30’a merdiven dayamış ama elinde doğru dürüst diploması olmayan elemanların hızlı bir şeyler yapayım da maaşlı bir işe gireyim diye gittiği okullar. fazla performans beklemek hatalı olur. 4 senelik bölümle, master doktora ile uğraşamam deniliyorsa bakılabilir...


barınma

atlantik kıyısında dandik bir kasabada yaşayan çıkmış ev fiyatları abartıldığı gibi değil, burada $250k bastın mı malikane veriyorlar diyor.

kuzey amerika’da altın kural eğer bir yerde ev fiyatları ortalamanın altında ise iş sıkıntısı vardır, oralarda da genelde emekliler takılır.

ev fiyatları yaşanabilir şehirlerde ciddi bir problem, işin boku çıkmış vaziyette. daire almayı geçtik, kiralık tek oda daire bulup yerleşmek bile toronto/vancouver gibi şehirlerde imkansızlaşmaya başladı. bu şehirlerde dandik 1+1 dairelerin fiyatları 600-700k bandını aşmış vaziyette.

sağlık sistemi

tek kelime ile bitik. ölümcül vaziyette değilsen ölümcül hale gelene kadar sürünüyorsun, pamuğu tıkamadan önce sistem güzel işlemeye başlıyor. sonrası allah kerim, şansına kalmış.

basit ameliyatlarda bile 2-3 sene sıra var.

özel tedavi şansı yok deniyor sosyal medyada, yanlış bilgi. parayı bastırırsan 2 günde mr çektirirsin, para yoksa 6-9 ay beklersin. yine parayı bastırıp 1-2 hafta içinde ameliyat olabilirsin ama fiyatlar uçuk. kalça ameliyatı $35-40k civarı. dişçi açlık sınırının altında değilsen özel, kaçarı yok. temizletme $250, basit dolgu $500, kanal tedavisi $750, kaplama $1500 şeklinde gidiyor. implant falan fiyatlarına girmiyorum, böbreği bırakır çıkarsın.

iş hayatı

beyaz yaka olarak tıp ve hukuk sektörü ile bağlantılı bir iş yapıyorsan güzel paralar dönüyor. bir de belki it. doktor olmana bile gerek yok fizyoterapist ol yeter. onun dışında maaşlar düşük, işe yarar bir maaşa ulaşmak çok zor. burada en büyük sıkıntı bir göçmen için tıp sektöründen ilerleme şansı yok gibi.

beyaz yaka göçmenin yükselmesi zor. kilit noktalara caucasian abiler çökmüş, koltukların bazıları ciddi ciddi babadan oğula ya da akrabalar/yakın arkadaşlar arasında el değiştiriyor. orta doğuluları geçtik, hristiyan güney amerikalıların, asyalıların falan da bu koltuklara oturma olasılıkları düşük.

mavi yaka ustalık gerektiren işlerde güzel para var. elinde sertifikası olan bir kaynakçı, fayans ustası, kaportacı, tesisatçı vs birçok beyaz yakadan iyi para yapabiliyor.


yaşam/masraflar

en büyük sıkıntı barınma, ev fiyatları/kiralar yüksek, ortalama herkes aldığı paranın %25-30'unu ev kirasına/taksidine veriyor. sonra mutfak masrafları geliyor. kanada ucuz etin yahnisinin berbat olduğu bir ülke. ucuza kaçınca yediğiniz yemeğin tadı tuzu kalmıyor, bir parça etten alacağınız kaloriyi eti çiğnerken yakıyorsunuz, çiğne babam çiğne. sebze meyve mevsimine dikkat etseniz bile pahalı.

elektrik/su/doğalgaz masrafları yüksek. birkaç ay kapatıp gitseniz bile ayda $250 sabit kesinti faturası geliyor. araba sahibi olmak kolay ama hava şartlarından dolayı aracı yolda tutmak zor, tamir ücretleri uçuk.

kanunlar/bürokrasi

sistem abuk sabuk bir sürü kural ve buna bağlı cezaların üzerine kurulmuş vaziyette. kaldırımın karını süpürüyorsun, yeteri kadar süpürmemişsin diye ceza geliyor. evinin önüne arabayı park edip 2 hafta tatile gidiyorsun, evinin önüne arabanı 3 günden fazla kımıldatmadan park edemezsin diye ceza geliyor. bu sırada çimlerin uzamış, çimlerin bilmem kaç cm’den uzun diye ceza geliyor. yav çöp kutusunu çıkartıyorsun, çöp kamyonu almadan geçiyor. bir dahaki sefere tekrar almıyor, en sonunda aracı durdurup neden almıyorsun lan puşt diyorsun, cetvelle inip sana iki saat yok kaldırımdan şu kadar cm dışarıya koyman lazım, yok yandaki araba ile arasında şu kadar cm yer olması lazım diye hikaye anlatıyor.

stres atalım diye balığa gidelim diyorsun, adamlar 200 sayfa kitapçık basmış. aynı akarsu üzerinde her 500 metrede bir kural değişiyor. yok balığın üzerinde kahverengi benek olmayacak, yok boyu min. şu kadar cm, max. şu kadar cm olacak, gözleri ela olacak ama şaşı olmayacak, kuyruğu dik olacak, canlı yem kullanmak yasak, oltanın da iğnesini kıracaksın ki balığa kaçma şansı tanıyacaksın. ulan zaten orada o tanıma uyan bir balık yok ki...

bürokrasi hantal. mahkemeler nasıl bu işi çözmeyiz uzatırız, çözümsüzlüğe götürürüz diye özen gösteriyorlar. hak hukuk aramak zor, para gerektiriyor. sonuç almanız için tutmanız gereken iyi avukatların saat ücretleri $300-400’den başlıyor.


özetle

kanada hep önünden geçip bir gün yemek yemeği ümit ettiğiniz lüks, şatafatlı bir lokantayı andırıyor. uzun süre para biriktirip sonunda gittiniz. içeriye girdiniz, ortam süper. masalar yıkılıyor, servis harika... önünüze bir tabak geliyor, inanılmaz gözüküyor. çatal-bıçak gümüş. sonra bir çatal alıyorsunuz ve tadının bombok olduğunun farkına varıyorsunuz, hayaller çöküyor...

birçok açıdan orta doğu ile garip benzerlikleri olan enteresan bir ülke. yaşam pahalı, tutunmak için ve hayalini kurarak geldiğiniz hayatı yaşamak için yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü ciddi bir gelire ihtiyacınız var ve bu gelir ballandıra balladıra anlatılan asgari ücret seviyesinin çok çok üzerinde. belirli bir gelir seviyesini yakalayamadan kafayı suyun üstünde tutmak zor.

herkese içtenlikle bol şans diliyorum, hepimiz aynı düzenin düzüleniyiz...

bu ülkenin hiç mi güzel tarafı yok?

zaten bunlardan herkes bahsediyor, tekrarlamaya gerek yok. ben teraziye dikkati çekmek istiyorum. güzellikler ile yukarda bahsedilenleri kefeye koyacaksınız, hangisi sizin için ağır basıyorsa ona göre fikir vereceksiniz.

fala inanma falsız kalma - falcı değilim, o konuda yardımcı olamayacağım. tarot açmıyoruz, gerçeklerden bahsediyoruz.

not: "kanada hakkında olumsuz içerikli bir yazı görüyor ve yazarına bakıyorsun, kanada'da yaşıyor. ilginç." şeklindeki bir yorum üzerine: bir yerde yaşayıp orası hakkında yorum yapmak... bir ülkede uzun süre yaşayınca orası hakkında olumsuz yorum yapma yasağı mı var?