2021'in En İyi Albümleri
bir seneyi daha bitirdik, o zaman geride bıraktığımız bu senenin en beğendiğim 50 albümü gelsin. liste bugünün listesidir, yarın yapsaydım bile illaki değişirdi. beynimde zamanla sıralamalar değişecektir ama edit olmaz. hazırladığım çalma listesine de şuradan ulaşabilirsiniz. keyifli okumalar ve dinlemeler.
1. turnstile - glow on
bu sene en çok dinlediğim albüm oldu sanırım. hardcore punk yaparak nasıl herkesi coşturabilirim sorusuna cevap niteliğinde bir albüm. hardcore punk'ın yanına eklenen yer yer indie, new wave, alternative metal ögelerle kusursuz şarkı kompozisyonları yaratılmış. ağza takılan vokal melodileri ve aşırı groove davul partisyonları ile enerji fışkırtan bir klasik. hardcore punk bir gün mainstream olacaksa ancak böyle albümler ile mümkün olabilir sanırım.
2. little simz - sometimes i might be introvert
1 saati aşkın 19 şarkılık bu görkemli yapıtta, sanatçı bir önceki albümü grey area'daki başarısını çok daha ileriye götürüyor. grey area'daki mükemmel uk hiphop tarifine, soul, caz, afro-beat tatlar ekleyerek ve aralara orkestral düzenlemeler sıkıştırarak kült bir iş ortaya koymuş.
3. black country, new road - for the first time
arcade fire'ın içine slint kaçmış gibi duran bu londralı grup, debut'sunda bu benzetmeden çok daha fazlasını barındırıyor. klezmer, barok pop gibi türlere de dokunan, post-punk ile post-rock arasında bir yerlerde sizi uzun bir yürüyüşe çıkartıp düşündürecek güce sahip.
4. dry cleaning - new long leg
aşırı estetik spoken word'ler ile ışıldayan ve bu hareket eden kelimelere eşlik eden dinamik ve melodik enstrümantal altyapı ile etkileyici bir kontrast yakalamış, bu senenin zirvesi için rekabete dahil olan bir başka debut.
5. badbadnotgood - talk memory
bbng 5 yıldır süren lp sessizliğine nihayet son veriyor. bir önceki albümde oldukça şaşırtıcı ve keyif veren yapıların yerini bu sefer daha asil, ağırbaşlı ve dingin duran bir fusion ve spiritüel caz birlikteliği alıyor. buna rağmen, hem doyurucu hem de kolay dinlenir olma özelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş görünüyor.
6. spelling - the turning wheel
kendisinden bu seneki albümüyle (üçüncü albümü imiş) haberdar olduğum california'dan chrystia "tia" cabral saykedelik ve karanlık tınıları pop müzik içinde eriterek mükemmel bir art pop ortaya koyuyor. bazı insanlarla tanışırsınız ve ne kadar kaliteli, pırlanta gibi bir insan dersiniz ya. işte bu albüm de o karakterin müziğe yansımış formu.
7. sufjan stevens & angelo de augustine - a beginner's mind
dürüst olmak gerekirse 2015'ten beri sufjan stevens'ın üretimleri beni çok memnunun etmiyordu fakat albümün yayınlandığı asthmatic records'un sahibi, ismini ilk kez duyduğum sayın augustine ile takdire şayan bir ortaklığa imza atmışlar. dinledikçe ısınan folk şarkılar gökyüzündeki bulutlar gibi hareket ediyor.
8. darkside - spiral
2013'ten beri derin sessizlikte olan ve bir daha albüm çıkarmayacaklarını düşündüğüm elektronik müzik ikilisi (bkz: nicolas jaar) (bkz: david harrington), psychic albümünü sevenlerin çok beğeneceğini düşündüğüm, şaşırtmayan fakat beklentileri fazlasıyla karşılayan şekilde, yine bir elektronik ve akustik müzik karışımıyla geri dönüyor. meğerse yıllardır yarı canlı bir varlık gibi sadece aktif olmayı bekliyormuş.
9. floating points, pharoah sanders, london symphony orchestra - promises
elektronik müzik insanı sam shepherd, sahne ismiyle floating points'in bir önceki albümü crush'ı ve pharoah sanders'ın eski spiritüel müziklerini çok seven biri olarak bu albüm karşıma ilk çıktığı anda aşırı beklentiye girmiştim ve beklentimi sonuna kadar karşılayan bir albüm oldu. aynı parçayı albüm boyunca özgün çeşitlemeler, yaklaşımlar ve yorumlar ile işlemişler. bir nevi bir prototipi alıp her defasında farklı bir ürün ortaya çıkarmışlar. bu süreci her şarkıda farklı şekilde tecrübe etmek çok keyifli.
10. black midi - cavalcade
debut'ları schlangenheim ile müzik dünyasını heyecanlandıran yenilikçi işlere girişen experimental rock dörtlüsü, deneylerinin dozunu iyice arttırarak avangart alana geçiş yapmışa benziyor. önünüzdeki tabağa iştah açıcı, aşırı lezzetli fakat sindirilmesi zor yiyecekler koyuyor.
11. jpegmafia - lp!
jpegmafia'dan en sevdiğim albüm olma özelliğini kısa sürede kazanan albüm. kendisi bu senenin hiphop alanında en yaratıcı albümüne imza atmış görünüyor. kısa süreli ve hoş tatlar bırakan deneylerle süslü parçalar sizi direkt yakalıyor.
12. makaya mccraven - deciphering the machine
hank mobley, art blakey, horace silver, kenny dorham başta olmak üzere blue note sanatçılarının parçalarının mccraven tarafından tekrardan ele alındığı çalışma bir tribute albümünden çok daha ötede. mccraven daha önce birtakım albümlerinde yaptığı gibi şarkıların genleriyle oynayarak onlara yeni kimlikler kazandırıyor.
13. remi wolf - juno
remi wolf'un çok ünlü olacağını garanti edebilirim ama kanıtlayamam. albümdeki parçalar küçüklüğümde hafızama kazınan fakat adını hatırlayamadığım şarkılar gibi. güzel hissettiriyor.
14. squid - bright green field
bu sene adadan post punk/art punk/experimental rock üçgeninde bir patlama yaşandı. neden 2021'di hiçbir fikrim yok. squid de debut'su ile bu çorbada tuzu olanlardan. ben bu albümü çok anlayamadım ki anlayamamış halimle bile buralara taşıdım. anlasam daha yukarılarda yer alırdı.
15. tyler, the creator - call me if you get lost
bir önceki albümü igor gerçekten kült statüsünde bir çalışmaydı ve adını tarihe yazdırdı. fakat o kadar muhteşemdi ki daha iyisini yapmak imkansızdı ve kopyasını da yapmak anlamsızdı. o yüzden sanatçı tekrar yüzünü hiphop'a dönmüş ve bence iyi etmiş.
16. jaubi - nafs at peace
pakistan'dan kuartet, debut'sunda spiritüel caz ile hiphop ritimlerini buluşturarak üstüne hint klasik müziğive funk gibi elementler serpiştiriyor. sonu belirsiz bir derinliğe doğru yol alıyorsunuz gibi hissettiriyor.
17. genesis owusu - smiling with no teeth
gana doğumlu, avustralya'da ikamet eden 22 yaşındaki sanatçı, hiphop, funk, soul karışımı bir debut ile müzik dünyasına gelecek vaad eden bir giriş yapıyor.
18. james blake - famous last words
james blake bir kez daha asalet ve müzikalite dozları yüksek bir albüm ile karşımızda. her ne kadar james blake albümlerini yarım saatten fazla dinleyemesem de (iç burkan soğuk beyaz yaka ağlaklığı bir yere kadar) -yiğidi öldür hakkını yeme - bu albümdeki parçalar sizi bırakmıyor.
19. helak - gnosis
geçen yıl heritor ile kulakların pasını silen grup, bir kez daha gaddar, keskin ve kasvetli bir sludge metal albümüyle geliyor. bu listeye bakılırsa bu seneden de favori yerli albümüm diyebilirim.
20. naked flames - 247 365
birleşik krallık'tan house, techno ve ambient türlerin birbiriyle dans ettiği bir parti. senenin kanımca öne çıkan elektronik çalışmalarından.
21. arthur hnatek trio - brew
krautrock caz müzik içinde doğsaydı nasıl bir müzik olurdunun cevabı ilginç bir albüm bu. krautjazz diye adlandırasım geliyor. tigran hamasyan, eric truffaz gibi devlerle çalışmış arthur hnatek de isviçre doğumlu bir berliner olunca neden olmasın diyorum içimden.
22. godspeed you black emperor - g_d's pee at the state's end!
kanada'dan post rocker'ların kendi adıma 2012'den beri yarattıkları en ilgi çekici atmosfer. tekrardan müzik dinlerken film izliyor hissi verebilmeleri övgüyü hak ediyor. onları karakterize eden sound'a dönmeleri bir açıdan mantıklı olmuş.
23. weezer - ok human
belki de son 25 yılının en iyi albümüne imza atan pop/rock dörtlüsü, neşeyi ve hüznü bir arada barındırıyor.
24. iglooghost - lei line eon
uk bass ile oda müziği'ni harmanlayan sanatçı fikirlerin ve müzikal yapıların havada uçuştuğu bir şölen düzenliyor.
25. mdou moctar - afrique victim
nijer'den kusursuz bir tishoumaren örneği. enerjik, akılda kalıcı ve romantik.