30 Yaşından Sonra Aşk Acısı Çekmek İnsan Doğası İçin Gerçekten Mantıklı mı?

Sözlük yazarı "larker", aşk acısından yola çıkıp hayatımıza ve ilişkilerimize bir şekilde hep eklediğimiz bu 30 yaş sınırından bahsederek güzel bir muhakeme yapmış.
30 Yaşından Sonra Aşk Acısı Çekmek İnsan Doğası İçin Gerçekten Mantıklı mı?
iStock.com


anladığım kadarıyla ekşi sözlükte 30 yaş berlin duvarı gibi bir fenomen. öyle ki, doğu almanya ile batı almanya'nın kesinkes ayrılması gibi, bir insan 30 yaşına girdiği gün transmutasyon geçirip bambaşka birisine dönüştüğü zannediliyor.

hayır sayın berkecan ve tuğçenazlar, hayat böyle bir şey değil. olaylar matematiksel işlemiyor. 30 yaşında birdenbire bir aydınlanma yaşamıyorsun. sadece o zamana kadar köşelerde bir yerlerde oldukça fazla tecrübe biriktiriyormuş oluyorsun. bu tecrübeleri güzelce işleyip gerçek hayata uygulayabilmek, uygulasa bile sürdürebilmek ise herkesin harcı değil ne yazık ki.


30 yaşında da aşk acısı çekiyorsun 45 yaşında da 19 yaşında da,
30 yaşında da insanlara güveniyorsun 45 yaşında da 19 yaşında da, 30 yaşında da birini deli gibi sevebiliyorsun 45 yaşında da 19 yaşında da, 30 yaşında da çocuklar gibi mutlu olabiliyorsun 45 yaşında da 19 yaşında da, 30 yaşında da sikerim böyle hayatı deyip alıp başını gitmek istiyorsun 45 yaşında da 19 yaşında da...

30 yaşından sonra aşk acısı çeken kadını çok iyi anlıyorum zira ben de 32 yaşındayken birinin arkasından hüngür hüngür ağladığımı biliyorum. ama siz hayatı çocuk oyuncağı zanneden kişiler bunu kavrayabilecek kapasitede değilsiniz zira tek yaptığınız pipinizle oynayıp anneeeaa bitti diye avazınız çıktığı kadar bağırmak.