31 Mart'ta Büyükşehirlerin Neden Kaybedildiğini Sorgulayan Bir AK Parti Eleştirisi
akp seçmenleri sosyal medyada kuyruğu dik tutma çabasında olsa da parti kurulduğu günden bu yana en derin krizini yaşıyor
evet, seneler öncesinde daha büyük sorunların üstesinden gelseler bile o dönemlerde partinin insan kaynakları çok daha güçlüydü, taze bir partiydi, bu topluma anlatacakları bir hikaye vardı. ama 17 senenin sonuna gelindiğinde nereden geldiklerini, neleri atlattıklarını unutan bir teşkilat var. bu partinin kurulmasına ön ayak olan olay 25 sene sonra aynı yerde, istanbul'da yeniden tekerrür ettiğinde kendilerini karşı tarafta buldular. yani senelerdir ezilenlerin sesi olduğunu söyleyen, mağduriyete uğradığını anlatan erdoğan şu anda partisinin teşkilatını kendisini buralara kadar getirebilecek kadar büyük bir kozu imamoğlu'na verilmesini seyrediyor. sandıktan karizmayı ciddi şekilde çizdiren "mağrurlanma padişahım senden büyük allah var" sonucu çıksa bile koltuğunu ve konumunu koruduğu için kendisini bu konuşanlar kadar büyük bir tehlike altında hissetmiyordur.
amma velakin erdoğan'ın yaşı ilerliyor ve genç nüfusa da bağlı olarak partisi istemsizce gençleşiyor
akp, o çok sözünü ettikleri, senelerdir dillerinden düşürmedikleri 2023 hedeflerini hala önemsiyorsa diğer yandan partinin üst kademesindeki otorite değişimi konusunda da büyük bir sınav vereceğini de biliyordur. parti, ortak konsensusa ve fikir alışverişine değil; ciddi bir otoriteye, disipline ve itaate dayalıdır. bu durum da parlak ve idealist gençlerden ziyade biatçı, avantacı ve yetersiz tiplerin partiye doluşmasına yol açmıştır. bu politik ve ekonomik ortamda partinin genç kesimi, genç seçmeni kopukluk yaşarsa bu kuruluş daha büyük kaoslara ve zayıflıklara sürüklenebilir. zira kendilerini buraya kadar getiren, öyle ya da böyle bir zamanlar dünyanın saygısını kazanmalarını sağlayan şey bir davaya gönülden bağlı olan insan kaynakları bakımından gelişmiş bir teşkilatın darbelerden, koalisyonlardan ve ekonomik krizlerden yılmış olan bu ülkeye vadettiği neoliberal politikalar, geleneklerden kopmasalar da yüzünü batı medeniyetine doğru dönmüş bir yönetim ve abd'nin soğuk savaşta jeopolitik alanda uyguladığı çevreleme politikasının en büyük hayali ve hedefi olan ılımlı islam projesinin orta doğu coğrafyasında uygulanabilmesi için mükemmel bir ekip olmalarıydı. fakat seneler geçtikçe akp daha da radikalleşip batı medeniyetinden giderek uzaklaştı, yapıcılıktan ve rasyonellikten uzaklaşıp daha da popülist politikaların içine kendisini çekti ve ekonomik başarısını sağlayan etmenleri adım adım terketti.
sürekli kullanılan ayrıştırıcı dilin toplumu hızla radikalleştirmesi, tıpkı abd'deki gibi 2 temel kampa ayrılmış halkın önüne ısıtıp ısıtıp bu ülkede modası geçmiş kimlik siyasetini yutturmaya çalışmaları, ekonomik sorunları göz ardı edip beka sorununu sıkça dile getirmeleri nedeniyle ve daha da önemlisi bu ülkenin yeni sahipleri olan y jenerasyonunu kazanamadan kaybeden akp artık hikayesini de kaybetmiştir. parasal genişleme döneminde babyboomer'larla x jenerasyonuna tıka basa yemek yediren bu parti üçte birinin işsiz olduğu, gelecek kaygısı yaşayan ve gelişmiş ülkelerde yaşayan yaşıtlarına göre kendilerini daha geride hisseden, bunun sürekli kompleksini taşıyan iktidara öfkeli olan y jenerasyonuna hesabı ödetmeye çalıştığı için de 31 mart 2019'da yaşanan seçimin sonucunu görmüştür.
şu anki durumlarının bir diğer sebebinin de agresif bir kampanya yürütmeleri olduğunu düşünüyorum
referandumda da insanı sıkacak derecede haber ve propaganda bombardımanı yapılmıştı. ülke ekonomisini ayakta tutan 3 metropolün de sonucu hayır çıkmıştı. bu pazar da ülke ekonomisinin %76'sı haber ve propaganda çılgınlığına "kenara geç de bi sakinleş istersen, sonun son değil çünkü" mesajı çekti. bunda medyanın beceriksizliği ve yetenek sorununun olduğunu da düşünmekteyim.
bu ülkenin medyası kartal anadolu imam hatip kliğine ait olmuştur. bu klik gerek yukarıdan talimat, gerekse kendi içlerinde inisiyatif alarak bu ülkenin ideolojik merkezinde duran, kör topal da olsa objektif olan gazeteleri ve televizyonlarını tamamen partinin yayın organına çevirmiş, bu da diğer seçmenleri daha alternatif kanallara sürüklemiştir.
buradan bir ders, bir sonuç çıkaracaklar mı emin değilim ama erdoğan ve yıldırım geri planda durdukça parti içinde köklü bir değişimin gelebileceği ihtimali imkansız değil
aynı zamanda en parlak yıldızlar aslında çok önce sönmüş yıldızlardır; yani akp çok daha öncesinde -gezi'den de önce- içindeki ışıltısını yitirmiş, çürümeye başlamış da olabilir. muhalefet istanbul gibi beklemedikleri bir yerden darbeyi vursa da chp haricinde bu ülkedeki her iktidar olmuş partinin yaşadığı kaderi; içten içe çürümeyi tadabilirler ve hala kendilerini seçimin kazananı olarak ilan etseler bile bunu bekledikleri süreden daha erken bir zamanda yaşayabilirler. bunun için de 2023'e kadar zaman yok çünkü dünyada belirsizlikler de daha çok artacak. gelecek sene abd'de seçim yarışında yaşanacak gelişmeler, global büyüme tahminlerinin yavaşlaması, suriye'nin vaziyeti ve ab'nin durumu itibariyle pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeleri olası. iç politikaya bu kadar çok eğilmeleri de dünyanın gerisine düşmelerine ve demode bir parti olmalarına yol açtı. suriye'de bozulan moral ve bir türlü dengelenemeyen dış politika uluslararası ilişkilerdeki konumlarını zedeledikleri için iç politikayı da etkiliyor. bunun en büyük sebebi ise son 50 senenin belki de en büyük iç politika ustası olan tayyip erdoğan'ın dış politikada bunun binde biri kadar bile başarılı olamamasıdır.
ben bu yazıyı yazmayı 2 senedir istiyordum. yazmak bugüne kısmetmiş.
imza: bu partinin medyasında, düşünce kuruluşlarında ve iş dünyası kuruluşlarında bulunma ve yakından inceleme şansını bulmuş 25 yaşında, sanki bu vatanın evladı değilmişçesine ötekileştirilen genç bir vatandaş.