ABD Kuvvetlerinin Bir Yanlış Anlaşılma Sonucu Yol Açtığı 2 Ekim 1992 TCG Muavenet Kazası
komplo teorileri güzel hoş ama... nereye kadar
ekşi sözlük'te konuya güzel girişler gördüm ama olay örgüsü ve kronoloji olarak bu mevzunun derinine kimse nedense tam inmiyor. yarım anlayıp sonuç almaya çalıştığınızda da "olayı amerika bir nedenle füze atmış bir sürü denizcimiz şehit etmiş o zaman illuminati bu" düzlemine kadar çekmeniz mümkün.
arka plan
1992 yılında kararlılık gösterisi tatbikatı adında (exercise display determination 1992) ege denizinde nato ülkelerine bağlı gemiler ortak manevralarda bulunmaktadır. amiral jeremy boorda komutasında gerçekleşen bu manevralarda katılımcı ülkeler iki takıma ayrılmıştır. cv60 uçak gemisi uss saratoga'nın da içinde olduğu koramiral joseph lopez komutasındaki "kahverengi kuvvetler" ile hollandalı amiral kroon'un komutasındaki "yeşil kuvvetler" arasındaki bir mücadele simüle edilmektedir.
tatbikata konu olan senaryoda kahverengi kuvvetler çanakkale saros körfezinde amfibi bir çıkarma için pozisyon almaya çalışmakta yeşil kuvvetler ise bir task force olan kahverengi kuvvetlerin çıkarma öncesi konumlarını tehdit ederek buna mahal ve imkan vermemeye çalışacaklardır. bu iki deniz kuvvet karma takımlarına birbirlerini "bul ve yok et" ön görevi verilmiştir. yani manevrada amaç blok, taciz, ikaz vs değil. düşman gemisinin bulunması ve bertarafı için gereken prosedürlerin işletilmesidir. bul ve yok et senaryolarında gemilere tam otonomi sağlanarak tüm savaş istasyonlarının simüle edilmiş düşmana gerekli gördükleri durumlarda saldırı prosedürlerine başlama emirleri vardır.
bunun öncelikli nedeni mürretebatın savaş senaryosu gibi ağır psikolojik baskının olduğu ve hata yapmaya çok elverişli bir ortama hazırlanmasıdır. uçaksavar mürettebatı üzerinden başka bir ülkenin uçağını uçurursunuz blank mermilerle onlara ateş ede ede gerçek bir savaşta ne olacağının bilincinde olurlar. yangın simülasyonu verirsiniz iki gemi arasında yaralı transferi vs yaparlar. her istasyon her departman bu senaryolarda bir görevini savaş koşullarında yaparak deneyim kazanır. tüm gemiler mürettebatlarını böyle dener.
tatbikat sürerken 2 ekim 1992 günü gece yarısı kahverengi kuvvetler sancak gemisi uss saratoga yeşil kuvvetler üzerine acil bir sea sparrow saldırısı simülasyonu için emir verir. rim-7 sparrow gemilerden gemilere atılan bir silah değildir. gemilerden uçaklara atılan yarı aktif radarlı (füze hedefe ulaşana kadar radar kontağının aktif olarak sürdürüldüğü) bir füzedir. mürettebata bu simülasyonun yapılacağı haber verilmez. hazırlıksız olarak savaş koşulları yaşatılmaya çalışılmaktadır. geceyarısı yataklarından alarm verilerek uyandırılan köprü ve sparrow (nssms) personeli silah başına geçerek sparrow sistemini açar.
şimdi burada füzenin yollanma prosedürü şöyledir
kaptan köprüsünde atış tek bir komuta merkezine harp sevk merkezi'ne (cdc) bağlıdır. emri burası vermektedir. sparrow sisteminde hedefleri marklayacak ve tespit edecek cdc'nin hemen yanında bir "hedef saptama sistemi" ni (tas) çalıştırarak görüntü alacaktır. bu iki noktada hizmet veren amerikan donanması personeli füzenin çıkışından uçuşuna pek çok parametreyi de kontrol altında tutmaktadır.
cdc personeli burada ağırlıklı olarak donanma silah ve seyrüsefer subaylarıdır. bu adamların gerek mahkeme gerek olay sonrası ifadelerinde gerçek bir atış yapmayı asla akıllarından bile geçirmedikleri, tüm dertlerinin saratoga'da daha önce hiç denenmemiş bir senaryoyu deneme çalışmaları olduğuna yemin billah edeceklerdir. senaryoda saratoga ağır yaralıdır ve kendini koruyacak destek muhripleri ve destroyerlerden mahrum kalmıştır. kendini korumak için hava savunma platformu olan sea sparrow'u düşman "task force" gemilerinin ortasına marklayarak sanki bir uçağa nişan alıyor gibi nişan almak ve cross platform bir deney yaparak çok zor koşullarda son çare bir silah sisteminin işe yarayıp yaramadığını görmektir. su üstü gemileri geleneksel olarak zırhlı olduğundan sea sparrow'da zırh delici falan olmadığından bir gemi falan sonuç olarak batmayacaktır ama saratoga'da anne ördek gibi dımdızlak kalmayacak bir şekilde kendini savunmaya falan çalışacaktır. senaryo budur.
cdc komuta takımı sparrow füzesini yönetecek tas takımına köprüye geldiklerinde "take exercise track 6337" emrini sözlü olarak verdiğini iddia etmiştir. tas ekibi ise "exercise" (tatbikat, egzersiz) veya "simulated" (simule edin) sözcüğünün füze rampadan çıkana kadar hiç söylenmediğini mahkeme boyunca söyleyecektir.
bu noktadan sonra olanlar şu doğrultuda gelişir
* cdc 3 mil ötedeki 3 adet yeşil kuvvet gemisine kör mark atılarak (herhangi bir gemiye rastgele nişan alınarak) menzil - baş (bearing) - sürat alınmasını emreder.
* cdc füze yollama prosedürünü kendi el kitapçıklarından devam ettirerek füzelerin "arm" konumuna alınmasını emreder. tas operatörleri kendi tablolarında anahtarları sola çevirerek füzeleri atışa hazır hale getirir ve "arm and tune" (kuruldu ve hazır) teyit sözcüğü ile atış öncesi son çıkış ihtimali için cdc'yi uyarır.
* cdc "arm and tune" cümlesinin sadece ve sadece gerçek bir savaş senaryosunda kullanıldığını bilmemektedir. bu noktada cdc içinde bu cümlenin hassasiyetini bilen biri olsa idi, "abort" (iptal) emri verilecek ve sparrow füzeleri disarm konumuna geri alınarak fırlatmadan imtina edilecekti. atış kontrol (foc) subayı buna mukabil "missiles armed and tuned" diyerek tüm tas personelindeki şüphe kırıntılarını da giderir.
* tas operatörlerinden genç bir üstçavuş bu sırada yanındaki arkadaşına "is that thing for real?" (bu gerçek mi şimdi?) gibisinden sorar. arkadaşı ise "yes this is the real thing" (evet bu gerçek bir olay) diyerek onaylar. tas operatörleri bu olayın simülasyon olduğunun resmen farkında değildir. bunun üzerine tas çavuşlarından biri füze kontrol odasına geçerek "bu gerçek bir olay" diye diğerlerini ikaz da eder. o andan sonra amerikan personelinin yarısı bu olayın %100 simülasyon olduğunu diğer yarısı da bu olayın %100 gerçek olduğunu algılamaya başlamıştır.
* cdc simüle atış emri verir. iki farklı tüpten iki rim-7 sea sparrow gemiyi titreterek çıktığında tüm cdc subaylarının ensesinden kaynar sular iner. gerçek atış yapıldığının farkına varırlar. tas astsubayları "birds away" (kuşlar çıktı) diye fırlatma teyidi verirler. bir anlık sessizlikten sonra bağırtılar çağırtılar başlar.
-"ne demek lan kuşlar çıktı?
-"bu olay gerçek fırlatma değil miydi?"
-"gerçek fırlatma mı var dedim? tatbikattı lan bu!"
-"aa"
böyle bir yanlış anlaşılma ve ihmal nasıl olabilir?
1 - cdc ekibi gecenin bir yarısında kimseye haber vermedi. gece 23:30'da simülasyon kararı verildi. saat 00:04'te muavenet iki isabet aldı. tatbikatlar önceden uzun planlanan şeylerken 34 dakikada olup biten bir olaydan bahsediyoruz.
2- cdc tas operatörüne tam olarak ne olduğunun ne olacağının bilgisini veremedi. ya da araya kaynadı. ya da komplo teorilerine tamah ediyorsanız vermedi. saat 23:50'de silah başı yapan tas operatörleri herhangi bir brifing almadan emir üzerinden denileni yaptılar.
3- kullanılan emir cümleleri şüpheye mahal bırakmayacak şekildeydi. "arm and tune" tas operatör el kitabında tek bir anlama geliyordu. o da gerçek bir savaş senaryosunda silahların açılarak aktive edilmesi demekti. bunu subayların da bildiği yanılgısına kapıldılar. aynı gemide aynı silahı kontrol eden adamların çok kritik bir emrin içeriği konusunda görüş ayrılıkları vardı. dahası böyle olduğunun farkında değillerdi.
4- ancak tas operatör ekibinden kimse de tutup "komtanım hedefe gerçek füze gönderiyoruz haberiniz var di mi" demedi. iki takım da inandıkları gerçeklere sıkı sıkıya tutunarak teyitten kaçındı. arkadaşına "bu gerçek olay mı" diye soran asker subayına bunu soramadı.
sonuç olarak, uss saratoga'nın bu füzeleri göndermiş olması aktif bir ihmaller zinciri iken, yerden havaya füzelerin üç gemi arasından gidip muavenet'i seçip vurmasında insan kastı görünüşe göre yoktur. mahkeme ifadeleri ve konuyla ilgili yazılıp savunma bakanlığına sunulan raporun yalancısıyım. elde de zaten başka kaynak yok.
füzelerden ilki kaptan köprüsüne isabet ederek kaptan ile birlikte 5 subayımızı şehit etmiş, 22 denizcimizi de yaralamıştır. ikinci füze ise kıç cephaneliği üstünde infilak etmiş ama cephaneliği şansımıza patlatamamıştır tcg muavenet komutadan mahrum bir gemi haline geldiği için amerikan gemileri yangın kontrol timleri göndererek türk timleri ile beraber çıkan yangını kontrol altına almışlardır. gemi daha sonra hurdaya ayrılacak ve amerika türlü rezillikler sonrası başka bir gemiyi hizmetten çıkarıp türk donanmasına tazminat olarak verecektir.
uss saratoga kaptanı james drager, cdc'de görevli dört subay ve tas operatörü üç astsubayın donanma kariyerleri bu olay neticesinde bitmiştir. ordudan atılmamışlar ve hapse de girmemişler ancak terfileri falan durdurulmuştur. ceza verilmeyişinin nedeni de olayda kast bulunamayışıdır.
olay sonrasında amerikan donanması simülasyon el kitabını baştan yazacaktır
bugün nato'da herhangi bir atış görevinde üstüne basa basa emrin başına "simulated" diye bağırıyorlar ve emri alan da "simulated" emri bağırarak teyit ediyorsa bu büyük oranda 2 ekim 1992'de olan olaylar yüzündendir. simülasyon bir gerçek atış görevi içeriyorsa birinci ve ikinci komutan farklı operatörler tarafından birer kez uyarılmaktadır.
yani türkiye'ye gözdağı verilmesi, çekiç güce muhalefet olunması, necip torumtay'ın körfez savaşındaki tutumu vs için bir türk gemisi kasten vurulacaktıysa şahsen başka bir füzeyle vurulması (mesela harpoon) daha yerinde olurdu zira sea sparrow yerden havaya bir füze olduğundan kime nereye gideceğinin bir kesinliği yok. büyük bir politik mesaj için işleri fazla şansa bırakıyor. üç gemilik bir konvoya marklıyorsunuz füzeler ortadakine rastgele isabet ediyor. şansa arkadaki hollanda korvetini vurmuş olsa amerika hollanda'ya gözdağını niye verdi, new york'a new amsterdam denilmesinden mi acaba rahatsız diye başka komplo teorilerine mı yelken açacaktık? geçiniz.
bazen kazalar gerçekten de kazadır.
şehitlerin ruhları şad olsun.