ABD ve Çin'in Şu Anki Gergin Pozisyonlarını Açıklayan Kavram: Tukididis Tuzağı
tukididis, modern tarihin heredot ile beraber 'babası' olarak anılır. atina ile sparta arasındaki 30 yıl süren ve mö 404 yılında sona eren ünlü peloponez savaşı sırasında yaşamış ve bu savaşları tasvir etmiştir. o, tarihi her şeyden önce siyasî açıdan inceler ve tarih ile bunun için ilgilenir. tanrıların müdahalelerini konu etmez. pelopponnes savaşlarının tarihi adlı eserinde özellikle bu savaşların nedenlerini ve sonuçlarını ele alır.
dönemin en güçlü iki “şehir devleti” atina ve sparta arasında yıllarca süren peloponez savaşı birçok yönüyle tarihin en önemli savaşlarından biridir. kendisi de bu savaşlara katılmış olan tukididis'e göre, peleponnes savaşlarının asıl sebebi, atina'nın yükselen gücünün bölgede en etkin güç olan sparta'da yarattığı korkuydu. tukidides güç ilişkilerinin nihai formu olduğunu düşündüğü savaş ve yunan savaşlarının en büyüğü olduğunu düşündüğü peleponnes savaşları üzerine; savaş en büyük harekettir. en büyük yunan savaşı bir zamanlar yunanlıların da içinde yaşadığı barbarlığın yanı sıra yunanlılığı yani inceliği, nizamı ve cesareti de içinde barındırıyor. en büyük yunan savaşı, aynı zamanda, tarafların en zengin ve en güçlü olduğu noktayı temsil ediyor. medeniyet, barbarlık, en büyük güç, en büyük hareket ve güç ilişkilerinin nihai hâli. tukidides’in evrensel olma iddiasının arkasında bunlar yatıyor.savaş yunanistan ve makedonya ile sınırlı kalmamış batı anadolu'daki şehir devletleri ve persler(iranlılar) de taraf olmuşlardır. bölgeye huzur ve sükun getirmeyen bu savaşlar antik yunanistan'ın altın çağını sona erdirmiştir.
“tukidides tuzağı” kavramını amerikalı siyaset bilimci ve harward profesörü allison tarafından birkaç yıl önce ortaya atıldı. graham allison, tukidides’in peleponnes savaşları tarihi’nden sıklıkla alıntılanan bir cümleden, yine bir evrensellik iddiası ile tukidides tuzağı dediği bir büyük fikir yaratıyor; “atina’nın yükselişi ve bunun sparta’ya aşıladığı korku savaşı kaçınılmaz hâle getirdi.” allison, güç ilişkilerini politikanın başlıca belirleyeni olarak alıp, batı siyasal düşüncesinde yaygın kabul gören savaşın önceliği teziyle dış politikayı değerlendiriyor. tarih boyunca yükselen büyük bir güç ve hâlihazırda var olan bir büyük gücün karşılaşmasının savaşı kaçınılmaz hâle getirdiğini söylüyor. 1500 yılından başlayarak, günümüze kadar yaklaşımında ortaya koyduğuna benzer 16 durum tespit ediyor ve bunlardan yalnızca dördünde tarafların savaştan sıyrılabildiğini, 12’sinin ise savaşla sonuçlandığını belirtiyor. abd ve çin ise günümüzde, tarif ettiği durumun iki tarafını meydana getiriyor. yükselen çin ve kurulu güç abd’nin menfaatlerinin çelişmesi bir hayli olası ve taraflar niyet etmese de savaşın kaçınılmaz olduğu bir aşamaya gelebilirler. işte bu durum allison’ın “tukidides tuzağı” dediği duruma tekabül ediyor.