ABD'de Siyah ve Beyazların Bir Arada Olmasını Yasaklayan Mahkeme Kararı: Separate but Equal

1896'dan 1954'e kadar siyahların ve beyazların toplu taşıma araçlarında, okullarda vs. bir arada olmasını yasaklayan mahkeme kararını ifade eden kavram olan ''separate but equal''a biraz yakından bakalım.
ABD'de Siyah ve Beyazların Bir Arada Olmasını Yasaklayan Mahkeme Kararı: Separate but Equal


siyahlar beyazlardan uzak durun ki siz de esit olarak belli hizmetlerden yararlanin demeye getirir bu utanc verici yuz karasi karar. ozellikle guney eyaletlerinde yuksek bir duyarlilikla uygulanmistir. olayin baslangicina neden olan ise unlu plessy v. ferguson davasidir. 


homer plessy adindaki siyah amerikali new orleans'tan lousiana covington'a gitmek icin trene biner. ama gidip beyazlarin bindigi vagona oturur. sonrasinda tutuklanir mahkemeye cikarilir ve 20 dolar parar cezasi ile 20 gun hapis cezasi yer. lousiana yuksek mahkemesinin de plessy'nin itirazini reddetmesi uzerine amerika yuksek mahkemesi'ne gider dava. yukarda davanin teknik adinda gecen ferguson'u merak ediyorsaniz, new orleans'ta kahramanimizi hapse tikan kilcik yargictir. dava o yerel hakime karsi acilmistir. ama yuksek mahkeme tarihinin en utanc verici kararini vererek separate but equal diye anilan ictihadiyla yerel mahkemeyi onaylar ve 60 yil boyunca siyahlar beyazlara esit(!) ama uzak tutulurlar. ta ki 1954 tarihli brown v the board of education davasi'na kadar.


yuksek mahkeme'nin separate but equal ictihadi, tek cumleyle su esasa dayaniyor: siyahlarla beyazlarin bir kamu hizmetinden esit ozelliklerde yararlanabildikleri surece, ayri mekanlarda yararlandirilmalari anayasaya aykiri olmaz.

amerikan iç savaşı'nın dolaylı sonuçlarından olan ve köleliği yasaklayan abraham lincoln döneminde, 1863'te çıkmış emancipation proclamation sonrası zenciler özgürlüklerini kazanmış olsalar da ırkçılıktan kurtulamamışlardır. bu dönemden itibaren oluşmuş olan anlayış bu seperate but equal, yani ayrı ama eşit anlayışıyla kanunlara girmiştir. bu anlayışla siyahların beyazlar ile eşit haklara sahip olduğu (oy hakkı, miras hakkı, seçilme hakkı vs) fakat kamu kurumları, eğitim, hastaneler, otobüsler, kamusal alanlar vb yerlerde ırk bazlı ayrımcılığın yasal olması anlamına geliyordu. bu nedenle, o dönemde siyahlara karşı uygulananların 90'ların sonuna kadar güney afrika'da devam etmiş apartheid rejimine benzer.


1950'lerle beraber ayrımcılıka karşı daha çok münferit bazda kalan pek çok dava açılmışsa da, asıl toplu halde direnişi tetikleyen olay, alabama'nın başkenti montgomery'de başlayan montgomery otobüs boykotu eylemidir, bir yıldan fazla süren kitlesel bir sivil itaatsizlik hareketi ülke çapında geniş yankı ve destek bulmuş, bu boykot ile kendini gösteren martin luther king jr.'ın, 1963'te örgütlediği çok geniş katılımlı iş ve özgürlük için washington'a yürüyüş ile john f. kennedy'nin öncülük ettiği civil rights act kanunu 1964'te kongreden geçerek tüm bu ayrımcılığı kaldırmıştır.


1967 yılında ise kimi eyaletlerde hala uygulanmaya devam eden ırklar arası evlilik yasağı anayasaya aykırı bulunarak, federal düzeyde yasallaştırılmıştır.