ABD'lilerin, İngilizce Nedeniyle Yanlış Anlaşılabilen Sosyal Alışkanlık ve Davranışları

İngilizce kelimelerin Türkçe karşılığı nedeniyle ABD'deki sosyal hayat yanlış yorumlanabiliyor. Bunu birkaç örnekle özetleyelim.
ABD'lilerin, İngilizce Nedeniyle Yanlış Anlaşılabilen Sosyal Alışkanlık ve Davranışları
Parks and Recreation'dan Ron Swanson ve Leslie Knope.

kültürler arasındaki farklılıkların, kültürler arası iletişim ve davranışsal farklılıklarının olduğu gerçeği pek anlaşılamıyor

bu nedenle abd'ye gelirkenki beklentiler ile o beklentilerin sosyal hayatta karşılanmaması insanları mutsuz edip şikayet etmelerine yol açıyor.

abd'de bir yabancıya söylenen "how are you?/how’s it going?/how are you doing?" soruları greeting/salutation için kullanılır. karşı tarafın gerçekten nasıl olduğunun cevabını, o gün başından neler geçtiğini, gün için planlarını ya da hayat hikayesini öğrenmek için değil.
bununla ilgili dil kılavuzu için: http://alumni.media.mit.edu/~guy/american/

(ben asık suratlı, mutsuz ve şikayetçi görünümlü, yanımdan geçerken omuz atan türkler yerine gülümseyen ve "how are you?" diyerek selam veren amerikalıları, gerçek bir öküzlük yerine yapmacık bir nezaketi tercih edenlerdenim.)

amerikalılar şeftali kültüründendir: yabancılara gülümser ve small talk'ı severler

bu da yumuşak, arkadaş canlısı, yardımsever, yeni tanıştıklarıyla kolayca ilişki kuran insanlar olduklarının düşünülmesine yol açar. ancak onlarla samimi olmak, onları iyice tanımak ve gerçek bir arkadaşlık/dostluk ilişkisi kurmak zordur, epey zaman alır.


nezaketin, nazik olmanın anlamı her kültürde farklıdır

bizimki gibi kültürlerde being friendly=friends olarak algılanırken amerikalılar için friendly=being polite'dir. bu nedenle, arkadaşça davranıp arkasını getirmediklerinde sahte olmak ile suçlanırlar.

Lynne Murphy - Amerikan ve Brit Kibarlığı

kişisel mesafeye önem verip fiziksel temastan hoşlanmazlar. sizinle samimi olmadan özel hayatınızla, maaşınızla, dininizle, politik görüşünüzle ilgili sorular sormazlar. hatta çoğu zaman samimi olsalar bile sormazlar.

'every man for himself' mentalitesini benimsemişlerdir. her insanın sadece kendisinden sorumlu, sadece kendi yaşamına odaklı olduğu bireysel kültürleri, bu kültürün getirmiş olduğu 'seninkilerden önce benim ihtiyaçlarım' ilkesi vardır.