Abisi Diyarbakır'da İmar Denetimi Yapan Bir Ekşi Sözlük Yazarının Çarpıcı Yazısı

Merkez üssü Kahramanmaraş olan büyük depremlerden etkilenen şehirlerden biri de Diyarbakır oldu. Ağabeyi, orada belediyenin imar denetim bölümünde çalışan bir Ekşi Sözlük yazarı, bir Türkiye gerçeğinden bahsetmiş bizlere.
Abisi Diyarbakır'da İmar Denetimi Yapan Bir Ekşi Sözlük Yazarının Çarpıcı Yazısı

abim 2000'den beridir diyarbakır'ın merkez ilçe belediyelerinin birinin imar bölümünde çalışıyor. yaptığı iş; binaları inşaat halindeyken denetleyip, yönetmeliğe aykırı yapılan binalara gerekli müdahalenin yapılmasını sağlamak. 

bu, bazen kolon güçlendirmek olur, bazen binanın tamamen yıkılması olur, bazen kaçak kat çıkılmış olur onu yıktırır vesaire. sorumlu personel olarak onun imzasına bakıyor bunlar. kaç defa tehdit edildi, kaç defa hayatı tehlikeleri olduğu için polis desteğiyle denetime gittiler, kaç defa fiziksel saldırıya uğradı, sayısı belli değil. silah çekildiği bile oldu. filmlerdeki gibi, önüne para dolu çanta bile gelmiş lan bir keresinde adamın. ayak üstü teklif edilen, 2005-2006'nın 5-10 bin liralarını saymıyorum bile. ayda mutlaka bir kere rüşvet teklif edilirdi, ama çok ama fazla. hiçbir zaman taviz vermedi. ilyas salman filmlerindeki idealist insan tipi gibi biri. dini sebeplerle de, cehennem korkusundan da yapmadı bunu; inançlı biridir ama o kadar. sadece doğru olmadığı için yapmadı.

onun imkanına sahip olan çoğu insanın evleri, arabaları varken abimin şu an kendine ait bir evi yok. arabası yok. bankada birikimi yok. bilakis 300 bin liraya yakın kredi borcu var. sarma tütün içiyor, ayağında kinetix ayakkabı var. kimse yüzümüze söyleyemedi ama biliyoruz ki senelerdir arkasından enayi diyorlardır. bundan 15-16 sene çocuk aklıyla önce bir gün abime "abi niye rüşvet almıyorsun, istesen şimdiye 20 dairen olurdu" diye sormuş bulundum. dedi ki "ben kimsenin ocağını yıkıp üstüne ev kuramam; para kazanılır ama şeref, haysiyet bir daha kazanılmaz. ben kimsenin kanına giremem." o konuşmayı yaptığımız anı hiç unutamıyorum.

bundan kendime bir paye çıkarmam manasız belki ama dünden beridir içten içe gurur duyuyorum abimle. gurur duyuyorum çünkü diyarbakır'da onun kontrol ettiği bölgede 2000 sonrası yapılan tek bir bina bile yıkılmadı. kimse abime lanet etmiyor, kimse çoluk çocuğundan çıksın diye yeğenlerime beddua etmiyor. daha da önemlisi; ben kendi soyumdan tiksinmiyorum, ailemden birinin başkalarının ocağını yıkarak hayat kurmadığını biliyorum.

o yıkılan 6 aylık binaları denetleyenler muhtemelen çok muhterem insanlardır, başları secdeden kalkmıyordur. namaz kılmadığı için abimi de yadırgarlar muhtemelen.