Acı Bir Gerçek: 25 Yaşından Sonra Beyin Aktivitelerinin Gittikçe Yavaşlamaya Başlaması

25 yaş, beyin fizyolojisi açısından bir dönüm noktasıdır
rahme düştükten birkaç hafta sonra beynimiz gelişmeye başlıyor ve hayatımızın ilk bir yılında, beynimizde her saniyede 1 milyon nöron oluşuyor. 3 yaşındayken sinaps yoğunluğu zirve yapıyor ve şimdi ile geçmiş arasında bağlantılar kurabilmeye başlıyoruz. dil öğrenmek için ise 5 yaşındayken en elverişli zamanımızdayız. okul çağına geldiğimizde düşüncelerimizin daha farkında oluyoruz ve bağımsız kararlar vermeye başlıyoruz. 9 yaşındayken enstrüman çalmada ustalaşıyoruz. ergenlik yıllarında ise hafıza ve problem çözme açısından beyin gelişimi tamamlanmış oluyor ve yine bu yıllarda büyümesi duruyor fakat bu sadece fiziksel büyüme açısından geçerli. nitekim işlevsel açıdan hala gelişmeye ve olgunlaşmaya pekala devam ediyor. bu gelişim süreçlerinde beynimiz plastisite açısından son derece elverişli durumda.
ama bu durum belirli bir yaşa gelince duruyor tabii ki. bu da hayatımızın takriben 25. yılına tekabül ediyor. pek çok işlevinden biri de fevri davranışları dizginlemek olan prefrontal korteksin gelişimi bu yaşta tamamlanıyor. hatta bazı bilim insanları, erkekler tarafından işlenen suçların çoğunun yirmili yaşların başında işlenmesinde bu durumun da etkili olduğunu öne sürmüş.
peki 25 yaşına geldiğimizde beynimiz hangi yönlerden zirvede oluyor?
hedef odaklı çalışma, uzun vadeli planlama becerisi; bilişsel çeviklik, yani örüntüleri tanımlama ve olgular arasında bağ kurma hızı, risk yönetimi, öncelikleri belirleme, organizasyon (bu durum, fizyolojimize göre yaşamadığımızın bir diğer göstergesi. düşünsenize ömrümüzün geri kalanında icra edeceğimiz mesleği 18 yaşındayken seçmemiz bekleniyor. hem de beynimizin uzun vadeli planlama becerisinde ustalaşmasına daha 7 yıl varken).
ayrıca bu durumdan dolayı 25 yaşındayken yaşadıklarımızın, hayata bakış açımızı şekillendirdiğine dair iddialar da var (şimdi herkes dönüp o yaştayken ne yaptığını bir hatırlasın bakalım).

peki neden beyin belirli bir yaşta zirve yapıyor ve gelişimi duruyor?
hep azami performansta devam etse ya. aslında beynimiz hayatımız boyunca yeni nöral bağlantılar oluşturuyor ve biz bu bağlantıları yıllar içerisinde tekrar tekrar kullandıkça iyice yer ediyor. 25 yaşına geldiğimizde beynimiz, halihazırda kullanmaya alıştığı bir sürü mevcut bağlantıya sahip oluyor ve haliyle bu yaştan sonra bu bağlantıları koparmak ve yenileriyle ikame etmek zorlaşıyor.
iyi de neden?
bir kere beynimiz yeni bağlantılar oluşturmak istemiyor, çünkü doğası gereği tembel bir beyne sahibiz. beyin her zaman mümkün olan en az enerjiyi harcamak ister. o yüzden de en alışıldık bağlantıları kullanma yoluna gidiyor. bu yüzden istenmeyen alışkanlıklardan kurtulmak veya yeni bir yaşam tarzını benimsemek sandığımızdan daha zor (yeni bir alışkanlık için 21 gün kuralının safsata olması da bundan mütevellit. doğrusu şu olmalı: bir alışkanlık ne kadar zorlayıcı ise edinmesi de o kadar uzun sürer).
bir şeyi yapmak bize her ne kadar mantıksız gelse de beynimizin kolayına geldiği ve alıştığı şey olduğu için onu yapmaya devam ediyoruz (hatta size iyi gelmediğini bildiğiniz bir ilişkiyi sürdürmeyi de buna dahil edebilirsiniz. dengesiz-toksik ilişkiler dopamin rush’a neden olarak bağımlılık yapar. nitekim bir davranışı düzensiz aralıklarla verilen ödül ile pekiştirmek o davranışın yinelenme sıklığını daha çok arttırır).
ama nihayetinde, beyindeki bu zirve yapma ve müteakip azalma sadece fizyolojik bir süreç. beynimiz 25 yaşından sonra da değişmeye devam ediyor tabii ki. yeni yüzleri tanımada 32, konsantre olmada 43, başkalarının duygularını okumada 48, yeni bilgiyi anlama ve öğrenmede 50, sözcük dağarcığında ise 67 yaşındayken beynimiz en iyi performansında oluyor. elbette ki bunlar kişiden kişiye göre değişebilen takribi sayılar.
kısacası 25 yaşından sonra da yeni bir dil öğrenebilir, enstrüman çalmaya başlayabiliriz; sadece gençliğimizdekine göre nispeten zor oluyor. ayrıca beynimizde yer eden nöral bağlantılara da mahkum değiliz. sonuçta bilinçli varlıklar olduğumuz için çoğu şey yine bizim tercihimize kalmış.
kaynaklar: