Ağaçlar Kışın Neden Yapraklarını Döker?
yapraklar kışa hazırlık için dökülür. sonbaharın sonunda yaprak döken ağaçların çoğu kış mevsimi için yapraklarını kaybeder. yapraklarını sonbaharda tutma eğiliminde olan birkaç yaprak döken ağaç da bulunur.
aslında yaprak dökmenin meydana geldiği üç yaygın durum vardır
- birincisi yaprakların kışın dökülmesidir. çoğu ağaçta yaprakların düşmesinin ana nedeni, kış geldiğinde dünyanın o bölgesinin oldukça soğuk ve kuru olmasıdır. kış aylarında, özellikle kuzey yarımkürede yağış miktarı düşük olur ve bitkinin kullanabileceği suyun çoğu yerde donar. su yoksa bitkinin yapraklarını kaybetmesi daha iyidir ve dahası yapraklar soğuktan ve dondan zarar görebilir. ağaçlar enerji harcamak yerine, kaynakları korumak amacıyla yapraklarını dökerler. düşen yapraklar toprağa besin eklemeye yardımcı olur. bu nedenle, yapraksız ormanlık alanlar, avrupa ve kuzey amerika kışlarında ve orta enlemde bulunması nedeniyle ülkemizde yaygındır.
- ikinci durum yaprakların kuraklık olduğunda dökülmesidir. kurak ancak ılık veya sıcak iklim koşullarından kaynaklanır. birçok tropikal veya subtropikal bölge, yıllık yağışların çoğunu getiren yağışlı mevsimler arasında kayda değer kurak mevsimler yaşayabilir. bu kurak mevsimlerde orman kurur ve bazı ağaçlar yapraklarını kaybeder. örneğin, doğu afrika’nın kıyı ormanları, uzun kurak mevsimlerde yapraklarını döken ve dört aydan fazla sürebilen bir dizi yaprak döken ağaca sahiptir.
- kutupsal yaprak dökenlik olarak adlandırılan üçüncü durum günümüzde meydana gelmez ancak 80 milyon yıldan daha uzun bir süre önce avustralya, yeni zelanda, afrika, güney amerika, hindistan ve antarktika’yı oluşturmak üzere ayrılan eski kara kütlesi olan gondwana’da ağaçlar bulunduğunda meydana geldiği düşünülmektedir. bu süre zarfında, bugünkü kutup enlemlerine gelinceye kadar, çok uzun güneşsiz kışlar yaşanmıştır. bununla birlikte, o zamanlar iklimin bugünden çok daha sıcak ve kutupların bile yıl boyunca ılık sıcaklıklara sahip olduğu bilinmektedir. ancak güneş ışığı olmadan yapraklar suyu ve karbondioksiti şeker dönüştürme işlemi olan fotosentezi yapamayacağı için bitkilerin kutup kışlarında yapraklarını kaybetmeleri daha iyidir.
yapraklar dökülmeden önce renk değiştirir
doğal yaşamdaki çoğu şeyde olduğu gibi ağaçların davranışları da güneşe bağlıdır. ağaçlar gün ışığı miktarında bir azalma tespit ettiğinde ürettikleri klorofil miktarını azaltmaya başlarlar. klorofil, yaprakları yeşil yapan pigmenttir ve hemen hemen tüm bitkiler için birincil enerji üreticisidir. bitkiler yapraklarını kaybetmeden önce, mümkün olduğu kadar çok faydalı bileşeni geri kazanmaya çalışırlar. geri kazanılacak ilk bileşen, yapraklara yeşil rengini veren klorofildir. klorofil üretimi durduğunda parçalanır ve ağaca geri alınır. klorofil yapraktan geri kazanılıp bitkiye geri emildikçe, yapraklarda her zaman mevcut olan, ancak aşırı miktarda klorofil nedeniyle görünmeyen diğer pigmentler (sarılar, turuncular ve kırmızılar gibi) görünür hale gelir. bu nedenle sonbahar mevsiminde yaprakların rengi yeşilden turuncuya, sarıya (karoten pigmentlerini görebildiğimiz zaman) ve hatta kırmızı veya mora (antosiyanin pigmentlerini görebildiğimiz zaman) dönüşür. yapraklar çoğunlukla bu sıra ile renk değiştirir. klorofillerin ve potansiyel olarak diğer pigmentlerin tümü geri kazanıldığında yaprak ölür. yapraklar kurudukça kahverengi görünmeye başlar ve gevrekleşir. işte yapraklar bu aşamada ağaçtan düşerler. yapraksız ağaçlar ya da bitkiler yeni yapraklar büyüdüğünde, su ve/veya ışık tekrar kullanılabilir hale geldiğinde tersine dönen bir uyku durumuna geçer ve döngü bir kez daha başlar.
yaprakların ağaçlardan düşmesine (dökülmesine) absisyon denir
kışın düşük sıcaklıklar; bitkilerin büyümesine yardımcı olan, daha fazla ışık emmesi için güneş'e doğru dönmesine neden olan hormon olan oksinin üretiminin yavaşlamasına neden olur. ağaçlar, faydalı bileşenlerin geriye kazanılma sürecinde görülen yapraklardaki renk değişikliğine uyum sağlamak için yaprak sapı ile ağaç dalı arasında absisyon tabakası olarak bilinen bir hücre tabakası oluştururlar ve yaprak dökmeye hazırlanırlar. bu tabaka, besin maddelerinin ve suyun yaprağa taşınmasını durdurur, ağaçların yapraklarını kaybetmesinin temel fiziksel nedeni haline gelir. absisyon tabakası ayrıca bitkinin bu hassas bölgesini kışın soğuğundan ve kuruluğundan korumaya yardımcı olur.
marcescense davranışı
bazı bölgelerde kış boyunca kuru, kahverengi fakat ağaca hala tutunan yaprakları bulunan bazı ağaçlar vardır. bunu karşılayan terim “marcescence”dir. bu ağaçlarda absisyon tabakası ilkbahara kadar tam olarak oluşmaz, bu da onların yapraklarını çok daha uzun süre tutmalarını sağlar. marcescence, hemen hemen her zaman ağacın cinsel olarak olgunlaşmamış kısımlarında (henüz çiçek oluşturmamış kısımlarda) meydana gelir. genellikle ağaçlar gençken marcescence özelliği sergiler ancak yaşlandıklarında bu özelliğini kaybederler. bu şekilde, kışın yapraklarını dökmeyen bazı meşe türleri vardır. bir ağacın yalnızca bir bölümünün yaprakları tutması da yaygındır; genellikle yapraklar yere en yakın dallarda kalır. ak meşe, bataklık ak meşesi, amerika gürgeni ya da mavi kayın, amerika kayacığı ya da demir ağacı gibi bazı ağaçlar bu davranışı sergiler.
bazı ağaç türlerinin de neden yapraklarını koruduğu konusunda araştırmacılar arasında gerçek bir fikir birliği yoktur ancak birtakım teoriler vardır. bunlardan en önemlisi, yaprakların saklanmasının gelecek yılın tomurcuklarını geyiklere veya kışın kurutan rüzgârlarına karşı korumasıdır. sonuçta, yeni bitki parçaları eski yaprakları dallardan iterken, marcescent özelliğine sahip olan ağaçlar ilkbaharda yapraklarını kaybederler.