Alfred Adler ve Sigmund Freud Arasındaki Görüş Farklılıkları Nelerdir?

Psikanalizin iki büyük isminin arkadaşlığı, görüş ayrılıkları nedeniyle bozulmuştu. İşte bu farklı düşünceleri sıralayalım.
Alfred Adler ve Sigmund Freud Arasındaki Görüş Farklılıkları Nelerdir?

bu yazıda adler'in yönteminden çok freud ile çatışmalarından ve hiç bahsedilmeyen adler'in psikanalitik yönteminden bahsedeceğim. genellikle jung ile freud çok karşılaştırılsa da böyle bir karşılaştırmaya rastlamadım.

önce adler'in freud ile kısa öyküsüyle başlayalım

freud'dan 14 yaş küçük olan adler, uzun seneler boyunca freud'un en iyi dostu olmuştur. tanışma hikayeleri de ilginçtir. freud'un tepki toplayan bir makalesine verdiği yanıtla tanışırlar ve freud, adler'i kendi tartışma grubuna davet eder. adler ise kısa süre de yükselerek viyana psikanaliz derneğinin en önemli ismi olur fakat zamanla araları altta açıklayacağım görüş ayrılıkları sebebiyle bozulur.

Adler

bu çatışmalar şunlar üstüne şekillenmiştir

1) freud kişiyi id-ego-süperego olarak tanımlar. adler'e göre kişilik parçalara ayıramaz ama bilinçaltını her ikisi de kabul eder.

2) freud erkeklerin doğuştan sahip olduğu penis sebebiyle, kadınların eksiklik hissettiğini öne sürer. adler ise sosyal durum ile açıklar ve kadınların ezildikleri için eksik ve yetersiz hissettiklerini penisle alakası olmadığını öne sürer.

3) freud'a göre nevroz gibi psikolojik rahatsızlıkların sebebi libidodur ve bilinçsiz bir düzeyde gerçekleşir. teknoloji/uygarlık geliştikçe nevrozlar artar, çünkü bireyselleşiriz. adler ise doğuştan eksiklikle doğan çocuğun, aileden kaynaklanan yanlış tutumlar sonucunda öğrenilenlerin toplumdaki yanlış tavırları olarak yorumlar. yani beklentilere karşı geliştirilmiş bir karşıt tavırdır. sosyal çevreye gösterilen yanlış tepkilerdir. adler'e göre mesele sosyal ilişkilerdir. uygarlaşan toplumlarda uyum arttığı için nevrozlar azalır.

4) freud'a göre insan id'in oluşturduğu temel içgüdüler sebebiyle kötü bir varlıktır ve bunlar tarafından yönetilir. libidonun ortaya çıkarttığı cinsel istek en büyük tetikleyicidir, adler'e göre insan doğuştan eksik bir varlıktır fakat bu eksiklik uğruna kendini geliştirir. zamanla iyi veya kötü olabilir, burada da ailenin tutumu önemlidir.

5) her ikisi de 5-6 yaşına kadar çocukluk döneminin kişiliği belirlediğini savunur.

6) freud kişilik yapısı üstüne durur, kişiyi birey olarak ele alır. adler kişiyi sosyal ilişkilerle birlike ele alır. yani etkileşime önem verir.

7) freud'un libido-bilinçaltı teorilerini tam olarak desteklememiştir. sosyal kaynakların da bir çok konuda etkin olduğunu savunmuştur.

8) freud eşcinselliğin babanın eksikliğinden ve ona başkaldıramamasından ortaya çıktığını savunur, buna kısmen katılan adler, toplumsal süreçlerin ve seçimlerin daha etkin olduğunu ileri sürer.

9) freud'a göre bebeklerde cinsel süreç farkındalığı vardır fakat gizli dönem sonrasında unutulduğunu belirtir, anneye karşı bir tutku duyulabilir. adler bu cinsellik sürecini reddeder.

10) freud'un savunduğu teoride oedipus kompleksi (ve iğdiş korkusu) yani babaya başkaldırma etkindir. adler buna katılmaz, daha çok kardeşler arasındaki çatışmaya bağlamıştır.

11) (benim en sevdiğim kısım, rüyalar bölümü.) freud'a göre rüyalar bilinçaltına itilmiş geçmişteki olayların çözümlenmek için ortaya çıktığı yerlerdir. adler ise gelecekte yapacağımız olaylara gösterilen bir tepki sürecidir. örneğin erteleyeceğimiz bir iş varsa onun rüyasını görür fakat hatırlamayız, bir konudan vazgeçmek istiyorsak, rüyamızda kabus görürüz. yani gelecekte hissedeceklerimiz önce rüyalar yardımıyla ortaya çıkar, böylece hissedeceklerimize karşı bir öngörümüz olur, yani hazırlıklı oluruz.

Freud

adler'in psikanalitik yöntemi ve freud'un yönteminden farkı

kısa bir yorum: bu detaylı bir konu olduğu için ancak ana hatlarını açıklayabiliyorum, ileri okumalar için kaynaklara bakabilirsiniz.

1) freudçu terapi her zaman egoyu hedef alır, çünkü ego bir kontrol mekanizmasıdır. güçlendirilmesi birçok hastalığın önüne geçmesine sebep olur. adler ego'u reddeder, insan aşağılık kompleksi için iyi şeyler yapmalı ve kendini geliştirmeli der ve insan ilişkilerine yoğunlaşır. çünkü hastalığın kendini gösterdiği yer sosyal ilişkilerdir. sosyal ilgilerdeki yanlış anlamaların önüne geçilmeye ve kişinin nerede hata yaptığı, bu davranışının neden hatalı olduğu gösterilmeye çalışılır. 2 tedavide de "farkındalık" kazandırmak üstünedir.

2) her iki yöntemde de dikte verilmez. freud nötr olarak serbest çağrışımla anıların anlatılmasını ister; ardından ters aktarımla sorunlar çözüme ulaştırılır. adlerci tedavi arkadaşçadır fakat bu esnada hastanın üstünlük kurması ve hastayken terapist moduna geçmesi engellenmelidir. yani terapistin kendini rakip olarak görülmemeli, gerekirse konu değiştirilmelidir. yine mantıksız tartışmalara girildiğinde; hastanın mantıksız olduğu üstüne iknaya çalışılmamalıdır. terapide olabildiği kadar iyimserlik aşılanmalıdır.

3) adlerci terapi esnasında hangi konular üstünde konuşulacağı baştan belirlenerek, tedavi sürecinin sorumluluğunun hastaya ait olduğu belirtilir. tedavi sürecinde hastanın yorum yapması beklenir, hasta tıkanırsa "acaba böyle de düşünebilir miyiz?" diye yol gösterilir. iç görü kazanan hasta zamanla yanlış düşünce tarzını anlayacaktır. böylece hata yapmadan önce davranışının yanlış olduğunu yorumlayabilecektir. zamanla kazanılan bu düşünceye bireysel psikolojide "kendini yakalama" denir. zaman zaman 2 terapist aynı anda terapi yaparak farklı bakış açıları belirtebilir, hasta böylece hatalarını daha net görür.

4) freudçu terapi nesneldir, arkada yatanlara odaklanır. adlerçi terapi özneldir, sadece kişinin duygularına odaklanır, kişinin nasıl tavır gösterdiği duygusal sıkıntıların nitelikleri araştırılır. freud'dan farklı olarak kendini hasta yerine koyarken, bir yandan da hastayı dinler. bunun için de önce hastanın yaşam biçimini anlar, sonra da günlük yaşamda bunu nasıl uyguladığını inceler ve adlerçi terapi bu konuda eleştirilmiştir.

5) adlerci terapide hastaya hislerini kontrol edebileceği gösterilir.
"hastaya önce iyi bir anı çağırması istenir, sonra ne hissettiği sorulur. ardından canını yakan hatıranın çağrılması istenir, yine ne hissettiği sorulur, hemen sonrasında yine önceki iyi anının çağrılması istenir, kişi yine iyi hissettiğini fark eder. yani ortada kalan kötü anının önemi kalmamıştır. buradan yola çıkılarak hislerinizi düşünce ile kontrol edebildiğiniz ispatlanmış olur.

kısa kısa özetleyelim (geçtan, 1998)

1) freud-->nesnel; adler-->öznel
2) freud-->fizyolojik altyapı; adler-->sosyolojik altyapı
3) freud-->kişilikte id/ego/superego vardır; alder-->kişilik tek parçadır.
4) freud-->kişi kendi içinde incelenir; adler-->kişi çevresine uyumuyla incelenir.
5) freud-->tedavi amacı ruhsal birleşmedir; adler-->tedavi amacı farkındalık ve toplumsal ilgide gelişmedir.
6) freud-->insan içgüdüleri sebebiyle doğuştan kötüdür, bu ancak kontrol edilebilir (ego ile); adler-->insan bulunduğu toplum koşullarına göre iyi veya kötü olur.
7) freud-->insan içgüdüleri sebebiyle uygarlığın tutsağıdır; adler-->insan her olaya müdahale edemese de seçeceği tepkileri gösterebilir.
8) freud-->gelişim kuramı yetişkinlerin serbest çağrışımlarıyla oluşturulmuştur, çocuklarla etkileşime girilmemiştir; adler-->direkt çocuklarla etkileşime geçilmiştir (bu arada adler'in abisiyle anlaşamadığı ve kendisinin 4 çocuğu biliniyor).
9) freud-->oedipus kompleksi çok önemlidir; adler-->aile içi ilişkiler önemlidir.
10) freud-->diğer insanlar rakiptir; adler-->diğer insanlarla dayanışma kurabiliriz.
11) freud--> kadınlar erkek organına imrenir ve bu yüzden eksik hisseder; adler-->içinde yaşadığımız kültür sebebiyle kadınlar kötü hisseder.
12) freud-->nevroz kökeni cinsel çatışmalardır; adler-->nevroz yetersiz öğrenme ve yanlış algılama sonucu oluşur.
13) freud-->uygarlaştıkça nevrozlar artar; adler-->uygarlaşmadığımız için nevrozlar artar.

ileri okumalar için kaynaklar:
1) engin geçtan, "psikanaliz ve sonrası", metis yayınevi
2) gürsen topses , doç. dr. nergüz bulut serin, "psikolojik danışma ve kişilik kuramları", nobel yayınları
3) alfred adler - "insan tanıma sanatı", cem yayınevi
4) uzm.psk.yağmur gözde yerlikaya - kişilik kuramlarında ilk üçleme: freud, jung ve adler; benzerlikleri ve farkları, haziran, 2016.