Alp Semenderinin, İzlerken İnsanı Hipnotize Eden Hızlı Çekim Oluşum Anı
Alp semenderinin tek hücreden tam organizmaya dönüşümü
Peki bu videoda aslında neler izledik? Twitter kullanıcısı umuth, özetlemiş
Kısaca özetlemek gerekirse; hücre bölünerek çoğalıyor, 1 iken 2 oluyor, 2 iken 4, 8, 16 şeklinde gidiyor. Bu hücreler başlangıçta birbiriyle aynı ve "totipotent" yani herhangi biri vücudun herhangi bir bölgesini oluşturabilir.
Her hücrenin DNA'sı bölünen diğer hücreye birebir kopyalanıyor. Yani DNA bölünmüyor, çoğalıyor. Bu DNA'daki kayıtlı bilgiler sayesinde hücreler vücudu oluşturabilecek. Bölünen hücreler birbirine elektrik sinyalleri yollamaya başlıyor.
Bunun sebebi de dış dünyadan aldıkları elektromanyetik alanlar, bu yüzden çevresel faktörler hücrelerin davranışını etkiler, çevrede bulunan kimyasallar hücre zarının -yağ bazlı bir zar- oluşmasına yardımcı olur.
Özellikle şeker gibi yüksek enerjili maddeler içeren kimyasallar da hücrenin protein üretmesine yardımcı olur. Geniş bilgi için Dr. Çağrı Mert Bakırcı'nın Evrim Kuramı ve Mekanizmaları kitabına bakılabilir.
Bir süre sonra yeteri kadar miktarda sinyal alan ilk hücre protein üretmeye başlıyor. Bu protein üreten ilk hücreye temsili olarak vücudun başı diyebiliriz. Protein üreten hücre diğer hücrelere de protein üretmelerini sağlayacak sinyaller göndermeye başlıyor.
Daha yakın hücreler daha çok sinyal alıyor, daha uzaktaki hücreler daha az sinyal alıyor. Daha çok sinyal alıp hızla protein üreten hücreler aldıkları sinyal yoğunluğuna da bağlı olarak değişik tepkiler vermeye başlıyor ve farklı biçimlerde gelişiyorlar.
DNA'larındaki yönergelere göre de diğer organları oluşturuyorlar. (detaylı öğrenmek isteyenler Morphogen Gradient araştırabilir, Türkçesini bilmiyorum) Hatta bu işlem sırasında bir bölgedeki hücreler yetersiz kalırsa bir başka bölgeden hücre transferi bile gerçekleşebiliyor.
Temel olarak vücudun oluşumu aslında hücreler arasında bir sinyal alışverişinin sonucu ve yaşamımız boyunca da çevremizden aldığımız elektrik sinyallerine tepkiler vererek hayatımızı sürdürüyoruz. Beynimizin yönettiği sinir sistemimiz bile kocaman bir elektrik sinyal ağı.