YAŞAM 13 Ağustos 2020
301b OKUNMA     2891 PAYLAŞIM

10 Yaşında Liseyi Bitirip 14'ünde İntihar Eden Üstün Zekalı Çocuk: Brandenn Bremmer

178 IQ'ya sahip ender insanardan biri olan Brandenn E. Bremmer'ın trajik hikayesi.

brandenn bremmer, aralık 1990 tarihinde amerika'da dünyaya geldi ve daha 18 aylıkken okuma yazma öğrendi.yetenekleri ve zekasıyla önce çevresinin sonra dünyanın dikkatini çekmişti. 3 yaşında piyano çalmaya başlayan brandenn’ın daha 3 yaşında müzik kariyeri başlamıştı. hayatında sadece 5 yaşındayken iq ölçümü yaptırdı ve iq testini tamamlamayı reddetmesine rağmen tamamlanmamış bir iq testinden bile 178 puan almayı başarmıştı; bu oldukça nadir görülen bir durumdu. brandenn henüz 10 yaşında lise mezunu olmuştu ve normal üstün zekalı çocuklara göre; kamp, yüzme, balık tutma, buz pateni, çizgi film seyretme ve bilgisayar oyunları oynamaktan çok daha keyif alıyordu. 11 yaşında piyano çalmayı çok sevdiği için colorado üniversitesi’nde müzik dersleri almaya başlamıştı. müzik eğitimini ve 2. albümünü yapmayı sürdürürken anestezi uzmanı olmak istemesinden dolayı biyoloji dersleri de alıyordu. brandenn 14 yaşındayken ailesinin ifadesine göre hiçbir depresif belirtisi olmayan bir çocuktu ve bir gün annesi ile babası alışverişe gittiğinde kafasına sıkarak intihar etmişti.


dışarıdan bakıldığında son derece popüler ve başarılı bir çocuğun intihar etmesinde sebep bulunması oldukça zor fakat brandenn’ın hayatına derinlemesine baktığımızda aslında bir ayağı yetişkinlerin dünyasında, bir ayağı çocukların dünyasında olan son derece dengesiz bir düzlemde ayakta kalmaya çalışan bir çocuk görüyoruz. örnek vermek gerekirse; nebraska-lincoln independent study high school’un o zamanki müdürü jim schiefelbein'in ifadesine göre, brandenn lise mezuniyeti konuşmasında bir yetişkinden çok daha olgun bir şekilde konuşup kürsüden hemen indikten sonra diğer çocukların arasına karışıp yaşıtları gibi zıplaya zıplaya içeri geçmişti. yani saniyeler içinde yetişkinlikten çocukluğa geçen tavırları vardı. yalnız lise zamanı da değil üniversite zamanında da kendisine sunulan fizik derslerini ekip diğer yaşıtı çocuklara müzik eğitimi konusunda yardım etmeye gidip onlarla vakit geçirmeye çalışıyordu brandenn.

brandenn’ın intiharından sonra ailesine toplum tarafından çocuğun sosyal gelişiminde hata yaptığına dair eleştiriler gelirken ailesi çocuğu hiçbir zaman bir şeyi öğretmek için zorlamadıklarını her defasında brandenn’ın kendi isteğiyle hareket ettiğini söyledi; ama ne kadar haklı olabilirlerdi ki? tabii tüm suçu aileye yıkmaya çalışmakta hatalı çünkü yalnız aile değil; çocuğu okutan öğretmenler ve onla iletişimdeki arkadaşları da onla nasıl bir iletişimde olması gerektiğini konusunda bir bilince sahip değillerdi. brandenn’ın evinin yakınındaki steven tucker adlı bir çiftçiye brandenn’ın çocukluğu sorulduğunda şu cevap alınmıştı: “dışarıdan gördüğüm kadarıyla normal bir çocuktan farkı yoktu. yani ne bileyim normal bir çocuk gibiydi işte ama hepimiz onun farklı olduğunu biliyorduk sadece...”  aslında onu sadece uzaktan gören biri ezberlenmiş bir biçimde sadece farklı olduğunu bilebiliyordu ve brandenn’ın ölümüne baktığımızda silahla beynine sıkmıştı. yani onu farklı kılan tek organına. geri kalan tüm organlarını ailesinin görüşüne göre(son zamanlardaki ruhani hassasiyetine ve ailesine ilettiği konuşmalarına göre) ihtiyacı olanlara bağışlamıştı ki brandenn’in böbrekleri iki kişiye, karaciğeri 22 aylık bir bebeğe ve kalbi de 11 yaşında bir erkek çocuğuna verildi.


buradan da çıkarmamız gereken; brandenn’ın kronolojik giden bir yaşı ve sosyal yaşamı yoktu. 14 yaşında ölümü seçmişti ve 14 yaşındaki bu dahi çocuk dünyayı hiçbir zaman yaşanmayacak bir yer gibi görmemişti; aksine hep insanlara yardım etme umuduyla yaşamıştı ölümüyle bile... ve biz bu koca yürekli dahi çocuğa ve onun gibi nicelerine nasıl davranmamız, nasıl bir sosyal yaşam şekli belirlememiz konusunda onun ve onun gibilerin insanlığa karşı hissettiği sorumluluğun 10 da 1'i kadar bir sorumluluk hissetmiyoruz.