EKONOMİ 25 Şubat 2019
18,6b OKUNMA     637 PAYLAŞIM

1997'de Birçok Doğu Asya Ülkesini Sarsan Asya Ekonomik Krizi

1997 Temmuz'unda başlayan ve 1999'a kadar süren Asya Krizi neden meydana geldi?
iStock

asya krizi, finansal sektörün içinde bulunduğu yapı yüzünden meydana gelmiştir. 

kriz modellemeleri bakımından bu ülkelerde herhangi bir bütçe açığı olmaması ve işsizlik düzeyinin düşük olması durumu, amerikalı ekonomist paul krugman'ın 3. bir modellemeye yönelmesine yol açmıştır. genel olarak baktığımızda iki farklı yaklaşım vardır:

1. insanların yatırdıkları paraların sigortalanması ve akabinde bir sorun halinde geri ödenmesi durumu (deposit insurance)

burada "moral hazard" dediğimiz bir problem de söz konusu. zira aracı finansal kurumlar yani bankalar için durum pek lezizdi. bu bankalar kendi içlerine özsermaye koymazken, aldıkları deposit'leri de (yatırılan paraları) riskli getiri içeren enstrümanlara yatırıyorlardı. [açıklayalım, diyelim ki banka sahibinin 100 lirası var, 107 lira getirecek güvenli bir yatırımı var. ama diğer yanda 80 lira ya da 120 lira getirebilecek bir enstrüman daha var. burada banka sahibinin kendi bankasında para olmadığından, paralar sigortalandığından dolayı, 80 liralık durumu kendi kayıbı değil; kârı 0'layan bir durum olarak kabul etmesi önemlidir (parası olmayan banka batar, kendi kaybı sıfır olacaktı). yani adamın beklediği kar ilk enstrümandan 7, diğerinden (20+0/2) 10 idi]. bu yatırımı, iyi dünya hali -120 kötü dünya hali- 80 diye açıklandığını işitebiliriz. bu andan sonra riskli enstrümanlara yatırılan muazzam paralar yüzünden piyasadaki tüm enstrümanların fiyatları şişti. "overinvestment" denilen bu yatırımları yaparken bankalar için de kıyasıya bir yarış söz konusuydu. öyle ki karlarını bile anında bu rekabetçi ortamda kaybediyorlardı. kötü kredi verimleri ve bu rekabetçilik yüzünden bir süre sonra şişen piyasanın artık bankaları ve firmaları kaldıramayacağı düşünülmeye başlandı. kritik nokta, sigortalanan menkul kıymetlerin tamamının geri ödenemeyeceği gerçeği ortaya çıktı. insanlar banka ayrımı yapmadıkları o paralarını geri çektiler, şişen fiyatları finanse edemeyen bankalar battı (zira alım üzerine alım yaparak şişirilen bir yatırım vardı), şişen fiyatlar indi  ki para kazanılacağı düşünülen bu fiyatların normal değerlerine inmesi de bankaların sonunu hazırladı. devalüasyon oldu.

2. krugman, asya için yazdığı 1999 yılındaki makalesinde yukarıdakine yönelik bir eleştiri getirdi

ona göre, bankalar arası rekabetin bu kadar kar sıfırlayıcı olduğu gerçek değildi/mümkün değildi. artı bankaların verdiği kredilerin geri dönmemesi gibi bir durumun en yoğunlaştığı ortam devalüasyon sonrası idi. ona göre "self fulfilling equilibrium" denilen bir durum söz konusuydu; insanlar bir şey düşünüp kendi çıkarları doğrultusunda bu düşünceye inanıp harekete geçebilirlerdi. bu bakımdan, yatırımcılar devalüasyon bekliyorlardı, firmalar batacaktı. yatırımları durdurup, kredilerden ve enstrümanlardan çıktılar (bir sonraki dönem devam etme opsiyonları olduğu halde). devalüasyon geldi ve firmalar/bankalar battı. burada kritik nokta krugman'ın sunduğu "bir öngörünün aslında o öngörüyü hayata geçirmesi" tezidir; tabi ki bu tez için ortamda bazı indikasyonlar da olmalı.

sonuçta asya krizi

1. ticaret etkileşimleri

2. finansal etkileşimler (tayland'da parası batan yatırımcı, türkiye'den riskli paramı çekeyim; nolur nolmaz. genelde kaybım o düzeyde kalsın. burada türkiye de bir terslik olmamasına rağmen)

3. birbirine benzeyen, kriz tetikleyici etki (misal meksika'da kriz var, e arjantin ona çok benziyor; arjtantin'de de aynı kriz olabilir, ordan paramı çekeyim. arjantin'de de aynı kriz)

şeklinde yayıldı...

Türkiye'yi Farklı Bir Yola ve Yeni Yapılanmaya İten Travma: 2001 Ekonomik Krizi