EDEBİYAT 7 Ekim 2022
18,3b OKUNMA     385 PAYLAŞIM

2022 Nobel Edebiyat Ödülünü Kazanan Annie Ernaux Bunu Hak Edecek Ne Yaptı?

Nobel ödülleri sahiplerini bulmaya devam ediyor. Bu sene edebiyat ödülü Fransız yazar Annie Ernaux'ya gitti. Peki Ernaux'nun edebiyat alanında bu ödüle layık görülmesini sağlayan icraatları neler? İnceleyelim.


6 eylül'de 2022 nobel edebiyat ödülünü kimin kazandığı açıklandı: fransız yazar annie ernaux

komite tarafından yapılan açıklamada, "ernaux’ya nobel edebiyat ödülü, kişisel hafızanın kökleri, kolektif baskılanması ve yabancılaşması konusunda gösterdiği cesaret ve klinik duyarlılık konusundaki çalışmaları sebebiyle layık görüldü" denildi.

peki bu ne demek? annie ernaux insanlığın edebiyat alanında ufkunu ikiye katlayacak ne yaptı?

ernaux sıra dışı bir anı yazarı: hafızasına güvenmez. birinci tekil şahıs ağzından yazar ve sonra aniden geçiş yapar ve uzaktan kendisi hakkında konuşur. geçmiş benliklerine "58'in kızı" veya "s'nin kızı" diye hitap eder. buradaki "s" nin kızı ifadesi 2016 da yazdığı "bir kızın hikayesi" isimli kitaba atıf. ilk cinsel deneyimini anlattığı bir kitap. fransa'da "s" adını verdiği bir kasabada kamp danışmanı olarak çalıştığı 1958 yazının etrafında dönüyor. orada marlon brando'ya benzettiği o adama aşık oluşunu, daha doğrusu cinsel çekimini anlatıyor. peki onu baş melek olarak adlandırdığı o kaslı yakışıklı adama çeken neydi? "hiç kimse bana öyle "ağır bir bakışla" bakmamıştı. babasının yanında küçük bir kasabada yaşayan kız, kamp için gittiği bu yerde kendine kadın olarak bakan bu adamın etkisine giriyor. aslında adamla sevişmekten ziyade, kendi kadınlığını keşfetmekti onun arzusu. çevresindeki herkes arkadaşları bay h olarak adlandırdığı bu adamın beyinsiz olmasından, kadın avcısı olmasından bahseder. ona bekaretini vermesini büyük bir aptallık olarak görüller. onu dışlarlar. hafızasında o günleri utanç, hayal kırıklığı olarak kodlar: yüzüne fışkıran meni, gözlerini yakmasını vs...


ernaux bir dedektif gibi kendi hafızasının içinde iz sürüyor

belki de her katilin günün birinde cinayet işlediği yere geri dönmesi gibi, geçmiş anılarına geri döner. bu sefer cinayet işlemek için değil, cinayet işleyen kendini izlemek için. barış bıçakçı, ki ben ona delicesine hayranımdır. aramızdaki en kısa mesafe isimli kitabından şöyle demişti: "hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi."

nobel ödülü kazanan yazarımız hatırlanan şeylerin yaşandığı halini keşfetmeye çalışıyor ve bunları yazıyor. yazar bu çabasını şöyle anlatıyor:

"hatırlamaya çalışmıyorum, içeride olmaya çalışıyorum... öncesine ya da sonrasına bulaşmadan, tam o anda orada olmak. bir anın saf içkinliğinde olmak."

yazarın kitapların en ilginç özelliklerinden biri hafızanın kesintili halleriyle karşılaşmak. ne kadar çaba gösterirseniz gösterin hafızanın bir limiti vardır. ve hatırlanan şeylerin bir kısmı silinmiştir. biz okurken bazen en heyecanlı bir anda hafızanın bu zayıf yönleri ile karşılaşırız. yazar en önemi anların bazılarını hatırlayamaz. ya da sorunun çözümünü oluşturacak ufak detayları... bir dedektif gibi geçmişte dolaşırsın. ama parmak izleri çoğu yerde silinmiş, deliller kaybolmuştur. ernaux kendi kendini kazıyor. hafızasının arkeologluğunu yapıyor. bu yaptıkları, çalışma şekli ve edebiyata katıkları eşsiz.


en bilinen kitabı simple passion, türkçe ismi basit tutku

elli sayfadan az olan bu kısa çalışma, nadiren kabul edilen duygulara dair fikir veriyor. bu kitabında yazar, 1988 yılında evli bir adamla yaşadığı ilişkiyi anlatıyor. "ilişki sırasında yaşadığı duygular o kadar yoğundu ki, diğer tüm yaşam olayları ancak ilişkisine bir katkı sağlıyorsa anlam ifade ediyordu. bir tür girdabın içine girmişti."

o dönemde yaşadıklarını bir hastalıkmış gibi yazmıştı. 2 yıl süren ve ilişkinin içinde olmak dışında hiçbir şey yapmadığı bu dönem ona 2 ayrı kitap armağan etmiştir. o basit tutku içinde geçen 2 yılın dedektifliği...

annie ernaux 1960 yılından bu yana bunu yapıyor: kendi hayatının arkeoloğunu

bu çalışmalarla nobeli hak etmiş mi? bence hak etmiş. son olarak size yazardan bazı alıntılar da bırakacağım.

"muhtemelen bir daha asla geri dönemeyeceğim bir yerde kendimden bir parça bıraktığımı fark ettim."

"kendimi edebi bir varlık yapmaya başladım, yaşadıklarını bir gün yazıya dökecekmiş gibi yaşayan biri."

"acı olduğu gibi tutulamaz... işlenmesi, mizaha dönüştürülmesi gerekir."

"bana dünyanın üzerine atlanmak ve zevk almak için yapıldığını ve kesinlikle geri durmak için hiçbir neden olmadığını öğretiyor."

"var olmak, kendini susuzluktan içmektir."