536-537 Yılları Arasında Yaşanan Yamyamlık, Kellik ve Sakatlık Dolu Korkunç Dönem
birçoğumuz için karanlık çağlar denildiğinde aklımıza ilk gelen dönem 800 ile 1400'lerin ortası yani orta çağ gelir. veba, fakirlik, hiç bitmeyen savaşlar...
ama aslında öyle değil. insanlık tarihinin en kötü dönemi 536 senesinin ilk ayları ile 537 senesinin son ayları, yani yaklaşık 20 aylık bir dönem. tam anlamıyla karanlık çağ da diyebileceğimiz bir tuhaf zaman dilimi.
20 ay boyunca güneşin olmadığını düşünün
20 ay boyunca yarı karanlık bir dünya'da yaşıyorsunuz. güneş olmadığı için tarım bitiyor, açlık had safhada.
küresel ısı düşüyor. o zamanların istanbul'una yaz ortasında kar yağıyor. hem de öyle bir iki dakikalığına serpiştirmiyor, 3 gün boyunca kar fırtınası ile boğuşuyor bizans.
çin ile mısır da aynı durumda, avrupa ise daha da bitik.
bugün irlanda, almanya, fransa olan bölgeler bu döneme "times of the bad breads" diyor.
ve tüm bunlar krakatoa ve ilopango yanardağlarının 5 ay arayla patlaması ile oluşuyor. tüm dünya yaklaşık iki sene sürecek kalın bir toz tabakasının altında yaşamak zorunda kalıyor.
açlık yüzünden yamyamlık başlıyor
küçük kasabalar biraz daha büyük kasabalar tarafından sadece biraz daha buğday bulabilmek için yağma ediliyor.
kuzey'de feodal krallar fakir halktan her gün rastgele birini seçip karınlarını doyuruyor arta kalan kemikleri ise yine fakirlere atıyorlar. o fakirler arasında muhtemelen biraz önce yenilen kişinin eşi ya da çocukları da var... ama açlık insanları bu duruma getiriyor.
dramatize ettiğimi düşünüyorsunuz ama sahiden de tüm bunlar yaşanıyor.
bizans'li tarihçi procopius günlüğüne "bugün 18. aya girdik, güneş hala dünya yı ay ışığı kadar aydınlatmakta" diye not düşüyor.
bizans imparatoru 1. justınian bir yasa ile 537 de imparator olur olmaz yamyamlığı yasaklıyor. ama alınan hiçbir önlem açlık çeken insanları durdurmaya yetmiyor...
roma imparatorluğunda binek hayvanı kalmıyor. 537 senesinin ilk aylarında imparatorluk ahırları aç roma halkı tarafından yağma ediliyor. ne imparator ne de askerler hiçbir şey yapamıyor.
bu dönemde 18 ay boyunca güneş ışığından hiç yararlanamayan insanlık d vitamini eksikliğinden de muzdarip olmaya başlıyor. normal bir şekilde attan inen bir erkek bacağını kırabiliyor. sakat kalan insanların ise hiç şansı olmuyor. sakat kalanlar sağlamlar tarafından gıda olarak görülüp öldürülüyorlar.
yine d vitamini eksikliğinden kel insan sayısı artıyor. doğan her 10 bebekten sekizi raşitizm hastalığı ile doğmaya başlıyor.
ekonomik olarak tuhaf gelişmeleri de peşinden getiriyor bu dönem
insanoğlu uzun zamandır ilk defa paranın yenemeyeceğini anlıyor. kimse altın ya da zümrütün yüzüne bakmıyor. ücretler buğday, yumurta, kurutulmuş et gibi gıda ürünleriyle ödenmeye başlanıyor.
dünya nüfusu 535 senesinde yaklaşık 190 milyon. 537 senesine geldiğimiz de bu sayı yaklaşık 100 milyona düşüyor.
ve bugün yaşanan ya da geçmişte yaşadığımız bir çok felaket 536 ile 537 senelerinin karanlığı yanında güllük gülistanlık kalıyor.
kaynaklar:
https://www.researchgate.net/…t_century_perspective
https://history.fas.harvard.edu/…e_mag_re_ad536.pdf
https://www.science.org/….1126/science.362.6416.733