TARİH 22 Ocak 2020
49,5b OKUNMA     626 PAYLAŞIM

Adnan Menderes'in İdamıyla Sona Eren Demokrat Parti Döneminin Kapsamlı Özeti

İsmet İnönü'nün ilk defa muhalefet olduğu, Demokrat Parti'nin iktidarındaki 1950'ler Türkiyesi'ne gidiyoruz.

1. şef

1923'ten 1946'ya kadar 23 senede tek partiden çok partiye geçiş için 3 deneme yapılmıştır. ilk olarak 1924'te chp'nin karşısına terakkiperver cumhuriyet fırkası çıkar, dönem muhalif bir sese müsait değildir, parti 6 ay sonra kapatılır, yöneticilerinin bir bölümü hapsedilir, bir kısmı atatürk'e suikast davasından idam edilir. ikinci deneme 1930'da serbest cumhuriyet fırkası'yla yapılır, 97 gün yaşayabilir. 1946'da demokrat parti'nin gelişiyle tek partili dönem geri dönülmemek üzere biter.

1930'un ankara'sında bir tarafta ankara palas'ın balo salonlarında zengin bir ankara, bir tarafta ulus-at pazarı merkezli fakir ankara vardır. genel olarak fakirliğin hakim olduğu memleket için atatürk ekonomik atılımlar, çıkar yollar aramaktadır. fethi okyar atatürk'ün emriyle serbest fırka'yı kurar. atatürk "partiler iki evladım" diyerek iktidardaki chp'yi denetleyecek muhalefet görevini scf'ye verir. serbest fırka'nın iki hedefi çoğulcu demokrasi ve batı modeli liberal ekonomidir. atatürk başlarda büyük destek verir ancak parti kısa sürede tüm muhaliflerin toplandığı adres haline gelir. izmir'de halk fethi bey'i "kurtar bizi" diyerek karşılar, aydın il başkanı 31 yaşındaki adnan menderes de karşılayanlar arasındadır. kontrolden çıkan parti 3.5 ay sonra ata'nın onayıyla feshedilir, tüm muhalifler chp'ye geri döner. çekingen yapılı menderes de chp aydın il başkanı olur, 1931'de mebus seçilerek ankara'ya gider, üniversite'ye yazılır. dünyada faşizm yükselişe geçmiştir.

ölümünden önceki dönemde atatürk ile inönü'nün araları açılmış, başbakanlığa celal bayar atanmıştır. ittihat terakki'den beri atatürk'ün yoldaşı, istiklal harbi'nin galip hoca'sı iş bankası kurucusu, ata'nın iktisat vekili bayar inönü ile iki ayrı kutuptur. ata'nın ölümüyle inönü meclis tarafından cumhurbaşkanı seçilir, bayar başbakanlıktan istifa eder. chp kurultayında inönü değişmez genel başkan seçilir, milli şef'liğini meclis kürsüsünden menderes ilan eder.


eylül 1939'da avrupa'da savaş başlar, ülke olağanüstü bir yokluk dönemine girer, inönü karanlık bir tek adam kültü haline gelir, inönü'ye karşı antipati ve muhalefet büyür. bayar liderliği devrettiğinden beri evi muhalefet merkezi haline gelmiştir. bu toplantıların 3 müdavimi aydın mebusu adnan menderes, edebiyat profesörü fuat köprülü ve ilk meclis mebuslarından bursa valisi refik koraltan'dır. bayar 1944 bütçesinin konuşulduğu oturumda sert eleştiriler yapar, ilk kez bir milletvekili "milli şef'in bütçesine" karşı çıkar. bu olayla bayar'ın yolu fiilen chp ile ayrılır.

mays 1945'te savaş bitmiş, şeflikler, führerlikler yıkılmış, birleşmiş milletler'in temelleri atılmakta, dünyaya demokrasi ilkeleri hakim olmaya başlamıştır. stalin türk-sovyet saldırmazlık anlaşmasını fesheder, sovyetler'le ilişkiler gerilir, türkiye bir anda batı ile yakınlaşır. inönü bu ortamda 19 mayıs 1945 nutkunda demokrasiye geçiş sözü verir. bayar ve 3 arkadaşının hükumet karşısındaki sert muhalefeti had safhadadır, inönü "muhalefeti parti içerisinde yapmasınlar, çıksınlar partilerini kursunlar" diyecektir. köprülü, menderes ve koraltan chp'den atılır, bayar vekillikten ve chp'den ayrılır. 1946'da koraltan'ın evinde yeni partinin ilkeleri kararlaştırılır, bayar inönü'nün onayını almak için köşke çıkar. inönü bayar'a üç konu sorar; laikliğe riayet edecek misin? köy enstitüleriyle uğraşacak mısın? dış politikada ayrılık yaratacak mısın? bayar'la görüş paylaşan inönü yeni partinin kuruluşuna tamam der.

2. dövüş

bayar ve partisi halktan çok büyük ilgi ve destek görür. bu hareket chp ve inönü'de bir uyanışa neden olur inönü birkaç kararla liberalleşme sinyalleri verir. öğrencilere örgütlenme hakkı, üniversitelere özerklik verilir, basın suçları affedilir, vergiler hafifletilir, değişmez başkan sıfatı "milli şef" kaldırılır.

chp 1946'da erken seçim kararı alır, dp henüz yeni teşkilatlanmaktadır. ilk defa ikinci bir partinin yarıştığı benzersiz bir seçim atmosferine girilir, ismet paşa meydanlara iner, muhalefette yeni boy gösterenler arasında matematik öğretmeni osman bölükbaşı, doç. dr. mehmet ali aybar ve milli mücadele kahramanı mareşal fevzi çakmak vardır. çakmak genelkurmay başkanlığı'ndan alınınca inönü'ye darılmış, chp'nin vekillik tekliflerini defalarca reddetmiş, dp'nin teklifini bir kerede kabul etmiştir.

açık oy gizli sayım sistemiyle seçimde büyük hile yapılır. seçimleri chp kazanır ancak dp arkasına büyük bir rüzgar almıştır. dp milletvekilleri ve destekçileri seçimlere hile karıştı diyerek büyük protestolar yapar, seçim sonrası meydanlarda "yeter! söz milletindir!" sloganları duyulmaya başlar. dp meclis'te zayıf ama halk arasında güçlü bir muhalefet oluşmuştur. chp karmaşa içindedir, 23 yılın hareketsizliğiyle hantallaşmıştır, inönü ılımlı saraçoğlu'nu görevden alır, yerine sert tutumlu recep peker'i başbakan olarak atar. bayar ılımlı yaklaşarak dengeyi korur, inönü iki partiye eşit uzaklıkta bir tavır takınarak tansiyonu düşürür, iktidar-muhalefet arasında bir balayı havası oluşur. bu ortamda chp içindeki ılımlıların baskısıyla başbakan peker istifa eder, yerine ılımlılardan hasan saka gelir. bayar da partisindeki şahinleri tasfiye eder, mareşal fevzi çakmak önderliğinde millet partisi kurulur.


3. zafer

1950 seçimleri ilk kez gizli oy esası ile yapılır, dp ezici bir üstünlükle iktidarı ele geçirir. dp yüzde 55, chp yüzde 39 oy almış, dp 408 vekil çıkarırken chp 69 vekil çıkarabilmiştir. chp içinde deprem yaşanır, seçim gecesi tsk komuta kademesi inönü uygun görürse "seçime komünistler bulaştı" diyerek müdahale edebiliriz der, inönü istemez, iktidarı ve cumhurbaşkanlığını bırakır, muhalefet liderliğine geçer. bayar cumhurbaşkanı olur, menderes başbakan olarak fuat köprülü'yü önerir ancak bayar menderes'i başbakan olarak atar, refik koraltan meclis başkanı seçilir, bayar dp genel başkanlığını bırakarak tarafsız bir görünüme bürünür.

seçimden bir ay sonra menderes'e tekrar bir askeri müdahale planı haberi gelir, menderes komuta kademesini görevden alır.

4. iktidar

iktidar üçlü sacayağı tarafından paylaşılmış durumdadır: mecliste dp grubu, köşkte celal bayar, başbakanlıkta menderes. on yıl boyunca bu üçlü arasında hep bir iktidar mücadelesi olacaktır; dp meclis grubu halkın sesidir, her bir milletvekili taşrada çetin bir mücadele sonunda meclise gelmiş, zaferin adsız kahramanlarıdır. her toplantıda hükumeti sınava çekecek, her krizde isyan edecek, her isyanda kelleler isteyecek ve düşüreceklerdir. sacayağının 2. ismi celal bayardır; bayar cumhuriyete o güne kadar hükmetmiş “milli mücadele kahramanları kuşağı”nın dp’deki temsilcisi, ismet paşa’nın ezeli rakibidir, dengeli stratejiler gözetmiş, partisini 1950’de iktidara taşımıştır. bunca mücadeleden gelen bir isim temsili bir görevle yetinemezdi, elinden düşürmediği “dp bastonu” cumhurbaşkanı’nın hükümet üzerindeki gölgesi gibiydi. ve menderes; artık chp grubunun arka sıralarındaki sessiz milletvekili değildir, kitlelerin desteğini almıştır, kitleler ilk kez halkla kucaklaşan bir başbakan görür. güç merkezi çankaya’dan başbakanlığa kaymaktadır, söz artık menderes'indir.

1. menderes hükumetinin ilk toplantısına bayar başkanlık eder, ben buradayım demek istemektedir, iktidarın arkasında benzeri görülmemiş bir koalisyon vardır; işçiler, köylüler, aydınlar, basın, asker… bu koalisyonu bir araya getiren şey tek partili rejim bıkkınlığı, değişiklik isteği idi.


dp’nin ilk icraatı “ezanın türkçeleştirmesi” ile koalisyon çatlayacaktır. atatürk’ün 1932’de çıkarttığı bir kanunla ezanın türkçeden başka bir dille okunması yasaklanmıştı. aşırı dinci kesim bu kanundan yıllardır rahatsızdı, menderesin arapça ezanı tekrar getirmesiyle aydınlar ve askerler dp’den uzaklaşmaya başlar, menderes’in meclisten hızlıca geçirdiği kanunu bayar da uzun süre bekletecektir.

dp iktidarının özellikle 1950-54 arasındaki ilk döneminde tepkileri üzerinde kontrol sahibi bayar tecrübe sahibi bir devlet adamı olarak politikacı adnan menderes’in elinden tutup “devlet adamlığı” katına yükseltmek üzere adeta bir mürebbiye gibi çalışmış, onu eğitip korumuştu. bu koruyuculuk zamanla menderesi rahatsız eder hale gelmiştir.
menderes “milli mücadele abidesi inönü” köşesine çekilmek yerine siyasete devam ettiği için “ismet paşa’yı unutturma kampanyası” başlatarak bir dizi kanunlar çıkarır.

chp’nin muhalefetteki ilk kurultayında inönü’nün adayı nihat erim yerine yenilikçi kasım gülek genel sekreter seçilir. gülek döneminde chp ölü toprağını atıp yenilenecek, smokinlerini çıkarıp çarıklarını giyecek, halka karışacaktır.

türkiye’de bu gelişmeler olurken haziran 1950’de kore savaşı patlak verir. 2 gün içerisinde önce abd sonra bm güney kore’ye asker gönderir. 2.dünya savaşı’na girmeyen türkiye hem sovyetler’le ilişkilerini bozmuş hem de batıyla bir türlü bütünleşememiştir. savaş sonrası sovyetler boğazlar ve doğu anadolu’da hak iddia etmiş, türkiye bunun üzerine batıya yanaşmış ancak yalnız kalmıştır. bu ortamda 1946’da abd türkiye’yi keşfedecek, uss missouri –vefat eden abd büyükelçisi münir ertegün’ün naşını getirmek üzere- istanbul boğazı’na girerek türkiye’nin sovyetler'e karşı yalnız olmadığını ilan edecek ardından türkiye abd’den truman doktrini ile 100 milyon dolarlık askeri malzeme alacaktır. daha sonra marshall yardımı devreye girecek türkiye 10 yılda 3 milyar dolarlık yardım alacak, ekonomik ve askeri açığını böyle yamamaya çalışacaktır ancak siyasi yalnızlık giderilemez. türkiye’nin temel hedefi nato’ya girmektir ancak ısrarlı başvurular hep kibarca reddedilmektedir.

dp iktidara geldiğinde dış politikada tablo buydu. kore savaşı tam böyle bir zamanda batı’ya yanaşabilmek için dp’ye ilaç gibi gelecek, türkiye kore’de bm’ye destek verecektir. 4500 kişilik türk tugayı tuğgeneral tahsin yazıcı komutasında kore’ye gönderilir. şubat 1952’de lizbon’da dışişleri bakanı fuat köprülü’nün idaresinde “kore kahramanı türkiye” yunanistan’la birlikte nato’ya katılır.

marshall yardımlarıyla önce yollar yapılır, binlerce traktör ve on binlerce biçerdöver arazileri işlemeye başlar. tarımsal üretim patlar, türkiye 1953’te buğday üretiminde dünya dördüncüsü olur. ülke dış destekle birkaç yılda şantiyeye dönüşür. amansız bir baraj ihtiyacı doğar, seyhan nehri’ne baraj gündeme gelir, bu baraj yapılırsa çukurova’da üretim 5’e katlanacaktır. dünya bankasından 1951’de alınan 25 milyon dolar kredi ile barajın inşasına başlanır, proje sorumlularından biri genç mühendis süleyman demirel’dir. dp’nin ilk dönemindeki ekonomik kalkınma hamlesi iki önemli yasa ile tamamlanır: yabancı sermayeyi teşvik kanunu ve petrol çıkarmada devlet tekelini kaldıran petrol kanunu.


dp’nin medya ve muhalefetle çok sıcak ilişkilerin olduğu bir dönemde şubat 1952’de hükümet chp’nin tek parti döneminde elde ettiği tüm kazançların ve malların haksız olduğunu ortaya atar. malatya’da gericiliğe karşı sert muhalefetiyle bilinen ahmet emin yalman’ın vurulmasıyla gerilim had safhaya çıkar, tetikçi hüseyin üzmez’dir. dp diğer muhalefet millet partisi’ni gericilik nedeniyle kapattırır, chp’yi de haksız iktisap ile tüm mallarını elinden almakla tehdit etmektedir.

1954 seçim kampanyasında dp ekonomik kalkınma hamlesini koz olarak kullanıyordu, bayar meydanlarda ön plana çıktı, başvekili menderes'i övdü ve oy istedi. chp mağdur edilmiş parti görüntüsünü propaganda olarak kullanıyordu, inönü kampanyayı malatya'dan başlatır. çankaya'dan ayrılmayan milli şef gitmiş, yer sofralarında yemek yiyerek köy köy gezen bir parti lideri gelmişti. dp seçimde oyların yüzde 56'sını, vekilliklerin yüzde 93'ünü alır. chp hezimet şoku yaşar, 31 vekili kalmış, ülke adeta yeniden tek parti dönemine dönmüştür.

5. kriz

dp, 1954 seçimlerinde bugün dahil hiçbir partinin alamadığı bir oy oranı yakalamış yüzde 53 oy oranı ile meclisteki sandalyelerin yüzde 93’üne sahip olmuştur, menderes gücünün ve itibarının zirvesindedir. zaferden birkaç ay önce bayar 1 aydan uzun süren bir amerika gezisi yapar, "kore’de kahramanca çarpışmış türklerin cumhurbaşkanı" olarak gittiği her yerde büyük ilgi görür, abd kongresi'nde ayakta karşılanır. bayar ve eisenhower’ın beyaz saray’da el sıkıştığı günden itibaren abd türkiye’nin bir numaralı müttefiği olacaktır. 1954 seçimlerinden sonra abd’yi menderes ziyaret edecek, askeri ve ekonomik destekler için kapısını çalacaktır. menderes abd’de sovyetler aleyhine çok sert konuşmalar yapacak, eisenhower ile dostluk görüntüleri verecektir. ancak konu 300 milyon dolarlık krediye geldiğinde amerikalılar geri adım atar, türkiye’de ekonomik büyümenin çok hızlı gittiğini, kredilerin ödenemediğini belirterek bunun yerine 30 milyon dolar hibe ederler, türkiye sıkıntılı bir döneme girmektedir.

menderes abd dönüşü işe seçimde dp’ye oy vermeyen illeri cezalandırarak başlar. önce inönü’nün kalesi malatya ikiye bölünür ve adıyaman kurulur. sonra iktidarın ezeli muhalifi osman bölükbaşı’nı meclise gönderen kırşehir ilçe haline getirilir. radyo siyasi partilere kapatılır, memurların siyasi hakları kısıtlanır ve benzer pek çok baskılayıcı yasa geçer. karşı çıkan basın mensuplarına ceza yağar; nihat erim’e para cezası verilir, bedii faik tutuklanır, hüseyin cahit yalçın 80 yaşında hapse atılır. iktidar’ın başı dönmekte, demokrasinin kuralları değişmeye başlamaktaydı.

bir meclis oturumunda inönü 46 seçimlerini savunan bir konuşma yapınca menderes “gözüme bak paşa gözüme! senin kazip şöhretinden çekinecek kimse yok burada. 1946’daki cinayetinin cezasını çekeceksin! " diyecektir. bu sıkıntılı durum için ismet paşa bir chp toplantısında “bilin ki bizim bu konuştuklarımız her kışlanın her odasında konuşuluyor” diyecektir.

askerlerin öncesinde destekledikleri dp’ye karşı tutumu ezanın arapçalaştırılmasıyla değişmeye başlamış, daha sonra iktidarın inönü’ye sataşması askerleri tedirgin etmişti. inönü orduda chp genel başkanı olarak değil, itaat edilecek bir orgeneral olarak görülüyordu ve ona yapılan saldırılar orduya yapılmış sayılıyordu. askerleri rahatsız eden bir diğer durum marshall planı ile ülkeye gelen yabancı subaylardı. 1950’ye kadar türk subayları hiç yabancı bir komutan altında görev yapmamıştı. bunun yanında ekonomide subaylar tarafından da hissedilen kriz ve hükumetin “emir erleri” sistemine karşı rencide edici ve aşağılayıcı tutumu askerin yönetime karşı kaynamaya başlamasına etken olmuştu.

dp iktidarı orduyu kontrol altında tutabilecek planlar için ilk dört yılda 4 milli savunma bakanı değiştirmiş ancak orduya bir türlü el atamamıştı ancak 1954 sonuna gelindiğinde artık ordu dp iktidarına el atmak üzere örgütlenmeye başlamıştı. dündar seyhan ve orhan kabibay bir nöbet gecesi aldıkları ihtilal kararını uygulamak üzere örgütlenmeye başlamıştı, örgüt halka halka büyüyecek, dp ve menderes bu gelişmelerden habersiz kalacaktı.

1955 baharında dp meclis grubunun hükumete olan eleştirilerini yazan akis yazarı cüneyt arcayürek hapse atılır, akis’in sahibi inönü’nün damadı metin toker’di. bir grup dp milletvekili adı yolsuzluk iddialarına karışan bakanlar hakkında önerge verir, menderes bu önergeyi geri çekmelerini ister, vekiller istifa ederek hürriyet partisi'ni kurar (bkz: ispat hakkı).

ülke 1954’te ağır bir kuraklık yaşamıştır, bir önceki yıl buğday üretiminde dünya dördüncüsü olan türkiye o yıl abd’den buğday almak zorunda kalır, kredi bulunamaz, döviz azalır, ithalat kısıtlanır, mal darlığı baş gösterir, yatırımlar durur. dp iktidarı dört yılda kurduğu her şeyi bir günde kaybetme noktasına gelmiştir.


1955'te hükumet ilk kez kıbrıs sorununa el atmış, milli bir konu haline dönüştürmüş ve londra’da müzakerelere başlamıştı ancak görüşmeler kitlenmişti. 6 eylül 1955’te istanbul ekspres gazetesinin manşetinde atatürk’ün selanik’teki evinin yunanlar tarafından bombalandığı yazıyordu. haber yıldırım hızıyla yayıldı ve varoşlardan istiklal caddesine akan binlerce insan beyoğlu'nda azınlıkların dükkanlarını ve kiliseleri yağmaladı. türkiye'nin saygınlığı yerle bir olmuş, fatin rüştü zorlu heyeti londra’daki kıbrıs müzakerelerini terk etmek durumunda kalmıştı. 6-7 eylül son yıllarda yaşanan en sıkıntılı iki gün olacaktı.

22 kasım 1955’teki dp grup toplantısında yer yerinden oynamaktadır, yokluk, yolsuzluk, yönetimdeki başarısızlıklar nedeniyle grup ayaklanmış, tüm kabinenin istifasını istemiş ve almış, menderes hükumeti çökmüştür. menderes istifasını vermek üzere bayar’ı arayacak iken bakan mükerrem sarol dp grubuyla konuşarak menderes için icazet alacak, hükümet için değil sadece menderes için bireysel güvenoyu alınmasını ortaya atarak menderes’in siyasi hayatını kurtaracaktı (bkz: sarol formülü). meclis grubunda kürsüye çıkan menderes “siz millet hakimiyetini temsil eden bir heyetsiniz, isteseniz hilafeti de getirebilirsiniz” diyecektir. gemi batmış ama kaptanı karaya çıkmayı başarmıştır, bayar hükumet kurma görevini yeniden menderes’e verir.

menderes yeni bakanlarla yoluna devam edecek, eski bakanların çoğu soruşturmaya tabi tutulacak, bulduğu formülle menderes’in siyasi hayatını kurtaran sarol partiden ihraç edilecek, kurucu köprülü menderes’i ağır şekilde eleştirerek partiden ayrılacaktı. diğer kurucular bayar ve koraltan da uçuruma gidildiğinin farkındaydı.

demirkırat’ın süvarisi kabinesini feda etmiş, kendini kurtarmıştı. ayaklanmış bir grup, yitirilmiş bir kabine, endişeli bir cumhurbaşkanı ve kaynayan bir ordunun ortasında yapayalnız, bilinmeyen bir hedefe doğru ilerliyordu.

6. baskı

nisan 1956. iktidar uzlaşı yerine baskı ve sertliği tercih etmektedir. gaziantep mitinginde başbakan bazı komünist grupların hareket halinde olduğunu, bu ihtilaci metotların bitirilmesi için ek kanunların çıkarılacağını söyler. danıştay başkanı ve cumhuriyet başsavcısının aralarında olduğu 23 yargıç emekliye sevk edilir. ardından basın yasası çıkar, resmi şahıslar hakkında kötüleyici yayınlar yasaklanır, onlarca gazeteci tutuklanır, protesto amaçlı tüm gösteriler suç kapsamına alınır, sokaklar muhalefete kapanır, chp genel sekreteri kasım gülek tutuklanır. cumhuriyetçi millet partisi lideri osman bölükbaşı’nın dokunulmazlığı kaldırılır ardından meclis’e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanır. dp kurucusu fuat köprülü ağır menderes eleştirileriyle partiden ayrılır. muhalefetteki chp, cmp ve hp bir ittifak kurar.

çetin geçen propaganda sürecinden sonra ekim 1957 seçimleri sonuçlanır, dp %48, chp %41 oy alır. ilk dört yıl kitlelerin yüzünü güldüren dp tıkanmaya başlamıştır. yoksulluk, kesilen krediler, ağırlaşan borç ödemeleri, eriyen döviz rezervi ekonomiyi tıkanma noktasına getirmişti. milli gelir düşmüş, enflasyon artmıştı. seçim sonrası menderes devalüasyon kararı alır, dolar 2.80 liradan 9 liraya çıkar. bu karar türk lirasını namusu gibi gören orduda da büyük tepki uyandırır.

1957 seçimleri.

ordu artık darbe için fırsat kollamaktadır, ankara ve istanbul merkezli iki örgütün bütünleşik toplantısında talat aydemir darbe için 29 ekim tarihini vermiştir, plana göre dp seçimi kaybedecek ve iktidarı bırakmak istemeyecek, darbeye ortam doğacaktı. ancak seçimi dp kazanınca örgüt dağınık bir hale düşer, lider aramaya başlar, ismet paşa’yla temas olanağı aranır, paşa görüşmeyi reddeder. bunun üzerine başkan faruk güventürk kendilerine yakın bilinen msb bakanı şemi ergin’e liderlik teklif eder, ergin “siz ne isterseniz yapın” diyerek reddeder, hemen menderes’in yanında gider, darbe teşebbüsü haberi menderes ve bayar’a ulaşmıştır, bir kriz masası kurulur. darbeci subaylar tutuklanır, hükmet çok üzerine düşmez ancak bayar eski bir komitacı olarak olayın önemini hemen kavramıştır, msb bakanına baskı yaparak istifaya zorlar. makarios kod adlı güventürk dahil ilgili subaylar tutuklanarak hafif cezalar alır, bayar’ın uyarılarına rağmen menderes olayın üstünü kapatır.

temmuz 1958’de bayar ve menderes havaalanında bağdat paktı toplantısı için ırak kralı faysal ve başbakanını beklemektedir ancak ırak’ta darbe olduğu ve kralın linç edildiği haberi gelir. bağdat paktı ırak, iran, pakistan ve türkiye tarafından ortadoğudaki nasser hareketine karşı kurulmuş batı destekli bir harekettir. ırak’taki darbe kral ile yakın ilişkideki menderes’in ruh hali üzerinde de etki yaratmıştır. ocak 1959’daki chp 14.büyük kurultayında savunmayı bırakıp iktidara karşı taarruza geçer, bir anayasa taslağı niteliğindeki “ilk hedefler beyannamesi” ni açıklar. tarafsız bir devlet başkanı, yargıç güvencesi, anayasa mahkemesi, basın özgürlüğü, demokratik yasalar, özerk üniversiteler ve ikinci bir meclis istenmektedir. bu hedeflerin tümü 27 mayıs sonrası kurulan yönetimin icraatlarını oluşturacaktır. artık darağaçlarının ve ihtilalin konuşulduğu bir ortamda gerçekleşecek bir olay tüm gündemi değiştirecektir.

şubat 1959’da menderes kıbrıs cumhuriyeti’ni kuran londra-zürih anlaşmalarını tamamlamak üzere ingiltere’ye giderken uçağı düşer, sağ kurtulan menderes türkiye’de bir kahraman gibi büyük coşkuyla karşılanır, adeta yeniden doğmuş, muhalefetle ilişkileri düzeltmiş, kitlelerin sevgisini yeniden kazanmıştır. kendisini karşılamaya gelen inönü’ye iade-i ziyarete giderek muhalefetle tamamen bir barış ortamı yaratmayı düşünürken bayar “dp’nin ismet paşa’ya gösterdiği ilgiden dolayı prestij kaybına uğradığı” gerekçesiyle buna karşı çıkar. inönü yeniden sertlik politikasına döner, çizmelerini giyer, büyük bir askeri başarı kazandığı uşak’ta bu kez siyasi taarruza başlar.

7. isyan

inönü’nün 1959 nisanında uşak’tan başlayan yurt gezileri olaylı geçmiş, güvenlik için yol kesen asker bu süreçte inönü’yü parti başkanı değil bir komutan olarak görmüş ve safını belli etmeye başlamıştı. asker ihtilal hazırlığı içerisindeyken pek çok haber inönü’ye ulaşmış ancak müdahale etmemiş ve bu hareketlerin dışında kalmıştı. gün gelip ihtilal yapıldığında “bu ihtilal bana karşı da yapılmıştır” derse ülkede kanın gövdeyi götüreceğinin bilincindeydi.

ileride ihtilalin başına geçecek cemal gürsel bir korgeneral olarak izmir’de son derece pasif bir görevde bulunmaktadır. dp’li bakan mükerrem sarol’a dert yanar, sarol gürsel’in önce ordu komutanlığı daha sonra kara kuvvetleri komutanlığı’na gelmesine yardımcı olur. ihtilalci bir yapısı olmayan cemal gürsel’in amacı emekli olup izmir’deki evine taşınmaktır, ancak örgüt üyeleri onu kolayca ikna edebileceklerini düşünmektedir. darbeciler gürsel’den bazı üyeleri ordunun kilit noktalarına atamasını istemiş ve başarılı olmuşutr. alparsan türkeş kk genel sekreterliği şube müdürlüğüne, suphi karaman erkan dairesine, osman köksal cumhurbaşkanlığı muhafız alay komutanlığına getirilir.

hükümet'in sert politikası, muhalefetin hırçın tavrı ile şartlar günden güne olgunlaşmaktadır, bu noktadan sonra ihtilali önleyebilecek tek şey erken seçimdir. sık sık erken seçimin gündeme geldiği ortamda bayar “şu ortamda seçime gidersek kan gövdeyi götürür, dünyaya da rezil oluruz, şu meseleleri yatıştıralım ondan sonra seçime gidelim” diyecek, erken seçim konusu kapanacaktı.

nisan 1960’da bardağı taşıran son damla olarak mecliste tahkikat komisyonu kurulur. dp grubu chp’nin seçim dışı yollarla iktidara gelmek için hücre örgütü kurduğu, silahlandığı, isyan hazırladığı gibi gerekçelerle bir soruşturma komisyonu kurmaya karar verir. tamamı dp milletvekili 15 kişiden oluşan komisyon 3 ay görev yapacak, chp’nin faaliyetlerini soruşturacaktı. ihtilalin liderlerinden cemal madanoğlu yıllar sonra “karşı devrimcilik iyice tırmanmış durumda, partizanlık almış yürümüş, parti diktatörlüğü öyle, ekonomik durum şartları tamamlıyor. bu sırada oldu olacak, oldu olacak derken, en çok milleti gayrete getiren, bardağı taşıran damla dediğim bir de üstelik demokrat parti kalktı bir tahkikat komisyonu kurdu, çok körlemesine gitti. yani ihtilali asıl yapan biz değiliz aslında, onlar yaptı” diyerek durumu anlatacaktır.

Cemal Madanoğlu

komisyon işe başlarken tüm siyasi faaliyetleri yasaklar, komisyonla ilgili haberlere yayın yasağı getirir, bir yasayla komisyona olağanüstü yetkiler verilir, 15 dp’li basını ve muhalefeti yargılayacak, cezalandıracak ve alacakları kararlara itiraz edilmeyecekti. komisyon hem savcı hem şahit hem yargıçtı. bu adeta chp’nin idam kararıydı. inönü o dönem siyasi hayatının en önemli konuşmalarından birini bu kanunla ilgili olarak yapacak, “arkadaşlar, şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır, bu yolda devam ederseniz ben de sizi kurtaramam” diyecektir.

ulus gazetesi kapatılır, basın kontrol altına alınır, diğer gazeteler kore’de halkın diktatöre karşı nasıl ayaklandığını yazar. inönü’nün mecliste “türk milleti kore milleti’nden daha az haysiyetli değildir” sözünü söylediği sert bir konuşması sonrası başkan inönü’ye 12 oturum meclisten çıkma cezası verir. polis zoruyla meclisten çıkarılan muhalefet artık sokaklardadır, basın tamamen susturulmuştur, ortam gerildikçe gerilmektedir. ihtilalden bir ay önce ayaklanma üniversitelerden, beyazıt meydanı’ndan başlar, öğrenciler “kahrolsun diktatörler” sloganları atmaktadır, iş çığrından çıkmaya başladığında müdahale için asker getirilir, o anda öğrenciler “türk ordusu çok yaşa” sloganları atar, asker gençlerle kucaklaşmaya başlar, bu hareket ertesi gün ankara’ya mülkiye ve hukuk fakültelerine sıçrar.

menderes bu olayların yaşandığı gece radyoda bir konuşma yapar, sesi yorgun ve titrektir, gelişmeleri “önemsiz birkaç olay“ diye nitelendirecek, olayların sadece istanbul ve ankara’da olduğunu, ülkenin geri kalanında sükunet olduğunu söyleyecektir. çankaya’daki bir toplantıda bayar güvendiği prof. ali fuat başgil’e akıl danışır, başgil “hükumet derhal istifa etmeli, ardından da halk partisinin de katılacağı bir milli birlik hükumeti kurulmalı” der, bayar kızarak “hayır! tenkit zamanı geçti şimdi tenkil zamanıdır” diyerek en yapılmaması gerekeni, sertliği seçer.

3 mayıs günü hükümet kara kuvvetleri komutanı orgeneral cemal gürsel’den “yanlış işlerin yapıldığını, bunalımın giderilmesi için celal bayar’ın istifa ettirilip cumurbaşkanlığı’na menderes’in getirilmesi gerektiğini” söyleyen bir mektup alır. gürsel izne gönderilip sonrasında emekliye sevkedilir, izmir’e taşınır, örgüte başsız kalmıştır, kabibay tek aday tümgeneral cemal madanoğlu’na teklif götürür, madanoğlu büyük şevkle görevi üstlenir.

fısıltı ile duyulan bir hareket “5.ayın 5. günü saat 5’te kızılay’da” 555k kodu ile yayılır, öğrenciler protesto gösterileri için kızılay’a akın eder, kızılay bir anda yangın yerine döner, menderes kendini güvenpark’ta kalabalığın içine atar, bayar duruma el koyar, ikinci plana düşen, baskılardan bunalan menderes kendini kalabalıklara, izmir’e atar, 200 bin kişi büyük bir coşkuyla liman’da menderes’i karşılar. 555k cumhuriyet tarihinin ilk sivil itaatsizlik eylemi olarak anılır.

21 mayıs’ta hindistan başbakanı nehru’nun ankara ziyareti esnasında harbiyeliler inzibat gibi sokaklara iner, zafer anıtına kadar yürür, istiklal marşı ve harbiye marşı okuyarak dağılır, ordu açık şekilde ayaklanmış, ihtilal fiilen başlamıştı. harbiyelilerin ayak sesleri kısa zamanda çankaya köşkünde duyulur, madanoğlu örgütü toplayarak hareketi başlangıcını planlar. olaylar içinden çıkılması imkansız dönüşü olmayan bir noktaya gelmiştir, 26 mayıs günü menderes’in kapısı çalınır, yakın bir arkadaşı “yarın darbe oluyor, istifa edin” diyecektir.

8. darbe

25 mayıs. menderes köşk’e çıkar, bayar genelkurmay başkanı rüştü erdelhun ile birliktedir. rejimi kurtarmak için buldukları formülü menderes’e açıklar; meclis kararı ile sıkıyönetim yetkileri artırılacaktır, yarı askeri bir rejim önerilmiştir. menderes bir düşüneyim diyerek eskişehir’e gider.

26 mayıs. genelkurmay başkanı yüksek rütbeli komutanlarla bir toplantı yapar, silahlı kuvvetlerin hükumete karşı bir hareket içerisinde olmadığını söyleyerek ordunun iktidara bağlılık mesajını köşke götürür. bu esnada ihtilalin çekirdek kadrosu son rötuşları yapmaktadır, hareket merkezi harp okulu olur. istanbul’da operasyonu binbaşı ahmet yıldız sıkıyönetim merkezinden yönetecek, köşkte osman köksal bayar’ı tutuklamak için işaret bekleyecektir.

harekat 27 mayıs gece 3’te başlar, önce istanbul’daki zırhlı birlikler harekete geçer, hemen ardından harp okulu’ndan bir ekip merkez komutanlığını teslim almak üzere yola çıkar, merkez komutanlığının direnişe geçmesinden çekinilmektedir. komutan birliklere ihtilale katılma emri verir. orduevine giden ekip direnişle karşılaşır, silahlar ateşlenir, ankara uyanır. 3:30’da harbiye öğrencilerinden 2 tabur kurmay albay alparslan türkeş komutanlığında radyo evini ele geçirmek üzere yola çıkar. ihtilal karargahı sıkıyönetim komutanlığına taşınır, ankara’daki birlikler ihtilalin komutasına girmiştir, ordu komutanlıkları aranır, ihtilalin anadolu’ya yayılması sağlanır.


ihtilal birlikleri tanklarla çankaya köşkü’nü kuşatır. tankları gören bayar muhafız alay komutanı ihtilalci osman köksal’a “bu tankların kudreti nedir, bunlardan bizde var mıdır?” diye soracak, alayın tank bölüğünde köşkü kuşatan 4 tanka karşı 21 tank olmasına rağmen “bizde bunlardan yok” diye yanıtını alacaktır. köşkü kuşatan askerlerin komutanı osman köksal’ın emrine girdiklerini ilan edince bayar muhafız alay komutanının da darbeci olduğunu anlar, hızla odadan çıkar, kafasında direniş kararı almıştır, bu esnada dp milletvekili ve bakan tutuklamaları başlar. bayar direnişe geçmiş, takviye birliklerle köşk binlerce asker tarafından kuşatılmıştı. kendisini teslim almaya gelen tümgeneral karşısında cebindeki tabancasını çıkarıp şakağına dayayan bayar’ın silahı ateş almadan üzerine atılırlar, harp okuluna götürülür.

menderes eskişehir’den kütahya’ya gitmek üzere konvoyuyla yola çıkar. bu esnada eskişehir jet üssü’nde görevli ihtilalci albay muhsin batur menderes’i teslim almakla görevlendirilmiş, eskişehir’den bir c-47 ile yola çıkmıştır. menderes ve polatkan muhsin batur tarafından ankara’ya götürülürken aynı esnada “ihtilalin lideri” cemal gürsel de bir c-47 ile izmir’den ankara’ya gelmektedir. tüm iktidar kadrosu yakalanmış, darbe başarıya ulaşmıştı. peki indirilenin yerine kim konacaktı...

9. ada

27 mayıs sabahı halk büyük coşkuyla sokaklara inmiştir. ihtilal karargahında madanoğlu ve yönetim kademesi bundan sonra ne olacağını düşünmektedir. madanoğlu harbiyeye giderek bayar’ın istifa etmesini ister, bayar “ben irade-i milliye ile bu devletin cumhurbaşkanıyım, alnıma tabanca dayasanız bile istifa etmem” diyecektir. bunun üzerine madanoğlu üniversiteleri devreye sokarak profesörleri toplama kararı alır, bu hareketle askeri müdahaleyi basit bir darbeden devrime dönüştürme yoluna sokar.

bir askeri uçakla ankara’ya getirilen sıddık sami onar, hıfzı veldet velidedeoğlu, naci şensoy, ragıp sarıca, tarık zafer tunaya, hüseyin nail kubalı ve ismet giritli yeni anayasayı hazırlayacaktır. madanoğlu hocalara “siz 12 saate kadar kurucu meclisi oluşturun, ben askeri çekeyim” der ancak onar başkanlığındaki hocalar bir komite kurarak askerlerin iktidarda kalmasını ister fakat darbede görev alan subayların hiç biri birbirini tanımamaktadır, başlarına lider olarak getirttikleri cemal gürsel de sadece bir simge olarak kimseyi tanımamaktadır. bunun üzerine harekata katılan subaylar başında cemal gürsel’in olduğu milli birlik komitesi'ni kurar.

komite profesörlerden yeni anayasayı hazırlamasını ister. gürsel “size hiçbir şekilde baskı yapmak istemiyoruz ancak anayasa’da 2 şey bulunsun; laiklik korunsun, din istismarına karşı kanunlar ve ikinci bir meclis oluşturulsun” diyecektir. hocalar anayasayı hazırlamak üzere çekilir, yasama ve yürütme askerlere kalmıştır. gürsel mbk’yı toplayarak hükumet kurmaya çalışır, madanoğlu askerlere ihtilal öncesi “ihtilal haricinde hiçbir görevi kabul etmeyecekleri” yeminlerini hatırlatır, askerlerden hükumet kurulamaz. gürsel’in başkanlığında sivillerden oluşan bir hükumet kurulur ve gürsel radyoda halka hitaben “yönetimde kalma amacının olmadığını, en kısa sürede demokrasiyi tesis ederek çekileceğini” belirten bir konuşma yapar.

halk inönü’nün tandoğan’daki evine koşar. dışarıda bir zafer kutlanıyor gibiydi ancak paşa endişelidir, “yazık, çok çalıştım ama önleyemedim, şimdi askeri idare gelir ama ne zaman gideceği bilinmez” diyecektir. ihtilal chp ile yapılmış izlenimi doğmaktadır, ancak inönü parti örgütüne sağduyulu olunması yönünde bir bildiri gönderir, chp ihtilalin ne içinde ne dışındadır.

darbenin ertesi günü başbakan gürsel inönü’yü arar, paşanın manevi desteğini alır. o gün bir basın toplantısı düzenleyerek hareketin inönü ile hiçbir ilgisi olmadığını, dp’lilerin yargılanmayacağını ve seçimin 3 ay içerisinde yapılacağını açıklar. ismet paşa ertesi gün gürsel’i ziyaret ederek "seçimin en kısa süre içerisinde süratle yapılması gerektiğini" söyler. ancak komitedeki bazı subaylar seçimin hemen yapılmasına karşıdır. alparslan türkeş “erken seçim iktidarı olduğu gibi chp’ye ismet paşa’ya vermek demek olacaktı, bu da düşündüğümüz ordunun tarafsız, partiler üstü hareket etmesi görünümünü yıkacaktı” diyecektir. başka bir grup subay da dp’lilerin yargılanmadan dp’nin tekrar seçime sokulmasının uygun olmadığını düşünür, anayasa komisyonundaki hocalar da bu görüşü destekleyici bir rapor yayınlar. bunun üzerine darbe sonrası salıverilen tüm dp’liler tekrar tutuklanır. basında devrik rejim karşıtı büyük bir kampanya başlatılır. anayasa komisyonu profesörleri dp’liler yargılanmazsa ihtilalin haklılığının ortadan kalkacağını, hareketi yapan subayların meşru hükumeti yıkma suçundan idamla yargılanabileceğini belirtir. bu görüş üzerine ilk gün yargılanma olmayacağını söyleyen gürsel fikrini değiştirir. devrik iktidarın yönetim kadrosu 400 dp’li yassıada’ya götürülür.

haziran’da ordunun işleri yoluna sokmadan kışlasına dönemeyeceği anlaşılmış, askerler meclis sıralarını doldurmuştu. darbeye hukuki zemin hazırlanır, hareket ordu iç hizmet kanunundaki “türk ordusu türk cumhuriyetini korumak ve kollamakla görevlidir” yasasından alınan yetkiyle yapılmıştı. 1 numaralı yasa ile mbk 1924 anayasasını askıya alır, yasama yetkisini üstlenir, meclis gibi çalışmaya başlar, orgeneral cemal gürsel devlet başkanı olur aynı zamanda başbakanlık, başkomutanlık ve milli savunma bakanlığı onun yetkisine verilir. bu esnada anayasa komisyonu cumhuriyetin gördüğü en demokratik, en liberal anayasa üzerinde çalışmaya başlar.

yassıada tutuklularını yargılamakla görevli yüksek adalet divanı kurulur, bu mahkemenin kararlarına itiraz edilemeyecek, sadece idam karaları mbk onayına sunulacaktı. halk arasında yassıada tutuklularının kötü koşullarda yaşadığı haberleri yayılır. bunun üzerine tutuklularla “ne kadar rahat yaşadıklarını” gösteren son derece trajik, zoraki propaganda filmleri çekilir. bayar 25 eylül'de ailesine “bayar isminden utanmayınız, onunla iftihar edeceğiniz günler yakındır” diyerek bir mektup yazacak, sonra banyoya gidip belindeki kemerini çıkarıp boynuna dolayarak var gücüyle sıkacaktır. 77 yaşındaki devrik cumhurbaşkanını yüzü mosmor kulağından kan sızarken nöbetçiler kurtarır. kendine geldiğinde “bize yeşilçam oyuncuları gibi film çevirttiler, reva-i hak mıdır bu..” diyecektir.

2 gün sonra ankara’da demokrat parti sessiz sedasız kapatılır. yaralı demirkırat öldürülmüş, süvarilerinin kaderi yazılmak üzeredir...


10. idam

cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi davası 5 ay süren bir hazırlık soruşturmasından sonra ekim ayında başlar, 592 sanık 19 ayrı davadan yargılanacaktır. tüm ülke soluğunu tutmuş aylar sonra ilk kez kamuoyu önüne çıkacak olan dp yönetimini bekliyordu. davayı yönetecek olan yüksek adalet divanı 15 yargıç ve 9 savcıdan kuruluydu. başkan yargıtay üyesi salim başol’du.

ilk dava köpek davası'dır, iddiaya göre bayar afgan kralını hediyesi, değeri en fazla 1500 lira edecek tazının 20 bin liradan alınması için atatürk orman çiftliği’ne talimat vermişti, bu suçtan bayar’a 4 yıl 2 ay hapis cezası verilir. böylesine görkemli bir mahkemenin böyle sudan bir davayla başlaması kamuoyunda ihtilal ve divana prestij kaybettirir.

bir sonraki dava bebek davası olur. iddia menderes’in opera sanatçısı ayhan aydan’dan doğma gayrı meşru çocuğunu doğum esnasında öldürttüğü yönündedir, menderes bu davadan aklanır. mahkeme seçilen ilk davalarla itibar kaybetmektedir. genel kanıya göre önce “anayasayı ihlal” suçlarının atfedildiği davalar görülmeli ve bu suçların sorumluları belirlenmeli, küçük davalara daha sonra geçilmeliydi. yüksek adalet divanı üyesi nahit saçlıoğlu bu durumu şöyle açıklayacaktı: “yüksek soruşturma kurulu bize tamamlanmış bir anayasayı ihlal dosyası gönderemedi, bu dosyaları inceleyemediğimiz için parça parça küçük dosyaların davasına bakmaya mecbur kaldık, bir kayıptır ama bunda divanın bir kusuru yoktu”.

kasım ayında mbk subayları da birbirine düşmüştür, komite içinde madanoğlu’nun önderlik ettiği bir grup derhal seçimlere gidip kışlalara çekilmek isterken başbakanlık müsteşarlığına getirilen alparslan türkeş’in grubu bunun iktidarı inönü’ye teslim etmek anlamına geleceğini savunuyordu. kışlalara dönmek yerine bir süre daha iktidarda kalınmalı, partileşilmeli ve seçimlere girilmeliydi. mbk’da türkeş destekçilerinin sayısı madanoğlu tarafının üzerine çıkmıştır, mbk kararlarında türkeş’in baskın olduğu bir gerginlik vardır. ağustos ayında 235 general ve 5000 subay emekliye sevkedilir, 147 öğretim üyesi üniversitelerden atılır (bkz: 147’ler). ülke yönetiminde bir tecrübesi olmayan subaylar arasında gruplaşmalar, tasfiyeler başlamış, ihtilal zaman ve prim kaybetmektedir. artık gürsel de duruma hakim değildir. mbk içindeki baskılara dayanamayan türkeş başbakanlık müsteşarlığından istifa eder ancak mbk içerisindeki ağırlığı sürmektedir. seçimin gecikmesine kesinlikle karşı olan inönü devreye girerek mbk üyeleriyle tek tek konuşmalar yapar, seçimi geciktirenlerin karşısında duracağının mesajını verir, erken seçim yanlısı madanoğlu grubu paşa’nın desteğini almıştır, madanoğlu ve gürsel harekete geçerek türkeş’in aralarında bulunduğu 14 mbk üyesini mbk’dan çıkarır, ordudan emekliye sevk ederek yurtdışında pasif görevlere dağıtır. ondörtler olayı olarak bilinen bu gelişmeyle ihtilal evlatlarını yemeye başlar.

kasım 1960’ta yassıada’da 6 aydır birbirinden ayrı olan ailelere ilk kez görüşme imkanı tanınır.

ocak 1961’de ondörtlerin gidişiyle hava birden değişmiştir artık ilk hedef seçim ve demokrasiye dönüştür. askerler bazı yetkileri hemen sivillere devretmeye başlar. bunun ilk örneği kurucu meclis olur, meclis hem anayasayı tamamlayacak hem de ülkeyi seçime götürecektir. kurucu meclis mbk üyeleri ve temsilciler meclisi'nden oluşur, inönü yeniden meclis’e döner. siyasi partiler serbest bırakılır, şubat ayında 3 gün içerisinde aralarında adalet partisi, türkiye işçi partisi, yeni türkiye partisi, ckmp ve chp’nin bulunduğu 7 parti kurulur.

cumhuriyet tarihinin en özgürlükçü anayasası 1961 anayasası mayıs’ta temsilciler meclisinde kabul edilir, temmuz’da yapılan referandumda %60 evet oyu alarak yürürlüğe girer.

bu esnada yassıada’da mahkemeler olanca ağırlığıyla sürmektedir. baştaki köpek, bebek davalarının yerini anayasa’yı ihlal, örtülü ödenek, topkapı ve 6-7 eylül olayları gibi çok daha ciddileri almıştı. 

yargılamalarda sanıklara anayasayı ihlal teşkil eden 8 suç atfedilmiştir: 

1. 1951 ve 1953 yıllarında cumhuriyet halk partisi'nin mallarına el konulması,

2. kırşehir'in cumhuriyetçi köylü millet partisi'ne oy verdiği için 1954 yılında ilçe yapılması, böylelikle halkın siyasal inançlarından dolayı cezalandırılması,

3. 1953 yılında, hükumete 25 yıllık hizmet süresini dolduran yargıçları emekliye ayırma hakkı tanıyan kanunu çıkartarak yargı bağımsızlığının ihlal edilmesi,

4. 1954 ve 1957 yıllarında seçim kanununun demokrasiye aykırı olarak değiştirilmesi,

5. 1956 yılında, toplantı ve gösterileri kısıtlayıcı kanunların çıkartılması,

6. 1960 yılında art niyetle tahkikat komisyonu'nun kurulması,

7. tahkikat komisyonu’na olağanüstü yetkiler verilmesi,

8. tahkikat komisyonu’na verilen olağanüstü yetkilerle anayasanın fesih ve ilgasına yeltenilmesi.

mahkeme esnasında bayar’ın mahkemeye yukarıdan bakan üslubu ve menderes’in alttan alan nazik tavrı arasındaki fark dikkat çekmekteydi. menderes mahkeme boyunca bayar’ın adını bir kez olsun ağzına almamış, ondan bahsetmesi gerektiğinde “sakıt cumhurbaşkanı” ifadesini kullanmıştı. davalarda siyasi hedef bayar’dan çok bir zamanlar “halkı peşinden sürüklemiş olan” menderes’ti.

ankara’da 14’lerin sürülmesine rağmen komitedeki bölünme giderilememişti. iktidarı uzatmak isteyenlerle seçimleri çabuklaştırmak isteyenler arasındaki kavga büyüyordu. bunlara bir de komite dışında, silahlı kuvvetler içinde talat aydemir’in örgütlediği cuntalar oluşmaya, kararlara müdahale etmeye başlamış, ordu siyasetin içine saplanmıştı. ordudaki komutanlarla ihtilalci subaylar arasında güvensizlik baş göstermeye başlamıştı. temel sorun harekâtın sadece bir grup kurmay subay tarafından, emir komuta zinciri içinde yapılmamış, dolayısıyla komutanların da onların emrine girmiş olmasıydı. ordunun alışılageldik hiyerarşik düzeni altüst olmuştu. bunun üzerine silahlı kuvvetler içerisinde komite karşıtı bir eğilim baş gösterir. aralarında genelkurmay başkanı cevdet sunay’ın da bulunduğu komutanlar mbk üyelerinin ordu ile ilişkilerini kesip tamamen politikayla uğraşmalarını ister, talat aydemir’in de destekçisi olduğu silahlı kuvvetler birliği bu şekilde kurulur. mbk üyeleri gücünü arkalarındaki silahlı destekten aldıklarını biliyor, birliklerinden kopmak istemiyordu.

bu gerilim haziran 1961’de açığa çıkar. bakanlar kurulu hava kuvvetleri komutanı irfan tansel’i washington’a tayin etmeye kalkınca kıyamet kopar. hava kuvvetleri jetleri çankaya köşkü üzerinde alçaktan uçuş yapar, gürsel birkaç gün sonra tansel’i görevine iade etmek zorunda kalır. komite’nin eski gücünde olmadığı anlaşılır. silahlı kuvvetler birliği mbk ve yassıada kararlarında söz sahibi olmaya başlar.

ağustos’ta ankara’da ordu ve mbk kaynarken yassıada’da karar aşamasına yaklaşılmıştı. idamlara karşı olan gürsel komitenin iyiden iyiye kontrolünden çıktığını anlayınca mahkeme başkanı salim başol’u çağıracak, “size bugüne kadar hiç etki yapmadık, bundan sonra da yapmayacağız ancak çok önemli ve siyasi sonuçları da olacak kararlar vermek üzere olduğunuzu bilin” diyecektir. ancak komite gibi yassıada da gürsel’in kontrolünden çıkmış durumdaydı. yassıada’da duruşmalar sürerken infaz yeri olarak seçilen imralı cezaevi’nde infaz hazırlıkları başlar.

eylül’de kararlar için geri sayım başlamıştı, idamlar kapıdaydı. ay başında 22 komite üyesinden 13’ü idam kararlarının ömür boyu hapse çevrilmesinden yanaydı, asalım diyenlerin sayısı 9’du. ancak bu dengeler bozulacaktı. iş kontrolden çıkınca 2 komite üyesi suphi koyuncu ve ahmet yıldız son bir girişimle inönü’ye giderek eski rakiplerini kurtarması için ordu üzerindeki ağırlığını kullanmasını ister. kendisine önce kamuoyuna bir açıklama yapması önerilir ancak bu devam eden bir davayı etkilemek olacaktır, bunun üzerine ismet paşa gürsel’e bir mektup yazarak "ordunun bu idamlara karar vermesinin halkla ordu arasında deva bulmaz bir kırgınlık yaratacağın"ı söylüyor ve "görüşlerinin mbk’ya iletilmesini" istiyordu. bu mektup kaynayan orduda etki yaratmaz, gürsel kabinesinin 14 bakanı bir mektup yazarak “idam olmasın” der. ordunun yönetim kademesi idamları istemektedir onlara göre bu ordunun gücünü gösterecektir.

15 eylül yassıada’da karar gününde ölümün kapısını çalmakta olduğunu fark eden menderes kendine verilen uyku ilaçlarını saklar ve o sabah hepsini birden yutar. komaya giren menderes son anda kurtarılır ve midesi yıkanır. yaklaşık 10 ay süren yargılama süreci sonunda kararlar açıklandığında celâl bayar, adnan menderes, refik koraltan, fatin rüştü zorlu, hasan polatkan, emin kalafat, agah erozan, ahmet hamdi sancar, bahadır dülger, baha akşit, ibrahim kirazoğlu, nusret kirişçioğlu, zeki erataman, osman kavrakoğlu ve rüştü erdelhun olmak üzere toplam 15 idam, 43 “anayasa’yı ihlal'den müebbet" vardı. çıkışta idamlıkları ve müebbetler ayrılır, 14 idamlık imralı’ya gönderilir. idam kararları tüm dünya’da duyulur, abd başkanı kennedy türkiye büyükelçisi george mcghee ile iletişime geçerek “do everything you can do to help these people” der, kennedy’nin mektubu mbk’ya ulaştırılır.

idam kararları jet kurye uçağı ile ankara’ya komiteye getirilir. 15 karar mbk’da konuşulur, sonunda yüksek adalet divanının oy birliğiyle aldığı 4 karar onaylanırken 11 dp’linin cezası müebbete çevrilir. bayar, menderes, dışişleri bakanı zorlu ve maliye bakanı polatkan’ın infazı onaylanır ancak aynı toplantıda bayar’ın cezası 65 yaşını aşmış olması nedeniyle müebbet’e çevrilir. idam kararları tekrar kuryeyle imralı’ya getirilir.


16 eylül 1961’de zorlu ve polatkan idam edilir. berin menderes, eşinin idamını durdurmak için inönü’nün kapısını çalar, inönü son şansını denemek için cemal gürsel’e gider ancak imralı tamamen silahlı kuvvetler birliği’nin kontrolündedir. gürsel genelkurmay başkanı dahil birliğin güçlü komutanlarıyla temasa geçer ancak sonuç alamaz, bu arada abd başkanı, ingiltere kraliçesi, fransa, pakistan devlet başkanları idamların durdurulması için ardı ardına mesajlar yollar ancak mbk son sözünü söylemiştir, 17 eylül’de menderes de idam edilir.

kaynak: demir kırat, mehmet ali birand, can dündar ve bülent çaplı'nın hazırladığı, 27 mayıs 1960 darbesini anlatan 1991 yapımı 10 bölümlük bir belgesel. bölüm bölüm belgeselin ve dolayısıyla dönemin detaylı özetini çıkardım.

Atiye Dizisi Üzerinden Kendini Aramak Üzerine Yola Çıkanlara Tavsiyeler

Adnan Menderes'in Beraat Ettiği Tek Dava Olan "Bebek Davası" Nedir?