YAŞAM 20 Aralık 2017
38,6b OKUNMA     1020 PAYLAŞIM

Akıllı Telefonların Elimizden Usulca Alıp Götürdüğü En Temel İhtiyaç: Tatmin Olma Yetisi

Otobüste, vapurda ve hatta yolda ellerden düşmeyen akıllı telefonlar ve temsil ettikleri modern hayat; insanoğlunun hangi temel güdülerini köreltti, köreltiyor?
iStock


sadece akıllı telefona özel değil, genel olarak modern hayatın kolay yoldan hazza ulaşma imkanlarını arttırması ile:

1) çaba sarfet
2) hedefe ulaş
3) ödülünü al (dopamin salgıla)

döngüsünün ilk fazı aşırı kısaldı. bu da artık yalama olan dopaminerjik kanalınızla, beyninizin az nörotransmitterle yetinememesine yol açıyor.

bunu; normalde avlamanız veya toplamanız, temizlemeniz, pişirmeniz gereken yemeği restorana gidip (hatta artık gitmeye de gerek yok) beşbin çeşit arasından istediğinizi seçmek olayında da görebilirsiniz. yemek kolay erişilen, zahmet gerektirmeyen bir konumda olunca ya sık sık o küçük dopamin fiksini almak için oburlaşırsınız ya da çeşit arttırımına gidip hazzın değişiklikten gelmesini sağlarsınız.

benzer şekilde; müzik mi istiyosun, gidip bir grup insan bulup, ateş yakıp ritm tutup şarkı söylemene gerek yok. açıyosun spotify'i senin zevkine göre listeyi bile hazırlıyor. (10 yıl önce yolda müzik dinleyeceksen bilgisayarına müziği çeşitli yazılımlarla yüklemen, farklı sanatçı klasörleri arasında dolaşıp sevdiğin şarkıları tek tek bulup liste oluşturman, evden çıkmadan bu listedekileri başka bir cihaza yüklemen, pilleri geceden şarj etmen gerekirdi. o gün başka bir şarkı mı dinlemek istedin, akşam eve dönüp bilgisayarın başına oturmayı beklemen gerek. bu hazırlık sürecinden sonra ertesi sabah serviste kulaklıktan o şarkıyı duymanın verdiği haz tabii ki 7/24 internet erişimi ve spotify kombinasyonuyla her an istediğin şeyi dinleyebilmenin hazzından fazlaydı.)


bütün bu basılı kitap/gazete nostaljisinin sebebinin; önceki yıllarda daha zor koşullardan daha az şeyi elde edebilmiş bünyenin hızlıca, çaba sarf etmeden her istediğini yapabilecek konuma erişmesinin yarattığı tatminsizlik ve afallama olarak görebiliriz. 

önerilen bir kitabı araştırıp, almak için bir miktar nakit ayırıp, ayda 3-4 kitap alabileceğinin bilinciyle sahafa girip seçmeye çalışıp, sonra o gün 1 saat molanda okur musun okumaz mısın diye düşünüp çantaya ekstra yük katıp katmayacağına karar verip, yanına almak; sayfaların ezilip büzülmemesi, sigara kokmaması için özen göstermek, yatakta okuyosan tek elinle uzun süre havada tutmaktan yorulup yön değiştirmek vs, bunlar ne kadar önemsiz küçük detaylar gibi görünse de o sırada "bir şey yaptığınızın" farkına varmanızı sağlar. libgenden beş saniyede pdf'i bulup drive'a yükleyip ilk birkaç sayfasına veya indexe bakıp, "dursun burada bir ara okurum" demek gibi değil tabii.

çoğu kez kendimi henüz dinlediğim şarkının ortasındayken bir sonraki şarkıyı arama, listede sonsuza dek boş boş scroll down yapma halinde yakalıyorum. o parmakları ekrana sürüp kaydırmak ve sürekli yeni şeyler görmek isteği, halihazırda önünüzde olan şeyin sizin için arz ettiği önemi düşürüyor.


buna duygusal yükümlülük altına girmeden -uzun süreli bir ilişiğin kaygısını duymadığı için seçiciliği azalarak- rastgele cinsel hayat yaşayabilme, tek tıkla partner bulabilme; whatsapp grupları gibi yerlerde normalde pek muhabbetiniz olmayan insanlarla bile sosyallik ihtiyacını giderme ; oyunlar sayesinde gerçek bir risk altına girmeden macera yaşama ve zafer kazanma duyumlarını yaşayabilme, hatta eğitimiyle uğraşmadan nota bile okumadan sanal olarak enstrüman çalabilme (guitar hero benzeri uygulamalar) gibi aklınıza gelen her şeyi ekleyebiliriz.

bu arada, kullanıcı sorunları olan; masada boynu 50 derece eğip ekrana yumulmak, arkadaşlarını görmezden gelmek, yolda mesajlaşmak gibi ekstrem bağımlılıklar doğrudan cihazın götürüleri değil; belki de o yokken aslında hayatınızdan ne kadar sıkıldığınızın göstergesi.

sevmediğiniz bir işle meşgulseniz telefon olmasa 45 dk sigara-kahve molası verip gazete okursunuz ; çok istemeden rastgele iletişim kurmak zorunda olduğunuz insanlarla alışkanlık neticesinde arkadaş olmuşsanız havadan sudan konuşmaktan sıkılmışsınızdır. telefon sorunun kendisi değildir, semptomatik tedavi olmuştur bir bakıma. asıl sorunu gözden geçirmenizi, o insanlarlayken ne kadar sıkıldığınızı görüp yeni bir çevre edinmenizi baltalayabilir, hayatınız 'mehh fena değil' halindeyken "iyiyim ben böyle ya" diye idare etmeyi kolaylaştırır. sorunları düşüneceğiniz her boş vakti, mesela uyumadan önceki son yarım saati doldurarak oyalangaç olur. iyileşme sürecinizi sekteye uğratıyorsa, bu yüzden.


eskilerin "wanderin' around" dediği bi eylem var, bilmem hatırlar mısınız? hah işte o yaratıcılığın, feylesofinin, kaygıyı azaltmanın olmazsa olmazıdır. uyanık olduğu her anda (güya dinlenirken) bile meşgul tutulan ve oyalanan bir zihinden müthiş sorular veya yanıtlarla gelmesini bekleyemezsiniz. akıllı telefon da 7/24 bilgiye ve ilgiye erişim sağladığından başarılı bir frontal lob tıkacıdır.

ama bu olumlu da olabilir ; zaten dertlisinizdir,
fazla düşünme illetinden muzdaripsinizdir, uyuşmak istersiniz ne ala; alkol zamlarını düşününce gündüz vakti içmek artık epey lüks zaten.