TELEVİZYON 17 Mayıs 2022
64,4b OKUNMA     191 PAYLAŞIM

Alt Metni ve Hikayesiyle En İyi Erşan Kuneri Bölümlerinden Biri: Kooperatif Kemal

Cem Yılmaz'ın Netflix'te yayına giren Erşan Kuneri dizisinin Kooperatif Kemal bölümü, dizinin en sevilen bölümlerinden biri oldu.

kooperatif kemal bölümünde cem yılmaz, klişeleşmiş idealist öğretmen karakterini çok iyi tiye almış

özellikle en çok sevdiğim üç kısım var:

idealist öğretmen kemal, daha köye adım atar atmaz köy halkını cahillikten kurtarmaya gelen süper kahraman edalarıyla köylünün eğitimsizlik sorununa parmak basmaya çalışan sorular sormaya başlar. etrafta koşup oynayan çocukları görünce "çocuklar neden sokaklarda, neden okulda değiller" sorusu üzerine aldığı "bugün cumartesi" yanıtıyla ilk kontrasını alıp "olsun çocuklar cumartesi de okula gitmeli" diye bozuntuya vermemeye çalışır.


köye gelir gelmez tanıştığı köyün delisi karakterine "delisin ama en akıllımız sensin" klişesiyle yaklaşırken aslında deli sandığı kişinin komünist öğretmenleri fişleyen bir sivil polis olduğunun farkında değildir. deli mestan'a "delisin melisin ama en akıllımız sensin belki de" deyince mestan'dan "abartma a*ına koyim" yanıtı alır ki bölümün en bomba kısımlarından biridir.


öğretmen kemal muhtarın istanbul'dan gelecek kızlarıyla tanışacaktır fakat kafasında tıpkı muhtarın köydeki kızı nazlı gibi eğitimsiz, çirkin abla profilleri vardır. fakat üç ablanın da taş gibi olduklarını ve avukatlık, yüksek mühendislik, kaymakamlık mesleklerini icra ettiklerini öğrenince kısa süreli şok geçirir. hem muhtarın sözünü dinlemeyip yoklukta nazlı'ya yanladıktan sonra ablalarının taş gibi olduğunu öğrenmesi hem de geldiği günden beri cahil ve eğitimsiz sandığı bir aileden avukat, mühendis ve kaymakam çıkması bardağı taşıran son damla olur. böylece öğretmen kemal köyde öğretmenlik yapmaktan vazgeçer.

sekiz bölüm arasında hiç bitmemesini istediğim tek bölüm kooperatif kemal bölümüydü. keşke bu bölüm daha uzun çekilseymiş.

herkes ideolojik kavgaya girmeden önce belirteyim; bu bölüm ideolojik bir eleştiriden ziyade bir yeşilçam eleştirisi gibi geldi bana

yeşilçam'ın yüzeyselliğinin ve gerçeklerden kopukluğunun, eğitim görmüş fakat deneyimsiz enayi insanları hayatın sadece siyah ve beyazlardan ibaret olduğu şeklinde yanıltmasını hicvetmiş. burada ideolojik kuramların değil insanların onu nasıl idealize ettiği sorunu var. sınıf farkının, insanlar arası diyalogda azınlıkta fakat aklî olana nasıl bir lost in translation yaşattığını gösteriyor.


misal, kemal hoca yerli halkla konuştuğu esnada, köydeki kadınlara kapsayıcı bir söylemle "kadınlarımız!" diye hitap edince köylü söylemdeki mahiyeti anlamıyor ve alınarak "kadınlarımız ne demek lan dümbelek!?" diye çıkışıyor. ardından kemal hoca kendini bir shitstormun merkezinde buluyor ve durumu izah etmek zorunda kalıyor. yetmiyor, köylüler izahı kabul etmiyor, kemal hoca "kadınlarınız" dedim diye yalan söylemek zorunda kalıyor.


aydın geçinen bir adam orada yabancılaşma yaşıyor. başta iyi niyetli şekilde önder olma, cahil halkı aydınlatma çabasının ucuz bir romantizm olduğunu anlıyoruz.

kooperatif kemal'in hatası, köyde yaşayan insanların bataklığa saplanmış ve kurtarılmayı bekleyen birer melek olduğunu sanması. kendini ilahi bir görevli sanarak köy halkını çok hafife alıyor ama bunun farkında değil. çok komik, çok trajik.


- kemal bey, siz neden ideallerinize dönmüyorsunuz?
+ ideal mi kaldı? muhatabım mı var a*ına koyayım?

cem yılmaz'ın böyle bir hikaye yazmasında, zamanında dicle üniversitesi'nde yaptığı etkinliğin de etkisinin olduğunu düşünüyorum.

mestan'ın sürekli ödül gelir mi diye sormasını kim akıl ettiyse alnından öpmek gerek. yeter yahu, nerede psikopat atarlı ya da deli rolü oynayan varsa, “muhteşem oyunculuk” diye göklere çıkarılıyor. sıkıyorsa minimal oyna. nazlı'nın utanma anındaki elini saçına dolama hareketine bak, vücut diline bak. oyunculuk o işte. bu konuya parmak basmaları bile benim için kafi. teşekkürler, harika bir bölüm olmuş.