BİLİM 20 Aralık 2017
175b OKUNMA     1238 PAYLAŞIM

Amatör Bir Koleksiyoncunun Anlatımıyla: Değerli Taşlara Dair Merak Edilen Her Şey

Bir taşı değerli kılan şey nedir? En değerli taşlar hangileri? Değerli taşlar nereden çıkıyor? Ülkemizde değerli taş çıkıyor mu? Bu ve bunun gibi birçok soruya cevap bulabileceğiniz detaylı bir "değerli taş" rehberi.
iStock


bir taşı “değerli” kılan nedir? 

bu sorunun kısa ve uzun birçok yanıtı vardır, nitekim değerli taşları inceleyen bir bilim dalı da vardır: gemoloji.

gelin taslari başlığı altında belirtildiği üzere, taşların ve kayaların, insanlık tarihinde önemli bir yere sahip olduğu bilinmektedir. kabaca bir yaklaşımla, “stonehenge”den “lanetli” taşlara (hope elması), “tanrı dağları”ndan “monolit”lere kadar farklı kültürlerde taş ve kaya kültü ile bağlantılı, iç içe geçmiş birçok inanış ve rivayet bulunmaktadır. bu bağlamda, tarih boyunca taşlara olağanüstü güçler atfedilmiş, sağaltıcı etkileri veya kötücül güçleri olduğuna inanılmış ve saygı duyulmuştur.

değerli taşlardan yapılmış süs eşyalarının, takıların, antropologlar için önemli veri teşkil ettiği izahtan varestedir.

kıymetli taşlar; insanlık tarihinde sanatsal-kültürel ve hatta spiritüel unsur olmakla birlikte, ticari “meta” olarak altın ve gümüş gibi değerli metallerle çağlar boyunca aynı paydada yer almışlardır. yüksek ekonomik değeri veçhesiyle, maden ve mücevher endüstrisinin önemli bir sektörünü teşkil etmektedirler.

üstelik, sadece insan değildir değerli taşlara düşkün olan. karga, saksağan gibi bazı kuşların da altın, gümüş ve parlak taşlardan hoşlandığı, bunları topladığı ve hatta çaldığı bilinmektedir. kuş yuvalarında bulunan minik hazinelere dair haberler zaman zaman basında yer almıştır.

bir amatör koleksiyoncu olarak değerli taşları daha iyi anlatabilmek için şu iki tanımdan yararlanalım: “güzel bulunan ve süs amacıyla kullanılan taşlardır.” veya, “doğada nadir bulunan bazı minerallerin mücevher kalitesinde olanlarına denir.”

bunlar, yeşim ve opal vb. istisnalar hariç, genellikle berrak ve belirli formda "makrokristal" oluşumlardır.

en popüler değerli taşlar "dört büyükler" olarak bilinir

1) elmas
2) zümrüt
3) yakut
4) safir

bazı otoriteler siyah opal'i “beşinci büyük” sıfatıyla bu gruba dahil eder.

bununla birlikte; zümrüt yeşili renkte, yarı saydam "burma yeşimi" bunların da üstünde, bilinen en değerli taş olarak kabul edilir. filhakika, yeşim, değerli taşlar arasında çok özel bir yere sahiptir. benzerlik gösteren, ancak kimyasal formülü farklı olan birçok taş grubu “yeşim” olarak anıldığı ve bunların birbirinden ayırt edilmesi oldukça güç olduğu için, özel uzmanlık gerektirir.

esasen, değerli taşların kıymetini belirleyen birçok kriter ve özel koşul vardır. başlıca kriter "4c kuralı" olarak bilinir:

carat: kırat (gramın beşte biri olan ağırlık birimi)

kabaca; kesim, renk ve saflık kalitesi bakımından eşdeğer olan iki taştan daha büyük olanı daha kıymetlidir. ancak, ağırlık/değer oranı sabit değildir. kesim, renk ve saflık kalitesi eşdeğer olup, ağırlığı diğerinin iki katı olan iki elmas arasındaki fiyat farkı birkaç misli olabilir.

cut: kesim

her taş grubu için belirli kesim teknikleri vardır. kesimde, taşın doğal mineral formu, boyutu, mohs skalası’na göre sertliği, kusur veya çatlaklar, ideal ışık kırılımı gibi faktörler rol oynar.

örneğin, elmas "kübik" kristal formda olup, en az fire veren kesim şekli "pırlanta kesim"dir. "damla", "kalp", "prenses", "marquise" gibi kesimler elmas için daha zor ve riskli olup, firesi de fazladır. bu sebeple, kalp formunda kesilmiş bir elmas, aynı ağırlık, berraklık ve renkte olan pırlanta kesim muadiline göre çok daha pahalı olabilir. dolayısıyla, ham taşların işlem öncesinde ideal kesim için bazen aylarca incelendiği vakidir.

mesela, zümrütün kristal yapısı "hexagonal" olup, elverirse "zümrüt kesim" en güzelidir


ham taşın buna uygun olmadığı hallerde cabochon kesim de tercih edilebilir


elmas, yakut ve safirin aksine, zümrütün içeriğindeki minik berraklık kusurları taşın değerini düşürmez çünkü zümrüt için belirleyici olan renktir. bununla birlikte, çok nadir olan "vvs" kalitesinde bir taş bulunabilirse ve ebat olarak zümrüt kesimine elverişli değilse, pırlanta, damla şeklinde de değerlendirilebilmektedir.

diğer bir örnek: tanzanite de zümrüt kesime elverişlidir. ancak, ham kristalin kesim açısı renk ve ışık kırılımı için belirleyicidir. ideal açıda tıraşlanırsa, renk ve ışık oyunu doygun ancak fire de çok fazla olacaktır. ayrıca, kristalin çapı da kısıtlayıcı bir etkendir. dolayısıyla, aynı kristalden farklı açılarda kesilmiş iki taştan küçük olanı büyüğünden daha kıymetli olabilir.

clarity: berraklık, saflık

zümrüt, opal ve yeşim gibi istisnalar haricinde (opalin “değerli taş” olarak kabul edilen türleri amorf ve yarı saydamdır. yeşim keza yarı saydamdır.) değerli taşların mümkün mertebe berrak ve katışıksız olması arzu edilir. sûni mineraller genellikle böyledir. ancak, doğal kristaller eser miktarda yabancı madde, boşluk, hâre, dalgalanma veya kristal yapısında bozukluk içerebilir.

berraklık kriteri, 11 dereceli "gıa skalası" ile gösterilir. burada ölçütün “çıplak göz” değil, 10x büyüteç olduğunu önemle belirtelim. buna göre sıralama şu şekildedir:

"mükemmel" >
"içerik itibariyle kusursuz" >
vvs1 > vvs2 (hemen hemen kusursuz) >
vs1> vs2 (eser miktarda kusur içerir) >
si > si2 (çok az kusur içerir) >
i1 > i2 > i3 (çıplak gözle görülebilir kusur içerir)

yukarıda da değinildiği gibi, kaliteli taşlarda bu kusurlar çıplak gözle görülmez. bu yüzden taşların, filmlerden alışık olduğumuz 10x mercek ile incelenmesi esastır.

skalanın daha iyi anlaşılması için somut örnek verelim

piyasada mevcut elmasların büyük çoğunluğu, "vs" - "si" aralığındadır. yani, skalanın birinci ve ikinci basamağında yer alan "mükemmel" veya "kusursuz" taşlar piyasada neredeyse yok denecek kadar az bulunur. çoğu mücevherci veya koleksiyoncu böyle bir taşı ömründe görmeyebilir.

bununla birlikte, bazı hallerde, nevi- şahsına münhasır bir kusur, taşı eşsiz hale getirebilir.
örneğin: kanat, haç, yıldız (yıldız safir), belirli bir siluet veya gölge gibi gözle görülür “özel” bir kusur, taşa koleksiyon değeri kazandırır.

burada bir değerli taşın içindeki maske görünümlü doğal kusuru görüyoruz


bilinen "fiktif" bir örnek: pembe panter

keza, güzel örnekleri türkiye’den çıkan “manzaralı agat” bazen bir natürmort tablo kadar güzel manzaraları veya çiçek, olimpik halkalar, dolunay gibi çok özel nesneleri anımsatan görüntüler sergileyebilir:


ancak agat opak, yarı saydam veya katmanlı olabileceği için, hangi açıda kesilirse nasıl bir görüntü elde edileceğini önceden tahmin etmenin imkanı yoktur. sonuç tamamen rastlantısaldır. bu yüzden, güzel bir numune, taşın normal değerinin katlanarak artmasına yol açabilir.

colour: renk

değerli taşlar için istendik kriterlerden biridir.  belirli değerli taş grubunun özgün renk kriteri olabilir. 

örneğin, en makbul elmas "renksiz" olandır ve kendine has bir renk yelpazesi vardır:

d>e>f (renksiz)
g>h>i>j (neredeyse renksiz)
k>l>m (çıplak gözle görülebilir şekilde soluk sarı)
n-r (bariz kırık tonlar)
s-z ("renksiz" elmas için en kırık tonlar)

açıklama

diğer kriterler saklı kalmak kaydıyla, "i" ve "j" kalitesinde bir taş, aynı ağırlıkta "e" kalitesindeki muadilinin yarı değerinde olabilir. keza, "k" kalitesinde bir taş, aynı ağırlıkta "g" kalitesindeki muadilinin yarı değerinde olabilir.

sıradışı renkli elmaslar eşsiz oldukları için bu skalanın dışında özel bir yere sahiptir. örneğin: dresden green, hope elması.

diğer bir örnekle renk kriterine devam edelim: safir (gökyakut)

ideal rengi: doygun, derin, menekşeye kaçan ve bol ışık oyunlu mavi tondur. mavi yelpazesinde soluk veya koyu renkler makbul değildir. elmasın aksine, renksiz taşların değeri düşüktür. ancak, padparadscha gibi nadir renklerde taşlar kimi halde mavi safirlerden daha fazla rağbet görür.

safirin koyu pembe/kırmızı/mora çalan kırmızı/şarap tonlarında olanının farklı bir adı vardır: yakut. en makbulü pigeon blood denilen renktedir. bu renge doğal olarak sahip olan taşlar oldukça nadirdir ve astronomik fiyatlara sahiptir. piyasada mevcut ideal renkte yakutların önemli bir bölümü ısıl işlemle rengi değiştirilmiş taşlardır.

esasen yarı değerli taşlar grubunda yer alan rubbelite’in (kırmızı turmalin) “pigeon blood” renginde olan nadir numunelerinin değeri de daha yüksektir. özellikle paraiba turmalini diğer büyük değerli taşlarla boy ölçüşür. eşmerkezli yeşil ve kırmızı halkalar içeren watermelon turmaline keza çok özel bir taştır.

bu vesileyle, zümrüte tekrar dönelim

beril grubunun en değerli üyesi olan bu taş için en önemli kriter renktir. serin kuytularında mavi düşlerin gezindiği bir orman gibi olmalıdır; ne açık, ne fazla koyu, ezcümle, başlı başına bir terim haline gelmiş olan “zümrüt yeşili” tonda.

beril ailesinin canlı mavi renkte olan üyesine akuamarin denir. yarı değerli taşlardandır. ancak, akuamarin’in rengi zümrüte çaldığında, değeri düşer. öte yandan, zümrütün rengi akuamarine çaldığında, değeri düşer. dolayısıyla, mavi-yeşil beril “düşük değerli zümrüt” ya da “düşük değerli akuamarin” olarak işlem görür.

keza beril ailesinden olup, “kırmızı zümrüt” diye bilinen bixbite ise, nadir bulunması ve özgün rengi itibariyle zümrüte galebe çalabilir.

opal’de de renk ve ışık çoğunlukla belirleyicidir. amorf kristal yapısında ve yarı saydam olan bu taşın her bir numunesi eşsizdir. büyüleyici janjanı ve adeta içten yanan ateşi nedeniyle bu silika, orta çağda şeytanla özdeşleştirilmiş ve uğursuz sayılmıştır.

4c kuralına ilaveten

son dönemde, insan haklarına aykırı madencilikle mücadele bağlamında beşinci "c" olarak "certificate" kriterinin de gözetildiğini önemle hatırlatmakta yarar vardır. bu bağlamda, (bkz: fair trade), (bkz: blood diamond).

çok özel renkleri nedeniyle değerli taş gibi rağbet gören diğer bazı yarı değerli taşlar: garnet’in zümrüt yeşili renge sahip olan türü: demantoid; elektrik mavisi renge sahip turmalin, diğer adıyla: paraiba turmalini; ısıl işlem görmemiş prasiolite. bu sonuncusu piyasada yanlışlıkla yeşil ametist olarak da bilinir, ancak bunlar ısıl işleme tabi tutulmuş ametist veya citrine’den başka bir şey değildir. hakiki prasiolite ise oldukça az bulunur.

ayrıca, yukarıda açıklanan çerçevede esasen “değerli taş” olmayıp, özel niteliği itibariyle koleksiyon değeri taşıyan örnekler de vardır

bunlar, kimi zaman görsel özelliklerinden dolayı işleme tabi tutulmazlar, ham numune olarak muhafaza edilirler.

örnek

içinde yabancı unsur olarak altın, mücevher kalitesinde diğer bir mineral, su veya başka bir kuvars kristali içeren nadir kuvars kristalleri (bu sonuncusuna phantom quartz denir).


diğer bir örnek

lapis lazuli normal koşullarda makrokristal teşekkül etmez. bu formdaki nadir numuneleri ise koleksiyon değeri taşır.


silisleşme vb. başkalaşım marifetiyle opal gibi değerli taşlara dönüşmüş fosiller, birçok koleksiyoncunun hayalini süsleyen nadir numunelerdir

en ünlü örneği, adelaide müzesinde sergilenen ve fosilleşmiş bir belemnite olan the virgin rainbow'dur:


fosilleşmiş bir reçine olan kehribar’ın sivri sinek, böcek, larva, yumurta, ağaç kabuğu, yaprak gibi fosil kalıntılar içeren numuneleri daha değerlidir:


değerli taşlar nereden çıkarılır? 

bazı meşhur değerli taş/yarı değerli taş madenleri şu bölgelerde yer alır:

minas gerais (zümrüt, diğer beril grubu üyeleri, topaz, yeşim, turmalin, ametist vd);

ural dağları (alexandrite, yakut, safir, zümrüt, diğer beril grubu vs. son dönemde burada mariinskit isimli zümrüt yeşili bir krizoberil türevi de keşfedilmiştir.);

sri lanka (safir, yakut, topaz, turmalin, aytaşı vs.);

güney afrika (elmas, krizopras, heliodor, peridot vd.);

queensland (siyah opal ve diğer opal türevleri, elmas vd.);

afganistan (zümrüt, yakut, turkuaz, lapis lazuli, garnet vd.)

son dönemde etiyopya’da keşfedilen welo opal, olağanüstü güzelliği ve janjanı ile avustralya opallerine rakip olmuştur.

işlenmiş elmas ve değerli taşların en önemli “borsa”ları ise; antverp, idar oberstein, londra, new york, tel aviv, bombay ve bad pforzheim’dır. bu çerçevede, kapalıçarşı’nın da önemli bir borsa olduğunu belirtmekte yarar vardır.


son olarak, türkiye’nin değerli/yarı değerli taşlarına da özetle değinelim

turkuaz türkiye’den çıkmamakla birlikte, türk egemenliğindeki topraklardan dünyaya yayıldığı için adı “türk taşı” anlamına gelir.

türkiye’den çıkan en önemli değerli taş ise kanaatimce diaspor, nam-ı diğer zultanite’dir. farklı ışık altında renk değiştiren bu göz alıcı taş son dönemde mücevher sektörü ve koleksiyoncuların dikkatini çekmektedir:


türkiye'de diğerleri meyanında safir, jadeit, beril, zirkon ve topaz da bulunduğu bilinmektedir.
  

en güzel örnekleri ülkemizden çıkan yarı değerli taşlar ise şunlardır

kuvars ve türevleri: dağ kristali (örneğin: herkimer diamond), ametist, jasper, citrine, keza kuvars türevi olan agat ve alt türleri.

örneğin: yosunlu (dandritli) veya "manzaralı" agat, ağaç agatı, agat’ın sarı-turuncu kızıl tonlarındaki türü olan akik, kadıköytaşı diğer adıyla: kalsedon. özellikle olağanüstü güzel rengiyle büyük rağbet gören ve blue turk adıyla da bilinen mavi kalsedon:


bunların dışında: peridot, garnet(lal taşı), kırmızı ve yeşil gibi canlı renklerde berrak obsidian.

bu çerçevede ateş opali’ne de birkaç cümleyle değinmek gerekir

renksiz, sarı, turuncu, kırmızı, bordo renklerinde, opak, yarı saydam ve saydam türleri vardır. janjanlı olanları ayrı bir yere sahiptir.

ateş opali, roma döneminde zümrütten sonra en değerli mücevher olarak kabul edilirdi. anılan dönemde kütahya, simav ve yakın coğrafyalarda yoğun şekilde opal madenciliği yapılmış ve olağanüstü renk ve boyutta taşlar çıkarılmıştır. günümüzde bulunan daha küçük ama hatırı sayılır numunelerin, roma’lıların gözardı ettikleri olduğu söylenir.

esasen, değerli/yarı değerli taş olmamakla birlikte, nadir güzellikte makrokristaller halinde teşekkül eden kemererit de sadece türkiye’den çıkar ve koleksiyoncunlar arasında rağbet görür. bu vesileyle, türkiye’ye özgü olmaları hasebiyle oltu taşı ve lületaşı’nı da zikretmeyi unutmayalım.

batı’da değerli taş fuarcılığı ve koleksiyonculuğu yaygındır

koleksiyoncular arasında rekabet olduğu kadar dayanışma, taş ve bilgi alışverişi vardır.

türkiye’de de az sayıda amatör koleksiyoncular vardır. yakın dönemde, değerli taş koleksiyonculuğunun “öncü”sü olarak kabul edilen ve bunu bir hobi olarak çevresine aşılayan en önemli kişi ise, merhum hariciyeci ali çelen’dir.