Amerika Birleşik Devletleri Neden İnsanların En Çok Göç Etmek İstediği Ülke?
covid salgınından önce, 2018 yılında dünyada bir gallup kamuoyu araştırması yapılıyor. “göç etmek istediğiniz, yaşamak istediğiniz bir ülke var mı” şeklinde bir soru. dünyadaki insanların verdiği yanıtlar arasında, ilk sırada abd çıkıyor. 158 milyon kişi, abd'ye göç etmek istiyor.
her yıl abd'ye göç edebilen sayısı ise, 900.000! oransal olarak %0,6 yani binde 6. yüzde 1 dahi değil. üstelik, göç edebilenlerin 700.000'i, “aile” ferdi olan bir abd yurttaşı sayesinde göç ediyor. göç etmekten kasıt, “göçmen vizelerinden birini almak”. aile dışı kategorilerden abd'ye göç edip hayatını kurtaran sayısı toplam 200.000 ediyor! yani, 158 milyon kişinin binde birinin biraz üstü.
peki, abd niye bu kadar göç alıyor?
kişi başına düşen gelirde abd dünyadaki birinci ülke değil. ne bileyim, katar gibi bir zenginlik de yok, lüksemburg gibi bir zenginlik de yok. ya da isviçre de değil. norveç ve irlanda da değil.
biraz zihin egzersizi yapalım. “yılda 60.000 abd doları kazanan” bir insan, dünyada en üst geliri olan %1 içine giriyor. sayılar %100 doğru değil, ama, kabaca böyle. 2021-2022 verilerine göre, abd'de ortanca hanehalkının yıllık geliri 70.000 abd doları civarında. 2020 yılı verilerine göre, 1 yıl boyunca, 'tam zamanlı' (part-time değil yani) çalışan bir abd işçisinin ortanca geliri, 56.000'in biraz üstünde.
ortanca ne demek? ortalama ne demek? ikisini şöyle açıklayalım, bilmeyenler için.
varsayımsal olarak 100 kişilik bir ülke olsun. en tepedeki 1 kişi, yılda 500 milyon dolar kazansa, ülkenin geri kalanı kişi başı yılda 100.000 dolar kazansa, ortanca gelir düzeyi büyükten küçüğe sıralamada ortadaki sayı oluyor, yani 50'nci kişi ile 51'inci kişinin ortalaması oluyor ve $100.000 ediyor. ortalama gelir ise, “hepsinin toplamının” kişi sayısına bölünmesiyle elde ediliyor. bu ülke için ortalama gelir kişi başı 5.099.000 dolar gibi bir sayı oluyor ama sadece en tepedeki yüksek gelirli bir kişi, ortalamayı aşırı yükseltmiş oluyor ve o sayı ülkedeki dağılımı doğru yansıtmıyor.
...
abd'ye geri dönelim. “yıl boyunca tam zamanlı” çalışan abd'deki ortanca çalışan, dünyadaki en yüksek gelirli %1 içinde nerdeyse yer alabiliyor. abd'nin nüfusu 332.000.000 civarında. dünyayı 8.000.000.000 olarak varsayarsak, abd'de orta gelirli bir tam zamanlı işçi, dünyadaki en üstteki gelire sahip 80.000.000 kişi içinde yer alıyor. (o dağılımdaki çocuklar ve yaşlılar hesabı birazcık karıştırır.)
dünyanın, toplam ekonomik büyüklük olarak en büyük ekonomik gücü abd
o pastadan pay için dünyanın ezilen yoksulları birbirini çiğniyor. her toplumun “nereye göç etmek istersiniz?” yanıtı, işte bu yüzden abd oluyor. hele de hint, çinli ya da diğer asyalı (artı afrikalı, türk, orta doğulu ve bilmem nereli) ucuz işçiler bu yüzden abd'ye ilk fırsatta kapağı atmanın yollarını arıyor. koca bir latin amerika kıtası ve orta amerika fırsat bulsa yüz milyonlar halinde abd'ye akar.
silahlı kuvvetler harcaması açısından, abd, onu takip eden '10 ülkenin toplam askeri harcaması civarında' para harcıyor. bu tip bir 'ekonomik ve askeri dev', istikrar da sağlıyor. “saldırıyla kolay kolay devrilemeyecek” bir büyüklük.
ekonomik olarak abd'nin alternatifi, “ab” olabilir. ab üyelerinin tamamının ekonomilerinin toplam büyüklüğü, abd'den daha büyük olabilir. tek tek bakarsak abd'nin yanına bile yaklaşamıyor. çok büyük olan ab ekonomisinin lokomotifi almanya ve orayı da ikinci dünya savaşı sonrasında abd inşa etti. 'istikrarlı demokratik rejimlerini abd'nin silahlı ve ekonomik gücüne borçlular'.
abd'de emek çok pahalı
abd yurttaşı olan birini maaşlı çalıştırmak inanılmaz pahalı. dolayısıyla şirketlerin taktiği, ucuz offshore kaynakları. eski şirketimin ucuz ülkelerde kurduğu ofislerinde iyi çalışanlar vardı, “abd maaşlarının 15'te 1'i bile” bu insanların 'ülkelerinde rahat yaşamaları için' yeterliydi. şirketlerin kârlılığı yükseliyordu. ucuz işçi olan arkadaşlar da “çok yüksek performans gösterirsek abd ofislerine transfer olabilir miyiz” hayalleri kuruyordu.
özellikle hintler için bu söz konusu. ülkelerinde, kişi başı yıllık gelir 1.700 dolar civarında. onlar, türkiye'den daha da yoksul. abd'ye bir 'çalışma vizesi' ile gelip sırf 3+3 yıl çalışsalar hindistan'a geri döndüklerinde rahat yaşayabilirler. abd'nin iş tecrübesi artı birikimleri ile ülkelerinde çok iyi konumlarda olabilirler, “profesyonel ve parasal” olarak. eski ingiliz sömürgesi, ana dilleri haliyle ingilizce. akıl almaz bir zenginlik onlar için, abd gelir düzeyi.
türklere bakınca da çok benzer bir şey görmek mümkün. biraz önce bir internet sitesinde şunu gördüm: türkiye'deki yıllık ortanca gelir, $5,251. ayda $438 ediyor.
11.402 tl asgari ücreti 27.17 güncel kura bölün, $420 doları elde edersiniz. dolayısıyla, bu aylık $438 veya yıllık $5,251 yanlış sayılar değil.
abd'de tam zamanlı çalışan bir işçinin $56,000 ortanca geliri varsa, türkiye'nin 10 katını geçer. yaklaşık 11 katı eder. hanehalkından değil, kişi başından bahsediyoruz.
satın alma gücü paritesine bakalım. sonuçta bu yukardaki hesaplama hayat pahalılığını hesaba katmıyor. satın alma gücüne bakarsak 'adaletli' bir kıyaslama olabilir.
abd satın alma gücü paritesine göre kişi başına ulusal gelirde 80.000 dolara denk gelirken imf sayılarına göre türkiye 40.000 civarında. yani o 2 ülkenin kıyaslamasında abd yaşam standardı türkiye'yi ikiye katlıyor. tabii ki, 40.000'in türkiye açısından erişilemez olduğunu söylemek gerek çünkü 2022 ve 2023'teki krizi hesaba katarsak, türkiye'nin “satın alma gücü paritesi” açısından gelirinin inanılmaz düştüğünü söylemek gerekir ve inanın bana, türkiye'deki yaşam standartları asla 40.000'lik ülkeler düzeyinde değil. her şey dolara endeksli ise, türkiye'nin satın alma gücü kişi başı 10.000 doların da altındadır denilebilir.
hal böyleyken, size abd ile ilgili söylenenleri hiç dikkate almayın. abd'nin kendi içinde sorunları, sıkıntıları her zaman olmuştur. gelgelelim, yıllar boyunca gelişmiş bir birinci dünya ülkesi olmuş abd'nin sorunları ve sıkıntıları, türkiye ile 'kıyas kabul etmez'. türkiye daima ben kendimi bildim bileli bir kriz ülkesi olmuştur. 'daima yoksuldur'. abd'de ise yoksulluk görecelidir. süpermarkette çalışan bir insan da görece “yüzüne bakılabilir”, gücünün yettiği bir arabaya binebilmektedir.
türkiye'nin yoksullaştırılmasını, din, milliyetçilik, vatan millet sosuna batırıp aptallara yutturdular ve zaten kafası çalışanlar da basıp gitti. vasata bakarsanız, türkiye'nin müthiş olduğunu söyler.
varsa aklınızı kullanın. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın. abd ile ilgili atıp tutanlara ve de her duyduğunuza inanmayın.