SİNEMA 3 Ekim 2022
115b OKUNMA     797 PAYLAŞIM

Amerikan Sinemasının 2000'li Yıllardaki En İyi 25 Filmi

Belki bir 90'lar değil ancak son 22 yıl içinde de harika şeyler çekildi. İşte bazen gözden kaçırdığınız, bazen de izleyip hakkını teslim ettiğiniz bu şahane filmler.

90’ların bitimiyle beraber, önceki dönemden kalan, inanılmaz nitelikte filmlerin yapılması ve sinema tutkusunun doruğa çıkması hadisesi, aslında 2000’lerde de devam etmişti. 90’larda yakalanan bu momentum, 2000’lere girildiğinde devam etmiş, amerikan sinema endüstrisi birçok başyapıtla büyümesini sürdürmüştü.

bu dönemde iki kritik olay oldu

ilki, herkesin malumu 11 eylül 2001 saldırılarıydı. new york merkezli saldırı elbette tüm dünyayı etkisi altına almış, sinema sektörü de bundan nasibini almıştı. saldırılar sonrası abd’de, amerikan askerini övücü ve toplumsal birliği kuvvetlendirici ve “hepimiz biriz, beraberiz” türü algılar yaratması istenen filmler çekilmeye başlandı. bu tür filmler en önemli ödül olan “oscar” ile taçlandırıldı. tabii bu filmlerin sinema sanatına katkısı tartışmalıydı ancak abd’de hüküm süren dönemin tedirginliği, başka ülkelerin dışardan bakıp anlayamayacağı türden bir korkuyu simgeliyordu. bu sebeple amerikan film akademisinin hakim görüşü de koruyucu/muhafazakar tonda olduğu için, akademi tarafından bu ve bunun gibi filmler ödüllendirilirken, abd dışındaki dünya için bu, bir tür eleştiri nedeniydi. dolayısı ile 2001 saldırıları, daha bir çok alanda yaptığı gibi, sinemada da olumsuz anlamda bir kırılma yarattı. bu kırılmanın etkileri uzun yıllar sürdü. hala da düşük yoğunlukta sürmeye devam ediyor.

dönemin diğer büyük ve önemli olayı elbette sosyal medyanın, bir daha hiç çıkmamak üzere hayatımıza girmesiydi. 2004’te facebook, 2005’te youtube ve devamında 2006’da twitter olmak üzere, 2000’lerin ilk on yılı dolmadan, tüm insanlık bu internet sitelerinden öyle veya böyle nasibini aldı. sosyal medyanın hayatımıza girmesinin etkileri sinemaya da çokça yansıdı. internet kullancıları arası film paylaşım trafiği inanılmaz arttı ve koleksiyonerlik aşırı biçimde kolaylaştı. bir süre sonra vcd/dvd/blu ray mecburiyeti ortadan kalktı ve filmler sadece soft version denilen, dosya olarak saklanmaya başladı. sonraki yıllar netflix’in öncülüğünde dijital platformlara/yayına geçilmesi, televizyona ve koleksiyonerliğe de son darbeyi vurdu. artık hiç kimse, herhangi bir filmi izlemek için dosya ya da cd saklamak zorunda değildi. tek tuşla erişim, kullanıcının özgürlük ve seçim alanını inanılmaz büyüklükte genişletti.

internetin tüm sosyal etkileşim kanalları ile var olması, sinemanın nihai tüketicisi olan hane halkının da fikirlerini oluşturan etmenlerin değişmesine yol açtı. şöyle ki; 90’lar ve öncesinde herhangi bir film vizyona girmeden ya da girdikten sonra yapılan değerlendirmeler, sadece gazete haberleri ve eleştiri yazısı yazan köşe yazarlarının değerlendirmeleri ile okuyucuya ulaşırdı. ancak 2000’lerle beraber açılan film siteleri ve diğer sosyal medya platformları, izleyici kitlesinin gücünü yükselterek, tüketiciyi eleştirmenlere yaklaştırdı ve aradaki açık kapandı. artık izleyici sadece eleştirmenlerin görüşüne göre değil, sosyal medya ve film/forum sitelerinde yer alan yorumlara göre de tercih yapmaya başlamıştı. burada büyük bir güç dağılması olmuş, nihai tüketici olan sinemaya giden vatandaş, twitter’da ya da imdb’de yaptığı yorumlarla filme gidecek olanların fikrini değiştirebilme potansiyelini yakalamıştı. tabii değişimin olumlu sonuçları olduğu gibi, olumsuz sonuçları da olacaktı. o da bir çok kafadan çıkan sesin, bazı filmleri gereğinden fazla yükselteceği, bazılarını da gereğinden fazla gömeceği gerçeğiydi. ancak buna bile katlanmaya değerdi çünkü en azından film hakkındaki yorumlar, artık sadece bir avuç eleştirmenin tekelinde değildi.

bunlar dışında elbette "netflix'in sinemayı bitirip izleyiciyi eve, tablete, cep telefonuna mahkum ettiği", ayrıca "amerikan film akademisinin bundan böyle çeşitliliğe daha fazla önem vereceği", "marvel ve diğer fantastik evren filmlerinin, sinemanın köküne kibrit suyu dökeceği", türünden tartışmalar da mevcut. bu tartışmalar, seyirciyi sinemadan soğutan ve hali hazırda yaratıcılıkta yıllardır zorlandığı besbelli olan sektörü iyice baltalayan, safi zarar türünde çekişmeler. okuyucunun kafasını gereksiz yere bulandırmamak adına, bu detaylara değinmemek en iyisi.

2000'lerin en iyi amerikan filmleri listesi oluşturulurken şunlara dikkat edildi

a) listede animasyon, belgesel ya da kısa filmlere yer verilmedi.

b) listedeki filmler, sinema sanatına doğrudan ya da dolaylı olarak katkı, izleyicinin filme olan ilgisi, sosyal medya ve diğer platformlarda konuşulma ve yaratılan etkileşim, uluslar arası arenada alınan ödüller ve adaylıklar vb kriterlere dayanarak seçildi.

c) liste, 250 adet film yazılarak da oluşturulabilirdi. ancak bu defa okuyucu aşırı sayıda filme maruz kalacak ve liste gereksiz uzayacaktı.

d) listede hollywood dışında üretilmiş, abd'li yapımcı firmaların ayırdığı bütçe ile çekilen, abd dahil olmak üzere, birden çok ülkenin yapımı olan filmler de bulunmaktadır. tüm filmler ingilizce çekilmiştir.

şimdi de, sektörde yaşanan inanılmaz değişimleri, tartışmaları ve çekişmeleri tecrübe ettiğimiz, 2000’li yıllarda vizyona giren ve şu anda bulunduğumuz sene olan 2022’ye kadar olan sürede yayınlanan, dönemin şimdiye kadarki en iyi ve en önemli 25 filmine bir göz atalım:

25. pirates of caribbean 2003/imdb (gore verbinski)

korsanların yer aldığı film denilince ilk akla gelen yapım. johnny depp'in unutulmaz "kaptan jack sparrow" performansının da yer aldığı film, adeta bir pizza gibi, izleyen herkesi mutlu etmişti. yaşlısı, genci, eleştirmeni, sinefili, dört dörtlük bir macera ve aksiyona doymuştu. film, çok zor görüneni başararak, hem gişe rakamlarında yapımcısını mutlu etmiş, hem de eleştirmenlerce çok beğenilmişti.

24. harry potter heptalogy 2001 - 2002 - 2004 - 2005 - 2007 - 2009 - 2010 - 2011 (chris columbus / alfonso cuaron / mike newell / david yates)

çoluk, çocuk, büyük demeden, izleyen herkesi masal alemlerine götüren harika seri. harry potter'in küçüklüğünden delikanlılık çağına kadar geçen sürede, bir nesil de o'nunla beraber büyüdü. hiçbir zaman eskimeyecek bu seri, hiç şüphesiz fantastik sinemanın en çok sevilen birkaç yapımından biri ve kesinlikle en sevimlisi.


23. v for vendetta 2005/imdb (james mcteigue)

matrix'in yapımcılarının çizgi roman v for vendetta'ya el atması ile ortaya çıkan, dönemin en özel filmlerinden. natalie portman'ın oscar yoluna girdiğinin de göstergesi olan film, oyuncunun sıra dışı performansı ile göz doldurmuştu. v'ye hayat veren, lotr ve matrix'ten aşina olduğumuz hugo weaving'e ise söylenecek hiçbir iltifat kalmamış olsa gerek.


22. requiem for a dream 2000/imdb (darren aronofsky)

hiç uyanamadığınız bir kabustan daha öte bir film. rahatsız edicilik ve sinir bozuculukta zirve iddiası olan film, yönetmen aronofsky'nin yıllar içerisinde bizleri aşırı biçimde gereceğinin habercisiydi. amerikan rüyasını kapkaranlık bir kabusa çeviren film, hazmı zor ama sanatı yoğun başyapıtlardan. hele filmin clint mansell imzalı müzikleri, filmdeki trajedinin seviyesini arşa çıkarmıştı.

clint mansell - lux aeterna


21. a beautiful mind 2001/imdb (ron howard)

matematik dehası john nash'in biyografisini içeren film, dahi nash'in hayatı algılayış ve sıradan insanlardan farklı olan bakış açılarını izleyiciye muazzam aktarmıştı. russell crowe'un sıra dışı oyunculuğu ile parlayan film, yardımcı oyuncuların da crowe'a eşlik etmesi ile mükemmel bir filme dönüşmüştü.

20. the departed 2006/imdb (martin scorsese)

kadrosu adeta şampiyonlar ligi'ni andıran film, usta yönetmen scorsese'nin ellerinde bir başyapıta dönüştü. jack nicholson'un, kendinden iki kuşak genç usta aktörler dicaprio, damon ve wahlberg ile oyunculuk resitali sunduğu film, en başından sonuna kadar temponun ve heyecanın hiç düşmediği, sürprizlerle dolu bir yapım.

19. the prestige 2006/imdb (christopher nolan)

yönetmen nolan'ın seyircisini şaşırtmayı rahatlıkla başarabildiğini biliyoruz. 2006 yapımı prestige'de izlediğimiz öykü, ağzımızı açık bırakmıştı. nikola tesla rolünde, david bowie'yi izlemek ne güzeldi. usta oyuncular christian bale ve hugh jackman'in hırsları evreni aşan rekabeti, izleyiciyi gerdikçe germiş, amansız rekabetin nelere yol açabildiğini korkarak tecrübe etmiştik.

18. catch me if you can 2002/imdb (steven spielberg)

leonardo dicaprio ve tom hanks'i buluşturan spielberg, kendisinin en özel işlerinden birine imza atmıştı. kendi vasat hayatını kabullenmeyip, azmini sadece dolandırıcılıkta kullanan usta tokatçı rolünde dicaprio unutulmaz bir performans vermişti. tuvale çizilen tablo gibi renk paleti kullanımına şahit olduğumuz film, izleyicisine bol bol kahkaha ve yaşam dersleri vaat ediyordu.

17. whiplash 2014/imdb (damien chazelle)

genç yönetmen damien chazelle'i tüm dünyaya tanıtan inanılmaz film. bir filmde görebileceğiniz en üst seviye oyunculuk performansı ile ayakta alkışlanan j.k. simmons, filmde her izleyeni kendinden nefret ettirmişti. müzisyenlerin de hayatında ayrı bir yeri olan film, kendisini soluksuz izleten, taş gibi bir film.

16. gladiator 2000/imdb (ridley scott)

1995 tarihli braveheart'tan 5 yıl sonra sinemalar gelen, destansı ridley scott filmi. russell crowe'un gladyatör kıyafetine ve fiziğine cuk oturan rolünde crowe, bu kahramanlık destanında beyazperdede kendisini tüm izleyenleri hayran bıraktı. bir nefret objesi olarak zoraki imparator commodus rolünde joaquin phoenix'in, crowe ile sözlü ve fiziksel kapışmaları, sinema tarihine altın harflerle yazılmıştı.

15. the wolf of wall street 2013/imdb (martin scorsese)

manyakça ve çılgınca yaşamak denilince ilk akla gelen insanlardan jordan belfort'un sıra dışı hayatı, bu scorsese & dicaprio ortaklığında hayat bulmuştu. gerçek hayattan uyarlanan film, yatırım ve borsa dünyasında neler döndüğünü izleyicisine bir güzel öğretti. öğretirken de bu boz ayıdan hallice hırsa sahip adamlardan nefret ettirdi. scorsese'nin bu 3 saatlik dev filmi, üniversitelerde ve yatırım şirketlerinde okutulması gereken, mükemmel bir ders niteliğinde.

14. donnie darko 2001/imdb (richard kelly)

donnie'nin hikayesini bir kez dinlediğinizde, bunun ne kadar özgün ve sıra dışı bir öykü olduğunu anlıyorsunuz. film, bilim kurgu sineması adına farklı bir tat arayan seyirciye büyük mutluluk vermişti. antik yunan tragedyalarıyla belkemiğinden akrabalık bağı olan film, ilk/orijinal versiyonundan 20 dakika uzatılmış olan "director's cut" versiyonunu izlediğinizde taşların yerine oturduğu, david lynch filmlerini anımsatan ve çokça kafa karıştıran, muhteşem bir seyirlik.

13. django unchained 2012/imdb (quentin tarantino)

son büyük western'i çekmek tarantinoya nasip oldu. kendisi de western filmleri ile büyüyen bir amerikalı olmasından ötürü, tarantino'nun türe verdiği bu büyük film, oyunculukta devleşen christoph waltz ile büyüleyici bir kimliğe bürünüyordu. filmin ikinci yarısında kadroya dahil olan dicaprio ile filmin büyülü havası doruğa çıkıyor, western sevmeyenler bile bu büyük oyuncuları ayakta alkışlıyordu.

12. interstellar 2014/imdb (christopher nolan)

 

interstellar şüphesiz ki bu listede yer alan, en büyük ekran ve kaliteli ses sistemi ile izlenmesi elzem olan film. özellikle solucan deliği, kara delik, uzak galaksilerdeki yeni gezegenler ve çok boyutlu tesseract sahneleri, benim gibi bilim kurgu sevenleri mest etmişti. hans zimmer'ın hüzün dolu besteleri ile süslü olan film, tüm zamanların en büyük birkaç bilim kurgu yapımından biri.

11. mad max fury road 2015/imdb (george miller)

hani derler ya, "gümbür gümbür sinema" diye, işte bahse konu olan da, aynen öyle bir film. george miller'ın aklımızı başımızdan alan bu filmi, o kadar hızlı karelere sahipti ki, filmin daha ilk yarım saati dolmadan, nefes nefese kalıyordunuz. aksiyona, çöl yollarına, sarı tonlarına, oyunculuğa doyuran film, izleyicisini alıp, götürüyor, ara ara dinlendirip gaza yeniden basıyordu. miller'ın görsel şöleni, oldukça az bulunur cinstendi.

10. inglorious basterds 2009/imdb (quentin tarantino)

tarantino'nun ordinaryüs titriyle ders verdiği büyük sinema. filmin içinde yaklaşık 25 dakika civarı yer kaplayan, bodrum katındaki taverna sahnesi, filmden bağımsız olarak tek başına bile muazzam bir seyirlik sunuyordu. christoph waltz'ın 4 dilde yaptığı oyunculuk artık saçmalık boyutuna ulaşmıştı. hani "bu kadarına da pes", "yok artık lebron james" türünde bir saçmalık. nazi işgalindeki fransa'yı alternatif evrende işleyen tarantino, bu konuda daha iyisini yapana kadar, en iyisi bu.

9. inception 2010/imdb (christopher nolan)

daha sinema salonlarına gelmeden, fragmanları ile matrix aşıklarının gönlünü fetheden film. dile kolay matrix'ten 10 yıldan fazla zaman geçmişti ve hiçbir film matrix aşıklarını tatmin etmemişti. nolan'ın başlangıcı tüm ezberleri bozuyor, geliştirdiği özgün dil ve olağanüstü kurgusuyla bilim kurgu seyircisinin keyfini katlamıştı. sonuyla da hala tartışılan film, muhtemelen bir kaç asır daha tartışılacak kadar önemli bir yapım.

8. the lord of the rings trilogy 2001 - 2002 - 2003 (peter jackson)

bu dünyada yaşamakta olan her insanın hayatına mutlaka bir yerde alması gereken öykü. evet bir insan eğer bu hikayeyi okumadan/izlemeden ölürse, kanımca bir parça eksik gider. fantastik edebiyat ve fantastik sinemanın tartışmasız zirve işi olan yüzüklerin efendisi, tolkien'in tüm insanlığa bahşettiği çok kıymetli bir eser. şüphesiz ki dünya dışı bilinç bizden, yazabildiğimiz en değerli hikayeyi isteseydi, biz onlara bu eserle yanıt verirdik. bu üçleme iyi ki hayatımızda ve biz seçeneksiz kaldığımızda, hala bıkmayıp, usanmadan bu güzelliği deneyimlemeye devam ediyoruz.

7. no country for old men 2007/imdb (ethan & joel coen)

empatinin e'sinden haberi olmayan, sinemada görülebilecek en psikopat katili bizlere tanıtan suç dramı. coen biraderlerin bu müthiş filmi, amansız bir zincirleme takibi ve insanın yaşama içgüdüsüne zıt olarak, vahşi bir varlığın öldürme güdüsünü gösteriyordu. büyük oyunculukların yer aldığı ve coen sinemasının saf halini de deneyimlediğimiz film, ölüm korkusunu seyirciye eksiksiz yansıtan, mükemmel bir yapım.

6. shutter island 2010/imdb (martin scorsese)

deliliği inanılmaz doğrulukta ve mükemmel bir estetikle anlatan bir scorsese şaheseri. 1975 yılının milos forman klasiği "guguk kuşu" ndan bu yana, akıl hastalığı konulu iddialı yapımlar olsa da, "shutter island" her yönüyle istisnai ve parıltılı bir film. filmin gerilim dozunu sürekli artıran müzikleri, scorsese'nin tablo gibi fotoğrafları ile buluşunca, teddy daniels'ın mücadelesi dayanılmaz bir hal alıyordu. dicaprio'nun oyunculuğu ile süslenen film, içinde büyük bir gizem barındıran, muhteşem bir gerilim.

5. there will be blood 2007/imdb (paul thomas anderson)

90'lı yıllarda mükemmel işlere imza atan yönetmen paul thomas anderson'ın kariyer zirvesi. bu listede yer alan en yoğun ve kaliteli dram barındıran film bu. içinde çokça stanley kubrick sineması izleri barındıran film, aynı zamanda listedeki en "kubrickyen" film. kapitalizmi (para), dini, aile bağlarını ve insan psikolojisini beyaz perdeye inanılmaz yansıtan yapım, amerikan sinema tarihi ve petrolün abd topraklarındaki önemi hakkında şimdiye kadar yapılmış en büyük başyapıtlardan biri.

filmde yer alan örnek stanley kubrick karelerinden biri:


4. the dark knight trilogy 2005 - 2008 - 2012 (christopher nolan)

2000'lerin hollywood dominasyonunu elinde bulunduran yönetmen nolan'ın, batman'e olan tutkusunun beyaz perdeye yansıdığı, bence şimdiye kadar yapılmış en iyi süper kahraman üçlemesi. 2. film olan kara şövalye'deki heath ledger'ın joker performansıyla da unutulmaz klasiklerden biri olan yapım, çıtayı ulaşılamaz bir noktaya çıkarmıştı. aksiyon ve dramayı mükemmel bir formülde işleyen üçleme, sinemada farklı kuşak izleyicilerini bir potada tutmayı başarabilen, fevkaladenin fevkinde bir eser.

3. eternal sunshine of the spotless mind 2004/imdb (michel gondry)

mucizevi bir eser. her şey o kadar naif ve mükemmel bir şekilde bir araya gelmiş ki. oldukça düşük bütçeli bu mucize film, içinde insana dair bir çok detay barındırır. edebiyattan tutun da, bilim kurguya, şiirden, psikolojiye, güzel müziklerden, aşka ve tutkuya. işin eğlence ve komedi tarafını da ihmal etmeyen film, kısaca bizlere hayatımızı, çok tatlı ve estetik bir dille anlatıyor. yeri gelmişken okuyucuya küçük bir tüyo; eğer günün birinde birisi size, "bu benim başucu filmim. hiç sıkılmadan defalarca izledim. en sevdiğim filmdir." türünden cümleler kurarsa, bilin ki o insandan size zarar gelmeyecektir. bir şekilde o insanı hayatınızda tutun. pamuklara sarıp, sarmalayın o kişiyi.

2. kill bill volume 1 + kill bill volume 2 2003 - 2004 (quentin tarantino)

sinema salonuna sıçrayan kıpkırmızı kan hala aklımda. film bittiğinde, o hengamede "acaba benim de kolum, bacağım koptu mu? üstümde kesik/çizik var mı?" diye üstünüzü kontrol etme ihtiyacı hissettirmişti. quentin tarantino ve uma thurman'ın bu müthiş hikayesi, izleyenlere 4 saatlik baş döndürücü bir sinemayı sunmuştu. dünyanın bütün kıtalarından, farklı dilde bir çok şarkının da eşlik ettiği, inanılmaz bir video klip havası da veren bu film, uma thurman'ın can verdiği "gelin" karakteri ile özdeşleşti. şimdiye kadar sinema sanatının gördüğü en ölümcül ve en estetik kadın kahraman, heykelinin yapımına herhangi bir materyalin yetmeyeceği, özgürlük anıtını bile kıskandıran, rengarenk ve karizmasıyla aşık olunası bir karakterdi.

1. mulholland dr. 2001/imdb (david lynch)

david lynch'in başyapıtının bu kadar iyi bir film olması, aslında insan beyninin evrimsel gelişimi ile ilgili. milyonlarca yıllık gelişim ve değişim ile, iyice kompleks hale gelen bu biricik organ, açıklaması imkansız gelen çok sayıda gizemi de içinde barındırır. eğer her kadının kalbi bir okyanus ve beyni bu okyanusa rehberlik eden bilinç ise, lynch şimdiye kadar hiçbir sinemacının başaramadığı çok özel bir şeyler başarmıştı. kadının bu okyanusunun canlı hayatının en heyecan verici ve renkli anlarını yansıtmak, aynı zamanda en karanlık ve güneş ışığının hiç giremediği kapkaranlık yanlarını da izleyiciye göstermek. şimdiye kadar hiçbir film, insan psikolojisini böylesi bir derinlik seviyesinde anlatamadı. lynch'in bu hayran olduğumuz sinema aklı, bunu bizlere göstermeyi ve tecrübe ettirmeyi başardı. işte bu yüzden bu film, tüm zamanların en büyüklerinden ve 21. yüzyılın en iyi birkaç filminden biri.