BİLİM 25 Mayıs 2016
141b OKUNMA     1329 PAYLAŞIM

Analog Saatin Kadranına Baktığımız İlk Saniye Neden Diğer Saniyelerden Uzun Gelir?

Aşağıdaki saat gif'ine baktıktan sonra ''aa hakkaten lan'' diyeceğinize eminiz.

analog saatin saniye kadranına gözümüzü çevirip baktığımız ilk saniye diğer bütün saniyelerden uzun algılanır

gözlerimizi bir noktadan diğer bir noktaya ani olarak çevirdiğimizde oluşan bulanıklığı algılamamak için, beynimiz görme merkezini çok kısa bir süreliğine kapatır. bu süre içerisinde aslında hiçbir şey görmeyiz ve anlık bir görme kaybı oluşur. gözlerimiz ikinci noktaya sabitlendiğinde ve bulanıklık geçtiğinde beyin görme merkezini tekrar devreye sokar. ve gördüğü ilk görüntüyü kopyalayarak, hiçbir şey göremediğimiz o küçük zaman diliminde oluşan boşluğu bu kopyayla doldurur. böylece biz hiçbir görme kaybı olmamış gibi yaşamımıza devam ederiz.

normalde bu algılanması imkansız bir olaydır. fakat eğer bunu saat gibi mükemmel bir düzen içerisinde hareket eden bir obje üzerinde deniyorsak, gözümüzü çevirip gördüğümüz ilk saniye, kopyalanıp boşluklar doldurulduğundan ötürü beynimiz tarafından daha uzun algılanır. daha enteresanı gözümüzün aldığı yol arttıkça bu saniyenin uzunluğu da artar. yani gözümüzü ne kadar uzaktan çevirirsek o kadar uzuyor saniye. gözler çevrilirken kafalar kıpramasın bu arada.

aynı şey biz aynada kendimize bakarken de gerçekleşir. aynada gözlerimize bakalım örneğin. önce sağ gözümüze, sonra sol gözümüze, sonra tekrar sağ. bu şekilde ne kadar devam edersek edelim, bizim bir gözümüzden diğerine bakarkenki göz hareketini algılamamız imkansızdır. çünkü gözlerin bu hareketi sırasında beyne etrafın bulanıklaştığına dair sinyal gitmiş ve görme merkezi kapanmıştır. eğer bu esnada gözlerinizin zaten hareket etmediğini düşünüyorsanız bir arkadaşınız ayna karşısında bu hareketi yaparken siz de onun gözlerine bakabilirsiniz.

tersten bir örnek verirsek, metroda giderken tren hızla istasyona girdiğinde etraf haliyle bulanıklaşır. biz bu bulanık görüntüden kurtulmak için ani göz hareketleri yaparız. karşınızda oturan kişinin dışarı bakarken gözlerinin bir sağa bir sola durmadan hareket ettiğini farketmişinizdir. işte bu, beynimizin bulanık görüntüden kurtulmak için yaptığı bir savunma.

gözlerini oynatamayan hayvanlar için ise durum daha ilginç bir hal alır. onlarınki ani kafa hareketleri olsa gerek. bu hayvanlar görüntüyü bulanıklaştırmamak için kafalarını sabitlemek zorundadırlar. şöyle ki.

sonuç olarak toparlarsak eğer, biz bu göz hareketlerinden kaynaklanan kesintileri sürekli yaşıyoruz. hiçbir şey göremediğimiz bu anlık kesintiler saniyenin binde biri bir zamanda gerçekleşse de, bütün bir günümüz düşünüldüğünde tam 40 dakikamız gözlerimizi oynatırkan oluşan boşluktan kaybolup gidiyor. ortalama insan ömrü düşünüldüğünde ise yaklaşık 1 buçuk 2 senemiz karanlıkta geçiyor. ve biz bunu farketmiyoruz bile.

beyin. zamanın akışı gibi temel bir olay bile aslında beynimizin algısından başka bir şey değil. öyle ki bizi elinde oynatıyor kitapsız, saniyeleri uzatıyor kısaltıyor falan. ama kabul etmek gerek çok yetenekli! yaşadığımız her şey aslında beynimizin çevreyi algılama şeklinden ibaret. algılarımızın yettiği kadarıyla deneyimleyebiliyoruz dünyayı ve zamanı. beyinlerimizin kölesiyiz evet.