Arakan'ın Adını Neden Sürekli Katliam Haberleriyle Duyuyoruz?
arakan'da neden böyle olaylar oluyor? biraz geçmişe gitmek lazım.
2. dünya savaşı'nda japonlar güneydoğu asya'daki hükümranlıklarını kurmak istediklerinde çeşitli işbirlikçilerle çalıştılar. bunlardan biri de azad hind denen ingiliz karşıtı hindu örgütü ve geçici hükümetiydi. bunun yanında burma bölgesinde burma özgürlük ordusu da japonlar tarafından kurulmuş ve eğitilmişti. adalara yapılan operasyonlar yanında, fransız indoçinası denen ve bugünün vietnam gibi ülkelerini kapsayan bölgenin japonya tarafından işgali ile, japon kuklası siam (tayland) sayesinde kara yolu açılan hindistan'a bir operasyon düzenleme hayali japonların iştahını kabartıyordu.
klasiktir, hatta klişedir, emperyalizm "böl ve yönet" prensibiyle işler. ayrılıkları, farklılıkları belirginleştirir, birleşmeyi zorlaştırır, etnisiteye, mezhebe, dine vurgu yapar. emperyalizmin tek arzusu, karşısında "millet" olmamasıdır. bugünkü hindistan, burma, bangladeş, pakistan ve mücavir alanı ingiliz sömürgesiyken tam da bu yapılmıştı. kurulan dini topluluklara temsil yetkisi verilmiş, karmaşık ve çok parçalı bir toplumsal düzen tesis etmişti.
bu düzen tesisi o kadar etkili olmuştur ki, hint milliyetçisi bir yazar, "kast sistemi eski hindu inancında bu kadar güçlü değildi. ingilizler, toplumu daha kolay yönetebilmek için, sizlerin inançlarına saygı duyuyoruz kisvesiyle, kast sistemine dayalı bir toplumsal örgütlenme geliştirdiler. kastı yazıya geçirdiler, insanları böyle kaydettiler ve bu sistemin çok daha katı, sert, haşin bir manzaraya kavuşmasına neden oldular." der.
elbette buna karşı birçok hareket başlıyordu ama en başından beri bu hareketler ya bu kastlar, ya din, ya mezhep, ya yok sayılabileceği halde sayılamayan basit etnik farklar yüzünden gelişemiyordu. sömürgeciliğe karşı bağımsızlık hareketleri de bu yüzden alman-japon mihverinin propaganda ve vekalet savaşı araçlarına dönüştü.
ingiltere'nin ezelden beri üzerinde çok çalıştığı islam ve islamcılık, bu bölüşme sürecinde ingiltere'nin payına düşmüştü. şimdi bundan sonrasında kaynaklar ayrışıyor; kimin ilk saldırdığı hususunda. fakat manzara şu: japonlar kara harekatına başladılar. ingiltere japonlar karşısında geri çekilirken, arakan bölgesi müslümanları pro-ingiliz, budistler pro-axis. çatışmalar başlıyor, kaynaklar kısıtlı ve ingilizce başvurabileceğimiz kaynaklar en çok wikipedia'da listelenmiş. oradan ve google'dan ulaşabildiğim kaynaklarda emin olacağım sonuçlar elde edemedim, rohingya.org gibi siteler aşırı yanlı. ama biraz akıl yürütürsek, ilk budistler saldırmış olmalı, zira bağlı bulundukları mihver saldırgan tarafta. ancak budistlerin saldırılarından sonra ingiliz destekli müslümanların çok ciddi kıyımları var, karşılığında japonların girdikleri her bölgede müslümanlar kıyıma uğruyor. ve burma bölgesi budistleri ile müslümanları arasındaki korkunç düşmanlığın temelleri böyle atılıyor. bu düşmanlığın arkaplanında iki etnik ve dini grubun da özne olmadığını görmek zor değil, daha büyük bir stratejik çerçevenin taktik unsurlarından ibaretler, o kadar.
insanın aklına ırak, suriye gibi ülkelerdeki mezhep çatışması geliyor değil mi? birbirinin aynı insanlar, millet olamadıkları için hangi tarihi ve gereksiz karakter önce halife olmalıydı, cariyeleri götürmeliydi tartışması yüzünden birbirlerini boğazlıyorlar.
bu yönüyle sevr'i yırtıp atmanın ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum. kanıyla kendi sınırlarını çizen ülke, millet olmayı başarmıştı. attila ilhan'ın "bir millet olarak çıktılar sarıgöl boğazı'ndan" dediği gibi. bu sayede etnik farklılıkları, mezhep farklılıklarını tehlike olmaktan çıkaran bir anlayış ve anayasayla türk milleti'nin egemen olmasını sağladılar yine. bugün etnikçilik ve mezhepçilik hala post-modern yöntemlerle kaşınsa da, hatta alevilere yönelik terör eylemleri ve islamcı bir iktidar eliyle millet olma haline savaş açılsa da, türkiye arakan olmuyorsa bu edilgenlikten kurtulması sayesindedir. kendi sınırlarını çizen millet, başkalarının savaşlarında piyon olup, onlarca yıl sonra hala gereksiz bir düşmanlığın avcunda kardeşini kesmez.