YAŞAM 7 Haziran 2018
62b OKUNMA     943 PAYLAŞIM

Bazı İnsanlar Yurt Dışına Yerleştiğinde Neden Hayal Ettiği Gibi Bir Hayat Bulamıyor?

Yurt dışına yerleşip de onca mükemmel imkana rağmen hala ülkesi için bastırılamaz bir özlem duyanları anlamakta çoğu kişi zorlanıyor. Bu durumun detaylı analizini uzun zamandır yurt dışında yaşamakta olan Sözlük yazarı "eye snap" yapıyor.
iStock


sanıyorum sıkça düşülen bir yanılgı yurt dışında gezmeye gidildiğinde hissedilenle yurt dışına yaşamaya gidildiğinde hissedilenenin aynı şey olacağı beklentisi. karışık kurdum cümleyi, şunu demeye çalışıyorum, "yurt dışı gezmesi eğlenceliyurt dışında yaşamak eğlenceli" değil.

yurt dışına çıktığımda nefes aldım, türkiye'ye ait olmadığımı hissettim vs. gibi şeyler duyuyorum bazen insanlardan. belki kimisi için doğrudur. 

ama şunu unutmayın, yurt dışına geçici süre gitmekle kalıcı olarak gitmek arasında çok büyük fark var

geçici olduğunu bildiğin her şey keyifli. garsonluk da keyifli, çiftlikte çalışmak da keyifli, soğukta kanalizasyonsuz çadırda kalmak bile keyifli, çünkü yeni deneyim. "ben danimarka'da 5 ay inek sağdım hacı, kırda bayırda, kendimi buldum" diyen kişi o 5 ay, geri döneceğini bilmenin keyfiyle yaşıyor. 5 ay sonra döner yine mesleği neyse o alanda bir iş bulur, olmadı tükkanın başına geçer.

yurt dışında yaşamak böyle bir şey değil. yurt dışında yaşamak yine ev-iş-kira-fatura-aidat-maaş-gelir-gider zincirine başka bir ülkede girmek demek. gezmeye gittiğinizde sadece gittiğiniz yerin güzelliğinden değil, sıradan gündelik hayatınızdan uzaklaştığınız için de yurt dışı fikri hoşunuza gidiyor hepinizin. yurt dışında yaşamak demek ise aynı sıradan gündelik hayatı başka ülkede yaşamak demek. işe git, eve gel, akşam ne pişirelim mevzusunun başka dilde olması demek.

türkiye çok kötü bir dönemden geçiyor, daha da kötüye mi gider, bir yerde patlak verir irinini akıtır mı ne olur bilemiyorum. ama türkiye'nin mevcut durumunu hepiniz biliyorsunuz, tek tek şusu kötü busu kötü diye yazmayayım.

ama bütün kötülükleriyle birlikte türkiye kötü bir ülke olmak zorunda değil. yaşanamaz olmak zorunda değil. devran döner, bugünler geçmiş olur. türkiye'de doğan insanın türk kültürü yine baki kalır. dolayısıyla da yurt dışına yaşamaya gittiğinde hissedeceğin özlem ve tam da ait olmama duygusu hep yanında olur.

bak ait olamamak o kadar tuhaf bir duygu ki anlatılmaz yaşanır

senin için en sıradan, en doğal en normal olan şeyler var ya, birden etrafında hiç kimse bunları duymamış, görmemiş olacak. sen yeni ülkeye alışmaya başladıkça bazı konularda kafan ikiye bölünecek. biri o paragrafın başında bahsettiğim şeyi normal bulan kafan, diğeri de "oha o garip şeymiş hakkaten be" diyen kafan olacak. daha önceden çok deli saçması diyeceğin şeyleri çok mantıklı bulduğun anla aynı an içerisinde deli saçması olduğunu da düşüneceksin. algın, değer yargıların, hayata bakışın filan bir anlamda çeşitlilik ve zenginlik kazanırken, bir yandan da bulamaç olacak.

yurt dışında yaşamak iyidir ya da kötüdür demiyorum ama en azından pek fark edilmeyen, üstünde düşünülmeyen yanlarını söylemek istedim sadece.

bir uykusuz, leman, penguen alıp yabancı bir arkadaşınıza karikatürleri anlatmaya çalışın. bir deneyin bunu. politik karikatürleri filan da değil, mesela şunu. adem'le havva'yı da bilirler nasılsa:


mesele üç kelimeyi yabancı dile çevirmekte değil. özellikle de mizahtan örnek verdim çünkü çok düz ve net konular dışında iletişim kurmanın zorluğunu en güzel mizah alanında görüyor insan. o karikatürü çevirebilmek için aynı sosyokültürel geçmişi paylaşmak, aynı tipleri bilmek, aynı adetleri, gelenekleri tanımak gerekiyor. altında derinliğin var, kültürünü paylaşan kişi için çok açık ve net, ama kimse seni anlamıyor olacak. sen de aynı şekilde karşındakini derinlemesine anlamakta zorlanacaksın. nüanstan, detaydan, derinlikten yoksun iletişim kurabileceksin anca.

insanlar o yüzden yurt dışında memleketlisini kucaklıyor. o tam tanımlanamaz bir otomatik dostluk o yüzden oluşuyor yurt dışında karşılaşılan bir türkle.

yurt dışında yaşayan bir türk olarak ben şunu söylemek istiyorum o yüzden yazdım bu kadar lafı

yaşadığım ülkede mutluyum. daha önce yurt dışına çıktığımda hissettiğim o heyecan, o mutluluk çoktandır yok, çünkü benim de burada aynen türkiye'de olduğu gibi bir monoton rutinim var. çünkü burada "geziyor" değilim, yaşıyorum. siz de "yaşıyor" olacaksınız. ama güvendeyim, türkiye'de beni korkutan, geren, huzursuz eden birçok konudan uzağım.

yine de türkiye'de mi yaşamak isterdin burada mı deseler, türkiye'yi temizleyip türkiye'de yaşamayı tercih ederim. temizlemeye, iyileştirmeye gücüm yetmeyeceği için, ve bunun benim hayatım süresi içerisinde gerçekleşmeyeceğini düşündüğüm için gittim türkiye'den ama türkiye biraz daha güvenli, biraz daha eli yüzü düzgün olsa anında türkiye'yi tercih ederim.

türkiye bok gibi, şöyle kötü, böyle dayanılmaz diye konuşan insan çok duyuyorum. hayır abi, türkiye o kadar da bok gibi değil. tamam, en şahane ülke değil ama türkiye'de doğan büyüyen insan için en şahane ülke. bazı yönleri kötü diye her şeysiyle kötülenmeyi de hak etmiyor.

gezmeye değil de bir yaşamaya çıkın yurt dışına, bir geri gelemeyin bir türlü, o zaman çok daha iyi anlayacaksınız ne demek istediğimi. istediğin kadar iyi konuş gittiğin yerin dilini, istediğin kadar girişken ol, uyumlu ol, hızlı asimile ol, yeni fikirlere ve deneyimlere açık ol, ülkenden ayrı yaşamak bambaşka bir duygu. aslında ne kadar çok şeyi önemsiz sandığını, ama ne kadar önemli olduğunu fark ediyor insan.

Bu içerik de ilginizi çekebilir