FUTBOL 9 Ocak 2024
11,9b OKUNMA     455 PAYLAŞIM

Beşiktaş'ın Yeni Teknik Direktörü Fernando Santos Nasıl Bir Taktisyen?

Beşiktaş, Portekiz ile EURO 2016'yı kazanan tecrübeli teknik direktör Fernando Santos ile anlaştı.

öncelikle şunu belirteyim, fernando santos'un teknik direktörlüğe başladığı 87/88 sezonu, benim de doğduğum 87 yılına denk geldiği için analizin daha yakın zamanı kapsayacağını tahmin ediyorsunuzdur. son kulüp takımı çalışması da 2010 yılının haziran ayına denk geliyor.

evet fernando santos, 13 yıllık milli takımlar kariyeri ile, imza işler başarmış, 69 yaşında önemli bir teknik direktör. "ilk söyleyeceğin ne olur", derseniz: teknik taktikten önce "disiplin" derim. fernando santos takımlarında disiplini en üst düzeyde tutan bir teknik direktör.

ufak bir kariyer yolculuğu yapmak isterim ama 36 yıllık bir kariyeri var, çok da ufak olmayacak. en azından üzerinden geçelim. futbolu 80 yılında başladığı estoril'de bırakan ama bırakmadan takımın başına geçen santos, burada 6 sene teknik direktörlük yaptı. yani toplamda 14 sene estoril'de kaldı!

daha sonra estrela'ya geçti. burada da 4 yıllık bir serüveni var. estrela ligi 10 ile 15. sıralar arasında bitiren bir takımken, son 2 yılında 8. ve 7. yaparak dikkat çekti ve 97/98 yılının şampiyonu porto'nun başına geçti. ilk senesinde yine şampiyon yaptı, sonraki 2 sene ise 2. yaptı.

bu 2.likler porto'nun pek hoşuna gitmedi ve kendisini yunanistan'da aek'da buldu. aek'da 01/02 sezonunda çok başarılı bir sezon geçirdi. averajla olimpiakos'a kaybetti, olimpiakos'un altında, panathinaikos2un üzerinde 2. sırada bitirdi. haliyle, diğer büyük takım panathinaikos'un başına geçti.

talihsizlik, bu sefer panathinaikos ile 2. oldu ve yine averajla olimpiakos'a kaybetti. pana'da başarılı görülüyordu, eski gazete haberlerinde de iyi şeyler yazdıkların görüyorum ama ülkesine dönmeyi tercih etti ve sporting'in başına geçti. porto'nun rakibinin...

tabii ki portekiz'e döndüğünde işler eskisi gibi değildi. oraya bir canavar gelmişti: mourinho. sporting'deki sezonu, mourinho'nun çıkış sürecine geldiği için, liderin gerisinde kaldı ve 3. olabildi. o dönemin porto'sunu geçmek imkansızdı, zaten uefa kupası ve şampiyonlar ligi de almışlardı!

fernando santos, ilk göz ağrısı aek'ya geri döndü. aek ile 2 sezon geçirdi ve ikisinde de liderin 3 puan gerisinde ve 3. olarak bitirdi. çok çekişmeli bir yunan ligi serüveni yaşadı. bu sefer portekiz'e benfica ile döndü. portekiz'in 3 büyük takımını da çalıştırmış oldu.

ilk sezonunda 3. oldu, yine lidere çok yakındı ama 2. sezonunda liderin 17 puan gerisinde 4. olunca, işler koptu. artık yunanistan'a dönme zamanı geldi. kariyeri hep bu şekilde gitti geldi. bambaşka bir hikaye ve bambaşka bir takım için paok'un başına geçti.

kendisinden önce 8-10 sıralarında gezen paok'u 2. sıraya taşıdı, son senesinde de 3. olunca milli takım kariyerinin başlama vakti gelmişti. yunanistan efsanesi avrupa şampiyonu rehhagel'in yerine yunanistan milli takımı'nın başına geçti. ve 4 yıl kaldı.

yunanistan'ı gruplardan 2012 avrupa şampiyonası'na taşıdı. burada da gruplardan çıktı ve çeyrek finalde almanya'ya kaybetti. yunanlılar memnundu ve takımın başında kaldı. sonra dünya kupası elemelerinde, play-off'tan kupaya katıldı. ve dünya kupası'nda da gruptan çıkmayı başardı.

2. turda kosta rika'ya penaltılarla elendi ve kupaya veda etti. her ne kadar yunanistan avrupa şampiyonu bir takım olsa da, o geldiğinde düşüşteydiler. burada yunanistan ölçeğinde 2 kere kupa gruplarından çıkmak iyi bir sonuçtu. bu başarı da kendisini portekiz milli takımı'nın başına geçirdi.

işte buradan sonrası peri masalı gibi. sırbistan, danimarka'yı geçip avrupa şampiyonası'na katıldı. şampiyonaya katılmak portekiz için bir başarı değil elbette. avrupa şampiyonası da çok iyi başlamadı. gruplarda izlanda, avusturya, macaristan'la berabere kaldı.

evet, 3 puanla gruptan çıktı. sonra sırasıyla, hırvatistan, polonya, galler'i eledi ve finale çıktı. o meşhur, ronaldo'nun erkenden sakatlanıp çıktığı, fransa ile final maçı. maça da 4-1-3-2 çıkmıştı, ronaldo ve nani çift forvetini kullanıyordu ama sistem bozulmuştu!

90 dakikası 0-0 bitti, aslında turnuvaya baktığımızda 7 maçın 5'i berabere bitmişti. bunu yunanistan'da yaptığından daha iyi yapmış, oyunu tutma anlamında çok başarılı olmuştu. ama portekiz gibi bir takımla aynı ofansif etkiyi sağlayamamasına karşın kupayı kazandı!

uzatmalarda gelen gol, portekiz için tarihi bir başarıydı ve kupayı kazandılar! bundan sonrasında ise, konfederasyon kupası'nda 3. oldu, 2018 dünya kupası'nda 2. turda elendi. 2020 avrupa şampiyonası'nda 2. turda ve 2022 dünya kupası'nda çeyrek finalde elendi.

şimdi biraz oyunundan bahsedelim, keza yoruldum :) oyunu ile ilgili, yakın tarihte hepinizin izlediğini düşündüğüm 2 maç var. bunlardan da çıkarım yapabilirsiniz. birinci maç, dünya kupası elemelerinde bizi 3-1 yendikleri play-off maçı, ikincisi de dünya kupası'nda saissli fas'a kaybettikleri maç!

yunanistan milli takımı ile tecrübelenmesi, oyununun tutuculuğunun ön plana çıktığı bir plan ortaya çıkarmış. yani, kupa aldıkları turnuvada bile 2 maçı 90 dakikada kazanabilmişler. mesela bunu bir kulüp takımı ile yapsa, 7 maçta 2 galibiyet alsa, kimse memnun kalmaz.

ki üstelik bunu portekiz gibi avrupa'da yeteneğiyle meşhur oyuncuların olduğu bir takımda yapıyor olması önemli bir veri. oyunu 4-1-3-2 ve 4-3-3 etrafında şekilleniyor. bu sistemlerde kanat oyuncusunu çizgiye bastırmıyor ya da kullanmıyor. yani merkezde 4 orta saha ile çıkabilir.

ki portekiz'de bunu sık sık yaptı, nani ve ronaldo öndeyken, merkezde (biri 6 numara olmak üzere) 4 merkez oyuncusu ile oynadı. kaldı ki oradaki orta saha oyuncuları, bernardo silva, moutinho, bruno fernandes gibi çok yetenekli oyuncular olmasına rağmen defansif anlayışa önem verdi.

ofansif plan için şu an takımımıza baktığımda, bir tane çok yetenekli 8-10 numara isteyecektir. o olmazsa çok kısır bir oyuna döneriz. kadro içinde çıkaracağı bir pozisyon değil açıkçası. bir tande 6 numara, defansif özelliği yoğun olan, oyun kuruculuğu 2. planda gelen.

bir de en önemlisi stoperleri, bu 6 numaranın arkasında iyi oyun kuran saiss gibi stopere ihtiyaç duyacaktır. yani baktığınızda, tamamen merkezi kalabalık tutup, ortada baskılayan bir oyun. bu defansif baskı anlamında sonuç veren, işe yarayan bir oyun.

kanatsız oynadığı ya da kanatları ceza alanına yaklaştırdığı aksiyonlarda beklerinin hücumcu olmasını tercih ediyor. ki sisteminde bekler önemli yer tutuyor. bütün çizgiyi kullanan, aslında tam 2000'lerin hocası diyebiliriz. rosier için şartlar uygun mesela.

özellikle oyun kurulumu anlamında stoper konusunu çözebilirsek, ön tarafta çift forvet düzeninde 2. forvetin semih olacağını düşünüyorum. çözemezsek klasik 4-3-3 ile bu sezonu bitirecektir. semih, genç diye değil, iyi olduğu için özellikle bunu söylüyorum.

çünkü gezici forvet için, merkez forvetin etrafında semih tipinde bir oyuncuya ihtiyacı var. yani çift forvet oynuyor deyince, aboubakar cenk oynar diye düşünmeyin. belki birini kullanır ya da muleka ve semih oynar ön tarafta. elimizdekileri kullanması önemli.

ama coşkulu bir ofansif oyun beklemeyein. lucescu gelse de böyle olacaktı. fernando santos kurucu bir teknik direktör değil, 13 yıldır kulüp takımı çalıştırmıyor ama günümüz futbolundan da uzakta değil. son polonya dönemi hariç geneli başarılı sonuçlar diyebiliriz.

tercih edilmesindeki en büyük etken, disiplin diyebilirim. bu sezon takımın psikolojik kırılmasında, disiplin sorunu çok belirgin oluyor. ronaldo ile yaşadığı sorunları hatırlayın ve kupada oynatmadığı dönem bizim referansımız olsun. bu kısmı önemsiyorum.

şimdi, milli takım'da transfer şansı çok olmadığı için, elindeki ile bir şeyler yapmaya çalışmış olabilir, ben de kulüp takımlarında nasıl oynatmış onu incelemeye çalıştım. özellikle 2000-2010 arasında. mesela jesus ile 8 defa karşılaşmış, 7 kere kazanmış. önemli bir veri.

jesus örneği iyi bir örnek ama olumsuz örnekleri de verelim. 03/04 sezonunda ersun yanal'ın avrupa'da dikkat çeken gençlerbirliği'ne elenmiş mesela sporting'in başında, hem de evinde 3-0 yenilerek. mourinho'nun porto'suyla 1-1 berabere kaldıkları bir maç var.

burada iyi porto'ya, geri düşmelerine rağmen, baskın oynayarak beraberliği yakalamışlar. paok'un başındayken, milli takım'a geçmeden hemen önce 2 maç üst üste olimpiakos'u 1-0 yenmişler. kulüp performansını en iyi anlatan maçlar sanırım bu maçlar.

bu maçların özetleri mevcut youtube'da bakabilirsiniz. öncelikle defansta kaptıkları topla, merkezden gelip, sol bek oyuncusunun öne çıkarak, topu alması ve tekrar merkeze dönmesi ile çok güzel bir gol atmışlar. olimpiakos ise maç boyunca, 1 tane bile boşluk bulamamış.

ve paok'taki bu oyunu, o'na yunanistan milli takımı'nı getirmiş, çünkü aynı oyunu oynayan bir takım var! portekiz dönemlerinde kısıtlı imkanlarla baktım ama özellikle porto'da daha ofansif oynattığını düşünüyorum. kısacası oyunun temelini, portekiz takımlarından değil, yunan takımlarından almış.

peki, başarılı olur mu? bekleyip göreceğiz. ben yarım devre için, takımı toparlama anlamında başarılı olacağını ama oyun anlamında taraftarın beklentisine, en azından bu sezon ulaşamayacağımızı düşünüyorum. mesela transfer döneminde portekiz portföyünü kullanırsa harika olur.

önümüzdeki sezon ise, tam istediği oyuna döner. ve bizim lig için doğru oyuncularla, ilginç bir takım da ortaya çıkarabilir ama asıl başarısını avrupa'ya katılırsak, kupa maçları ile görürüz gibime geliyor. bire bir maçları çok iyi oynuyor, milli takım'da iyice tecrübelenmiş.

kısacası, dünyanın iyi bildiği, oyunu belli bir teknik direktör getirdik. buradan, oyunundan başka bir şey bekleyerek hocanın arkasında durmayacaksak hata olur. umarım başarılı olur, tek derdimiz beşiktaş'ın başarısıdır!

okuyan herkese teşekkür eder, keyifli haftalar dilerim.