Bilim Dünyasından Heyecanlandıran Gelişme: Laboratuvar Ortamında Yeni Canlı Üretildi
laboratuvarda yeni yaşam formu üretme çalışmasının temelleri, 2014 yılında bilim insanlarının dna diziliminde bulunan nükleotitlerden farklı olarak x ve y adını verdikleri sentetik iki nükleotit daha üretmeyi başarmasına dayanıyor.
nükleotit: bir fosfat, beş karbonlu bir şeker (deoksiriboz) ve bir azotlu organik bazdan oluşan bir kimyasal bileşiktir. en yaygın nükleotitler nükleik asitlerin yapı taşlarıdır.
https://www.nytimes.com/…-genetic-code.html?hp&_r=1
http://www.nature.com/…14.html?foxtrotcallback=true
bir sözlük yazarı tarafından belirtilen haberler de bu nükleotitlerin laboratuvar ortamında üretilmesiyle alakalıdır.
bu çalışma ise sentetik x ve y nükleotitlerinin üretimi değil, bir canlının dna sarmalına dahil edilmesini konu alıyor. yani 2014'teki çalışmayı bir adım daha ileri taşıyor.
normal şartlarda dna dizilimine var olan nükleotitlerden başka bir nükleotit eklenmesi canlılığın önüne geçer.
zaten 2014'teki çalışmada da bu sentetik nükleotitlerin yine dna dizilimine yerleştirildiği ancak söz konusu bakterilerin ilerleyen nesillerde bu nükleotitlerden kurtulduğu ve tekrar eski haline döndüğü belirtilmiş.
bu çalışmada ise eklenen bu nükleotitlere rağmen bakterilerin canlılığını devam ettirdiği ve bu nükleotitlerden de kurtulmadığı belirtiliyor. evet bu oldukça sansasyonel bir şey. zira sentetik nükleotit kullanılarak ortaya çıkarılan bir dna dizilimi yeni bir canlı yaratmak için atılacak ilk adımdır.
bir insan spermasında bulunan mayoz bölünmüş bir dna'ya yeni x ve y nükleotitleri eklense ve bu sperma aynı bu şekilde x ve y nükleotitleri taşıyan bir yumurtayı döllese ortaya çıkabilecek canlıyı hayal gücünüze bırakıyorum.
kısaca açıklamak gerekirse çalışmanın özü bu.
ekleme: insanlar haliyle muhtemelen yaşamazdı veya gelişim problemleri olurdu gibi tepkiler veriyor. hayal gücü çok kısıtlı olan bu arkadaşlara durumu açıklayalım.
bu daha ilk adım. yani ilk defa sentetik nükleotitler üretilmiş ve ilk defa bir canlı genetiğine dahil edilmiş. evet, dna'sına x ve y sentetik nükleotitleri konan gelişmiş ilk canlı yaşamayacak. belki w ve z nükleotitleri konanda gelişim problemleri olacak.
ancak binlerce yeni nükleotit ve binlerce çalışmayla 5000 yıl sonra nihayet bir gün üretilen sentetik nükleotitlerden gelişmiş ve fonksiyonel bir canlı ortaya çıkacak.
zaten bilim böyle o alana tek tek tuğla koyularak oluşur. öyle cem yılmaz'ın bahsettiği "kansere çare bulunmuş ama tam kansere değil" gibi magazinsel bilim haberleri gibi olmaz. bir günde bir çalışmayla mucizevi bir şekilde fonksiyonel bir canlı üretilecek demiyoruz. biraz hayal gücünüz olsun ya.
bir gün, belki binlerce yıl sonra, tamamen sentetik nükleotitlere sahip dna barındıran fonksiyonel bir canlı üretilecek diyoruz.
bu çalışma bu yolun ilk adımı. önemi de bu zaten. ilk tuğlayı x ve y nükleotitlerini bularak koymuşlar. ikinci tuğla bunları canlı dna'sına entegre etmek olmuş. bir gün ev tamamlanır, siz kafanızı yormayın, hayal edin.
normal dna'da adenin guanin, sitozin, timin isminde 4 bileşen varken ve belirli bir dizilimle sıralanıyorken bu bilim adamları fazladan x ve y olarak iki bileşen daha oluşturup bunu da sarmala katmışlar ve bugüne kadar hiç olmayan yeni bir dna yapısı oluşturmuşlar. bunlar şu an tek hücreli olarak yaşayabilecek organizmalar, kompleks yapılar değil. henüz de uygulamaya geçmemişler.
bazıları yukarıda urey miller deneyinden bahsetmiş. söz konusu deney belirli şartlar altında "kendi kendine" bir yapı oluşup oluşamayacağı üzerine idi. o deney evrimsel bir gelişmenin yoktan canlı üretip üretemeyeceğini sınıyordu. buradaki bilim adamlarının böyle bir kaygısı yok, bir ortam hazırlayıp bırakmış falan değiller. direk kendileri üretmişler. taslak olarak hazır bir dna aldılar mı her ne yaptılarsa bilmiyorum, aldılarsa insan dna'sı mı, patates dna'sı mı, çok da açık yazmıyor haberde. ama sonuçta üretilen şey yeni.
canlı üretilmesi olarak özetlenebilecek bir durum değil, ama çok hızlı çoğalan, çöp yiyip havaya oksijen üreten bakteriler laboratuvarda türetilmek üzere sanırım. ya da çeşit çeşit biyolojik silahlar.
temkinli yaklaşılması gereken gelişmedir..
uzun uzun yazıp yine sildim.. ancak şu noktaları hatırlatmak isterim..
miller-urey deneyi, abiyogenez görüşünü sınamak için yapıldı ve başarılı oldu.. burada cansız maddelerden canlıların nasıl oluştuğun kökeni açıklanmaya çalışıldı..
yapay organlar konusunda da epey yol kat edildi ve günümüzde 3d yazıcılar sayesinde sağlık alanında inovatif gelişmeler söz konusu.. yapay insan kalbi ve üretilen yapay organlar olsa da, organ nakilleri için önümüzde uzun bir süreç olduğu da dikkat çekmekte..
2012 yılında yayınlanan bir habere göre de sentetik dna üretildi.. yaşamın kimyasının taklit edildiğini duyuran bu haberin içeriği ise; dna ve rna'nın daha basit moleküllerden nasıl oluştuğunun mekanizmasının açıklanmaya çalışılması..
science dergisinde yayınlanan araştırmaya göre; sentetik dna'lar, doğal dna'lar gibi hem genetik bilgilerimizi taşıyor, hem de doğal olanlar gibi değişime de uğrayabiliyor.. işin daha ilginç yanı bu dna'lar birbiri ile etkileşime de girebiliyor.. yapay-doğal nükleotid etkileşimi olarak da düşünelim ve bu bilgi de aklımızın bir köşesinde dursun..
ocak 2017'de çıkan farklı bir kaynaktan duyurulan haberde ise; ilk-stabil-yari-sentetik-mikroorganizma-olusturuldu..
şimdi burada cevaplanması gereken bir kaç soru aklıma takıldı
1. insan yaşamının tüm kodları çözüldüyse mevcut bilindik kodların iyileştirilmesiyle tedavi neden mümkün olamıyor?
2. mevcut durumumuz "çözülemeyecek kadar mutasyona uğramış hal" ile evrimde bu noktadaysak, yapay/sentetik canlıları normal mi karşılamalıyız?
3. üretilen bu mikroorganizmaların ilaç yerine biyolojik silah olarak kullanılma olasılığı var mı?
iyidir, kötüdür demek için henüz erken ancak anlaşılan o ki makalede reddedilen yapay nükleotidin kabulü ve uygulanan tekniğin vurgusu yapılmış..
şimdilik sadece laboratuvarda kalacağı öngörülüyor..
ek okuma: bakterilerin genetik karakterleri