Bir Şeyler Okur ve Düşünürken İç Sesi Kullanmak Nasıl Mümkün Oluyor?
bir şey okur veya düşünürken , okuduğu veya düşündüğü şeyleri resim , ses veya koku olarak algılayan insanlar var. düşünür ve okurken iç sesini duymayan kişiler rüyalarını da sessiz görüyor.
yapılan araştırmalara göre insanların %80’i kitap okurken iç sese sahip. yaklaşık %10’luk bir kısmın okudukları metne göre iç sesleri oluyor ya da olmuyor( mesela bir kişi game of thrones’u dizisini izlemeden okuduğunda kafasında hiç ses duymamışken , dizisini izledikten sonra okuyunca kitaptaki karakteri dizide canlandıran oyuncuların sesiyle kafasında seslendirdiğinden bahsetmiş) ve diğer %10’luk kısım iç sese sahip değil. kitap okurken iç seslendirme yapmayanların büyük çoğunluğunu işitme kaybı olan veya dislektik kişiler. (hatta bazı psikologlar dislektiklerdeki okuma güçlüğünün nedenini iç sesleri olmamaları olarak görüyor.) dislektik olmasına rağmen iç konuşma yapabilen kişiler de mevcut. doğuştan işitme engelli olan kişilerde ise iç seslendirme olmamasıyla birlikte olayları resimler halinde canlandırma var. (işitme engelli bir kişi kitap okurken içinden hiçbir ses duymadığını fakat gözünün önünden karakterlerin , resimlerin ve okuduğu metnin işaret diliyle ifade edilişi geçtiğini söylemiş.) sonradan işitme duyusunu kaybeden kişiler sesli rüya duymaya ve iç sese sahip olmaya devam ediyorlar.
okur veya düşünürken iç sese sahip olanlar 2 farklı gruba ayrılıyor. ilk grubu sadece kendi sesini duyan kişiler oluştururken 2.grup okuduğu metne göre farklı seslendirme yapan kişilerden oluşuyor. 2. gruptaki kişiler okudukları karaktere göre cinsiyet ve aksan değiştirdiklerinden bahsetmiş. psikologlar 2. grupla şizofreni arasında bağlantı olabileceği düşünüp bu konuda araştırma yapmış fakat arada bağlantı bulunamamış. kişi kendi isteyerek bi sesi hayal edince beyni şizofren bir kişininkinden farklı çalışıyormuş.
peki nedir bu iç konuşma?
daha yeni yeni incelenmeye başlanan bi konu olduğundan hakkında net bilgilerdense birkaç tane teori mevcut.
rus psikolog vygotsky’ye göre iç konuşmalar erken çocukluk döneminde kendi kendine konuşmanın gelişmesiyle başlıyor.iç konuşma sırasında vücudumuzda normal konuşma sırasında gerçekleşen biyolojik sürecin aynısı gerçekleşiyor. iç sesler de gırtlakta küçük kas hareketlerine bağlı oluşuyor yani aslında duyalabilir olmaları gerektiği halde sessiz kalıyorlar. (ve bu da bazen içimizden düşündüğümüz şeyi yüksek sesle söylememize neden oluyor.)
nörobilimcilerce beyindeki angular gyrus tarafından gerçekleştiği düşünülüyor. evrimsel olarak normal beyin görülen değil duyulan şeyi direkt anlamak için kurulmuş (yazı dillerinin daha yeni olmasından dolayı). yazılan bir sözcük görünce visual cortex sayfadaki sembolleri tanır ve angular gyrus'a görsel sinyaller yollar. ve bu olay görsel sinyalleri işitsel sinyallere dönüşmesine neden olur.(duyduğun kelimelerin işitsel sinyallere dönmesiyle aynı). burada işitsel sinyal kavrama bölgesinden(wernicke's area) geçip hafıza , duygu , karar verme ve motor fonksiyonlarıyla bağlantı kurabilir.
dil bilimci mark scott corollary discharge adı verilen kendi ürettiğimiz duygusal deneyimleri dış uyarıcılardan ayırmamıza yardım eden ve içsel konuşmalarımız üstünde önemli rolü olan beyin sinyalleri bulmuş. hareketlerimizi tahmin edip kendi kendimizi gıdıklamamızı engelleyen sinyalde bu. hareketi önceden tahmin etme mekanizması işitsel sistemde de aynıdır. biz konuşurken duyduğumuz dış sese paralel olarak onun kopyası iç ses oluşturulur. scott'un tahminlerine göre corollary discharge tarafından oluşturulan sesimizin içsel kopyası herhangi bir dış ses olmaksızın oluşturulabilir. yani kendi kendimize konuşurken duyduğumuz sen gerçek sesimizin içsel kopyası.
bir başka teoriye göre okumak konuşmak gibi dudak , ses telleri ve gırtlak hareketlerine bağlı bir eylem. konuşmayı öğrenirken hangi ses için ağzımızı nasıl hareket ettirmemiz gerektiğini öğreniyoruz. okumayı ilk olarak sesli olarak öğreniyoruz yani kelimeleri gördüğümüzde hangi kas hareketi sonucu nasıl ses çıkacağını da öğrenmiş oluyoruz. yani içimizden okurken kaslarımız dıştan okumamızdaki gibi hareket ediyor ve beynimiz bu hareketlerin hangi seslerle eşleştiğini bildiği için o sesleri hatırlatıyor olabilir.
işitme kaybı olan veya işitme engelli insanlarda iç ses durumu biraz daha farklı. işitme engelli kişiler düşüncelerin sesli olarak değil de işaret diliyle akıllarından geçtiklerini belirtmişler. belirli bir yaştan sonra işitme kaybı yaşayan insanlar ise rüyalarını hala sesli gördüklerinden bahsetmişler.
çalışmalar işitme kaybı olan kişilerin iç işaretlemeyi nasıl yaptığına ışık tutmuş.
işaret dili iç işaretleme olarak duyma engeli olan kişilerde kısa dönem belleğe kaydediliyor bu da işitme engeli olmayan insanlarda iç sesin kısa dönem olayları hatırlatmasıyla aynı işlevde oluyor. beynin bölgeleri iç sesle birlikte kişilerin işaretleri düşünmesiyle aktif hale geliyor ve kişilere kendi dillerinin cümle yapısından bağımsız farklı bir düşünme yolu oluşturuyor.
normalde iç sesimiz okuduğumuzu anlamamızı kolaylaştırsa da insanların bir kısmı okurken iç seslerinden rahatsız olduğunu , anlamalarını zorlaştırdıklarından bahsetmiş. ayrıca iç sesimizin okuma hızımızı yavaşlattığı da bir gerçek. okurken beynin anlamsal ve görsel olarak hız sınırı yokken içimizdeki ses yüzünden dakikada max 150 kelime okuyabiliyoruz.
bazen okurken sesli şekilde içimizden okuduklarımızı tekrar etmemize rağmen iç sesimizi dinlemeyiz ve okuduğumuz şeyi anlayamayız. okuduğunuz şeyi daha iyi anlayabilmek ve aklımızda daha uzun kalmasını sağlamak için belirli aralıklarla durup geldiğimiz yere kadar neler yaşandığını düşünüp ileride neler yaşanacağını tahmin etmeye çalışılabilir.
içsel tekrar susturulabilir mi?
beyin bazen bazı şeyleri otomatik olarak görsel algılayıp içsel tekrar etmiyor. örneğin 2016 ya bakınca ikibin onaltı diye içinizden tekrarlamak yerine muhtemelen sadece bakıp geçeriz. ama iç ses susturulmasıyla doğru orantılı olarak anlam kayıpları ve uzun süreli hatırlayamama sorunları ortaya çıkıyor.
okurken sakız çiğnemek , müzik dinlemek , içinden hımmmmmm , lalalala tarzı şeyler söylemek veya belirli periyotlarla sayı saymak yani beynin dikkatini dağıtmak iç tekrarı susturmak için uygulanabilecek yöntemlerdir.