FUTBOL 2 Kasım 2022
11,1b OKUNMA     344 PAYLAŞIM

Bu Sene Avrupa Kupalarında Oynayan Futbol Takımlarımızın Başarı İhtimali Ne Kadar?

Bu sene Avrupa'da ilerler miyiz? Kimleri eleyebiliriz? Bu soruların cevabını farklı açılardan arıyoruz.
Fotoğraf: Twitter @Fenerbahce

1. türk futbolunun 2020'lerdeki yerinin belirlenmesi adına belki de en kritik sezonu yaşıyoruz

4 takımımızın 3'ü gruptan çıkmayı garantilemiş ve bir tanesi son maçları bekleyecek olsa da, çizilen bu grafik bir başarı mı yoksa zamanın şartları gereği denk geliş mi diye bakmak lazım. bununla birlikte, gruptan çıkma ihtimallerine de bakalım:

fenerbahçe - avrupa ligi b grubu

gerçek bir zayıf halka olan aek larnaca'yı direkt es geçiyoruz; lucescu'nun ağladığı kadar olmasa da gerçekten saçma bir durum içinde olan dinamo kiev'in savaş süreci uzadıkça yaşadığı problemleri de göz önüne alırsak git gide eriyen bir halde. dolayısıyla zaten rennes'le birlikte fb'nin bu gruptan çıkması sürpriz değil.

son maç d.kiev ile. rennes'in aek'yı büyük ihtimalle yeneceğini düşünürsek fb adına grubu lider bitirmek için tek şans genel averajda önde bitirmek (rennes'le fb'nin ikili averajı eşit). aksi takdirde grubu 2. bitirip şampiyonlar lig'nden düşenlerle playoff oynayacak. o yüzden dinamo kiev gibi her ne kadar kötü durumda olsa da buz gibi bir takıma karşı deplasmanda averaj kasmak zor olacak.

trabzonspor - avrupa ligi h grubu

bana göre başta yanılgıya düşülen bir grup. ferencvaros iyi yönetilen bir kulüp, geçen sezon başında ayrılan s.rebrov'un ardından getirdikleri p.stöger'le kan uyumu yakalayamayan takım için "bu oyunculara batılı-efendi adam yaramıyor" diyip sezon ortasında eli maşalı s.çerçesov'u getirdiler; ki o da tam isabet bir hoca, iki sene önce rusya'nın hocasıyken ş.güneş'e ders vermişti hatırlarsınız:


şimdi onun hocalığında her oyuncu kendi çıtasını yükseltti, yani olumlu sürprizlere açık bir potansiyelleri zaten var. as monaco ise kimyasını istikrarlı koruyamayan bir kültürde; yüksek bonservise dayalı kadro sirkülasyonu çoğu oyuncunun odağını takım başarısından ziyade bireysele kaydırıyor. dolayısıyla ferencvaros'un aksine olumsuz anlamda sürprizlere açık bir takım. kızılyıldız ise kağıt üstünde en zayıf halka olmasına karşın toprakları hala bereketli, ve kadro iskeletindeki bazı oyuncular bizim ligde gayet iş yapabilecek bir takım (ki borjan, milunovic, pesic zaten yapmıştı).

son maç ferencvaros ile trabzon'da. ne yapıp edip kazanılması gereken bu maç galibiyetle biterse bile trabzon'un akıbeti monaco'nun kızılyıldız'a karşı ne yapacağına bağlı olacak: monaco yenerse trabzon 3. olup konferans ligi'ne düşecek, berabere kalırsa trabzon 2. bitirip şampiyonlar ligi'nden düşenlerle playoff oynayacak.

trabzon berabere kalırsa: monaco-kızılyıldız maçı eğer bir tarafın galibiyetiyle biterse trabzon 3. bitirecek. ama berabere biterse, kızılyıldız trabzon ile aynı puana gelecek. ikili averajda durumlar eşit zaten, işin ilginci genel averajları da aynı (+1), o yüzden 6 maç sonunda daha çok gol atmış olan öne geçecek ve grubu 3. bitirecek.

trabzon yenilirse: hala 3. bitirme şansı var, o da kızılyıldız monaco'ya karşı trabzon'dan daha ağır bir mağlubiyet alıp genel averajda geriye düşerse. yok eğer kızılyıldız da aynı averajda bitirirse, yine iki takım arasında daha çok gol atmış olan 3. bitirecek.


başakşehir - konferans ligi a grubu

bu grupta beklentilerin aksi gerçekleşmedi. zayıfın da zayıfı rigas fs'yi direkt es geçiyoruz. geçen sezon kendilerini avrupaya taşıyan iki stoperini de sezon başında kaybeden ve bir tanesinin yerini solbekten devşirerek doldurmak zorunda kalan, geriye kalan vasatın altındaki kadronun görece en iyisi diyebileceğimiz santrforunu ise sakatlığa kurban veren hearts'ı da dolaylı yoldan es geçersek zaten başakşehir'in sezona kötü başlayan ancak kadrosu o kadar kötü olmayan fiorentina'yla birlikte gruptan çıkacağı aşikardı.

son maç istanbul'da hearts ile. fiorentina'nın büyük ihtimalle rigas'ı yeneceğini düşünürsek, ikili averajda başakşehir üstün olduğu için, başakşehir'e liderlik için fark mark kovalamadan galibiyet yetiyor.

2. bitirilmesi halinde: avrupa ligi'nden aşağı düşüp gelme ihtimali olan roma, union berlin, braga, feyenoord, midtjylland, monaco gibi takımlar playoff turu için kapıda bekliyor.

sivasspor - konferans ligi g grubu

esas başarının bu grupta kaydedildiğini görüyoruz. yıllardır kurduğu sistemle avrupa kupalarında kendini her daim göstermeyi başaran slavia prag'ın, ve her ne kadar rumen futbolunun aşağıdaki linkte değindiğim o 'potansiyelini gerçekleştiremeyen' doğasının ürünü olsa da cfr cluj'un olduğu gruptan çıkmak, sezona çok kötü başlayan sivas adına, her ne kadar grubun gerçek zayıf halkası ballkani'ye kendi evinde mağlup olmuşsa da, bence başarı.


son maç deplasmanda s. prag ile. ilk maçta 1-1'le yetinmelerine rağmen sivas'ı domine ettiklerini hatırlarsak çok zor maç olacak. sivas buradan beraberlik bile koparsa grubu lider bitirmeye yetiyor.

ama yenilirse: s. prag sivas'la aynı puana ulaşacak ve ikili averajda öne geçecek. ancak, cfr cluj ballkani'yi yenerse o da aynı puana ulaşacak ve bu sefer üç takım arasındaki maçlara bakılacak, ki sivasspor o ihtimalde 1. olmayı garantiledi, dolayısıyla grubu yine lider bitirecek.

şu anki 3'lü puan durumu:


ama cluj yenemezse, sivas s. prag'a karşı ikili averajı kaybetmiş olacağı için grubu 2. bitirecek ve avrupa ligi'nden düşenlerle playoff oynayacak.

ihtimaller böyle ama acı gerçek şu ki; lider olarak çıksak bile, kaçındığımız eşleşmeyi büyük ihtimalle sadece 1 tur ertelemiş olacağız. yani muhtemelen, playoff'lar sonrası gelecek takımlar zaten yine istemeyeceğimiz çapta olacak.

2. ama ilerlemek için mecburen bu kağıt üstünde istemediğimiz takımları elemeliyiz, peki eleyebilir miyiz?

avrupa normlarına bu sene ne kadar yakın/uzağız? oynadığımız bazı grup maçları yüzeysel de olsa bunun sinyalini verdi:

fenerbahçe

gruptaki esas rakibi -ve üst turlarda eşleşeceği takımlara en yakın modeldeki- rennes'e karşı ilk maçta tempo açısından yetişemediğini ve daha temkinli bir oyunla başladığını, rakibin kırmızı kartından sonra oyunu doldur-boşalta çevirdiğini, son dk'da gelen penaltıyla beraberliği kurtardığını izledik:


ikinci maçta ise fb'nin kendi evinde olmasının verdiği etkiyle daha açık bir oyun oynadığını, ama kısa sürede 3 farklı geriye düşülmesiyle birlikte, tecrübesi düşük rakibinin aynı oyunu oynamayı bırakıp geriye çekildiğini, fb'nin ise bundan iyi faydalanarak son kertede j. jesus'un meziyetli ayakları devreye sokmasıyla birlikte dar alanların iyi işlendiğini gördük.

fb, jorge jesus özelinde her oyuncunun %110'una ulaşabildiği bir ortamın içinde, ve aynı zamanda oyunu okuma + doğru hamleler yapma gibi büyük avantajlara sahip. özellikle şl'den gelecek takımların hocalarına bile baktığımızda j. jesus çapında biri pek yok; evet birçoğu modern futbolun gidişatına uygun ve hatta bu yolu ilerde kendi belirleyebilecek potansiyelde hocalar, kadroları da fb'den iyi, ama henüz j. jesus maharetinde değiller. dolayısıyla fb'nin en büyük avantajı hocası diyebiliriz.

trabzonspor

modern futbol yolunu doğru kateden ferencvaros karşısında deplasmanda düşülen aciz durum, rakibin kırmızı kart görmesine rağmen galip gelmesiyle doğan umutsuzluk, grubun oyun temposu en yüksek takımı olan monaco'ya karşı trabzon'un kendi temposunu da aşarak kazandığı maç ile birlikte yerini acaba'ya bıraksa da, bunun trabzon'dan ziyade monaco'nun o bahsettiğim olumsuz sürprize açık halinden kaynaklandığı, ts'nin kızılyıldız mağlubiyetiyle onaylanmış oldu. ts kendi kalibresinde / bir tık üstü / veya bir tık altı yabancı rakiplere karşı istikrarlı bir şekilde duramıyor.


eğer 2. bitirip avrupa ligi'ne devam edilirse zaten bu durum devam edecek ve şampiyonlar ligi'nden gelenlerle eşleşileceği için, daha ileri gitme durumu pek görünmüyor. yok eğer 3. bitirip konferans ligi'ne düşülürse, o zaman eşleşeceği rakibe bağlı tamamen o anki şartların belirleyeceği bir akıbeti olacaktır trabzon'un. konferans ligi'nde gruplarını 2. bitirme ihtimali olan fiorentina, anderlecht, partizan, köln, az alkmaar, basel gibi takımlarla eşleşme olasılığı var, bu takımlara karşı o günkü futbol şansını bekleyeceğiz. yok bunlar değil de silkeborg, cluj, pyunik, molde vb takımlarla eşleşilirse o zaman daha rahat düşüneceğiz.


başakşehir

bu sezon daha geçiş oyunu odaklı oynamaya başlayan bş'nin, gruptaki esas rakibi olan fiorentina'ya karşı ilk maçta yakaladığı geçiş fırsatlarını iyi değerlendirerek aldığı galibiyetin, rakibin kötü günlerden geçtiği bir dönemden faydalanarak alındığını sonraki süreçte daha iyi gördük zira deplasmanda oynanan maçta başından sonuna oyunu istediği gibi götüren bir rakip izledik. bş'nin bu noktada fiorentina'nın hücum varyasyonlarına karşı paralize kaldığını, ciddi savunma hataları yaptığını da gördük.

yine de başta dediğim gibi bu sezon daha çok 'fırsat değerlendirme' üzerine oynayan bir bş izlediğimiz için, ister grubu lider bitirip bir sonraki turda / ister 2. bitirip playoff'ta, eşleşeceği güçlü rakiplerin o anki hata/boşluk verme ihtimallerine karşı daima değerlendirme ihtimali olan bir takımımız var diyebiliriz. yani fb ile birlikte sürpriz yapma ihtimali olan diğer türk takımı bş bence.

sivasspor

kendi çapında başarılı maçlar çıkarsa da, grubun en nitelikli takımı slavia prag'a karşı kendi evinde yenen baskı bana ilerki turlar için şahsen ümit vermiyor. çünkü zaten buradan sonra eşleşeceği en kötü rakip yine bu ayarda olacak. buna bir de yine kendi evinde grubun en zayıf halkası ballkani'ye maçı verebilmiş olduğunu da eklersek, ocak ayı'nda ciddi birkaç transfer yapıp hava yakalanmazsa, dereler tersine akmadıkça sivas'ın ilerleyebileceğini düşünmüyorum.

bu düşünceyi kırıp umutları arttırmanın tek yolu, sivas'ın son maçta s. prag'a karşı yensin-yenilsin fark etmez, nitelikli bir oyun ortaya koyması. o zaman belki değişik bir şeyler düşünülebilir.

uzun lafın kısası, türk futbolunun 2020'lerdeki yerinin akıbeti hakkında son yılların en kritik sezonundayız

bu sezonla birlikte avrupa turnuvaları çok daha zorlaşacak. şu anki görüntümüzü / vadettiğimiz umudu, ocak'ta yapılacak takviyeler / kaydedilecek gelişimlerle birlikte daha da arttırma ihtimalimiz olacak. inşallah bunlar gerçekleşir ve avrupa'da ilerleyebildiğimiz kadar ilerleriz.