İŞ HAYATI 22 Nisan 2019
63,9b OKUNMA     804 PAYLAŞIM

Çalışarak Zengin Olmak Gerçekten de İmkansız mıdır?

"Çalışarak zengin olunmaz" mottosuyla büyüyen kuşaklar olarak refaha ulaşma konusunda bir ön yargı oluşturuyor olabiliriz.
American Psycho (2000)

"çalışarak zengin olunmaz" önermesinin doğruluğu, zenginliğin tanımı üzerinde bir uzlaşma sağlanmadıkça irdelenemez.

zenginlik nedir?

çalışmak zorunda olmamak olabilir, hedeflenmiş belirli bir servete ya da varlığa sahip olmak olabilir. altında belli sayıda kişi çalıştırarak onların maaşını ödemek olabilir. belirli bir miktarda pasif gelire sahip olmak olabilir. uzar gider bu anlamda zenginliğin tanımı.

çalışarak zengin olunmaz derken kastedilenin maaşlı çalışan olmak olduğunu düşünüyorum. bu durumda, maaşlı bir çalışan için hayat standartlarını sürekli olarak artırmaya çalışmak zengin olunamayacağını garanti edecektir bu doğru. peki sizi sürekli olarak daha büyük/pahalı ev araba vs. metalara sahip olmaya iten şey tam olarak nedir?

daha fazla tüketebilmek için daha fazla çalışmak zorundaysanız ve bu çalışmayı maaş/ücret alarak yapıyorsanız bu önerme doğrudur çalışarak zengin olunmaz. ama kendinize bir hedef belirler ve özel hayatınız dahil her şeyi bu hedefle uyumlu olacak şekilde ayarlarsanız evet işte o zaman çalışarak zengin olunur. bu zenginliğin tanımı da pasif gelir üzerinden yapılır.

pasif gelir nedir?

pasif gelir belli bir miktar birikim (sermaye) kullanılarak/kiralanarak elde edilen gelirin olduğu gibi harcandığı durumda dahi ana birikimin kendi değerini kaybettirmeden aynı geliri sürekli üretebilmesini sağlayan gelirdir.

bu gelir faiz geliri, hisse senedi temettüleri, diğer finansal enstrümanlar, gayrimenkul sermaye gelirleri olabilir. türkiye ölçeğinde devletin saçma politikalarından dolayı türk lirası faiz geliri hiçbir zaman hiçbir şekilde pasif gelir olarak değil tam aksine pasif gider olarak kabul edilebilir.

verimsiz ekonomik yapı üzerinden üretilen enflasyona karşı bile sermaye erozyonunu engelleyemediğinden dolayı türk lirasından elde edilen faiz geliri hiçbir zaman reel gelir haline gelemediği için pasif gider haline gelir. bu nedenle, türkiye koşullarında genellikle gayrimenkul sermaye gelirleri ya da döviz tevdiat gelirleri kısmen pasif gelir üretici finansal enstrümanlar olabilir.


bu anlamda kişi belli bir miktar pasif gelire sahip olup bunu sabit bir hayat standardını koruyacak şekilde geliştirmek isterse bunun üzerinden zenginlik tanımını kendisine göre yapabilir ama hayat standardını yükseltme amacından sapmıyorsa evet bu kişi ücretli/maaşlı çalışarak zengin olamaz. ücret/maaş şeklinde yazıyorum çünkü ücreti özel firma çalışanı maaşı ise devlet çalışanı (memuru) alır.

ama eğer bu kişi kendisiyle aynı sosyoekonomik seviyede olmayan biriyle bir evlilik yaptıysa, bir veya daha fazla çocuk yaptıysa, kısacası bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sayısı arttıysa bu kişinin,

1) hem bu pasif gelire ulaşma süresi uzar,

2) hem bu pasif geliri üretmek için ihtiyaç duyacağı sermayeyi biriktirme hızı yavaşlar,

3) hem de zenginliğin tanımını yapacağı pasif gelir seviyesi reel olarak artar.

diğer alternatif ise kendi işini kurup o iş için çalışarak zengin olma hedefi taşımaktır. kuşkusuz buradaki zenginlik seviyesinin daha yüksek olması mümkündür ama bunun için türkiye ne yazık ki elverişli bir iş ortamının bulunduğu bir ülke değildir. bu, bugün bu amaçla kurulmuş kobilerin hemen hemen hepsinin batmanın eşiğinde olduğu gerçeğinden de anlaşılabilir.

en basitinden devletin yap-işlet-devret modeliyle yaptırdığı devasa yatırım işlemlerinden çıkarabilirsiniz. eğer benim ikili ilişkilerim sağlam olsaydı kendi şirketimi kurmak için devasa paralara ihtiyacım yok. birkaç bin liralık evrak işiyle bir şirket kurulabilir. devletin geçiş garantisi verdiği, devlet bankalarının kefil olduğu bir projeyi benim şirketim de üstlenebilirdi. böyle bir durumda da zenginliğin tanımı çok çalışmaktan ziyade ikili ilişkilerdeki avantajlar üzerinden ilerlerdi.

yani global ölçekte merkez kapitalist ülkeler için kendi işini kurmayıp maaşlı çalışan olmayı tercih eden kesimi belki risk almama korkaklığıyla suçlayarak bu kişilerin diğerleri kadar zengin olmamasını normal karşılayabilirsiniz ama türkiye ölçeğinde koşullar eşit olmadığı için hemen hemen kimse pek de kendi işini kurma sevdalısı değildir.


bir başka nokta ise para hırsıdır. kendi işini kuran insanın para hırsına kapılması bu kişiyi hiçbir zaman zengin yapamayacaktır. bu tıpkı maaşlı çalışan insanın kariyer hırsına benzer yani bunun bir sonu yoktur. zaten zenginliği göreceli yapan şeylerden biri de budur.

bir yanda "1 milyon tl nakit param olsa ondan elde edeceğim pasif gelirle hiç çalışmam" diyen 5-6 bin lira maaşlı bir low class beyaz yakalı varken, diğer yanda milyon liranın üzerinde en az 8-10 tane evi olan bir genel müdür hala hırsla yönetim kurulu başkanı olmak için kariyer hedefleri peşinde koşabilir. ya da aynı senaryoyu kendi işini belirli bir gelirle kurmayı başaran farklı tipte sermayedarlarda da görebilirsiniz.

bu nedenle zengin olmak tanım itibarıyla çok kolay değildir

global ölçekte serveti 10 milyon doların üzerinde olan kişiler zengin olarak tanımlanmaktadır ama bence zengin olmak istediğin standartlarda yaşarken maddi açıdan çalışmak zorunluluğu duymamaktır. bu açıdan baktığımda şahsen türkiye ölçeğinde 1 milyon dolarlık bir servet ve bunun getireceği aylık ortalama 20-25 bin liralık pasif gelir, bekar bir insan için gayet de zenginliğin tanımı olarak değerlendirilebilir ama bu konu da dediğim gibi özneldir ve kişiden kişiye değişir. kimi için bu paranın yarısı bile muhteşemken kimi 10 milyon dolarlık servetle de kendini mutlu hissedemeyebilir.

300 Milyar Dolar Servet Yapan John D. Rockefeller Nasıl Bu Kadar Zengin Oldu?