TARİH 16 Mart 2018
36,8b OKUNMA     760 PAYLAŞIM

Çayınızı Kahvenizi Alın Gelin: Roma'yı Büyük Roma Yapan İmparator Augustus'un Hayatı

MÖ 16 Ocak 27 – MS 19 Ağustos 14 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nu yöneten Caesar Divi Filius Augustus'un hayatı.
iStock

julius caesar 'ın kız kardeşi julia 'nın kızı atia ile octavius 'un oğludur. adı, ilk başlarda octavius daha sonradan ise j. caesar'ın evlat edinmesiyle octavianus olmuştur.

j. caesar, senatus ' da pompeius 'un heykelinin dibinde öldürüldüğünde; octavianus, makedonia ' daki apollonia kentinde bulunuyordu. 18 yaşındaydı ve 19 'una girmesi için daha altı ay sekiz günü vardı. j. caesar 'ın öldürüldüğünü ve onun vasiyetinde onun tarafından evlat edinildiğini, yönetimi ve varlığının dörtte üçünü ona bıraktığını öğrenince, harekete geçmiştir. babası ve annesi o'nu uyarmıştır. hatta annesinin, roma 'ya gitmeyi kafasına koymuş oğluna; yönetim için sabretmesini, acele davranmamasını nasihat ettiği de söylenir.

i.ö. 44 yılının nisan ayında, gizlice brundisium yakınındaki lupae kasabasına ayak basmış ve gaius julius caesar (octavianus) adını almıştır.brundisium 'daki lejyonlar * onu julius caesar 'ın mirasçısı ve oğlu olarak bilmişlerdir. j. caesar 'ın, sağlığında iyi davrandığı kişiler, yakın arkadaşları, onun tarafından azad edilmiş köleler ve askerleri -bu askerler makedonia 'daki orduya araç gereç ve para sağlamakla görevliydiler.- birer birer octavianus 'un çevresinde toplanmaya başlamıştır. çeşitli yörelerden toplanan vergileri, paraları taşıyan bir grup asker de, octavianus 'u önder * olarak selamlamış ve ona eski komutanları j. caesar 'ın öcünü alması için, yardım sözü vermişlerdir. fakat octavianus ılımlı bir tavır takınmış ve onların önerisini o an için geri çevirmiştir. [ aynı sıralarda, marcus antonius ise, julius caesar 'ın cesedi önünde, intikam yeminleri edip, gözyaşları döküp, duygulu sözlerle halkı galeyana getirmemiş miydi?]

octavianus 'un, zirve yolundaki ikinci önemli durağı; marcus tullius cicero ile buluşmasıdır. [puteoli 'de, 18 nisan] m. t. cicero, octavianus 'u, m. brutus ile c. cassius yanlılarına [j. caesar 'a suikast tertip ederek onu öldürenler] karşı intikam duygularıyla değil de, uzlaşıcı bir tutumla yaklaşmaya ve -buraya dikkat- roma 'nın geleceği için tehlike olarak gördüğü marcus antonius 'a karşı birlikte hareket etmesi için ikna etmeye girişti. daha sonraki gelişmelerden ötürü başarılı olmuştur da diyebiliriz.

roma 'ya yaptığı zirve yolculuğu esnasında o'na yaklaşan, o'nu destekleyen, j. caesar 'ın öcünün alınmasını isteyen emekli askerlerin bu haşin duygularını dindirmişti octavianus.

roma 'ya ulaşır ulaşmaz da kendisinin j. caesar 'ın kalıtçısı olduğunu bildirmiş, senatorlerin sevgi ve saygısını kazanmaya çalışmıştır. halk önünde comitia curiata yasa önerisini * destekleyen uzun konuşmalar yapmıştır. zira o, ancak bu yasaya dayanarak resmen j. caesar 'ın oğlu olabilecekti. halka, j. caesar 'ın vasiyetnamesinde belirttiği ve her bir roma vatandaşına verilmesini buyurduğu parayı ödeyeceğine dair söz vermiştir. bir oğul olarak babasına olan manevi borcunu ödeyeceğini belirtmiş, iktidarla ilgili planlarını gizlemiştir.

tarihçi appianos , octavianus 'un, j. caesar 'ın öcünü alacağını açıklarken, homeros 'un iliada destanında achilles 'in ölen arkadaşı patroklos için söylediği sözleri yüksek sesle okuduğunu söyler. [app., b.c. iii. 13; homeros, ilias, xviii. 98 "..arkadaşımı öldürülmekten kurtaramadığıma göre, keşke şu an ben de ölseydim."]

octavianus 'un bir diğer hamlesi de, marcus antonius 'u suçlamaktı. octavianus 'a göre, m. antonius caesar 'ı kurtarabilirdi fakat bunu yapmadı. bakınız plutarkhos ne diyor bu konuda; "..tertipçilerden biri olan trebonius, j. caesar 'ı öldürmek istediklerini dolaylı bir biçimde, caesar 'ın ispanya 'dan dönüşü sırasında, antonius 'a duyurmuştur. antonius, j. caesar 'a karşı tertibe girişileceğini iyice anladığı halde, durumu caesar 'a bildirmemiş, gizli bir sır gibi saklamıştır." [plut., antonius, xiii.] bu suçlamasının yanında, octavianus, marcus antonius 'a, caesar katillerine karşı birlikte savaş açma önerisini de getirmiştir. bu da çelişkili bir davranış veya gizli planın bir parçası olarak değerlendirilebilir.

halkın j. caesar 'a olan sevgisi ve saygısını ilk değerlendiren m. antonius olsa da, son hamleleriyle octavianus onun önüne geçmiştir bu konuda. ve octavianus ile m. antonius arasında j. caesar 'dan kalan para üzerine bir diyalog gerçekleşmiştir;

octavianus: j. caesar 'ın öldürülmesinden hemen sonra, korunması için onun evinden seninkine taşınan hazineden, -j. caesar 'ın karısı calpurnia, antonius 'a güvenerek hazinenin büyük bir kısmını j. caesar 'ın evinden alıp koruması için onun eline teslim etmiştir. bu 4000 talent kadardı.- yalvarıyorum, istediğini anı olarak al, istediğini süs eşyası olarak al, beğendiğini kendine sakla, bize verme. fakat vasiyetnamede belirtilen parayı halka ödeyebilmem için [caesar, parasının bir miktarını da halka bırakmıştı.] lütfen bana ver. ayrıca j. caesar 'ın planladığı parth savaşı için toplanan altın parayı da ver. bu toplam şimdilik 300.000 kişiye dağıtmak için yeterli. geri kalan harcamalarım için, eğer yeterince yüreklilik gösterebilirsem, belki senden ya da senin kefaletinle kamu kasasından ödünç para alabilirim; eğer sen bunu verirsen, ben de kendi malımı mülkümü bir an önce açık arttırmayla satışa çıkaracağım.
marcus antonius: olmaz!

iki ayrı hazineden söz eden octavianus, "olmaz!" cevabı üzerine, kinine kin katmış olabilir. antonius cephesinde ise şu söz konusudur; i.ö. 44, 16 martında yani j. caesar 'ın öldürülmesinden bir gün sonra, hazineyi praetor olan kardeşi gaius ve tribunus olan öteki kardeşi lucius araclığıyla ops tapınağı 'ndan almıştır; bununla ve j. caesar 'dan kalan kimi değerli şeylerle -dikkat!- kendi borçlarını ve yakın arkadaşı dolabella 'nınkileri ödemiştir. ayrıca m.t. cicero 'ya göre; (phil. ii,93) 1 nisan 'da 40.000.000 sestertius borcu olması gereken antonius hepsini ödemiş görünüyordu. [cic, phil. viii. 26: et ne tangantur rationes ad opis, id est, ne septiens miliens reciperetur. - antonius daha sonra senatoya gönderdiği mektupta barış için ortaya koyduğu şartları sıralarken, ops tapınağıyla ilgili hesaplara değinilmemesi koşulunu vurgulamıştır.] ayrıca m. antonius, octavianus 'a devlet kasasının boş, -ops tapınağındaki- paranın da kamu parası olduğunu ve j. caesar tarafından harcanmış olduğunu söylemiştir. kendisine teslim edilen paradan önemsiz bir kısmının kendisinde kaldığını, zira ileri gelen kişilerin tyrannus parası diye onu pay ettiğini, kendine de kalan paranın da j. caesar 'ın yararına kararlar alınabilmesi için kullanıldığını, aklı varsa halka para dağıtmamasını, çünkü halka güvenilemeyeceğini, denizin dalgaları gibi her an değiştiğini söylemiştir. bunlarla da yetinmeyen m. antonius, octavianus 'u vefasızlıkla suçlayıp, caesar 'ın vasiyetnamesinin senatoda onaylanmasının kendi çabasıyla gerçekleştiğini bile ileri sürmüştür.

ve bütün bunlarla octavianus ile m. antonius arasındaki ilk zıtlaşma ortaya çıkmış oluyor. her iki taraf da, karşı tarafın gerçek amacının ne olduğunu kavrıyor ve octavianus amaçlarına ulaşabilmek için kaba kuvvet yani kendine ait bir düzenli ordu kurmaya karar veriyordu. octavianus 'un, halka para dağıtarak, vatandaşların sevgisini ve desteğini kazanacağını bilen m. antonius ona parasal yönden yardım etmeyerek, psikolojik savaşta ilk hamleyi yapmıştır.

octavianus borç harçla, caesar 'dan kendine kalanlarla, dostlarının maddi desteğiyle, vasiyetnamenin gereğini yerine getirmiştir ve halka bu parayı dağıtmıştır. ve m. antonius 'un korktuğu başına gelmiştir. halkın içinde bir octavianus sevgisi yayılmıştır. pharsalus savaşının başaldığı sabah, j. caesar 'ın yaptırmaya söz verdiği venus genetrix tapınağının açılışı ve tanrıçaya adanışı için düzenlenen gösterilerin giderlerine destek vererek, kendisine duyulan sevginin daha da artmasını sağlamıştır. m. antonius ise tribuni plebis aracılığıyla lex curiata 'nın senatodan geçmesini geciktirerek ve başka güçlükler çıkararak, octavianus 'u engellemek için elinden geleni ardına koymamıştır.

i.ö. 44 yılını haziran ya da temmuz ayında, m. antonius ile octavianus yalan bir uzlaşmaya varmıştır. [j. caesar 'ın öcünü alma bahanesiyle güçleri birleştirme amacı güdülmüştür.]

halk temsilcilerinden * birisinin ölmesi üzerine, octavianus, flaminius adında birinin bu göreve seçilmesini önermiştir. fakat halk, octavianus 'un bu görevi aslında kendisi için istediğini, yaşının küçük oluşu nedeniyle aday olamadığını bildiği için, kuraldışı da olsa, oylarını ona vermek istemiştir. senato buna karşı çıkmıştır, çünkü onun güçlenmesinden [senatus, tek bir liderin sivrilmesine ve mutlak iradeyi temsil etmesinden hep korkmuştur. j. caesar 'ın öldürülmesi de bu korkunun bir tezahürüdür.] ve j. caesar 'ı öldürenleri yargılatmaya çalışabileceğinden korkmuştur. antonius da senatus 'a yaranmak için octavianus 'un bu isteğine karşı çıkmıştır. octavianus 'u yasalara uygun davranmaya çağırmış, aksi halde konsüllük görevinin kendisine verdiği bütün yetkileri ona karşı kullanabileceğini belirtmiş ve octavianus 'la arasını bir kez daha açmıştır.buna octavianus 'un m. antonius 'u öldürtme amacında olduğu iddiaları da eklenince, aralarındaki düşmanlık doruk noktasına varmıştır ve iş kaba kuvvete dökülmüştür. ilginçtir ki bu noktada, octavianus, senatus ile daha bir yakın ilişkiler kurmuştur.

m. antonius 'un senatoca kendisine verilen orduyu komutası altına almak için brundisium 'a gittiğini, m.t. cicero 'nun da bunu, antonius 'un geniş çaplı bir kıyım için roma 'ya dönüşü olarak algıladığını biliyoruz. [cic., phil. iii. 3: cumque eius (antoni) a brundisio crudelis et pestifer reditus timeretur,.....; phil. iii. 4...., si m. antonius a brundisio cum iis copiis, quas se habiturum putabat, romam, ut minabatur, venire potuisset,...; phil iv. 4; xiii. 18 -antonius ve yanındakilerin zalim ve mahvedici olarak geri dönmesinden korkuluyor..-] m. antonius 'un amacı -kendi söylediğine göre- orduyu, galia cisalpina 'ya götürmekti. yolculuğu esnasında, maaşlarının azlığından şikayetçi olup, isyan çıkaran bazı askerlerin octavianus tarafına geçmelerini önlemek için öldürüldüğü de söylenir. bu bir gözdağıydı. brundisium 'da lejyonları kendi davasına katılmaları için ikna etmeye çalışmıştı ve adam başına 100 denarius önermişti. fakat m. antonius yanılıyordu; zira octavianus, lejyonlara adam başı 500 denarius önermişti, m. antonius 'un bu komik önerisiyle dalga geçen lejyonlar ayaklandılar. tarihçi dio cassius , bu olayı m. antonius 'un cimriliğine bağlar. [dio cass., hist. rom. xlv. 12 ve 13; xlv. 13. 1-3; app., b.c. iii. 43]

octavianus ise; asker toplamaya devam ediyordu. casilinum ve calatia yörelerinde yerleşmiş bulunan, diktatör j. caesar 'ın emekli askerlerine adam başına 500 denarius söz vererek onları kendi ordusuna katılmaya ikna etmiştir.

işte bu noktada mehmet özaktürk hocamızın "ankara anıtı 'nın monumentum ancyranum ilk caput 'unda değinilen i.ö. 44 ve 43 yılı olayları" başlıklı çalışmasına göz atalım;

"..cicero, atticus 'a yazdığı bir mektupta (ad. att. 16.8) octavianus 'a değinirken, 'onun amacı antonius'a karşı savaşmaktır; böylece, bana öyle geliyor ki, birkaç gün içinde silaha sarılacağız.' demektedir. aşağıda tartışacağımız bu görüşün gerçeği ne ölçüde yansıttığını söylemek güçtür. cicero 'nun önerisi üzerine (phil. iii. 19: quorum consiliorum caesari me auctorem et hortatorem et esse et fuisse fateor) octavianus bu orduyla roma 'ya yürümüştür. m. antonius da roma 'ya doğru ilerlemekteydi. [app., b.c. iii. 40 ve iii..45] octavianus 'un kente girişinden sonra, cannutius adında bir tribunus plebis halk meclisini toplamış, octavianus da, m. antonius 'u suçlayan ağır bir konuşma yapmıştır. [cic., phil. iii. 31; phil. iii. 4 et passim; phil. xii. 12 ve xiii. 18; app., bc. iii. 53 ve 56] kenti koruyacağına ve 1 mayıs 43 gününe değin ordusunu kent yakınında bu amaçla tutacağına söz vermiştir. [cic., phil. iii. 27]

appinos 'a göre [b.c. iii. 42], octavianus 'un roma 'da antonius 'a karşı yaptığı bu konuşmadan sonra, askerleri, antonius ve octavianus arasında kurulu bir birliği desteklemek ya da yalnız octavianus 'u korumak ve j. caesar 'ı öldürenlerden öc almak için geldiklerini düşünerek, eskiden kendi komutanları, şimdi ise konsülleri olan antonius 'a karşı savaş açılmasına kızmışlardır. kimileri, kendilerininkinden başka silahlarla görevlerini yerine getiremeyeceklerini söyleyerek, kendi silahlarını almak üzere evlerine dönmek için izin istemişlerdir. kimileri ise gerçeği dolaylı olarak açıklamıştır. octavianus, artık her şey kendi beklentisine ters gittiği için, ne yapacağını bilememiştir. bununla birlikte onları kaba güçten çok ikna yoluyla yanında tutabileceğini umarak, onların arzularına boyun eğmiştir; onlardan kimilerini kendi silahlarını getirmeleri için, ötekilerini ise geri dönmemek üzere evlerine yollamıştır. düş kırıklığına uğradığını belli etmeyerek, geri kalan bütün askerleri toplayıp, onları öven bir söylev vermiştir; onlara yeniden armağanlar dağıtmış ve onları daha da cömertçe ödüllendireceğini söylemiştir zira onlardan babasının askerleri olarak değil de dostları olarak ivedi durumlarda yararlanmıştı. bu sözleri söyledikten sonra, 10.000 askerden yalnız 1000 askeri ya da 3000 askeri kendi yanında kalmaya ikna edebilmiştir.

...

daha sonra, m. antonius 'un da roma 'ya geldiğini, fakat kente kendisini koruyacak en seçkin yalnız 1000 askerle girdiğini i.ö. 6 ocak 43 'de piso 'nun senatoda m. antonius 'u savunurken, cicero 'ya verdiği aşağıdaki yanıttan anlıyoruz.

'ey romalılar, cicero 'nun m. antonius 'a yönelttiği şu çok ağır ve tartışma götürmez suçlamalara bakın. fakat bu suçlamalardan başka, m. antonius 'un roma kentine bir ordu sevketmek üzere olduğu, ama octavianus 'un başka bir orduyla daha önce davranıp onu engellediği, onun da korkup kaçtığı biçiminde söylentiler dolaşmaktadır. nasıl olur da böyle bir düşünce beslemek bir kişiyi vatan haini yapar? nasıl olur da imperium yetkisi olmayan, gerçekten gelip yanıbaşımızda ordugahı kuran bir kişiyi (octavianus 'u) cicero düşman saymaz? eğer m. antonius, gerçekten kente gelmek isteseydi, onu bundan ne caydırabilirdi? 30.000 düzenli askeriyle o (m. antonius), yalnız onun (octavianus 'un) dostluğunu kazanmak amacıyla bir araya geldikten sonra, onun (octavianus 'un) kendilerini savaş için seçtiğini anlamaz, onu terkeden 3000 yarı silahlı, düzensiz askerden mi korktu? eğer m. antonius 30.000 askeriyle gelmekten korktuysa, nasıl oldu da yalnız 1000 erle gelme yürekliliğini gösterdi? [app., b.c. iii. 58; antonius 'un kente girişi için bk. app., b.c. iii. 45]

cicero gerçekten senatoda ve halk önünde verdiği, yazıp da onların önünde okuma fırsatı bulamadığı philippicae söylevlerinde, octavianus 'a değindiği pek çok yerde onu bir kurtarıcı olarak selamlamaktadır; octavianus 'un, antonius 'u ordusuyla kente girmekten ve geniş çaplı bir kıyıma gitmekten caydırdığını, hatta korkuttuğunu övgüyle söylemektedir. ama piso 'nun sözleri eğer gerçeği yansıtıyorsa, cicero 'nun yukarıda belirttiğimiz düşünceyi sık sık ileri sürmedeki amacı, octavianus 'u övmek, yüceltmek ve aralarındaki bağları güçlendirmek olabilir; ayrıca kendi yandaşlarını antonius'a karşı güçlü ve etkin göstererek, halkın düşüncesini psikolojik olarak etkilemeye çalıştığı söylenebilir. öte yandan, eğer cicero 'nun sözlerinde gerçek payı varsa, caydırıcı gücün yalnız octavianus 'un ordusuna değil, başka nedenlere de bağlı olduğunu düşünmek doğru olabilir; daha önce belirttiğimiz gibi, octavianus para dağıtarak plebs kesiminin sevgi ve desteğini kazanmıştı. j. caesar yanlıları da onu destekliyordu; halk j. caesar 'ı öldürenlere karşı nasıl ayaklandıysa, antonius 'a da isyan edip karşı koyabilirdi. çünkü halk onu sevmiyordu. [gerçekten de halk, denizin dalgaları gibiydi belki de.] ayrıca senato, pompeius ve cicero yanlıları octavianus 'tan çekindikleri halde, böyle bir durumda antonius 'a karşı birlikte hareket edebilirdi; çünkü antonius 'un hareketi kendi can ve mallarına yönelikti. octavianus 'un kent dışında ordugah kurmasıyla bu caydırıcı güç daha da artmıştır. antonius ise böyle bir eyleme girişirse, kentte tutunamayacağını anlamış olmalıdır.."
[belletendergisi , cilt lix, sayı 224, nisan 1995, ankara; ttk]

antonius evvela i.ö. 24, kasım 44 daha sonra da kasım 28 de konsüllük yetkisine dayanarak senatus'u toplantıya çağırdı. üç tribuni plebis 'in toplantıya gelmesini yasaklamıştı. cicero; antonius 'un amacını; caesar octavianus 'u vatan haini ilan etmek, olarak açıklamıştı. [app., b.c. iii. 45:... cic., phil. iii. 20-21: ad eos tamen ipsos, qui convenerant, ne verbum quidem ausus est facere de caesare, cum de eo constituisset ad senatum referre; scriptam attulerat consularis quidam sententiam. quid est aliud de eo referre non audere, qui contra se consulem exercitum duceret, nisi se ipsum hostem iudicare?; cic., phil. xiii. 19: caesaris enim incredibilis ac divina virtus latronis impetus crudelis ac furibundos retardavit; quem tum ille demens laedere se putabat edictis ignorans, quaecumque falso diceret in sanctissimum adulescentem, ea vere recidere in memoriam pueritae suae... parata de circumscribendo adulescente sententia consularis... quo perculsus abiecit consilium referendi ad senatum de caesare. ayrıca bk. cic., phil. v. 23.]

lepidus 'a resmen teşekkür edilmesini ve onurlandırılmasını istemiştir antonius. mars lejyonunun octavianus tarafına geçtiğinin haberini alınca, kıs asürede hazırlanarak alba 'daki askerlerinin ayaklanmasını önlemeye gitmiştir. alba 'daki askerlerinden ok bile yiyen antonius, onlarla anlaşamadı. kasım sonunda gallia cisalpina 'da mutina kentinde (modena) bulunan decimus brutus 'un üzerine yürümüştür.

octavianus 'un acemi, emekli, lejyonerden oluşan tahminen 25.000 askerlik ordusu karşısında antonius 'un dört lejyonu ve bit muhafız alayı vardı. yani koşullar tam tersine dönmüştü. [fakat cicero, antonius 'un ordusu için gerçekçi olmayan bir sayı ileri sürer; antonius 'un gallia cisalpina 'ya yarım yamalak bir lejyondan oluşan bir ordu sevketmekte ve kardeşinden takviye beklemekte olduğunu söylemektedir. (phil. iii.31: in galliam mutilatum ducit exercitum, cum una legione, et ea vacillante..)]

antonius 'un, octavianus 'u 28 kasımda vatan haini ilan ettirmek istemesinin temelinde; octavianus 'un asker toplaması, ordu kurması ve komutanlarına ihanete teşvik etmekle konsüle karşı büyük suç işlemesi vardı. [antonius 'a göre tabi.] yalnız konsül ve senatonun imperium verdiği özel kişiler asker toplayıp, ordu kurabilirdi ve bu orduya komuta edebilirdi. antonius i.ö. 44 yılı konsülü olduğu için, devlet ordusu ve hazinesi büyük ölçüde onun yönetimi altındaydı; imperium bakımından rakiplerininki gibi bir sorunu yoktu. ayrıca mars ve dördüncü lejyonlar da konsüle ve komutanlarına karşı gelmekten resmen suçlu durumuna düşüyordu. [bu noktada belirtmem lazım; octavianus 'un bu vatan hainliği (!) sadece kendisini değil isyankar askerlerini de ilgilendirir. ve genç caesar, askerlerinin kendisini terketmesini de engellemiş olur bu yolla. belki de bilinçli bir taktir onunkisi..] ayrıca cicero da octavianus ve bu suölu askerlerinin destekçisiydi bu durumda.

i.ö. 20 aralık 44 günü yapılan senato toplantısını cicero üçüncü philippica söyleviyle açmıştır. cicero 'ya göre; octavianus olmasaydı, antonius geniş çaplı bir kıyıma gidecekti ve devlet yıkılacaktı. [cumhuriyetin yıkılması düşüncesi bile senatorleri heyecanlandırırdı, bu çok açık bir cicero hitabet yeteneği ve zekası örneğidir.] kimine göre vatan hainliğini desteklemişti cicero; mars lejyonu ve dördüncü lejyon, octavianus'tan yana geçmekle devlete bağlılıklarını kanıtlamışlardı. [günümüzde, ülkemizdeki vatan hainliği tartışmalarının bir benzeridir bu; gündemimizde bazen kim vatan haini kim değil tartışmaları olur, bir taraf diğer tarafa vatan haini der, öbürü berikine gerici der.. vs. çok ilginç değil mi? her iki tarafın da mantıklı kanıtları vardır hep; demek böylesine paardokslar geçmişte de olabiliyormuş.] cicero bununla da yetinmiyor; octavianus'un her girişiminin senatoca onaylanmasını, hem onun hem de ordusuna katılan emekli askerlerin ve lejyonların övülüp ödüllendirilmesini önermiştir. yani bu şu demekti; octavianus 'a auctoritas yetkisi verilsin, antonius hain ilan edilsin! [cicero, auctoritas'ın yetki sınırlarını belirlememiştir.] cicero yetinmemiş efendim; d. brutus da senatoca övgüye değer bulunsun; ve onaylansın.. cumhuriyetçi ve gelenekçi cicero, caesar katillerine sıcak bakarken, diğer yanında j. caesar 'ın manevi oğlu octavianus 'a sahip çıkması naısl bir çelişkidir? veya kötünün iyisi midir octavianus? antonius olmasın da kim olursa olsun mudur?

bakınız mehmet özaktürk hocam da yukarıda alıntı yaptığım makalesinde, bu hususta da aynen benim gibi düşünüyor;

".. antonius'un tutumu ve davranışları o denli kötüydü, o denli tiranımsı idi ki, onun konsüllüğünün elinden alınması ve kendisinin de vatan haini ilan edilmesi gerekiyordu; senato onun konsüllüğünü geçersiz kılmazsa,bu kez ona karşı gelen lejyonlar, emekli askerler, caesar octavianus ve d. brutus konsüle karşı gelmekten suçlu, hatta vatan haini durumuna düşüyorlardı; antonius, octavianus'un yasal olmayan girişimlerini, bir orduyla konsüle karşı geldiğini senatoya bildirme cesaretini bulamadığı için, vatan haini durumuna düşmüştü. (cic. phil. iii. 21).."

cicero roma'nın geleceğini octavianus 'da ve brutus'da görüyordu, bu çok açık. yani, octavianus, devlete olan bağlılığını, tiran antonius 'u korkutarak, ona karşı koyarak, onun amaçladığı toplu kıyımları engelleyerek kanıtlamıştı.

"..roma soyu özgür yaşamak için doğmuştu."
"..antonius bir tirandı, ondan kurtulmak için en iyi ortam buydu."

cicero, bu söylevinde, octavianus'u çok fazla över, gereğinden fazla olarak değerlendirenler bile vardır. cicero 'nun antonius'a vurmak istediği diğer bir mevzu da; gallia cisalpina eyaletinin d. brutus ve l. plancus 'un yönetimlerine verilmesini istemesidir. bu ne demektir? g. cisalpina 'da hüküm süren antonius'un tüm yetkisi geçersiz olacaktı böylelikle.. hatta brutus'un antonius 'a karşı her girişimi, yasal hale gelecekti. ve roma tarihinin gördüğü en büyük söylev ustası, roma edebiyatının tartışmasız en büyük ismi m.t. cicero bu önerisini senatoya kabul ettirmiştir sonunda!

[phil. iv.2]
"g. caesar, qui rem publicam libertatemque vestram suo studio, consilio, patrimonio denique tutatus est et tutatur, maximis senatus laudibus ornatus est."

-devleti ve özgürlüğünüzü kendi çabası, kararı ve baba kalıtı sayesinde korumuş ve korumakta olan caesar (octavianus) senatonun en büyük övgüleriyle ödüllendirildi.-

[phil. iv. 4]
"quod autem praesiidum erat salutis libertatisque vestrae, si c. caesaris fortissimorum sui patris militum exercitus non fuisset? cuius de laudibus et honoribus, qui ei pro divinis et immortalibus meritis divini immortalesque debentur, mihi senatus adsensus paulo ante decrevit ut primo quoque tempore refferetur."

-eğer octavianus'un kendi babasının yiğit askerlerinden oluşan ordusu olmasaydı, esenliğinizi ve özgürlüğünüzü koruyacak ne kalmıştı? onun hak ettiği övgü ve şeref ödülleriyle ilgili olarak -ona tanrısal ve ölümsüz hizmetleri için tanrıya yakışır övgüler ve şeref armağanları verilmelidir- biraz önce senato benim önerime uyarak "en yakın zamanda konunun ele alınıp görüşülmesine" karar verdi.-

cicero sayesinde, octavianus'un özel ordusu ve girişimleri nizami hale geliyordu. imperium yetkisini almasına ramak kalmıştı artık.

octavianus, kendi isteğini, askerlerin isteği gibi göstermiş: askerleri ona lictor ve fasces sağlayarak, onu praetor olması ve imperium yetkisi alması için kışkırtmıştır. bu senatoya karşı küç gösterisi niteliğindedir. octavianus bu isteği bastırmıştır ama ; "yine de senatonun sizin isteğinizi ve benim endişemi bilmesinde yarar var." demekten de kendini alamamıştır. [yazımın başlangıcında annesinin öğüdünü yazmıştım, şu ana kadar dikkatlice okuduysanız; hatırlayın hele.. ya da göz gezdirin yukarıya.]

i.ö. 1 ocak 43 'de genel durum şöyleydi: antonius ordusuyla, d. brutus 'u mutina 'da kuşatmıştı. octavianus da antonius 'a saldırmak üzere ordusuyla oraya ilerlemekteydi. yeni konsüller a. hirtius ve c. pansa jupiter capitolinus tapınağında senatoyu toplamış ve devlet işleri konususnda senatonun görüşüne başvurmuştu. cicero beşinci philippica söylevindei antonius 'u vatan hainiilan etmeye çalışmış ve ona resmen savaş açılmasını önermiştir. fakat senato, bunu reddetmiş, antonius 'a elçiler gönderilmesini, ondan mutina 'yı kuşatmaktan vazgeçmesi istenmesini, roma halkı ve senatus egemenliğine boyun eğmesini ve ordusunu g. cisalpina 'dan rubico ırmağının güneyine çekmesini, fakat roma 'dan 320 km. (200 mil.) uzak tutmasını buyuran (phil. vi. 5) bir karar almıştır.

cicero, beşinci phil. söylevinde octavianus 'u övmeye devam eder ayrıca. ona göre; octavianus olmasaydı, antonius brundisium'dan döndüğünde bütün senatör ve devletle bağlı vatandaşları öldürecekti. onu bir tanrı göndermişti roma' nın huzurlu geleceği için.. [daha sonradan, senatus tarafından, octavianus bizzat tanrı katına yükseltilecektir. belki de onun tanrı katına yükseleceğinin ilk sinyallerini cicero vermiştir..] ayrıca octavianus yoktan bir ordu kurmuştur, antonius 'un tiranlığına son vermiştir. [phil., v. 43-44] bu yüzden senatus, octavianus 'a imperium vermelidir. [zira imperium yetkisi olmayan biri orduyu yönetemez, askeri hareketlerde bulunamaz, kuramaz, savaş yapamazdı.]

cicero bunlarla da yetinmemiştir; başka ayrıcalıkların da verilmesini istemiştir. eğer octavianus, julius caesar 'ın oğlu olduğu bir kez daha resmen onaylanırsa; kendisine rahiplik verilecekti. pontifex olacaktı, senator olacaktı; ünvan bakımından propraetor, fakat gerçekte praetor yetkilerine sahip olacaktı. yaşı 19 olmasına karşın, 29 yaşına basmış olma koşuluna bağlı olan yüksek kamu görevlerine aday olabilecekti.

bazı senatorlere göre octavianus 'un yaşı küçüktü, ve bu tarz büyük sorumluluklar alamazdı. [bu iddiayı edenler genelde pompeius'culardı; özellikle de brutus ve cassius yanlıları onun bu yetkileri dilediğince kullanıp j. caesar 'ın öcünü alabileceğinden korkuyorlardı; antonius yanlıları da doğal olarak bu yetkiye karşıydılar.]

büyük hatip cicero, bazı senatorlerin bu çekincelerini şöyle gidermeye çaışmıştır; makedonialı büyük iskender; delikanlılığında pek büyük başarılar kazanmıştır. öldüğünde 33 yaşındaydı ve roma yasalarının konsüllük için öngördüğü yaştan on yaş küçüktü. dolayısıyla erdemin yaştan daha çabuk geliştiği kanısına varılabilir.

eski romalıların da yüksak devlet görevlerine atamayla ilgili yaş sınırı yoktu, daha sonradan, adaylar arası yarışmlardan ötürü bu yaş sınırları konmuştu. zira genç yaşta devlet görevlerine getirinel ve roma 'nın büyümesine, gelişmesine katkıda bulunan romalılar da mevcuttu: eski roma 'dan rullus 'lar, decius 'lar, corvinus'lar, daha yakın geçmişten ise konsül africanus ve titus flaminius .. [phil. v. 48]

ovidius, ars amatoria adlı eserinde bakınız ne diyor;

..
yakındır o başbuğun geleceği gün, yakın.
yapamaz onun yaptığı savaşı değme delikanlı.
yıllara sığmaz, onlarla sayılmaz yaşı tanrıların.
ölçülmez günlerle caesar 'ların yiğitliği, erdemi.
aşar yılları gökçe yaratıcı yetiler,
katlanamaz uzun boylu boşuna bekleyişlere
acı gelir onlara bu, daha çozukken ezmiş
elleriyle iki yılanı hercules,
ana karnındayken göstermiş juppiter 'e
yaraşır bir soydan olduğunu...
ey bacchus sen de pek gençtin hani,
çocuk denecek çağda değil miydin hani,
çocuk denecek çağda değil miydin, thyrsus 'unla
hind ülkesini alt ettiğin, titrettiğin günler?
baban kollayacak seni, kargı kullanacaksın
ey çocuk, başarılar kazanacaksın
babanın gözcülüğü altında, budur ilk işin
taşıdığın yüce ada yaraşan budur.
bugün gençliğin egemenisin, yarın
yaşlılığın olacaksın, kardeşlerin varmış
yok olmuş, al onların öcünü,
koru baban için gerekli olanları.
savutlar vermiş sana baban koruyasın diye
anayurdunu, yavılar almak istediği gün
başbuğluğu kutlu kargılar kullanacaksın.
yavıların kanıyla boyanacak mızraklar,
senin bayrağının altında yaşayacak
doğruluk, düşkünlere acımak.
ülküsü de, pusatları da aşağılıktır partlar 'ın,
getirilsin, isterim latium 'a ey başbuğum
onları varı yoğu, ey mars baba,
caesar baba esirgemeyin yardımlarınızı,
biriniz tanrıdır sizin, öteki de olacak.
bildiriyorum üstün geleceğini, şimdiden
övgüler döküyorum üstünüze, yayılacak
bütün evrene ününüz çalınacak borularla...
geçip önüne senin bölüklerinin, türkülerimle
yüreklilik vereceğim onlara,
atılgan kesikecekler benim yazılarımla.

[ovid., ars am. i, 177-207 ; çeviren: ismet zeki eyüboğlu]

cicero; beşinci phil. söylevinde julius caesar ile octavianus arasında bir karşılaştırma da yapar; j. caesar 'ın, bütün üstün yeteneklerini ve gücünü senatusa, ileri gelenlere karşı hür insanların dayanamayacağı bir biçimde kullandığını, octavianus ise herkesçe, her ileri gelence çok sevilip sayılan bir kişi oldupunu belirtir. zira o, devletin esenliğini kendi ünü ve geleceğinin önüne koymuştur! işte bu sebepten dolayı bile, roma 'nın özgürlük umudu octavianus 'un elindedir. kurtluşu o sağlayabilir. octavianus, tüm kişisel düşmanlıklarını devlet uğruna bıraktı, devleti kendine son sözü söyleyecek hakem seçti. devleti yıkmak değil, onu güçlendirmek için, kendini onun hizmetine verdi. octavianus, devleti herşeyden çok sevip sayıyor. senatorlerin otoritesini kabul ediyor.

[phil. v. 51 'den]

".. ey senatörler, c. caesar 'ın [octavianus 'un], bugün nasıl bir yurttaş ise, her zaman öyle bir yurttaş olacağına; özellikle onun nasıl bir yurttaş olmasını istiyorsak ve diliyorsak, onun da öyle bir yurttaş olacağına söz veriyorum, kefil oluyorum, güvence veriyorum. [promitto, recipio, spondeo, patres conscripti, c. caesarem talem semper fore civem, qualis hodie sit, qualemque eum maxime velle esse et optare debemus.]

bu kadar övgüden sonra; düşünülmeli ki; cicero ile octavianus 'un arası doğal olarak çok iyiydi. hatta octavianus, cicero 'ya baba [pater] bile diyordu. hayat ne garip ki; daha sonra octavianus, antonius 'la anlaşıp da triumviri yi tekrar kurunca, cicero babasını unutacak, ve onu antonius 'un kara listesindeki ismi gereğince öldürülmesine göz yumacaktır. paralel yaşamların tarihçisi plutarkhos, bu triumviri için "tarihin gördüğü en acımasız toplu kıyımı gerçekleştirmişlerdir." demiştir.

senato sonunda antonius 'a karşı yapılacak savaşın yönetimini konsüllere ve caesar octavianus 'a vermiştir. octavianus aslında antonius 'a karşı savaşı, yalnız başına başlatmıştı ama henüz bir meydan savaşı yapmamıştı, bundan dolayı ve onun bu savaşı sürdürebilmesi için, senato ona olağanüstü ayrıcalıklar vermişti. octavianus, mart öncesi konsül a. hirtius ile birlikte mutina 'ya doğru yola çıkmıştı. konsüller a. hirtius ve c. pansa 'nın ordularına d. brutus 'un askerleri de eklenince, c. octavianus, antonius 'dan, askeri manada daha güçlenmiş bulunuyordu.

konsül a. hirtius 'tan gelen ve senatoda okunan bir mektuptan anlaşıldığına göre; octavianus meydan savaşına katılmamış, yalnız bir kaç cohors birliğiyle ordugahı korumuş ve bu sırada ordugaha yapılan bir saldırıyı da püskürtmüştür. [tarihçi appianos 'a göre; octavianus cohors praetoria birliğiyle antoinus 'un cohors praetoriabirliğine karşı savaşmıştır. fakat tüm askerlerini yitirmiştir. c. pansa 'nın da öldürücü bir mızrakla yaralandığı söylenir.]

antonius 'un ilk mutina savaşında yenildiği haberi kesin olarak 20 nisan 'da senatus'a ulaşmıştır.

cicero 'nun altıncı phil. söylevi ilginçtir;c. pansa, a.hirtius ve c. octavianus adına tanrılara şükran töreni [supplicatio] yapılmasını önermiştir. son 20 yıl içinde adına supplicatio düzenlenen komutanlara imperator ünvanı verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. işte işin ilginç tarafı; bir romalıya karşı zafer kazanmış bir başka romalıya imperator ünvanı verilmesi, roma tarihinde bir ilktir. [50 günlük bir supplicatio önerisi söz konusudur.]

[phil. xiv. 25]

"quid? caesarem deorum beneficio rei publicae procreatum dubitemne appellare imperatorem? qui primus antoni immanem et foedam crudelitatem non solum a iugulis nostris, sed etiam a membris et visceribus avertit."

-neden? tanrıların devlete bir nimet olarak verdiği ceasar 'a imperator demekte çekingenlik mi göztereyim? o ki, ilk olarak antonius 'un alçak ve çılgınca zelimliğinden yalnız bizim boğazımızı değil, uzuvlarımızı ve iç organlarımızı da kurtarmıştır.-

[kimi tarihçiler; octavianus 'un mutina savaşı 'nda resmen savaşmadığını bu yüzden, savata yer almış diğer iki konsülle birlikte imperator olarak anılmasının gereksiz bir cicero isteği olduğunu belirtirler. hatta onun korkak olduğunu söyleyenler bile vardır. {suetonius, vita augusti, 10, 4} faat bu suçlama antonius 'tan gelmektedir. octavianus 'un birinci çarpışmaya ön sırada katılmamasının sebebi, savaş deneyiminin olmamasıdır. savaşı uzaktan yönettiğini söyleyebiliriz.]

i.ö. 27 nisan 43 'de ikinci mutina savaşı yapılmıştır. antonius tam bir yenilgiye uğramıştır ve alpler 'in ötesine çekilmek zorunda kalmıştır. bu savaş sırasında konsül a. hirtius ve bir önceki çarpışmada ağır bir biçimde yaralanmış olan konsül c. pansa da birkaç gün sonra ölmüştür. octavianus 'un ordusu bu savaşı da kazanmıştır.

ama yukarıda da belirttiğim gibi; octavianus yine antonius 'la anlaşmış ve [lepidus da dahil] kendisinin ikinci, roma tarihinin üçüncü triumviri 'sini kurmuştur. bu sağlam zemine oturmamış birliktelik için, cleopatra filminde şöyle bir mizansen kurulmuştur: cleopatra, sevgilisi m. antonius 'a "patronun [octavianus] senin aklını yine başından almış.." der, iki arada bir derede kalan m. antonius 'un psikolojik ve güç bakımından yıkılmaması olağanüstü olurdu.

kara listeler hazırlanmıştır, octavianus 'un en büyük destekçisi cicero bile bu kara listeler gereğince öldürülmüştür, koynunda yılan besleyen büyük hatip büyük isim cicero, roma tarihinin en acıklı hikayesinde gelenekçi, cumhuriyetçi tavrından ötürü, doğru ata oynayarak hem de, kaybetmiştir. bu kaybediş öyle ki; günümüze de ışık tutar; seçtiğimiz yol, insanlar, bindiğimiz dallar, geçtiğimiz köprüler öyle zamanda ters yüz olur ki; kazanmışken kaybettiğimizi, kaybetmişken kazandığımızı başkalarından, hem de ölerek öğrenebiliriz.

oysa ki; augustus bizlere birinci ağızdan, miras bırakmıştır yaşadıklarını; ankara anıtı'na bakalım hemen; -söz savunmanın-

i

on dokuz yasimda, kendi ozel kararim ve ozel harcamalarimla bir ordu kurdum. bu orduyla devleti, altinda ezilmekte oldugu partinin gemenliginden kurtararak yeniden ozgurluge kavusturdum.
bunlardan dolayi senato, c.pansa ile l.hirtius' un konsullukleri zamaninda, beni onurlandiran karariyla uyeleri arasina kabul etti. ayni zamanda, konsulluk yapmis olanlarla birlikte oy verme hakkini bagisladigi gibi, imperium da verdi.
devletin bir zarara ugramasini onlemek icin propraetor niteligiyle benim de konsullerle birlikte onlem almami buyurdu.
ayni yil her iki konsul de savasta olunce, halk beni konsul yapti ve devlete yeniden duzen verecek uc kisiden biri olarak secti.

ii

babami oldurenleri surgune gonderdim. boylece yasaya uygun olarak kurulmus mahkemelerle, cinayetlerinin ocunu aldim. sonradan devlete karsi savas actilarsa da, onlari savas alaninda iki kez yendim.

iii

butun dunyada, karada ve denizde, ic ve dis savaslara giristim. utku kazaninca, sag kalan butun yurttaslara acidim. tehlikesizce bagislanabilecek olan yabanci uluslari yok etmektense korumayi yegledim.
bes yuz bin kadar romali yurttas, bana asker andiyla baglandi. hizmetleri sona erince, bunlarin uc yuz binden biraz cogunu kolonilere yerlestirdim ya da kendi municipium larina gonderdim. hepsine de tarafimdan satin alinmis arazi yahut arazi yerine kendi servetimden para verdim.
uc sira kurekli gemilerden daha kucuk olanlari hesaba katilmamak uzere, alti yuz gemi ele gecirdim.

iv

iki kez ovatio zafer alayi yaptim, uc kez de curulis zaferi kutladim; yirmi bir kez "imparator" diye selamlandim. sonradan senato' nun onuruma yapilmasina karar verdigi bircok zafer alayini kabul etmedim.ayni bicimde, her savasta adadigim adaklari yerine getirirken defne dalindan celenkleri capitolium a koydum. tarafimdan ya da korumam altindaki legatlar tarafindan karada ve denizlerde kazanilan zaferlerden dolayi, senato elli bes kez ölümsüz tanrilara supplicatio yapilmasina karar verdi. zafer alaylarinda arabamin onunde dokuz kralla kral cocugu gidiyordu. bu satirlari yazmakta oldugum sirada, on uc kez konsul olmustum. tribunluk yetkimi otuz yedi yildir kullaniyordum.

v

m.marcellus ile l. arruntius' un konsullukleri zamaninda, hem yoklugum sirasinda , hem de roma' da bulundugumda, halk ve senato tarafindan onerilmis olmasina karsin diktatorlugu kabul etmedim. son derece buyuk bir yiyecek kitliginde, "yiyecek saglanmasi gorevi" ni ustlenmekten cekinmedim. bunu o denli basariyla yonettim ki birkac icinde harcadigim parayla butun ulusu korkudan ve ugradigi yikimdan kurtardim. ayni zamanda, her yil yenilenmek uzere yasam boyu verilen konsulluk gorevini kabul etmedim.

vi

m. vincus ile q. lucretius' un ve yine p. ile cn. lentulus' un ve ucuncu bir kez paulus fabius maximus ile q. tubero' nun konsullukleri zamaninda, senato ile roma halkinin elbirligiyle, beni en genis yetkiyle donatip yasalarin ve genel ahlakin koruyucusu olarak secmeye karar vermis olmalarina karsin, atalarimizin geleneklerine uygun olmayan bir memurlugu kabulden cekindim. senato'nun, tarafimdan alinmasini diledigi onlemleri tribunluk yetkime dayanarak aldim. bu yetkimde bana yardim etmek icin bes kez senato' dan bir calisma arkadasi istedim ve aldim.

vii

devlete yeniden duzen vermek uzere kurulmus olan ücler meclisi' nin araliksiz on yil uyeligini yaptim. bu satirlari yazmakta oldugum bugune dek, tam kirk yil princeps senatus konumunda bulundum.
pontifex, augur, kutsal ayinlere bakan on bes uyeden biri, dinsel ziyaret hazirlayan yedi kisiden biri, arval kardeslerden "titii sodales" lerden biri ve fetialis oldum.

viii

besinci konsullugumde, halktan ve sanato' dan aldigim buyruk uzerine, soylularin sayisini artirdim. uc kez senato secimi yaptim. altinci konsullugumde, calisma arkadasim m. agrippia ile bir nufus sayimi yaptirdim. kirk bir yillik bir aradan sonra, iustrum yaptim. bu iustrumda dort milyon altmis uc bin romali yurttas sayildi. ikinci kez c. censorinus ile c. asinius un konsullukleri sirasinda, konsul yetkisiyle yalniz basima bir iustrum yaptim. bu ikinci iustrumda dort milyon iki yuz otuz uc bin romali yurttas sayildi. ucuncu bir kez sex. pompeius ile sex. appuleius' un konsullukleri sirasinda, yine konsul yetkisiyle oglum tib. caesar calisma arkadasim oldugu halde, iustrum yaptim. bu ucuncu iustrumda dort milyon dokuz yuz otuz yedi bin romali yurttas sayildi. yeni yasalar yaparak atalarimin eskiyerek uyulmaz duruma gelmis olan bircok gelenegini yeniden canlandirdim. kendim, bizden sonra gelecekler icin oykunmeye deger bircok ornek biraktim.

ix

senato, sagligim icin konsuller ve rahipler tarafindan yilda bir adaklar sunulmasina karar verdi. bu karara uygun olarak ben asarken, bircok kez, kimi zaman en yuksek dort rahip dernegi tarafindan, kimi zaman da konsuller tarafindan oyunlar duzenlendi. bunlardan baska, butun yurttaslar, ozel olarak ya da kasaba kasaba, butun tapinaklarda sagligim icin hic durmadan kurban kestiler.

x

senato' nun karariyla, adim salilerin ilahilerine katildi. ayni zamanda bir yasa yapilarak kisiligimin kutsal sayilmasi ve omrumun sonuna dek tribunluk yetkisini tasimam karar altina alindi. calisma arkadasim yasarken, onun yerine pontifex maximus secilmek istemedim. oysa, babamin elinde olan bu rahiplik konumunu halk bana veriyordu. birkac yil sonra, p. culbicius ile c. valgius' un konsullukleri sirasinda, ic savaslarda bir firsat bularak bu konuma gecmis olan adam ölünce, rahipligi ben kabul ettim. secilmem icin butun italya' dan gelen kalabalik oyle buyuktu ki, roma' da bu zamana dek boyle bir toplanti hic gorulmemisti.

xi

q. lucretius ile m. vinicius' un konsullukleri doneminde suriye'den dondugumde, senato donusumu kutlamak icin, porta capena' daki onur ve erdem tapinagi yakininda, yazgi tanricasina bir sunak yapilmasini, pontifexlerle vesta kizlarinin onun uzerinde donus gunumun yil donumlerinde, her yil kurban kesmelerini buyurdu ve bu gune, benim adim dolayisiyla augustalia adini verdi.

xii

ayni zamanda senato karariyla praetorlar ve halk tribunlerinden bir bolumu, konsul q. lucretius' la birlikte ve oteki ileri gelen kimseler campania' ya kadar beni karsilamaya gonderildiler. bu onur, o zamana dek benden baska kimseye verilmemisti.
tiberius nero ile p. quintilus' un konsullukleri sirasinda, ispanya ve galia' dan bu illerin islerini basariyla bitirdikten sonra donerken, senato donusumu kutlamak icin, campus martius' ta pax augusta' ya bir sunak yaptirilmasi ve orada magistratlarin, rahiplerin, vesta kizlarinin her yil bir kurban kesmeleri icin buyruk verdi.

xiii

atalarimiz, her ne zaman roma imparatorlugu icinde, karada ve denizde kazanilan zaferler sonunda baris kuracak olursa, ianus quirinus tapinagi kapilarinin kapanmasini dilemislerdi. bunlarin ben dogmadan once, roma'nin kurulusundan beri, yalnizca iki kez kapandigi soyleniyordu. benim baskanligim sirasinda senato uc kez bu kapilarin kapanmasi icin karar verdi.

xiv

senato ve roma halki, bana karsi bir onur olmak uzere, talihin daha genc yastayken elimden aldigi ogullarim gaius ile lucius caesar' i on bes yasindalarken konsul yapti ve bes yil sonra magistratlik yasamina girmelerine izin verdi. senato, bundan baska onlarin forum' a goturuldukleri gunden sonra, resmi tartismalara katilmalarini karar altina aldi. ayni zamanda, roma sovalyelerinin hepsi ogullarima gumus kalkanlar ve mizraklar armagan ettiler ve onlari principes juventatis olarak selamladilar.

xv

babamin vasiyetnamesine uyarak, roma pleblerinden her bireye uc yuz sestert odedim ve besinci konsullugumde savas ganimetlerinden her kisiye dort yuz sestert verdim. onuncu konsullugumde, ikinci kez de kendi mirasimdan her kisiye dort yuz sestert tutarinda bir congiarium bagisladim.
on birinci konsullugunde, kendi paramla satin aldigim yiyeceklerden on iki kez ozel bugday dagitimi yaptim. tribunluk yetkimi aldigimin on ikinci yili, ucuncu kez, kisi basina dort yuzer sestert verdim. bu bagislarim, hicbir zaman iki yuz elli bin kisiden az kimseye verilmedi. tribunluk yetkimin on sekizinci yilinda ve on ikinci konsullugumde, kent pleblerinden uc yuz yirmi bin kisiden her birine altmisar dinar verdim. besinci konsullugumde, savas ganimetlerinden somurgelerde yerlesmis olan askerlerimin her birine bin sestert bagisladim. utkumu kutlamak icin yapilan bu bagisimi, somurgelerde, asagi yukari yuz yirmi bin kisi aldi. on ucuncu konsullugumde genel yiyecek dagitimindan yararlanan pleblerden her birine altmis dinar verdim. bunu alanlarin sayisi iki yuz bin kisiden biraz coktu.

xvi

dorduncu konsullugumde (i.o. 30) ve sonra m. crassus ile cn. lentulus augur' un konsullukleri sirasinda, municipiumlara askerlerime dagitmis oldugum topraklara karsilik, birtakim paralar odedim. boylece odenen paranin toplami, italya toopraklari icin yaklasik olarak alti yuz milyon sestert; eyalet toprakalri icin iki yuz altmis milyon sestertti. italya' da ya da eyaletlerde, simdiye dek, askeri somurgeler kuranlar arasinda, yalnizca ben, ilk kez olarak bu bicimde davrandim. sonradan ti. nero ile cn. piso ve c. antistius ile d. laelius; l. pasienus ile c. caluisius ve l. lentulus ile m. mesalla; l. canius ile q. fabricius' un konsullukleri zamaninda, hizmetleri bittikten sonra kendi municipiumlarina gonderdigim askerlere para odulleri verdim. ve bu amacla, buyuk bir eliaciklikla davranarak hemen hemen dort milyon sestert harcadim.

xvii

dort kez devlet hazinesine kendi paramdan yardimda bulundum ve hazineye bakan memurlara, elimle yuz elli milyon sestert odedim.
m. lapidus ile l. aruntius' un konsullukleri zamaninda, yirmi yil ya da daha cok hizmet etmis askerlerime odul verilmesi konusundaki tasarima uygun olarak kurulmus olan asker hazinesine, babamdan kalan servetimden yuz yetmis milyon sestert yatirdim.

xviii

cn. ile p. lentulus 'un konsul olduklari yildan sonra, her ne zaman illerin vergileri eksik toplandiysa, kimi zaman yuz bin, kimi zaman daha cok kisiye, kendi tarlalarimdan kaldirdigim urunle ya da kendi kisisel varligimdan para yardiminda bulundum.

xix

asagidaki yapilar, tarafimdan yaptirildi; senato ve yanindaki minerva chalkidicum tapinagi; palatan tepesinde revaklariyla birlikte apollon tapinagi; tanrisal iulius tapinagi; bir lupercal; flaminius alanindaki portik (bunun ayni yerdeki daha eski bir portigi yapan adamin adindan dolayi octavius adiyla anilmasina izin verdim.) ; circus maximus'ta bir tribun; capitolium'da iuppiter tonans ve iuppiter feretrius icin birer tapinak; aventinus tepesinde quinnus, minerva ve iuno regina ve iuppiter libertas tapinaklari; via sacra 'nin baslangicinda lares tapinagi; velia'da dei penates tapinagi; palatiam tepesinde iuventas ve magna mater tapinaklari.

xx

gerek capitolium tapinagi' ni, gerekse pompeius tiyatrosu'nu buyuk masraflar yaparak onarttim; her ikisinin uzerine de adimi yazdirmadim. eskiliginden dolayi bircok yerleri yikilmaya yuz tutmus olan su yollarini onarttim ve marcius adiyla anilan su kemerlerindeki su miktarini, kanalina yeni bir kaynak daha katarak iki katina cikardim. babamin yapimina baslamis oldugu ve hemen hemen bitirilmis olan forum iulium' u ve castor tapinagi' yla saturnus tapinagi arasinda bulunan basilicayi tamamladim. ayni basilica yaninca, arsasini genisleterek ustune ogullarimin adlari kazinmak uzere yeniden yapimina basladim. yasarken bitiremezsem, varislerimin tamamlamasi icin vasiyet ettim. altinci konsullugum zamaninda senato'nun buyruguyla, kentteki tanrilarin seksen iki tapinagini onarttim. bunlardan, o zaman da onarilmasi gereken hicbirini onarmadan birakmadim. yedinci konsullugum sirasinda, roma'dan ariminium' a dek, flaminius sosesini ve mulvius ile minucius kopruleri disinda olmak uzere, butun kopruleri yeniden yaptirdim.

xxi

kendi ozel topragim uzerine ve savas ganimetleriyle, mars ultor tapinagini ve augustus forumu' nu yaptirdim. apollon tapinagina bitisik tiyatroyu; buyuk bir bolumunu ozel sahiplerinden satin aldigim arsa uzerine yaptirdim. bunun uzerine, damadim m. marcellus' un adi kazinacakti.
capitolium tapinagi' na ve tanrisal iulius tapinagi' na, apollon, vesta ve mars ultor tapinaklarina savas ganimetlerinden yuz milyon sestert degerinde armaganlar verdim. besinci konsullugumde aurum coronarium adi altinda italya municium ve colonialarinin zafer alayim icin verdikleri otuz bes bin altini geri verdim; sonra da, her imparator olarak selamlanisimda municipium ve colonialarin, daha once oldugu gibi, ayni eliaciklikla vermeyi karar altina almis olmalarina karsin, aurum coronarium'u kabul etmedim.

xxii

uc kez kendi adima, bes kez de ogullarim ve torunlarim adina, gladiator oyunlari duzenlettirdim; bu oyunlarda on bin kadar adam dovustu. iki kez halk icin kendi adima, bir ucuncu kez de torunum adina, her yandan cagrilmis olan atletlere bir gosteri yaptirdim. kendi adima dort kez, baska magistratlarin yerineyse yirmi uc kez oyunlar duzenledim.
onbesler dernegi' ni dernek baskani olarak temsil edip m. agrippa calisma arkadasim oldugu halde, c. furnius ile c. silenus'un konsullukleri zamaninda yuzyil oyunlari duzenledim. onucuncu konsullugumde, ilk kez olarak ben, mars oyunlari yaptirdim. o zamandan sonra konsuller, sonraki yillarda duzenli olarak bunlari yaptilar.
yirmi alti kez, halk icin circusta ya da forumda ya da amphitheaterda kendi adima ya da ogullarim ya da torunlarim adina vahsi afrika hayvanlariyla gosteriler yaptirdim. bu gosterilerde uc bin bes yuz dolayinda hayvan öldürüldü.

xxiii

halk icin, tiber irmaginin ote yaninda, simdi caesarlar korulugu' nun bulundugu yerde bir deniz savasi gosterisi yaptirdim. bu is icin bin sekiz yuz ayak uzunlugunda ve bin iki yuz ayak genisliginde bir yerin topragi kazildi. burada hepsi iki ya da uc cifte kurekli olan otuz kadar tigli gemi ve diger bircok kucuk gemi birbirleriyle savastilar. savasan filolarin uzerinde, kurekcilerden baska, uc bin dolayinda savasci vardi.

xxiv

zaferlerimden sonra, asya eyaletinin butun kentlerinde bulunan tapinaklara, savas sirasinda dusmanin tapinaklardan calarak kisisel kullanimina gecirdigi suslemeleri geri verdim. ayakta ya da at uzerinde ya da savas arabasi uzerine oturmus durumda, kentte (roma'da) dikilmis seksen kadar gumus yontumu kendim yiktirdim ve bunlardan elde edilen parayla apollon tapinagi' na kendi adima ve beni bu yontularla onurlandirmis olanlarin adina, altindan armaganlar koydum.

xxv

denizleri korsanlardan kurtardim ve barisa kavusturdum. bu savasta efendilerinin ellerinden kacarak devlete karsi silaha sarilmis olan otuz bin dolayinda koleyi cezalandirmak uzere efendilerine teslim ettim. butun italya kendiliginden bana baglilik andi icti ve actium zaferiyle sonuclanan savasta, benim baskomutan olmami istedi. ayni yolda, gallia, ispanya, afrika, sicilya ve sardunya eyaletleri de bana ant ictiler.
o donemde, sancagim altinda askerlik hizmetini yapmakta olanlar arasinda yedi yuzden cok senator vardi. bunlarin icinden, o tarihten once ya da sonra, bu satirlarin yazilmakta oldugu zamana dek, seksen ucu konsul oldular ve yuz yetmis kadari rahipliklere secildiler.

xxvi

roma halkinin, imparatorlugumuza boyun egmeyen komsu budunlarla siniri olan butun eyaletlerinin topraklarini genislettim. gallia ve ispanya eyaletlerinde, germania' da, gades'ten elbe'nin agzina dek okyanusla cevrilmis olan butun bolgelerde barsi kurdum. adriyatik denizi'nin hemen yakinlarindaki bolgeden tirenyen denizi' ne dek alpler'de de guvenligi sagladim.hicbir budun, gereksiz yere tarafimizdan saldiriya ugramadi.donanmam, okyanus boyunca, rem irmagi agzindan doguya, bu zamana dek hicbir romalinin karadan ya da denizden gidememis oldugu kimberlerin sinirlarina dek gitti. kimberler, charydler, semnonlar ve ayni bolgede oturan oteki germen halklari, elciler gondererek, roma halkinin ve benim dostlugumuzu aradilar.
buyrugumda ve korumam altinda, hemen hemen ayni zamanda iki ordu, biri habesistan'a oteki arabistan' in felix (mesut) denen bolgesine gonderildi. her iki irktan pek buyuk dusman gucleri savasta yok edildi ve bircok kasabalari ele gecirildi. habesistan'da ordu meroe' ye en yakin kale olan nabata' ya dek; arabistan' daysa sabaelerin topragindaki mariba kasabasina dek ilerledi.

xxvii

misir'i roma imparatorlugu'na kattim. buyuk ermenistan'i, krali artaxes'in öldürülmesinden sonra, bir eyalet durumuna getirebilirdim, ama atalarimi örnek alarak, o zaman uvey oglum bulunan tiberius nero araciligiyla bir krallik olarak kral artavasdes'in oglu ve kral tigranes'in torunu tigranes'e vermeyi daha uygun buldum. sonradan ayni ulus baskaldirinca, onlari oglum gaius eliyle bastirarak medlerin krali, artabazus'un oglu kral ariobarzanes'e, onun ölümünden sonra da oglu artavasdes'e verdim.bu sonuncu da ölünce, kralliga ermenistan'in krallik hanedaninin bir uyesi olan tigranes'i gonderdim. adriyatik denizi'nin ote yaninda, doguya dogru uzanan butun eyaletleri ve butun kyrene'yi yeniden ele gecirdim. oysa, bunlar o zamandan beri yabanci krallarin elinde bulunuyordu. daha onceleri köleler savasi'nda isgal edilmis olan sicilya ve sardunya'yi ayni bicimde geri aldim.

xxviii

afrika'da, sicilya'da, makedonya'da, her iki ispanya eyaletinde, achaia'da, asya'da, suriye'de, gallia narbonensis'te, pisidia'da askeri somurgeler kurdum. bunlara ek olarak italya'da, korumam altinda kurulmus olan yirmi sekiz somurgede, benim sagligimda, buyuk ve gonenc icinde bir nufus yasiyordu.

xxix

oteki komutanlarin yitirdigi askeri sancaklari, dusmanlari yendikten sonra ispanya'dan, galia'dan ve dalmacyalilardan yeniden geri aldim. partlari, uc roma ordusunun ganimetlerini ve sancaklarini geri vermek ve yalvararak roma halkinin dostlugunu istemek zorunda biraktim. sancaklari, mars ultor tapinagi'nin icine koydurdum.

xxx

bu zamanda hem uvey oglum, hem de vekilim olan tiberius nero araciligiyla pannonia boylarini yenerek roma halkinin egemenligi altina aldim. oysa, ben baskan olmadan once hicbir roma ordusu oraya ayak basmamisti ve ben illyricum eyaletinin sinirlarini tuna kiyilarina dek genislettim. dacialilarin bir ordusu irmagin bizde olan kiyisina gectiginde, komutanlarim tarafindan yenildi ve yok edildi. sonra da, ordum tuna'yi gecerek dacia boylarini roma halkinin buyruguna boyun egmek zorunda birakti.

xxxi

bana hindistan'daki krallardan bircok kez elciler gonderildi. bunlar o zamana dek hicbir romali komutanin ordugahinda gorulmemislerdi. bastarnlar ile iskitler, tanais irmagi'nin her iki yaninda yasayan sarmatlarin krallari, albanlar, iberler, medlerin krallari, elciler gondererek bizden dostluk dilediler.

xxxii

kacip bana siginan krallar arasinda part krali tridates ve sonradan phraates'in oglu phraates; medlerin krali artavasred; adiabenlerin krali artaxares; britanlarin krallari dumnobellaunus ile tincommius; sugamberlerin krali maelo ve marcoman sueblerin krali.. rus vardi. bundan baska, partlarin krali ve orodes'in oglu phraates, butun ogullarini ve torunlarini bana, italya'ya gonderdi. bunu savasta yenildiginden dolayi degil, cocuklarinin yasamini tutuya koyarak dostlugumuzu kazanmak icin yapti.
baskanligim zamaninda, o doneme dek aramizda hic bir diplomatik iliski ya da dostluk olmayan bircok baska ulus, roma halkinin bagliligini kazanmayi denediler.

xxxiii

part ve med uluslari, kendi uluslarinin ileri gelenlerini elci gondererek benden kral istediler. partlar, kral phraates'in oglu orodes'in torunu vonones'i; medler ise kral artavasdes'in oglu ve kral ariobarzanes'in torunu ariobarzanes'i kral olarak kabul ettiler.

xxxiv

altinci ve yedinci konsulluklerimde, ic savaslari bastirdiktan sonra kamunun onayiyla butun imparatorlugun en yuksek yetkisi bana verildigi halde, devleti kendi yonetimim altindan senato'nun ve roma halkinin ozgur yonetimi altina devrettim. bu davranisim icin bana, senato karariyla augustus sani verildi; evimin kapi söveleri resmen defne dallariyla suslendi.
kapimin uzerine yurttaslik taci takildi ve iulius senato yapisina altin bir kalkan konuldu. kalkanin uzerindeki yazidan da alnlasilacagi uzere; o bana senato ile roma halki tarafindan, erdemliligim, aciyiciligim, adaletim ve gorevlerime bagliligim icin bagislanmisti.
bu zamandan sonra, sayginlik ve etkinlik sanlari bakimindan herkesten ustundum; ama, yetki bakimindan memurluk arkadasim bulunanlarin hicbirinden daha cok gucum yoktu.

xxxv

on ucuncu konsullugumu yaparken, senato, sovalyeler ve butun roma halki, bana "yurdun babasi" sanini verdi ve bu sanin, evimin kapisi ustunde ve iulius senato yapisina, senato karariyla augustus forumu'nda onuruma dikilmis olan savas arabasinin altina kazinmasini ferman buyurdu.
bunlari yazarken, yetmis alti yasindaydim.

ek i

hazine'ye ya da roma pleblerine ya da terhis olmus askerlere verdigi paranin toplami, alti yuz milyon dinara variyordu.

ek ii

asagidaki su yeni yapilari yaptirdi; mars, iuppiter tonans ve iuppiter feretrius, apollon, tanrisal iulius, quirinus, minerva, iuno regina, kurtartici iuppiter, lares, tanrisal penatlar, genclik tanricasi, tanrilarin anasi, lupercal tapinaklari; circus' taki tapinak, yani basindaki minerva tapinagi ile birlikte senato yapisi; augustus forumu, iuliuslarin basilicasi, marcellus tiyatrosu, revaklar.. tiber irmagi'nin ote yanindaki caesarlar korusu.

ek iii

capitolium'u, tanrilarin seksen iki tapinagini, pompeius tiyatrosu 'nun su kemerlerini ve flaminius ylunu onarttirdi.

ek iv

tiyatro gosterilerine, gladyator oyunlarina, atletizm yarismalarina, yabanil hayvan dovuslerine ve deniz savaslarina; italya'da ve eyaletlerdeki deprem ya da yanginla yikilmis olan kentlere yaptigi bagislara; dostlarina ve yasal olarak istenen mulkleri tamamlamak icin senatorlere yaptigi yardimalra gelince; bunlar icin harcadigi tutar hesaplanamaz.

bu entryde kullandığım kaynaklar:

-belleten dergisi , cilt lix, sayı 224, nisan 1995, ankara; ttk -mehmet özaktürk`
-ovidius, ars amatoria / çeviren:ismet zeki eyüboğlu
-server tanilli / yüzyılların gerçeği ve mirası , cilt:1
-ankara anıtı / çeviren: hamit dereli
-istanbul üniversitesi / klasik filoloji türkçe latince arşiv ve fikir sitesi: http://www.latince.net/ [by jimi the kewl]