FUTBOL 9 Temmuz 2020
19,3b OKUNMA     605 PAYLAŞIM

Çoğu Futbolseverin İstemediği Yeni Yabancı Kuralı Kararı Neden ve Nasıl Alınabildi?

TFF, dün (8 Temmuz) yaptığı açıklamayla önümüzdeki sezonlarda uygulanacak yabancı futbolcu sayısını açıkladı. Buna göre 2020-2021 sezonunda 14 yabancıyla sözleşme yapılabilecekken sahada yalnızca 8'i yer alabilecek. Kademeli şekilde gelecek sezonlarda da azalacak yabancı sayısı. Peki bu günlere nasıl gelebildik? İşte bir özet.

neden ve nasıl bugüne gelindiğini sırasıyla açıklamak isterim.

tff, 2015 yılında resmi internet sitesinden yaptığı şu açıklamayla, yerli futbolcu teşvik sistemi'ni o zamanlar türkiye futbol direktörü olan fatih terim'in danışmanlığında hayata geçirmişti. sistem özetle, süper lig takımlarına kadrolarında en fazla 14 yabancı bulundurma hakkı tanıyor, kadroya kaydedilen her yabancı içinse tff'nin oluşturacağa fona bir katkı payı yatırılmasını öngörüyordu. bu pay, daha çok yerli oyuncusu bulunan kulüplere ''altyapıda'' kullanılmak üzere aktarılacak ve böylece hem yerli oynatan kazanacak hem altyapıdan oyuncu yetişecekti. kural böyleyken basına ''yeni yabancı kuralı'' olarak yansıdı. üzerinden çok geçmeden, kulüpler birliği'nin ricasıyla(!) yerli teşvikini öngören kısım sistemden çıkarıldı ve kural gerçekten de sadece 14 yabancı kuralı olarak kaldı. o günden bugüne ise kural gündeme sık sık getirildi ve tartışıldı.

peki o süreçte neler oldu? süper lig yayın hakları rekor bedelle dış yatırımcıya satıldı ve kulüpler, tarihlerinde ilk kez bu kadar yüklü bir yayın gelirinin sahibi oldular. bu gelirle birlikte har vurup harman savuran anadolu kulüplerini gördüğümüz gibi büyük kulüplerin de bunlardan aşağı kalır yanının kalmadığına şahit olduk. ancak bunun sebebi mevcut yabancı kuralı mıydı yoksa bu büyük geliri yönetemeyen futbol yöneticileri miydi; sanırım cevabı hepimiz biliyoruz.

tabii bu esnada anadolu kulüplerinin yadsınamaz yükselişine de şahit olduk. akıllı bir transfer politikası izleyerek düşük maliyetli ve kaliteli yabancıları getiren anadolu kulüpleri, türkiye'de ilk kez büyüklerin deplasman hissini bu kadar net hissetmesine neden oldu. çünkü artık hemen her kulüp, sahada sonuca etki edebilecek kalitede oyunculara sahipti. büyük takımlar ise bu süre zarfında (son sezonlara kadar) olmayacak isimlere, olmayacak paralar verip yabancı kuralının getirdiği avantajları istisna sezonlar dışında sürekli olarak kullanamadı. sonuç olarak, anadolu kulüpleri ve büyükler arasındaki makas uzun vadede daralırken, büyükler ve avrupa arasındaki makas da genişlemeye devam etti. bu süreçte uefa kıskacına da giren büyükler ''zorunluluktan'' yabancı transferinde dikkatli olmaya başladı. sonuç olarak 2015'ten beri türkiye ligi şampiyonluk yarışında büyükler dışından kulüpleri gördü zaman zaman. türkiye kupası'nı ise bir ilçe takımı ilk kez kazandı (bkz: akhisarspor)

işin bir başka boyutu ise yerli futbolcular. yerliler bu dönemde yavaş yavaş formalarını kaybetmeye başladı. çünkü bir çoğu zaten oynadıkları takımda forma giyebilecek kaliteden yoksunlardı. bir de üstüne önceki yabancı kuralının etkisiyle yerleri garanti olunca, takımlarımızın kadrolarında gereksiz yerli oyuncu şişkinliği vardı. 14 yabancı kuralıyla birlikte, futbolumuzun messileri, ronaldoları(!) takımlarından bir bir ayrılmaya başladı, çoğu kulüpsüz kaldı, hatta bir kısmı futbolu bıraktı. tabii hal böyleyken bu yerli oyuncuları bünyelerinde bulunduran menajerlik şirketleri de zarar etmeye başladı. çünkü tıpkı sahada olduğu gibi saha dışında da sadece ''yerli'' oldukları için iş bulabilen menajerlerin çoğu uluslararası arenadaki futbolcuları portföylerine ekleyemiyorlardı. yani 14 yabancı kuralı onların ceplerine giren parayı; mendeslerin, d'villaların, raiolaların vs. cebine koydu. işin özü, işinde zaten iyi olmayan, bulunduğu yeri hak etmeyen herkes (yöneticiler hariç) futbol piyasasından silinmeye başladı...

bu arada cenk tosun, yusuf yazıcı, cengiz ünder, çağlar söyüncü, okay yokuşlu , ozan kabak, merih demiral vs. gibi zaten oldukça kaliteli olan futbolcularımız avrupa'nın en büyük liglerine giderek döktürür oldu ki bu da aslında oyuncunun nereli olduğunun değil, kalitesinin önemli olduğunu kanıtladı anlayana. bir de o çocukların oynadığı milli takım avrupa şampiyonasına gidince...

velhasıl kelam, mesele yabancı kuralı değil, yeteneksiz yerli menajer ve oyuncuları kurtarma operasyonudur. mesele kaliteli yerli oyuncuyu teşvik etme meselesi değil, kalitesiz yerli oyuncuya maaş verme meselesidir. mesele yabancı transferinden komisyon alamayan yöneticinin, yerli transferiyle komisyonunu alıp keyfine bakması meselesidir. 

ve mesele, tff'nin futbola yeni bir vizyon getirme meselesinden ziyade, yöneticilerin ihaleleri daha kolay almaları meselesidir. yani kimsenin meselesi futbol değildir.

saygılarımla.