SEYAHAT 19 Kasım 2019
27,4b OKUNMA     613 PAYLAŞIM

Damak Şenlendiren Kızıl Şehir: Bologna Gezi Rehberi

Orta Çağ'dan kalma tuğla yapılarla dolu olması sebebiyle "kızıl şehir" lakabı alan bu kuzey İtalya kentine gitmeyi düşünenler için yol gösteren bir gezi rehberi.
iStock

bologna; la dotta, la grassa, la rossa

bologna’ya neden bilgili, şişman ve kızıl şehir dendiğine geçmeden... şey, nasıl diyeyim, bologna böyle biraz şey gibi, yani hani bir gün pek bilmediğiniz bir şehirde çok acıkır rastgele bir dükkana girersiniz (hidden gem) ve aslında orası lokaller için meşhurdur ama siz tesadüfen bulmuşsunuzdur, tabi şimdi internet var ama olmadığını düşünelim, ankara’da rastgele volkan piknik’e, cici’ye, süha’ya ne bileyim germeç’e falan giriyorsunuz, onun gibi.

bologna böyle işte. elbette emilia romagna bölgesi şarküteride nirvana, biliyoruz, parma'yı da anlatacağız, san secondo parmenşeyi de... ama en basit dükkanın bile damak çatlatacağını bilemezdik.

neyse, önce ulaşım

toplu taşıma! kullanarak şehre iki ulaşım mevcut. birincisi; radyonun muciti guglielmo marconi ile aynı adı taşıyan havalimanından, bir diğeri ise tren istasyonu olan bologna centrale’den.

uçak ile gelmişseniz hemen çıkış kapısının hizasından 6 € karşılığında 25-30 dakika içerisinde merkeze ulaşabilirsiniz. kalacağınız yere göre, bologna centrale'de veya sonraları adını sıkça duyacağınız via dell'indipendenza için mille durağında (centrale'den bir veya iki durak sonra) inebilirsiniz. dönüşte ise yine bologna centrale'den kalkan shuttle ile dönebilirsiniz, 5:00-5:30 gibi saatlerde başlıyordu yanılmıyorsam.

tren ile ise, venedik , milano ve floransa şehirlerine/şehirlerinden ulaşabilirsiniz. floransa 40 dk, venedik 1.30 saat, milano ise 2 saat civarı sürüyor. ana taşıyıcı trenitalia’nın yanı sıra, erken davranıp uygun bilet yakalayarak italo trenleriyle de saatte 300 km hiza çıkarak konforlu ve süratli yolculuklar ile bologna'yı merkez alıp yakın şehirlere ulaşabilirsiniz.


şehre ulaştık, peki nerede kalacağız?

tüm gidişlerimdeki tercihim hotel atlantic olmuştur. yusuf atılgan, zebercet karakterini kurgularken, paralel evrende yıllardır çalışan sarı saçlı orta yaşı çoktan geçmiş , italyan resepsiyonist ablayı ve onun kadar kıdemli olmayan orta yaşlı italyan abimizi görmüş müdür bilinmez.

24 saat açık resepsiyon ve içinde reçel, kruvasan, peynir, salam, kek, yoğurt ve birkaç parça daha şeyler bulacağınız açık büfe kahvaltısı, geniş ve rahat odaları, piazza maggiore ve merkez tren istasyonunun tam ortasında yer alması ve hemen karşısında yeryüzündeki en güzel (evet evet abartmıyorum en güzel) dondurmayı yiyebileceğiniz gelato galliera 49’un yer almasıyla, önerebileceğim yegane otel.


ne yiyeceğiz-ne içeceğiz-nereleri göreceğiz?

dondurmacımız öğlen açılıyor, bu nedenle sabah kahvaltıdan sonra ilk işimiz café impero, sabah kahvemizi ve hala açsak veya sabah kahvemize tatlı bir misafir istiyorsak, espressonun yanında antep fıstık ezmeli kruvasan istiyoruz, tüm avrupa'da olduğu gibi take-away , having-in’e göre daha ucuz , italyanların o sabah koşuşturmasını izlemek için via dell'indipendenza’ya taşmış masalara kurulabilirsiniz.

ayakta kalmış en uzun portico'lara, yani taş kemerlere sahip bologna'da hiç ıslanmadan veya güneş görmeden hemen hemen tüm şehri gezebilirsiniz. 45 km kadar portico'suyla dünyada daha uzun bu yapıya ev sahipliği yapan başka bir şehir yok. bunun sebebi de: şehir, üniversitesinin popüler hale gelmesinden sonra nüfusunu çok arttırmış ve at arabalarının geçeceği kadar boşlukları yol-sokak için bırakıp, kemerli yapıların üstüne şehri büyütmüşler, zaten aynı amsterdam'daki gibi, evler geriye doğru da epey bir gider.


piazza maggiore'ye ilerlerken aralarında disney store’un da olduğu sağlı sollu mağazaları geride bırakarak; şehrin simgelerinden olan, gençlerin buluşma mekanı (ci vediamo al nettuno – heykelin önünde görüşürüz gibi), benim de onunda kısa bir bateri resitali (!) verdiğim neptün çeşmesini göreceksiniz. 1567 yılında hizmete açılan bu çeşmenin yapım emrini 4. papa pius vermiş. yapımını da, medici ailesinin floransa’dan ayrılmasına neredeyse hiç izin vermediği (sebebi de gidip de avusturyalıların emrinde çalışmasın) jean boulogne nam-ı digger giambologna üstlenmiş.

hemen karşısında biblioteca salaborsa var, şeffaf zemininde bononia antik kentinin bazı kalıntılarını da görebileceğiniz (yok illa oranın altına da ineceğim diyorsanız 1-2 €’ya kalıntıların arasında dolaşabileceğiniz, gözünüzde çok büyütmeyin ama 500-600 m2 bir alandır) şimdinin kütüphanesi bir zamanların ticaret odası. onun öncesinde ise boks ve basketbol maçlarına ev sahipliği yapan 3 katlı içerisi kemerli ve işlemeli çok güzel bir yapı. içerisinde sürekli bir sergi var.


en üst katında ise, bazı gazetelerin son 20 veya 25 yıldaki manşetlerinden oluşmuş albümler var. albümlerden biri la gazetta dello sport idi, 2006 yılında kupanın cannavaro’nun elinde yükselişini “tutto vero – campione del mundo” yani “hepsi gerçek, dünya şampiyonuyuz” u net hatırlıyorum. kütüphaneye giriş ve dergi kitap fasiliteleri ücretsiz. internet var o da ücretsiz.

sırtınızı salaborsa'ya verirseniz hemen karşınızda iki tane kule göreceksiniz. halka kapalı garisenda ve güçlü bir ciğer, biraz bacak kası ve 5 € karşılığında sizi bekleyen asinelli. 97 metreye 500 basamak ile çıkıp şehrin şöyle bir fotoğ... durun durun, biraz manzaranın tadını çıkarın , ve “kızıl” şehre bakın. sadece çatıları değil, ruhu da kızıl bu şehrin. kurulduğundan bu yana sol çizgide olan, roma imparatorluğu zamanında bile özgür komün olan bologna, 2.dünya savaşında da direnişin ve anti-faşist hareketin sembolü olmuş, bu nedenledir ki hep kızıl diye anılmış.

Garisenda ve Asinelli

asinelli'den çıkıp öğlen şekerlemesine geçmeden, hemen 300 metre mesafedeki caffe terzi’de yorgunluk kahvesi ve düşen kan şekerlerini çıkartmak için tart ve kek arası, oradan biraz dinlenme için otele.

eğer haziran sonu - temmuz başında gitmişseniz, sizi bir sürpriz bekliyor. il cinema ritrovato ve hemen arkasından sotto le stele del cinema. ilki, genelde bir hafta süren siyah beyaz filmlerden oluşuyor. ancak onun bitimiyle başlayan açık hava sineması, bu dünyada göreceğiniz çok güzel anlardan biri, zira her akşam 21:45’te binlerce bolognalı o meydanda çıt çıkarmadan, ellerinde içecekleri ile hayvanlık, taşkınlık yapmadan o filmleri izliyor. mezunları arasında dante, erasmus, kopernik, marconi ve enzo ferrari olan ve 17.yy’da dünya tıp tarihine otopsi dersleriyle geçen teatro anatomico’ya ev sahipliği yapan, dünyanın halen faaliyette olan en eski üniversitesi olan bologna üniversitesinin mühendislik ve hukuk fakülteleri arasında kalmış piazza maggiore'ye kurulan dev perde her yıl bologna halkını kah sophia loren ile, kah george clooney ile buluşturuyor.

işte bu nedenle la dotta’dır. la mia citta culturale’dir.

Sotto le Stelle del Cinema

eğer bacaklarınız asinelli'den sonra, tyler durden’ın bar mahzeninde lou’ya kafa tuttuğu perdeden, “beni en zorlayabileceğin bu dik 500 basamak mıydı” diyorsa , ona hemen “küçük sürprizler” yapın ve size şehrin kuzeybatısında bulunan sanctuary of the madonna di san luca manastırına alalım. sabah kahvemizi bologna'nın en eskisi gamberini'de içtikten sonra, renato dall’ara stadının oradan yukarıya doğru tatlı tatlı tırmanmaya başlayabilirsiniz, tabii ki porticolardan.

en yukarda sizi yine nefis bir manzara bekliyor. inişte stada şöyle amors durup bakıyor, ne olacak bu bologna'nın hali diyip şehre devam ediyoruz.


ve en güzel bölüm, la grosso

parmesan peynirini tuzluk şekerlik gibi masaya getirmelerinden ben zaten doğru yerde olduğumu anlamıştım. en basit eataly’e bile gitseniz (evet basit) makarnaya parmesan değil de parmesana makarna döküyormuşsunuz gibi oluyor. hayır ağlamıyorum gözüme parmesan kaçtı. akşam olduysa yavaş yavaş via pescherie vecchie’de konuşlu one zeroçinquantunoda şarküteri tabağına ve şaraba düşmece, sonra aynı işlemi la baita ve il baccanale'de tekrarlamaca.

tortellini ve peynir için: ceccarelli

öğlen veya akşamüstü yemeği için: osteria della orsa veya osteria lantarna

dondurma: via galliera 49 adresindeki, gelato galliera (başka yerden şaşmayın)

kahve: café terzi, café gamberini ve café impero

tatlı: bol bol sicilian canoli deneyin, yanına da espresso (italyanlar çok acı yapmıyor espressoyu, veya macchiato da olur, italya'da latte derseniz köpürtülmüş süt gelir önünüze)

bar & ambians: (zamboni caddesi) empire english pub ve (corte isolani caddesi) k factory

yemek hakkında kısa yazdığıma bakmayın, en basit dükkan bile damak çatlatır. tüm makarnalar bolognese soslu olacak, aman diyim.

ayrıca günübirlik dozza kasabasına gidin, her 2 yılda bu kasabadaki evlerin sokakları, halkın ve küratörlerin yardımıyla bir açık hava festivalinde boyanıyor. 1-1,5 saat otobüs yolculuğu ile ana caddede inip içeriye yürümeniz gerekiyor, eğer ana cadde dozza arasını ayarlayamazsanız (minibüs vs) 40 dk yürümeniz lazım , ama çok güzel kasaba, yol da keyifli, bologna'nın sayfiye yeri.

bologna güzel. gidin görün, 2-3 gün ayrımanızı hak ediyor.

öncelikle en sıkıntılı mevzunun dil ve ev bulma konusu olduğunu belirtmek isterim

italyanca bilmeden buraya uzun soluklu geleceklere en önemli tavsiyem; gelmeden önce bir dil kursuna yazılıp en azından gündelik phraseleri öğrenmeleri gerektiğidir. çünkü burada yaşayanlar genelde ingilizce bilmiyor, bilenler de tarzanca konuşuyor, aksi takdirde şehir insanı yalnızlaştırıyor. böylesine mükemmel bir şehirde yalnız olmak, sağda solda yalnız görünmek bildiğin eziklik imgesi, çünkü bologna'da yalnız insan görmezsiniz, herkesin içine dahil olduğu, balotta dedikleri sosyal çetecikler var. balotta'lar liseden başlayıp devam eden bir tür sosyal döngü. bizdeki tayfa gibi birşey... italyanlar sosyal yaşamlarına ve kültürlerine çok düşkünler, sürü halinde eğlenip sürü halinde sokaklarda gezmeye bayılırlar..

bologna'da ev bulmak çok zor! buraya uzun süreli gelmenin en sıkıcı taraflarından biri de budur.. çünkü eğer üçüncü dünyadan geliyorsanız ve lanet bir ortadoğuluysanız doğal olarak insanlarda bir önyargı oluşuyor. ilk geldiğinizde muhtemelen 10-15 gün oda aramakla geçicek! buraya gelen herkesin bu konuda benzer bir hikayesi var. kızlar erkeklere göre daha kolay, daha konforlu evler bulabiliyor, ancak erkek ve ortadoğulu olmak ev bulmak açısından bu durumu zorlaştırabiliyor. ev bulma arayışı genelde facebook üzerinden gerçekleşiyor. bir sürü ilan sayfası var. oralardan tiplerle iletişime geçebilirsiniz. bologna'da oda tutarken yapacağınız kontrata dikkat edin. genelde iki depozito isterler ve evden çıkarken de odaya birini bulmanızı isterler, aksi takdirde depozitonuz yanacaktır. depozitosunu kaptıran insan hikayelerini bolca dinleyeceksiniz..

pizza yemek için due torri'nin dibindeki pizzacıyı tavsiye ederim. dilim şeklinde satılıyor pizzalar. bir dilim pizza çeşidine göre 2-4 euro bandında değişiyor. dilimler büyük ve doyurucu, ben bir dilimle doyuyorum açıkçası. ayrıca via marsala'da ritis pizza adında keşfettiğim muhteşem bir yer var. via petroni'nin sonundan sola saptıktan sonra azcık ileride, adını şimdi hatırlayamadığım, napolitan pizza yapan bir yer daha var, orayı da gidenlere mutlaka tavsiye ederim, ancak burada masa için ayrıca ödeme yapmanız gerekebilir. benim tavsiyem pizzayı alıp sokakta bir yer bulup yemek..


italya denildiğinde akıllarda oluşan en önemli imgelerden biri de bisiklet... bisiklet olmadan bologna'da yaşayamazsınız! muhakkak varır varmaz bir bisiklet edinin. via zamboni'de genelde moroccolu tipler 15-20 euro karşılığında çalıntı bisikletler satıyor. genelde herkes oradan gideriyor bisiklet ihtiyacını, sonra sprey boyayla boyuyorlar. facebook üzerinden de bisikletini satan tipler oluyor, ama genelde pahalı ve onlar da çalıntı! açıkçası ikinci el bisiklet bulmak zor, bisikletçiler satmıyor, satsa bile bayağı pahalı oluyor...

eğlenilecek mekan olarak pratello'yu öneririm herkese. clup tadında yerler genellikle centro starico'nun dışında. ama hem demlenip hem de insanlarla sohbet edeyim derseniz pratello en güzeli. sahici, sıcak kanlı insanlarla tanışabileceğiniz en güzel mekanlar burada. tarcaban, barazzo harika mekanlar. ayrıca bakkaldan 1,5 euroya bira alıp sokakta da içebilirsiniz. ayrıca işgal evleri (occupatzione) eğlence için harika yerler. ortam güzel, her şey ucuz ve kaliteli müziğe erişmek çok kolay. uyuşturucu müptelaları falan daha çok buralarda takılıyor. iphone ekranı üzerinde kokain çeken tipler görürseniz şaşırmayın.


xm24 bologna, lapas benim bildiğim mekanlar. her çarşamba labas'da organik ürünler satılır, gelenler yere çöküp şarap ve marijuana eşliğinde sohbet ederler. herkesin dahil olduğu sohbet halkaları var, ortalıkta yalnız gezinen insan göremezsiniz! ayrıca via zamboni'de piazza verdi'de durmadan etkinlikler olur. genelde edebiyat fakültesini işgal edip techo partiler falan organize edilir. bunlar dışında dynamo, cortile cafe, spazio indue tarzı yerler takılmak için iyi mekanlar..

bologna, kuzey italya'nın tam ortasında bir yerde, bu nedenle de birçok yere yakın. floransa, venedik, milano, verona tarzı yerlere bir iki saatlik tren yolculuğuyla erişim mümkün. hızlı trenler çok pahalı, herkese "regionale" denilen ucuz trenleri tercih etmelerini tavsiye ederim. yurtdışına gitmek isteyenler ryanair'den birkaç ay öncesinden ucuza bilet alıp avrupa'yı da turlayabilirler.

Farklı Kültürlerin Enfes Bileşimi: Saraybosna Gezi Rehberi