TELEVİZYON 2 Temmuz 2020
130b OKUNMA     560 PAYLAŞIM

Dark'ın Birçok Soruya Cevap Bulabildiğimiz 3. Sezonunun İncelemesi

Netflix orijinal dizisi Dark, 3. sezonuyla final yaptı. İlk iki sezon boyunca kafaları allak bullak eden dizi, son sezonunda pek çok soru işaretini gidererek veda etti.

bir olay akışında döngüler ve paradokslar yazmak aşırı zor bir iştir. çünkü bu tür hikayeler etkileyiciliğini karmaşasından alır ve attığınız her düğüm senaryo ilerledikçe elinizi kolunuzu bağlamaya başlar. örneğin birinin babasını, sevdiği kızın geçmişe giden kardeşi yaparsanız bu ilişki ağını bir kere düğümlemiş olursunuz. izleyiciyi şaşırtmak için de sürekli buna benzer bağlar oluşturursanız bir süre sonra olay akışınız dolaşık halde duran dikenli bir tele dönüşür.

üçüncü sezon gelirken dark için benim korktuğum da buydu. "dizi tuttu, insanlar olay akışını çözmek için en son lost'ta yaptıkları gibi kafa yormaya başladı, buradan yürürüz biz." deyip yapımı uzatmak ve izleyiciyi şaşırtmak adına diziyi saçma sapan bir yere götüreceklerinden endişeleniyordum. çünkü benzer bir olayı daha öncesinde pek çok dizide görmüştük. (bkz: la casa de papel)

ancak diziyi resmen üstün alman mühendisliğiyle tasarladıkları için olay akışını ve finali daha başından belirlemişler ve olayın üçüncü sezonda final yapmasını uygun görmüşler. böylece ortaya son dönemde izlediğimiz en başarılı dizilerden biri çıkmış. şimdi dizi bu başarıyı hangi teknikleri kullanarak sağlamış ve genel olarak üçüncü sezon nasıl olmuş bir bakalım.


--- spoiler ---

senaryonun öne çıkan noktası tasarımındaki katmanlı yapı. hatırlayacağınız üzere dizinin ilk sezonundaki ana çatışma, kaybolan çocuklar ve mikkel'in geri getirilmesiydi. burada kötü adam noah gibi gösteriliyordu. ikinci sezonda işler daha da derinleşti, çocukların kaçırılmasının arkasında kimlerin olduğunu öğrendik ve noah geri plana itildi. artık gerçek çatışma yaklaşan kıyametti ve baş düşman adam oldu. üçüncü sezonda ise adam'ın aslında tüm olayları durdurmak istediğini öğrendik ve rakip olarak karşımıza martha'nın paralel evrendeki yaşlılığı olan eva çıktı.

her sezonda değişen bu yapı sayesinde dizi aynı formülleri tekrar tekrar kullanmaktan kurtulmuş. mesela ilk sezonda anlatılan karmaşık aile ilişkileri ve paradokslar etkileyiciydi ama bu yapının suyunu çıkarmadan hemen yeni ve daha karmaşık başka bir yapı eklemişler. çünkü yazının başında bahsettiğim gibi bu alan artık dikenli teller ile dolu. ancak yapıyı değiştirince gidiş yolu da değişmiş ve yeni tellerin serilebileceği bomboş alanlar oluşmuş.

yaratılan bu boşluklar diziyi yapanlara bir özgürlük sağlamış ancak bu özgürlüğü hoyratça kullanmamışlar. bunu da yapabilirlerdi tabi ama dizi tutarlılığın her an çökeceği bir alanda gezindiği için serbest kalan alanlarda bile eski yollarına dönüp dokunabilecekleri tüm alanlara dokunarak diziyi şahane tasarlanmış ayrıntılarla doldurmuşlar.


buna örnek olarak da üçüncü sezonun birinci bölümünü gösterebiliriz. bir çok izleyici dizinin ilk iki sezonundaki detayları hatırlamadığını söylüyor. içinde bulunduğumuz dönemde daha çok "izle-tüket" işler yapıldığı için bir nebze haklı da olabilirler. ben de bu nedenle üçüncü sezonun başında ilk iki sezondan alınma görüntülerle oluşturulan bir video bekliyordum ancak dizinin yapımcıları bu beklentilerin de üzerinde bir çalışma yapmış.

ilk bölümde martha'nın bulunduğu paralel evreni öyle bir tasarlamışlar ki hem farklı bir evrende olduğunuzu anlıyorsunuz hem de ilk sezondaki olayları görüp "evet ya bu böyleydi." diyorsunuz. mesela, martha'nın evinde yapılan kahvaltı ve sürekli masa etrafında dönerek "dinamik" aile yaşamına işaret eden kamera, ulrich yerine franziska'nın pencereden kaçması, yırtık fotoğraf (ilk sezonda ines yoktu, burada ulrich yok) gibi detaylar size hem aşina olduğunuz şeyleri işaret ediyor hem de tanıdık olduğunuz şeyleri değiştirdiği için bir yandan da tedirginlik yayıyor.

detaylar tamam. peki senaryonun akışı nasıl? biraz önce bahsettiğimiz katmanlı yapı nedeniyle ikinci sezonda bahsedilen kıyamet artık geride kaldı. hikayeyi bu noktaya kadar taşıyanlar da bu sezonda manipüle edilen figürlere dönüşmüş. artık oyunu yöneten asıl karakterleri yani adam ve eva'yı sahada görüyoruz. çünkü tüm bu olay akışını onlar tasarladı ve çözümü bulacak olanlar da onlar.


artık sona gelirken dizi de daha açıklayıcı oluyor. daha öncesinde insanların motivasyonlarını gizli tutuyordu çünkü merak duygusunu kullanarak izleyiciyi sürükleyebiliyordu. ancak bu noktada merak duygusuna ihtiyacı kalmıyor artık çünkü zaten final yapıyor. bu nedenle jonas'ın eva tarafından sürekli olarak kandırıldığını ve aslında var olmaması gereken bu iki evrenin sonsuza kadar aynı döngüyü tekrar ettiğini öğreniyoruz. bu da olay akışını ve finali daha anlaşılabilir kılıyor.

dizi, finali de hiçbir prensibini bozmadan yapıyor. kendi içinde deterministik bir akışa sahip olan dizi final için de basit bir fizik ilkesini kullanmış. bu ilkeye göre havaya atılan bir top yükselir, bir süre maksimum noktada asılı kaldıktan sonra yere düşer bir kaç defa sektikten sonra da durur. h.g. tannhaus'un yanlış giden deneyi ile yarattığı paralel evrenler de havaya atılan bu top oluyor. her ne kadar yükseliyor ya da havada asılı kalıyor gibi görünse de fizik yasası gereği başlangıç düzlemine geri dönmesi gerekiyor.

bu yüzden dizi başından beri hiçbir zaman jonas ve martha'nın mutlu sona ulaşacağı şekilde tasarlanmamış. bunu bu sezon yapmayı deneyebilirlerdi ancak hiçbir zaman genç jonas ve martha'nın el ele tutuşurken zamanın içinde yok oluşlarının ardından giren what a wonderful world etkisini yaratamazlardı diye düşünüyorum.

--- spoiler ---


sonuç olarak yazım ve üretim bir denge işi. "çikolata" güzel diye insanların önüne 87 kilo çikolata koyarsanız elinizde mide krampı geçiren onlarca insan kalır. bu dizi de böyle düşünülerek yapılmış. evet, mikkel'in geçmişe dönüp michael olması güzel, elizabeth ve charlotte'un birbirini doğuran anne-kız olmaları etkileyici bir paradoks ancak bunları sürekli kullanmaya çalışırsanız hareket edeceğiniz alan kalmaz bir noktadan sonra.

bir de tadında bırakmak süründürmekten daha iyi sonuç verir her zaman. belki bir sezon daha yapsalar önümüzdeki yıl buraya "dark da çok bozdu." yazacaktık ama bu haliyle dizi efsaneler arasında yerini alacak diyebiliyoruz rahatlıkla.