SİYASET 2 Haziran 2017
93,6b OKUNMA     1026 PAYLAŞIM

Donald Trump'ın Paris Anlaşması'ndan Çekilmesi Tam Olarak Ne Anlama Geliyor?

Donald Trump, dün yaptığı bir açıklama ile Paris İklim Anlaşması'ndan çekildiğini duyurdu. Neredeyse tüm dünyayı ilgilendiren bu karar ne anlama geliyor peki? Neden Trump böyle bir şey yapmış olabilir?
Fotoğraf: Gage Skidmore


Öncelikle, nedir bu Paris İklim Anlaşması?

türkiye'nin de aralarında olduğu 190'dan fazla ülkenin imzaladığı ve iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen 30 kasım 2015 paris iklim zirvesi sonrasında kabul edilmiş ve ertesi yıl yürürlüğe girmiş uluslararası anlaşma. enerji politikaları ve küresel ekonomi açısından çığır açıcı yeniliklere gebe çok önemli bir olaydır ama etkilerinin neler olabileceği türkiye'de henüz anlaşılamamıştır.

bu konuda birkaç yazı;

https://www.foreignaffairs.com/…ter-paris-agreement

https://www.foreignaffairs.com/…/paris-isnt-burning

Trump, 31 Haziran'da attığı bir tweet ile çekileceğinin sinyallerini vermişti


Dün yaptığı açıklama ile de ABD'nin resmen anlaşmadan çekildiğini duyurdu


Sözlük yazarı "countofmontecristo" da olayı güzelce, tüm detaylarıyla yorumlamış

naçizane az çok fikrimizin olduğu bu konu hakkında ben o kadar da olumsuz düşünmüyorum. paris anlaşmasının en büyük artışı, dünyadaki nerdeyse tüm ülkelerin tek bir metin üzerinde anlaşmış olmasıydı. bu açıdan insanlık için de mühim tabii. ancak, en büyük devlet antlaşmadan çıkınca ortada büyük bir kaos oluyor.

aslında bakılacak pek çok acı var, şu anda kıyameti de en çok enerji ekonomistleri koparıyor tabii. fakat işin aslında, benim düşünceme göre değişen pek bir durum söz konusu değil.

paris iklim anlaşması (pia)'nin en büyük odak noktası, dünyadaki en büyük fosil yakıt tercihi olan kömürün gelecek yıllarda dramatik olarak azaltılması diyebiliriz. kömür tüketiminin dramatik azaltılması aynı zamanda enerji kaynağı tercihlerinde de dramatik değişikler ortaya çıkaracağından yeni enerji-ekonomi modelleri de hızla hayata koyulması gereken şey olarak karşımızda duruyor. daha uzun da bahsedebiliriz ama özetle, "circular economy" denen bir model var ve bu modelde "atık" diye bir şey yok. her atık yeni bir ürün. "linear economy" dediğimiz ise klasik model, bir atık var ve o hep atık. ondan faydalanırsanız da atıktan faydalanma olaral geçer. pia, circular economy modelini de sağlam temeller üzerine oturtmuştu. trump bu anlaşmayı bozarak da circular economy modelini biraz öteledi.


şimdi pratik olarak baktığınızda, anlaşmaya imza atmasına rağmen ben büyük kömür tüketimleri olan hiçbir ülkenin anlaşmayı sallayacağını düşünmüyorum. dünya o kadar dürüst bir yer değil. anlaşma okundu mu bilmem ama anlaşmada şöyle birşey de var mesela "şeffaflık ve hesap verilebilirlik" tabii muhasebe açısından hesap verilebilirlik diyor. herkes "çin bile imza attı yav" diyor ama beni kimse çin'in kömür tüketimini hem azaltıp hem bu şeffaflığa uyacağına ikna edemez. mesela türkiye de imza attı. kömür tercihlerinde de şeffaflık konusunda da gelişme olacağını düşünmüyorum mesela :)

zaten fosil yakıtların birincil müşterileri abd, çin ve oecd ülkeleri. zaten dünyada abd ve avrupa devletleri haricinde (ki onlardaki de tartışılır) şeffaflık muallak olan bir şey. yani özetle, herkes imza attı ama kimse bu anlaşmayı sallamayacaktı.

anlaşmanın en büyük artısı avrupa birliğineydi. yani avrupa ülkeleri. anlaşmanın bozulması da en çok onları etkileyecek. avrupa ülkelerinde zaten üç büyük ülke dışında adam gibi bir nüfus yok, demografik yapı çok ilginç hal almış durumda. yenilenebilir enerji kaynakları kullanılıyor çünkü nüfus ve gelişmişlik izin veriyor. mesela, ben de youtube'dan isveç'in bilmem ne bölgesindeki yenilenebilir enerji operasyonunu hayranlıkla izliyorum, ama ancak isveç, norveç, danimarka, almanya'nın bir bölgesi vs. de olabilecek şeyler bunlar, ticari açıdan uygulanabilirlik ile baktığımızda. mesela yine çin örneğini verelim, çin'deki şartlar altında avrupa'nın hayata geçirdiği şey çin'de sadece model olarak kalır, kalıyor.

trump biraz da kıta avrupasına kıl olduğundan reddediyor anlaşmayı. ki bu dediğim gibi kıta avrupasının politikalarını az da olsa etkileyebilir. kıta avrupası özetle şöyle diyor: ben, gelişmiş, şeffaf, hesap verebilir ve nüfusu az bir bölgeyim. o yüzden fosil yakıt tüketimim de az, yenilenebilir enerji uygulamalarım da mantıklı, teknolojim de yüksek. ama bu gelişmeleri yaparken, güncel yönetmelikler, yürütmelikler beni zorluyor. başka ülkeler çok daha kirli emisyonlarla üretim yapıyor, ben daha temiz üretim yapıyorum, ama benim ürettiğim malın birim fiyatı bu yüzden pahalı oluyor. piyasada kar elde edemiyorum. o yüzden bu anlaşmayı uygularsak pazarımı en azından korurum.

şimdi diğer ülkelerde, özetle "yav he he" diyerek imzayı atıyor ama şöyle düşünüyor: "sen gelişmiş ve nüfusu bu bahsettiğin yöntemler için çok uygun bir bölgesin ama sen gelişirken neler yaptığını da biliyoruz, biz de bunları yaparsak gelişeceğiz, evet dünya kirleniyor ama gelişmezsek de tepemize biniyorsunuz, ben imzamı atarım ama el altından işime de bakarım, sen zamanında en ekonomik diye hangi metodları denemedin ki? ben de en ekonomik metodlarla gelişeceğim" tabii gelişme derken ekonomik büyümeden bahsediyorum. bu arada; şunu da söyleyeyim, çin'in bu anlaşmaya uymayacağını tüm dünya biliyor. çünkü çin bu anlaşmaya uyarsa ekonomik büyümesi yavaşlayacak. çin'in ekonomik büyümesinin yavaşlaması demek global ekonomik kriz demek.

trump da şunu söylüyor: ulan benim en büyük rakibim çin. imza atacak ama uygulamayacak, zaten komünist parti, tek parti rejimi ve denetim mekanizması leş. uymuş gibi yapacak, uymayacak, yine malı en ucuza üretecek. ben imza attığımda eşek gibi denetim mekanizmaları var, beni bu mekanizmalar engelleyecek. ben yine istediğim fiyattan pahalıya üretmek zorunda kalacağım. o yüzden çekilirim daha iyi.


durum özet olarak bu. he tabii trump'ın çekilmesindeki en büyük problem, abd'nin yenilenebilir enerji ve küresel ısınma konusundaki araştırma projelerine bütçe ayırmaması olur, ki öyle olacak sanıyorum. ama ne kadar bütçe kısarlar, onu bilmem.

tabii güzel haberler de var, çin dahil bütün dünya zaten kömürü terk etmenin peşinde. ama anlaşmanın istediği hızda değil de kendi uygun gördükleri şekilde yapmak istiyorlar. zaten 2040 gibi doğal gazın kömürü geçeceği söyleniyor ki gerçekten öyle gözüküyor. bir suser arkadaşım "shale gas (kaya gazı) sektörüne söz verdiği için çekildi" demiş ama zaten kaya gazi kirli bir metod değil ki, çok mantıklı ve uygulanabilirliği mümkün, ekonomik ve doğal gaza yakın çevreci bir şey.

son olarak, eğer bu dünyayı yenilenebilir enerji kurtaracak diyorsanız, yanılıyorsunuz. yenilenebilir enerji fosil yakıtlara hiçbir zaman alternatif olamayacak. dünya fosil yakıtlara alternatif olarak nükleeri, ve hatta eğer başarırlarsa-ki başarmak zorundalar medeniyet seviyemizi arttırmak için- soğuk füzyonu tercih etme peşinde. gerçekten bu iki metod ancak fosil yakıtları bitirir.