TARİH 16 Kasım 2017
29,4b OKUNMA     750 PAYLAŞIM

Dostoyevski ile Evrensel Bir Slogan Haline Gelen "Dünyayı Güzellik Kurtaracak" Deyişinin Kökeni

Dostoyevski'nin Budala adlı romanında okuduğumuz cümle, aslında yazarın belirli bir kültürü miras alması sonucunda aktardığı bir deyişmiş.

fyodor mihailoviç dostoyevski'nin budala adlı romanında prens miskin'in ağzından duyduğumuz bir cümledir "dünyayı güzellik kurtaracak". şu sıralar yaptığım okumalarda bu konsept çokça karşıma çıkıyor, doğu avrupa tinselliğinde yeri olan, hatta içine işlemiş bir kavram. "etrafı yeşillendirip, her yere çiçek dikersek her şey şahane olur" dan ziyade, elbette manevi bir güzelliğe işaret ediyor daha çok -ama elle tutulur, gözle görülür güzelliği yabana attığını da zannetmiyorum (miskin'den uzaklaştım artık, daha genel konuşuyorum) güzel şeylerin insanları güzelliğe (iyilik-güzellik) yönelttiği gibi bir noktaya götürülebilir.

çok uzatmadan açıklamak zor olsa da, doğu avrupa geleneğinde bunun kökeni eskiye dayanıyor. o yüzden tarihsel bir örnek vereyim

(olaylar 987 yılında geçiyor, tarihçi (daha ziyade kronolog) nestor tarafından aktarılmış)

vladimir, kiev ruslarının kralı, çevrelerini sarmış tek tanrılı dinlerin takipçileri tarafından sıkıştırılmaktadır. nihayetinde bütün bu gruplara bir elçi gönderir, dinleri yakından tanıması, kendisine rapor getirmesi için. yahudilerin dinini tutmazlar, kudüs'ü kaybetmelerini ve dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda kalmalarını vladimir bir zayıflık addeder. volga bulgarlarından tanıdıkları islam'ı da tutmazlar, zira içki yasağı ruslara itici gelir. çeşitli hristiyan kiliselerine (henüz "great schism" dediğimiz doğu-batı kilisesi ayrımı olmasa da, geleneklerde ayrılık kaçınılmaz) de elçi gider. batıdaki grupların (cermenler, vs.) kiliselerini ve geleneklerini tatsız tutsuz, asık suratlı bulur ruslar. constantinople'a giden ziyaretçiler ise (daha istanbul yok, malum) aya sofya'da pazar ayinine katılırlar. geri döndüklerinde aşağı yukarı şu sözleri edeceklerdir: (ayin sırasında) "dünyada mıyız yoksa cenette mi, artık anlayamaz olduk. şimdiye dek ne böyle güzellik gördük, ne de bunu anlatmamız mümkün." neticede, vladimir rusların ilk hristiyan kralı olur, ve bütün rusya'nın hristiyanlaşması dönemi başlar.

Bir Vladimir tasviri.

tabii 10. yüzyılda bugün anladığımız anlamda historiography olmadığından, nestor'un her kelimesini gerçek kabul etmemiz mümkün değil. dönemin kaynakları arasında daha farklı yorumlar da var, üstelik bizans'la yapacağı politik bir yakınlaşmanın avantajını da göz ardı etmemek gerek. ama dikkati çekmeye çalıştığım nokta, yarı-mitolojik bir öykü bile olsa, bu öykünün nasıl sunulduğu, ne gibi temellere dayandırıldığı idi. işte dostoyevski de, nihayetinde, bu kökenden geliyor.

bir programızın daha sonuna geldik. bu bölümde ne öğrendik?

dünyayı güzellik kurtaracak; ama er, ama geç.