UZAY 1 Ekim 2018
25,9b OKUNMA     767 PAYLAŞIM

Dünya Dönmeseydi Zaman Nasıl Ölçülürdü?

Dünya'nın Güneş'in etrafında dönmediğini, gündüz ve gecenin, mevsimlerin oluşmadığını hayal edin. Bu durumda zamanı nasıl hesaplardık? Ekşi Sözlük yazarları bu konuya kafa yormuşlar ve ortaya güzel yorumlar çıkmış.
iStock

zaman kavramı ile zaman ölçümü aynı şeyler değil. mesela karanlık bir hücrede bekliyorsunuz yıllarca. zamanın aktığından haberiniz var ama ne kadar zaman geçtiği konusunda hiç bir bilginiz yok.

zamanı ölçmek için dışarıdan bir referans bulamazsak kendimizden döngülerle ölçmeye çalışırdık herhalde. mesela adet döngüsü ay olarak kullanılabilirdi. acıkma döngüsü de günü üçe veya dörde bölebilirdi. kişisel olarak bunlar çok değişse de toplum içinde daha sabit bir ölçüm yakalanabilirdi.

teknoloji biraz ilerleyince kum saati gibi araçlar açlık, uyku ve adet gibi döngüleri yakalayacak şekilde standartlaştırabilirdi. hamilelik süresi hesaplanırsa 9 ay 10 gün bir yıla takabül ederdi herhalde. (mevsim döngüsü de yok kabul ediyorum) insan yaşı da buna göre hesaplanabilirdi. kısacası ortalama insanın biyolojik saatini standartlaştırıp biyolojik bir takvim ortaya atardık.

zamanın diğer uzay boyutlarından ayrı olarak varlığı, fizikçiler arasında kadim bir tartışma konusu olagelmiştir. nihayet einstein, görelilik teorisi’nde uzay-zamanın bir bütün; yani aynı kumaşın, aynı dokunun parçası olduğunu göstermiştir. çoğu fizikçi zaman kavramını termodinamiğin ikinci kanunu gereği evrenimizde entropinin sürekli surette artmasıyla ilişkili olarak tanımlar. entropi yani düzensizlik arttıkça nesneler bozularak daha az düzenli yapılara dönüşür, canlı hücrelerse giderek işlevlerini kaybeder ve olur.

bu tersine çevrilemez düzen, varlığına anlam arayan her bilince sanrısal olarak, geleceğe doğru akıp gitmekte olan birşeyler olduğu fikrini düşündürür. oysa zaman dediğimiz şey, entropinin artışıyla nedensellik ilkesinin işlemesinden başka birşey değildir.

son olarak, şayet dünya dönmeseydi, uzaktaki bir yıldız ışığının yaptığı yalpayı, en küçük zaman birimimiz alarak farklı bir zaman yapılanması kurardık muhtemelen. zira insanın kendini kandırmasının yolları ebediyen tükenmeyecektir.

yerçekimi ile ölçmek güzel yöntemdir. yerçekimi sabit (hemen hemen), kullanacağın su ya da kumun özkütlesi, hacmi belli. kullanacağın düzeneğe göre ölçüm yapmak mümkün olurdu.
sabah - akşam döngüsü olmasaydı bile eninde sonunda uyku - uyanıklık döngüsünü kullanarak yerçekimi saatini ayarlamak mümkün olurdu.

beyin fırtınası olması için biyolojik saat de düşünülebilir. mesela bir gram taze ekmeğin küflenmeye başlaması için gereken zaman. buna göre 1 gr sonra buluşuruz, 5 gr sonra okul bitecek vs... gibi birim de uydurmak mümkün.

çobanlar çoğunlukla mesafeleri (dolayısı ile zamanı da) sigarayla ölçer. “dayı bilmem ne tepesine ne kadar yol kaldı?” diye sorarsanız “3 sigara içimlik yolu var” cevabı muhtemeldir. bu da hem mesafe hem zaman hakkında fikir verir.

çok daha net ölçüm için gökyüzünde bir pulsar bulup bunu saat gibi kullanmak da mümkün.

zaman sadece dünyanın dönmesinden kaynaklanan üretilmiş bir kavram olmadığı için yine aynı şekilde ölçülürdü.

a noktasından b noktasına ulaşman 250 saniye sürüyorsa, hareket dolayı yer değiştirme içinde geçen süre yine saniye/dakika/saat kavramlarıyla ölçülürdü, doğal olarak bir fark olmazdı.

sadece dünya dönmediği için gece ve gündüz kavramı olmazdı bir taraf tamamen gece bir taraf da tamamen gündüz olacağı için.bu sebeple de bir günü 24 saate sabitlemek yerine (güneşin doğuşu ve batısı) daha farklı bir ölçü yaratılırdı örneğin 1 gün10 saat gibi.bu sebeple de ay/yıl süreleri değişkenlik gösterirdi.

Diğerlerine Kıyasla Türklerin İngilizce Konusundaki Endişesi Yersiz mi?