MİMARİ 14 Eylül 2023
11,6b OKUNMA     440 PAYLAŞIM

Dünya Tarihinin Bilinen İlk Şehri: Çatalhöyük

Konya ili sınırları içinde, tarihi günümüzden 9500 yıl öncesine uzanan yerleşim yeri kalıntılarının bulunduğu ören yeri Çatalhöyük, dünya tarihinin bilinen en eski kenti.

çatalhöyük; konya ili sınırları içinde, tarihi günümüzden 9500 yıl öncesine uzanan yerleşim yeri kalıntılarının bulunduğu bir ören yeri.

çatalhöyük insanlık tarihindeki tespit edilmiş ilk yerleşim yeri değil. israil'deki eriha ve çevresi yerleşimler 12000 yıl kadar geriye gider. ama çatalhöyük bilinen ilk kenttir. hatta en iyi zamanlarında, nüfusunun 8000 kişiyi bulduğu tahmin edilen bu yerleşim yeri yeryüzünün ilk metropolüydü. bu popülasyon neolitik çağ için muazzam bir nicelik demek. aynı sayıları yakalamak için sümer medeniyetini beklemek gerekecek.


bu devasa şehirde sokak, cadde, bulvar yok. evler birbirine bitişik nizam inşa edilmiş. duvarlarda pencere, kapı yok tahmin edileceği üzere. insanlar evlerine damlardan giriyorlar. ışık ve hava damdaki, bu iş için ayrılmış boşluklardan giriyor. ocağın isi, dumanı yine damdaki delikten çıkıyor. zaten hayat damlarda sürüyor olmalı. bir evden diğerine gidebilmek için komşularının damından geçmen gerekiyor. sıcak yaz gecelerinde, bugün hala güney doğu anadolu'nun köylerinde olduğu gibi damlarda uyuduklarına eminim. şehir muhtemelen şöyle görünüyordu:


çatalhöyük sakinleri barışçıl bir halktı. ne çevrede bir düşmanları olduğuna dair bir buluntu var. ne de kendi içlerinde süreğen, organize bir şiddet ortamında yaşadıklarına dair bir ipucu. çatalhöyük'te yapılan arkeolojik araştırmalarda istihkamlar, surlar ya da savunma tabyaları izine rastlanmadı. en dış cephedeki evlerin duvarları doğal duvar işlevi görüyor olmalı. zaten tek tehdit yabani hayvanlardan gelmekteydi. silah mahiyetinde sayılabilecek aletler çok sınırlıydı ve askeri değil avcılığa yönelik imal edilmişti.


çatalhöyük toplumu eşitlikçi ve sınıfsızdı. bazı evler diğerlerine nazaran daha gösterişli ya da daha büyük değil. saraylar ve tapınaklara dair izler bulunmaması bu toplumda krallar, firavunlar, soylular ve ruhban sınıfının olmadığı anlamına geliyor. modern siyasetbilimciler bize, mülkiyet ve sınıfların olmadığı anarşizmin, tabiatı gereği istikrarlı olamayacağını salık verirler ama çatalhöyük insanları 1400 yıl boyunca bununla başa çıkmış görünüyorlar.


çatalhöyük sınıfların, liderlerin, kralların, savaşçıların yükselişinden önceki toplumdan bir kesit sunuyor. kılıç yerine resim, çömlek ve dokuma kalıntılarındaki niceliği esas alırsak bolluk içinde, barışçıl ve eşitlikçi bir ütopya yeşermiş anadolu topraklarında.

kazılar sırasında çatalhöyük'teki evlerin birinin duvarında şu mural ortaya çıkarılıyor:


üstteki turunculu figürün ne olduğu ile ilgili birçok tahmin yapmaya çalışmış uzmanlar. uzun süre leopar postu olduğu düşünülmüş. bunun bir sebebi de özellikle anadolu'da neolitik, kalkolitik ve antik dönemden kalma ören yerlerinde yapılan kazılarda leopar figürüne çok sık rastlanması. çatalhöyük'teki en eski yapıdan en az 2000 yıl daha eski bir yapı kompleksi olan karahantepe'de, kazılar sırasında şöyle bir heykel çıkarıldı. leopar taşıyan adam. dikkat edin leopar cesedi taşımıyor. taş devri heykeltraşımız sanki leoparı canlı tasvir etmek istemiş.


aynı üslup ve içerik sürekliliğini çok daha yakın bir tarihte milattan önce 1500 lerde hittitlerde görüyoruz. şurada roller değişmiş, tanrı şaruma leoparın sırtında duruyor.


hittitlerin yaklaşık 3000 - 3500 yıl, çatalhöyük sakinlerinin ise 8000 - 9000 yıl önce yaşamış olduklarından yola çıkıp hittitlerin günümüze daha yakın olduğunu düşünmeyeseniz sakın. kadim çağlarda zaman algısı şimdikinden çok farklıydı. gelişim gözle görülemeyecek kadar yavaş seyrederdi. çoğu kadim toplum için zaman doğrusal değil döngüsel algılanırdı. ilerleme, gelişme gibi kavramlar o zamanın insanlarına bir şey ifade etmezdi. bu durumda günümüz değerler sistemi 200 yıl öncesiyle radikal oranlarda uyumsuzken aralarında 8000 yıl bulunan karahantepe ile hittit eserleri arasında sürekiilik yakalamak mümkündür.

tekrar çatalhöyük'e dönersek.evlerin duvarında kabartma şeklinde leopar figürlerine ve leopar postu giymiş insan tasvirlerine sık rastlanırdı.


özelde çatalhöyük genelde ise anadolu coğrafyasında leopar, bütün medeniyetler için kutsala yakın çok önemli bir kült figür olagelmiş.

hatta uzun yıllar çatalhöyük kazılarını yöneten arkeolog ian hodder yazdığı kitabın adını leoparın öyküsü koymuştu.

duvar resmindeki yan yana betimlenmiş kare ve dikdörtgen şekillerin çatalhöyük evleri olduğu açıktı. ressam yaşadığı şehri belli bir ölçekten kuşbakışı resmederek bilinen ilk haritayı evinin duvarına çizmişti. kare şekiller çatalhöyük ise yukarısında leopar postu sandığımız şey yine çevredeki doğal şekillerden biri olabilirdi. biri diğerinden daha uzun iki yükselti, birinin ucundan bir şeyler fışkırıyor gibi. arkeologlar bu tasviri yanardağlar olarak yorumladırlar. çevrede bu tarife uyan volkanik oluşum 130 km ötedeki büyük ve küçük hasan dağı var.


sonra duvardaki resmin 8000 yıl önce çizildiği hesaplandı. arkeologlar bu noktada jeologlardan yardım aldılar. hasan dağı'nın yamaçlarından toplanan volkanik materyal üzerinde yapılan radyokarbon testleri ile volkanın en son ne zaman patladığı bulundu. bingo, 8000 yıl önce yani çatalhöyük'lü sanatkarın duvarına harita resmettiği zamanlar yanardağımız aktifmiş.

çatalhöyük kilden kibele figürnlerinin ilk bulunduğu ören yeridir.


primitif ana tanrıça kültü anadolu'ya buradan yayıldı muhtemelen. medeniyetle birlikte toplumlar anaerkillikten ataerkilliğe evrildikçe tanrıçaların yerini tanrıların almaya başlamasına daha bir kaç bin yıl var. uygarlığın doğuşunda ilk dinler şekillenirken çatalhöyük’in önemli bir rolü olması muhtemel. volkan patlamalarında ilahi bir iradenin tezahürlerinin görülmüş olması ise daha muhtemel.