DOĞA 14 Aralık 2016
54,7b OKUNMA     1156 PAYLAŞIM

Dünya'da Hiçbir Yıpratıcı Doğa Olayından Etkilenmemiş En Eski Jeolojik Bölgeler

Dünya bu yaşına gelene kadar atlattığı doğa olaylarından hiçbir şekilde etkilenmemiş milyon hatta milyar yıldır aynı kalabilen bölgeleri Sözlük yazarı alebahad paylaşmış, buyursunlar.

şimdi tak kulağına hafif, enstrümantal bir müzik, dinle hem onu hem beni. mesela bu listeyi dinle.


dünyadaki en eski jeolojik şeyler gerçekten çok eskiymiş bunu öğrendim bugün.
misal:

en genci 2 milyon yaşında, sırayla gidelim.
gezegenimizin yüzeyi bir çok yıpratıcı doğa olayı(iklim, tektonik ve volkanik hareketler, rüzgar ve su gibi) sayesinde biraz uzun da sürse sürekli bir değişim ve yenilenme halinde. ama israil'deki necef çölü öyle değil.

ibranice "kuru" anlamına gelen ismi ile bu çölün yüzeyi tam 1.8 milyon yıldır aynı şekilde duruyor. çölün yüzeyi ne iklimsel ne de jeolojik herhangi bir olaya maruz kalmadığından milyonlarca yıldır aynı.



bir diğer eski şey ise bir kaç milyon yaşındaki buz kütlesi.
ilk bakışta antartika'nın kuru vadileri buzlarla kaplı dahi olmayan, mars yüzeyini anımsatan ürkütücü yerlerdir.


ancak bu vadilerin altında milyonlarca yıldır uyuyan başka bir dünya var. gezegenin en yaşlı buz kütlesi burada uyuyor. tam 15 milyon yıldır. bunca süre hiç değişime uğramadan kalmış ancak son zamanlarda bazı kuru vadi derinlerindeki buzlarda ve buzullarda beklenmedik sıcak hava ve bunun sonucu olarak çözülmeler oluyor.

 

garwood vadisindeki son buzul çağından kalma 7000 yaşındaki buzul, kütlesinin büyük kısmını kaybetti ve erimeye devam ediyor. henüz bunu nasıl engelleyebileceğimizi de bilmiyoruz(biz? duyan da araştırmacı ekiple buzulun üstünde kamp kurmuş sanacak beni) araştırmacılar güneş ışığının neden bu kuru vadiye son zamanlarda daha çok ulaştığı konusunda çalışıyor.

bir başka çöl. adı nama dilinde " öyle böyle değil, çok acayip büyük çok" anlamına gelen namib çölü resmi olarak dünyanın en eski kum yığını. afrika'nın bu kurak çölü tam 55 milyon yıldır olduğu yerde ve yüzey milyonlarca yıldır neredeyse sudan yoksun. dünyanın en yüksek kum tepelerine sahip bu çölde bu kadar uzun süreli kuraklık olunca bölgede yaşayan az sayıdaki hayvanda da bizim x-men serisindeki gibi değişik özellikler gelişmiş. mesela, çöl ceylanı hava ne kadar sıcak olursa olsun terlemeyi durdurabiliyor. başka canlılarda beyin hasarına neden olabilecek kan sıcaklığı ile baş etmeyi becerebiliyor.



peki daha yaşlı bir şey daha.
okyanus altındaki yer katmanı desem?
hint ve atlantik okyanusu değil, geriye sadece akdenizi miras bırakmış olan tethys okyanusundan kalanlar tam 340 milyon yaşında. amasya'nın dağlarında dolaşırken ayağımıza deniz kabuğu şeklinde bir taşın değmesi bundandır diye tahmin ediyorum.
deniz tabanı katmanlarında 200 milyondan fazla geriye dönmek çok rastlanan bir durum değil çünkü gezegen sürekli eskiyi öğütme, yenileme, değiştirme derdinde. ama akdeniz bu döngüden kurtulmuş bir vaha gibi. dünyanın manyetik alanın değişimlerini kayıtlı tutan yer kabuğunu bu yönüyle incelediğimizde doğu akdeniz derin sularında 340 milyon yıllık kaya parçalarına bu sayede rastlıyoruz.( he bizzat ben daldım ben çıkardım ben yaşını hesapladım)



peki resifler?

en eski resif öyle sıradan bir ya da bir kaç mercan topluluğu değil. tam 7 km uzunluğunda ve afrika'da. ilk iskeletli canlı olan cloudina bu muazzam eserin bizzat sahibi. artık hangi yırtıcıya karşı bilinmiyor ama güvenlik amacıyla dip dibe giren, yanyana saf tutan ve duyanın geldiği dev bir kalbalık oluşturan bu canlılar böylece günümüzde 548 milyon yaşında bir resifin gerçek sahipleri.


şu muhteşem fotoğrafta poz veren dağ yani roraima dağı 3 ülkenin, guyana, brezilya ve venezuella'nın sınırlarının çakıştığı noktada yer alan devasa kaya gezegenin kadim yerlileri arasında yer alıyor.




sherlock holmes'un yazarı sir arthur conan doyle'un ünlü klasiği "kayıp dünya" romanı için esinlendiği, turistlerin akın ettiği, yoğun yağışlarda üstündeki platolardan metrelerce aşağıya dökülen ve aslında hiçbiryerden doğmayan muhteşem şelaleleriyle arzı endam eden bu güzellik tam 2 milyar yaşında.


sen 2 milyar yıldır orada dur ve efsanevi şehir el dorado'yu arayan sir walter raleigh tarafından 1596 yılında bulun ve sessizliğin ve huzurun bozulsun. parayı ilk bulduğumda ben de yanına gelip az da olsa huzurunu kaçırma pahasına o güzelliğine bakmazsam ne olayım.

neyse efenim, kendimize gelelim.
su, hep bir döngü içerisinde milyarlarca yıldır dönüp duruyor biliyoruz. evet çeşmeye ağzımızı dayayıp içtiğimiz su sürekli form değiştirse de kim bilir kaç milyon yaşında. peki bu döngüden kaçabilmiş su var mıdır?
kanada'da yerin 3 km altında bir maden sahasında keşfedilen bir su birikintisi "burdaaa!" diyor.
bilimadamları, prehistorik dönemden kalma bu okyanus kalıntılarını incelerken suya dilini değdiren canıtın makfılay, "bu su beklemiş, tadı bozuk. içilmez" deyince araştırma yapılıyor ve şimdiye kadar bulunmuş en eski h2o bileşeni bulunuyor. tamamıyla su döngüsünden izole kalmış bu tip su cepleri bir kaç milyon yaşında olabiliyor ancak burada rekordan bahsediyorsak milyon yıl yetmez.

bu su birikintisi tam 2.64 milyar yaşında. canlı oluşumu ve yaşaması için gerekli bütün kimyasallar mevcut üstelik, araştırmalar devam ediyor ve eğer mikrobik bir yaşam belirtisine rastlanırsa mars'ta hayat izleri bulmak kadar heyecan verici bir buluş olacak.


daha da yaşlılara gidelim.
gezegenimiz ömrü boyunca hep binlerce meteorun son durağı olmuştur. yere ulaşan her meteor krater oluşturur ama güney afrika'daki vredefort krateri 500 km çapı ile en büyüğü. araştırmacılar bu kratere neden olan meteorun yaklaşık 30 km çapında olduğunu hesaplamışlar ki bu büyüklükteki bir meteorun şu an dünyaya çarpması gezegende tüm canlıları yok olmasına sebep olurdu.
3 milyar yaşındaki bu krateri oluşturan çarpışma o kadar şiddetli idi ki düştüğü yerde yüksek ısı nedeniyle kayalar eridi, çok çok yüksek sıcaklıklarda ortaya çıkabilecek k-feldspar gibi kristallere dönüştü, yer kabuğu 25 km derine kadar hasar gördü. o zamanlar bölgeyi kaplamış olan okyanus, çarpışmadan sonra kratere dolunca yüksek sıcaklık ile kaynadı ve buharlaştı. böylece etrafındaki tüm kimyasalları değiştirdi.

daha da eskiye gidelim.
tektonik plakalar, bildiğiniz üzere gezegenimizin yüzeyinde puzzle parçaları gibi hareket eden levhalar. ama grönland'ın güney batısındaki bir plaka yaşıyla diğerlerinin önünde.
2.5 milyon yıllık bu katmanların arasında 3.3 milyar yaşındaki bu katman denizlerin oluşumundan dahi eskiye, dünyanın kendini şekillendirmeye ilk başladığı dönemlerden kalma.


ve geldik en sonuncusuna.
en eski dünya parçası?
nası lan?
bilimadamları, kanada buzullarındaki baffin adasında dünyanın daha kendi kabuğunu oluşturmadığı dönemlerden kalma kayalar bulduklarına inanıyorlar(inanmak?). çünkü bu volkanik kayalarda daha önce hiç bir yerde bir arada görülmemiş kurşun, neodimyum ve çok çok nadir görülen helyum -3 bir arada bulundu. bu kayaların oluşumu gerçekten yer kabuğu, su, kıtalar, dağlar oluşmadan öncesine dayanıyorsa yaklaşık 4.5 milyar yaşında olmalı.

sonra bütün bunları düşünüp "ufff 3000 yıllık taş bina!" diye düşündüğüm şeyler, tüm insanlık tarihi filan çok taze ve tıfıl geliyor.
toplumsal mesaj verme derdinde değilim ama bu kadar kısa sürede bu gezegene bu kadar ağır hasarı veren insanoğlu acaba kaç meteor gücünde merak ediyorum?

aha en eski çöl
aha en eski buz
aha namib çölü
aha akdeniz akşamları
aha resif
aha muhteşem roraima dağı
aha beklemiş su
aha krater
aha tektonik plakalar