FUTBOL 4 Mayıs 2021
26,8b OKUNMA     483 PAYLAŞIM

Emre Belözoğlu'nun Fenerbahçe'ye Oynatmak İstediği Futbola Dair Bir Analiz

Erol Bulut'un yerine teknik direktörlük görevine getirilen ve hiç de fena olmayan bir ivme yakalayan Fenerbahçe teknik direktörü Emre Belözoğlu ve oynatmak istediği futbola dair güzel bir yazı.
Fotoğraf: Fenerbahçe SK

emre belözoğlu, oynatmak istediği oyun özelinde fatih terim'le benzer sıkıntıları yaşıyor.

fatih terim de bu sezon özellikle ligin ilk yarısında oturttuğu dikine pas oyununu çok dar bir oyuncu grubuyla başarabiliyordu; bir kişinin eksikliği domino etkisiyle bütün sistemin değişmesine sebep oluyordu. şimdi aynısını emre belözoğlu da yaşıyor; gaziantep maçıyla birlikte orta sahada 5 merkez kökenli oyuncu ile oynattığı düzende alternatif yaratacak kimse yok, oyuncu değişikliklerinden sonra oyunun tamamen dağılmasının kök sebebi bu. ancak tek sebep değil, takım oyuncu değişikliklerinden çok önce oyundan kopmaya başlıyor zaten.

çünkü takımın pratikte bunu yapacak fizik kapasitesi yok. guardiola bile, buna benzeyen düzeninde ocak ayıyla birlikte daha "takım oyuncusu" profilinde oyuncular kullanmaya başladığı için yükselişe geçebildi. yani fenerbahçe'de bu tanıma uyacak sadece ozan ve mert varken; pelkas, irfan, mesut, gökhan ve caner özelinde aynı karşılığı alamıyor.

o yüzden de maçların maksimum yarım saatlik diliminde takım ideale yakın oynayabiliyor ama topu dolaştırmak için dinamizm yaratmak adına yüksek efor sarfettikleri bu süreç sonunda tükeniyorlar. zaten maçların genelde 5-6 dk'lık aşırı efor sarfedilen / ittirme kuvvetiyle uygunlanan baskı sonucu atılan gollerle koparıldığını gördük hep. o baskılar golle sonuçlanmasaydı, muhtemelen sonuçlar fenerbahçe'nin epey bir aleyhine olurdu.

plan teoride iyi, çünkü; oyun elbette oyuncuların bireysel becerisine mahkum; ama kaderini buna bağlamıyor. emre belözoğlu'nun genel prensibi -anladığımız kadarıyla- topa sahip olmak kadar, sahanın her yerinde mutlaka bir pas opsiyonunun bulunması. mesela mert hakan yandaş bu minvalde tam bir görev adamı haline geldi; pelkas'ın yaklaşmak için merkeze/sağa deplase olduğu yerlerde sola mert koşuyor, mesut merkeze geldiğinde sağa yine mert koşuyor. bu sayede takım herhangi bir bölgede boşluk vermiyor, bu aynı zamanda topun oynandığı bölgede mert gibi dar alan becerisi düşük bir oyuncuyu toptan uzaklaştırıp, sahneyi tekniği yüksek oyunculara bırakıyor. benzer şekilde enner valencia da; pelkas'ın merkez/sağda kaldığı topların dolaşım için sola atılması halinde caner (ve mert'e) ilk yardıma koşan olup ön istasyon oluyor, pelkas'ın merkeze geldiği yerde sağa koşup kanatta çokluk yaratıyor.

ancak bu durum kaybedilen topları geri kazanmada takımı topal bırakabiliyor, fenerbahçe eğer şu zamana kadar sıkı bir kontratak takımıyla karşılaşsaydı muhtemelen çok kötü bir sonuçla biterdi. alanyaspor öyle çok kontra yapan bir takım olmamasına rağmen, özellikle 30-45 arası temponun arttığı ama fb'nin buna gereken karşılığı verememesiyle hatlar arasındaki mesafeyi iyice açtığı, alanya'nın da hızlı hücumlar denemesiyle adeta rus ruletine dönen oyunda fenerbahçe'yi avlamayı başardılar ve kırmızı kart yedirttiler.

aynı şeyler, topu iyi dolaştıran rakiplere karşı da geçerli. stoperlerin oyunu daraltmaması, fazlasıyla geride beklemesi, jose sosa'nın savunması gereken alanı genişletiyor ve çok koşturuyor. sosa çarpışmaktan çekinmeyen, ama bunu sadece dar alanda etkili yapabilen biri. özellikle alanyaspor maçında gördük ki sosa, alanyaspor'un oyun kurulumunu, önündeki 4'lü orta sahanın (pelkas-mert-ozan-mesut) bir adım gerisinde topun hizasını takip ederek bekledi, top isteyen efecan veya berkan'ı göz hapsine aldı. ancak alanya oyun kurarken topu her seferinde bu ikiliye merkezden aktarmayı başardı, ve sosa'yı sürekli defansif mücadelenin içine soktular. bu zamanlarda stoperler öne çıkmadı / öndeki orta sahalar gereken geri dönüşleri yapmadı. yani fenerbahçe rakibini karşılarken de yeterince ısırgan değil.

fenerbahçe seneye de emre belözoğlu'yla çalışacaksa (ki öyle görünüyor), kadronun en az yarısını yenilemeli. ve bu oyunda devam edilecekse; fizik temeli olduğu kadar taktik uyum becerisi / fundamentali yüksek oyuncuları da kadrosuna katmalı. bu oyunun idealine yaklaşmak belki süper lig standartları içinde öyle aşırı zor değil ama avrupa için imkansız bir oyun, bu oyunu hakkıyla oynamak için gereken oyuncuları transfer etmek çok zor çünkü.