BİLİM 25 Temmuz 2018
24,4b OKUNMA     797 PAYLAŞIM

En Yaygın Biçimde Kabul Gören Kuantum Mekaniği Yorumu: Kopenhag Yaklaşımı

Işık ve maddenin atom ve atom altı düzeylerdeki hareketlerini inceleyen bilim dalına kuantum mekaniği deniyor. Bu dünya, atomaltı parçaların konumu ve hızının aynı anda bilinememesi nedeniyle biraz bulanık bir dünya. Bu noktada imdadımıza Kopenhag Yaklaşımı yetişiyor.


Nasıl ortaya çıktı?

kopenhag yaklaşımı, kuantum teorisinin fizikçilerin kafasını bulandırdığı ve paradigmaların çöküş sancılarının yaşandığı yıllarda başını niels bohr'un çektiği bir grup bilim adamı tarafından (ve de werner heisenberg), 1925'te ortaya atılmış bir kuantum fiziği yorumu.

Werner Heisenberg ve Niels Bohr.


Neyi açıklıyor?

bu konulardaki en bilinen örneği, bu teorinin dalga fonksiyonlu denkleminin amcası schrödinger öne sürmüştür ve bu hayali örnek (bkz: schrodingerin kedisi) ismiyle bilinir: bir kutu içine bir kediyi koyduğumuzu ve bir kuantum olayı (bu örnekte radyoaktif atomun parçalanması verilmiştir) meydana gelirse, zehirli gazın olduğu şişenin kırılmasıyla kedinin zehirlenerek öleceğini düşünelim. kuantum teorisinin kopenhag yorumuna göre bu noktada bir ölçüm yapılana dek kedi, ölü olma ve canlı olma koşullarının çizgisel birleşiminde ((bkz: superpozisyon)) olması gerekir; kutu açıldığında kedi ölü veya canlı durumlarından birine atlar.

kuantum mekaniği kopenhag yorumu doğrultusunda yapılan her ölçüm, süperpozisyonu (birbiri ile iç içe duran paralel evrenleri, yani alternatif ihtimalleri) çöktürür (yani bu ihtimallerden birini seçer).

süperpozisyon: kuantum fiziğinde, üst üste gelme


Bilim insanlarının bu yaklaşım hakkında genel yorumu

bohr, max born, paul dirac, werner heisenberg ve wolfgang pauli arasındaki uzlaşıdır kopenhag yaklaşımı (einstein bunu kabul etmemiştir).

derler ki,

biz bu kuantum ile ilgili ancak kendi tahminlerimizi, anlayabildiklerimizi bilebiliriz, bunun dışında hiçbir şey bilemeyiz. yani kuantum anlayışı fiziksel sistem üzerinde yalnızca bizim bilgimizi temsil eder. bizim algıladığımız dünya, yalnızca bizim beynimizdeki bilgilerle var oluyor. her şey algılayanın varlığına bağlıdır.