KÜLTÜR 10 Kasım 2020
45,8b OKUNMA     1176 PAYLAŞIM

Eski Türklerin, Birçoğu Günümüze de Miras Kalan Ölü Gömme Adetleri

Eski Türklerdeki ölü gömme adetleri ile bu konuda günümüz Türklerinin İslam inanışı birçok noktada kesişiyor.

türk ölü gömme adetleri ve günümüzde türklerin islam inanışına dair benzerlikler ufkumu iki katına çıkarmıştır. türkler hem gök tengri inancından gelen geleneklerini terk etmemiş, hem de islami inanışları bunlarla harmanlamış. bununla birlikte, günlük yaşamda da kullandığımız birçok kelimenin kökeni de unutulmuş gök tengri inançlarından gelmektedir.

göktürkler döneminde, ölen alpların saçları kesilir ve mezarlarına konurdu. aynı şeklide atlarının kuyruğu ve eşlerininde saçları kesilirdi. buna "tullama-dullama" adı verilirdi. alp'ın eşi ve at'ı dul kalmış sayılırdı.  günümüzde kullandığımız dul kelimesinin kökeni buradan gelmektedir.

türklerin ölü gömme adetlerinde alplar ve kağanlar kılıç, ok ve yayları ile gömülürlerdi. demirden yapılmış parçalar diğer sıradan insanların mezarlarına da konurdu. türk mitolojisinde ölen ruhların yer altında erlik han tarafından sorguya çekildiği düşünülürdü. erlik han'ın ve ona bağlı yeraltı ruhlarının demirden ve demirci şamanlardan korktuğu bilinirdi.

günümüzdeyse, ölülerimizin üzerine makas bıçak gibi "demirden" aletler koyarız. bunun anlamını bilmesek de kolektif bilinçaltında kayıtlı olan ve gelecek kuşaklara aktarılan bu gelenek devam eder. bu ritüel aslında kötü ruhların ölüyü rahatsız etmemesi için yapılır. çünkü kötü ruhlar demirden korkar.

ölünün yedi'si, kırk'ı, elli ikisi dönüm noktalarıdır ve türk cenaze adetlerinde önemli eşiklerdir. aslında 7, 40 ve 52 sayıları "kozmolojik" sayılardır. ölen kişinin öteki aleme geçme süresi de diyebiliriz. arkaik insanlar, ölen kişinin ruhunun eve geri döneceğini düşür ve korkardı. bu yüzden bu sayılı günlerde, ölüyü memnun etmek için bir takım ritüeller yapılırdı. türklerde bu ritüeller yemek vermek, mevlit okutmak şeklinde devam eder. islamda bu tür uygulamalar yoktur.

7 sayısı, şamanların gök yolculuklarında tanrıya ulaşmak için aşmak zorunda oldukları, "gök katlarını" sembolize eder. 7 sayısı, 7 gezegen ile bağlantılıdır. ruhun da, tanrıya ulaşmak için bu gök katlarını aşması gerektiği düşünülür.

türklerde 40 "olgunluk" sayısıdır. kırkılmak, kırklamak, tamamiyle geçiş ritüelleriyle bağlantılı uygulamalardır. bir insanın olgunlaşma yaşı 40 olarak kabul edilir. bunun sebebi, fetüs'ün 40 haftada olgunlaşması ve tam bir insana dönüşmesi ile alakalıdır.

52 sayısı ise güneşin 1 yıllık döngüsünü ifade eder. ya da dünyanın güneş etrafındaki tam 1 yıllık döngüsünü. 52 hafta 1 yıllık zaman dilimine denk gelir.

bu sayıların tamamı 7 gün yani bir hafta ile alakalıdır. 7 gün bir haftadır. türkler ölen yakınlarını geleneksel merasim ile öteki aleme uğurlar. tıpkı yeni doğanı karşılamak için yaptıkları ritüel ve merasimler gibi. yeni doğan bebekler ve lohusalar için de demirden nesneler konur. yeni doğan'ın kırkının çıkması beklenir ve bu durum takım ritüeller ile kutsanır ve kutlanır.

ve ölen kişinin mezarının üzerine "can suyu" adı verilen su dökülür. bu tören, öteki dünya inancı ile alakalıdır ve hayat suyu-yaşam suyu kavramı ile bağlantılıdır. ölen insanların yıkanması da hayat suyu kavramı ile bağlantılıdır. amaç, ruhun sonsuza kadar öteki alemde yaşamasını sağlamaktır. aynı şekilde kırklanmış bebekler de bir takım özel ritüeller ile suyla yıkanır. "su" ister ölüm olsun isterse doğum, "yeniden doğuş" düşüncesi ile alakalı bir sembolizmdir.

not: nuray bilgili'nin türklerin kozmik sembolleri tamgalar kitaplarına referansla öğrendiğim bu ve benzeri bilgileri herkese tavsiye ederim.