HAVACILIK 26 Nisan 2019
35,5b OKUNMA     570 PAYLAŞIM

F-35 Savaş Uçağının Uluslararası Arenada Sıkıntı Yaratan Yedek Parça ve Lojistik Sorunu

Son zamanlarda ABD ve Türkiye arasında siyasi krize sebep olan F-35 uçakları bir süredir gündemde kendine yer bulmakta. Kolektif bir ortaklık ile üretilen uçakların lojistik sıkıntılarını Sözlük yazarı "lantirn161" güzelce anlatmış.
iStock

f-35 konusunda 25 nisan'da çok ilginç bir inceleme raporu yayımlandı. raporu yayımlayan kuruluş u.s. government accountability office (gao) diye bir kurum. resmi bir yer değil ama amerikan politikasını yönlendirmede çok etkili olan, amerikalı siyasilerin ve askerlerin laflarını çokça dinledikleri "gayrı resmi politika belirleme" kuruluşlarından biri. dolayısıyla yayımladıkları raporlarda resmi bir nitelik olmasa da amerikan askeri politikalarının eksikliklerini, yanlışlıklarını 3. bir göz olarak dışarıdan görüp ona göre düzeltici işlemleri sıraladıklarından dikkate alınacaklarından emin olabiliriz.

yayımladıkları bu rapor tek değil. f-35 projesi hakkında daha önce yayımladıkları onlarca rapor mevcut. bu tip projelerdeki son durumları ahaber, sabah vs vs yandaş medyadan ya da sürekli demagoji yapan siyasilerden takip etmeyi sevmiyorsanız o halde bu gibi kaynakları veya havacılıkla ilgili ciddi kaynakları izlemelisiniz ki en doğru bakış açısına sahip olabilesiniz.

rapora gelelim

açıkçası nereden başlayacağımı bilmiyorum anlatacak çok şey var ama gireceğim bir noktadan. şimdi raporun odaklandığı nokta şu; f-35 projesinin gelmiş olduğu noktadaki lojistik sorunlar ve bu sorunların hem projeye hem de mevcut f-35 filosuna olan etkileri. bu çok önemli bir konu çünkü askeri uçakların faal olmasını sağlayan lojistik zinciri çok önemli. bu lojistik zinciri içinde en önemli noktalardan biri de uçakların uçmasını sağlayacak olan yedek parçaların üretimi, tedariği, depolanması ve gerekli yerlere iletilmesi. işte yayımlanan bu rapor f-35'i destekleyen lojistik zinciri içindeki mevcut durumun aslında ne kadar feci bir halde olduğunu, halihazırda üretilmiş olan 350'den fazla amerikan f-35 uçağının lojistik yönden ne gibi sıkıntılar içinde olduğunu anlatıyor. elbette bu durumu anlatırken bizde yapıldığı gibi sorunları saklamak yerine doğrudan açık açık yazarak anlatıyor. ben raporun çoğunu okudum, önemli yerlerini de işaretledim. oralardan yürüyüp hem mevcut durumu hem de f-35'i aldıktan sonra ileride türkiye'nin nelerle karşılaşabileceğini tartışacağım.

raporun işaret ettiği ilk önemli nokta mevcut yedek parça sıkıntıları yüzünden amerikan f-35 filosunun ciddi şekilde yerde beklemek zorunda kalması ve yedek parça ağında yaşanan sorunlar. durumu anlayabilmek için önce f-35 lojistik sistemini (bkz: global supply chain) anlamak lazım. hedeflenen lojistik sisteme göre projenin lojistik kanadının temelinde amerika kontrolünde bir sistem yatıyor. hem amerika'daki hem de dünyanın diğer ülkelerindeki tüm yedek parça üreticileri f-35 lojistik ağı içine alınıyor ve 4 farklı depoloma sistemiyle yedek parçalar kaydedilip ihtiyaç duyulan yerlere gönderiliyor. bu yapı içinde birinci önemli basamak global spares package denilen bir nevi toptan parça stoğu.

global spares package dediğimiz şeyi ana depo, asıl parça havuzu gibi düşünebilirsiniz. dünyadaki tüm f-35'lerin uçması için gerekli yedek parçaların sisteme ilk girdiği nokta burası. şu andaki durumda bu depo şekli sadece amerika'da bulunuyor ama planlara göre ilerleyen yıllarda amerika'dan başka ingiltere, norveç, hollanda, italya, türkiye, japonya ve avustralya'ya bu "ana depolardan" kurulması planlanıyor. ana depoların asıl amacı sisteme giren yedek parçaları f-35 kullanıcılarından toplanan bilgilere göre sisteme dağıtmak. ancak burada türkiye açısından çok sakıncalı bir yön ortaya çıkıyor.


global spares package içindeki tüm parçaların sahibi amerikan hükümeti

yani bu deponun ülkenizde kurulmasının bir anlamı yok, eğer parça uçak üzerinde takılı değilse doğrudan amerikan hükümetinin malı. f-35 müşterisi olan ülkeler bu bölüme erişerek kendi parça ihtiyaçlarını koordine edebiliyor ve eksilen parçalar için planlama yapabiliyorlar. gelgelelim bu kısımdan doğrudan parça satın alamıyorsunuz, sadece satın alma hakkına erişebiliyorsunuz! şöyle anlatayım bir markete girdiniz ve evinizdeki biten deterjanın yerine yenisini alacaksınız. market müdür size "hay hay buyrun deterjan reyonuna girebilirsiniz, fiyatlara bakabilir ve deterjanları inceleyebilirsiniz ama satın alamazsınız. ancak istediğiniz deterjanı bana söyleyin ben size vereceğim." diyor. işte bu kısmın olayı da tam olarak bu. ürünü size gösteriyor ama satmıyor. bunun yanında size elinizdeki f-35 filosuyla ve planladığınız uçuş saatiyle orantılı olarak ürün alma hakkı veriyor. yani siz "aa iyi bak yakıt pompası ucuzlamış gidip her uçak için ekstradan 2 tane pompa alayım" ya da "hacım ben yarın savaşa gireceğim her üründen 5'er tane sar bana" diyemiyorsunuz çünkü filo sayınıza ve uçuş planınıza göre kontenjan verilmiş. bu çok sıkıntılı ve uçak sahibini kısıtlamaya sokan bir nokta. kafanıza göre depo yapamıyorsunuz, paranız olsa bile resmen karneyle parça dağıtımı gibi bir şey oluyor bu durum.

base spares package denilen seviye ise her üs içinde kurulacak yedek parça deposunu anlatıyor. bu deponun amacı elinizdeki uçakların barış zamanı belli bir süre sorunsuz uçurulması için ilk elden sahip olduğunuz parçaları stoklamak.

deployment spares package denilen seviye ise eskilerin savaş stoğu olarak da adlandırdığı bir stok seviyesi. bu seviyeyi base seviyeden ayıran durum ise şu, base seviye günlük sıradan uçuş faaliyetini yürütmek için kullanılırken deployment olan savaş halinde sizin uçuşunuzu desteklemek için kullanılan ekstra geniş bir stok ve base'de olmayan bazı parçaları içeriyor.

bunlardan başka gemide olan f-35'leri idame ettirecek bir seviye daha var ama bizde gemi modeli olmadığından buna bakmaya gerek yok.

gelelim bu sistem içindeki ikinci ve aslında büyük sıkıntıya

askeri uçaklarla ilgili bilgiler gizlidir. bu uçakların faaliyet durumları, hangi sistemlerinin hangi sıklıkla ne gibi arızalar verdiği, filonuzun faaliyet oranı, arıza giderme süre ortalaması vs. falan askeri değeri olan bilgiler olup diğer ülke ve yabancı kurumlarla paylaşmak sıkıntılıdır. gelgelelim amerika bu global supply chain'den maksimum seviyede yararlanmanız için sizden uçaklarınıza ait tüm faaliyet bilgilerini ve elinizdeki yedek parça stok bilgilerini global f-35 lojistik sistemiyle paylaşmanızı şart koşmakta. bunun askeri açıdan anlamı götünüzü yabancıya açıp göstermek ve al bende bu var demek. bir ülkenin hava kuvvetlerinin bel kemiğini oluşturan bir hava silahının faaliyet oranından tutun da yedek parça ihtiyacına kadar olan tüm bilgilerini 3. bir ülkeye aktarılması kadar saçma bir şey olamaz ve bu bilgilerin hangi ülkelerle ne seviyede paylaşılacağını bilemezsiniz. bakın f-16'da veya f-4'te bu seviye bir bilgi paylaşımı asla yok ve olmadı. amerika bizim uçakların faaliyetini tüm çıplaklığı ile bilirse kendi hamlelerini ona göre yapıp mesela sizi daha kalitesiz yedek parça ile besleyerek çok daha fazla yedek parça parası alabilir ya da f-35 konuşlanan üslerdeki faaliyet oranlarınızı size düşman olan bir ülkeye vererek düşmanın zayıf olan hangi üs tarafından ülkenize saldıracağını adamlara tarif edebilir. dediğim gibi askeri açıdan tam bir intihar halidir bu seviye bir bilgi paylaşımı ve amerika "eğer böyle bilgi paylaşmazsan yedek parçadan mahrum kalırsın" demektedir.


rapora dönelim

rapor bu seviyeler arasındaki yedek parça iletişiminin çok kötü olduğunu söylemekte. bu iletişimsizliğin amerika'nın elindeki f-35 filosunu çok kötü etkilediği, parçadan kaynaklı sorunların uçakların hedeflenen görev (görev demek uçağın kalkılan sortisinde yapılması planlanan tüm işlemler. mesela uçak kalksın ve sadece top atışı yaparak geri dönsün diyorsanız uçağı tek bir göreve planlamış oluyorsunuz ama uçak kalksın önce havada hedef tespit etsin, bu hedefleri yere bildirip işaretlesin/izlesin, bunları önlesin, sonra yer hedeflerini bombalasın akabinde top atış eğitimi yapıp dönsün gelsin diyorsanız birden fazla görev planlamış oluyorsunuz) performanslarının çok altında görev yapmalarına neden olduğu vurgulanmış. incelenen döneme (mayıs 2018-kasım 2018) bakıldığında bir uçağın tek bir görevi emniyetle tamamlası için konulan standart %75 ama gerçekte bu oran %52 olmuş. bir uçağın kendisine verilen tüm görevleri tamamlaması için konulan standart %60 imiş ama realitede bu oran %27'de kalmış! bunun nedenini de lojistik sistemin zayıflığı olarak görmüşler.

rapora göre lojistik sistemin zayıflığı daha en baştan başlamış. amerikan savunma bakanlığı'nın yedek parçalar üzerindeki kontrolünün neredeyse olmadığı vurgulanmış raporda. şu ana dek yedek parça konusunda milyarlarca dolar harcandığını, sadece 2018 yılında yedek parçaya 1.9 milyar dolar verildiğini ancak savunma bakanlığı'nda parçaların kaydının doğru düzgün tutulmadığı, parçaların aktif olarak nerelerde olduğunun izlenmediği, hangi parçadan kaç tane alındığının kaydedilmediği, yedek parça maliyetlerinin ne kadar olduğunun kaydedilmediği yazılmış. ayrıca hem amerika'nın kendi uçakları hem de amerika dışında konuşlanan uçaklar için sürekli çalışan etkin bir yedek parça sisteminin henüz kurulamadığı da raporun odaklandığı başka bir sorun.

durum daha bitmedi

incelenen dönemde yani mayıs-kasım 2018 arasında parçadan dolayı bekleyen ve gayrı faal durumda olan uçak oranının hedeflenen %10'luk seviyenin çok üzerinde olduğu, ekim 2018 tarihinde gayrı faal uçak oranının neredeyse %40'a ulaştığı ve bu süreçte %29'luk bir ortalama izlediği yazılmış. yine aynı süreçte arızalı duran bir uçaktan alınan parça ile diğer arızalı uçağın faal edilme oranının (bkz: cannibalization) normalden 6 kat daha fazla olduğu, arızalı parçaların ortalama tamir ve geri gelip uçağa takılma sürecinin maksimum 60-90 gün olarak planlamasına rağmen ortalama 188 gün (!) sürdüğü aynı raporda yer almış.

ayrıca uçakların üretim versiyonlarındaki farklılıkların da bu sorunları körüklediği aynı raporda anlatılmış. bu durumdan en fazla etkilenen elbette denizaşırı ve gemilerde konuşlanan f-35'ler. mesela uss wasp gemisindeki 12 f-35 için bu gemiye depolanan parçalardan 832 tanesi incelenmiş ve bu parçaların 382 tanesinin (yani %44'ü) gemideki uçaklara versiyon farkı nedeniyle uymadığı belirlenmiş. bu sorunun özellikle japonya gibi yerlere konuşlanan uçakları da etkilediği, amerikan hava kuvvetlerinin bir yere f-35 yollarken oradaki depolarda bulunan parçalara göre uçak göndermek zorunda kaldığından savaşa hazırlık anlamında zayıf düştüğü yazılmış. ayrıca uçağın yazılım farklarından da dem vurularak halihazırdaki filoda 2b, 3i ve 3f versiyonu yazılımların olduğu, en son çıkan ve uçağı tam kapasite savaşa hazır hale getiren 3f yazılımının özellikle ilk üretilen uçaklara bir türlü yüklenemediği belirtilmiş.

rapor buna benzer yığınla detaya odaklanmış durumda.

f-35 projesi sanırım 2001 yılından beri sürüyor. yani 18 yıllık bir proje. uçaklar 2007'den bu yana hem aktif olarak uçuyor hem de öte yandan geliştirilmeleri sürüyor. uçakların üretim periyotlarına lot denmekte ve 2017 yılında en son lot-11 uçaklar üretildi. bu sürece dek olan lotlar low rate initial production adı altında üretilen ve butik üretim diyebileceğim bir üretim. yani kitlesel bir üretim yok. ama plana göre 2018 sonrasında full rate production dediğimiz süreç başladı ve uçaklar eskiye nazaran çok daha fazla sayıda üretilecek. 2023 yılına dek 1100 civarında uçağın üretilip dünyanın 43 farklı noktada uçması planlanıyor. bu da etkin bir lojistik sisteminin bir an önce kurulması ve çalışmaya başlamasına ihtiyaç duyuluyor demek ama elimizdeki bu rapor mevcut f-35 lojistiğinin ne denli vahim bir durumda olduğunu anlatıyor. ezbere konuşmak gereksiz, boş boş gaz vermeye-almaya ihtiyacımız yok. twitter'dan açıklama yapıp dış ilişkilere yön verme zırvalığı çıktığından beri bu tip raporlara olan ilgi azaldı. halbuki şeytan ayrıntıda gizlidir ve bu raporun yazdığı ayrıntılara bakacak olursanız hem maliyet hem etkinlik hem de askeri anlamda f-35 lojistik sistemi ciddi şekilde revizyona ihtiyaç duymakta.


ayrıntı dedik

f-35 lojistiğinin belkemiğini oluşturan alis (bkz: autonomic logistics information system) sistemi konusunda programa üye bazı ülkelerde ciddi itirazlar var. bu sistemin yukarıda anlattığım şekilde askeri bilgileri kolayca amerika'nın eline göndermesi çoğu kafası çalışan kişiyi rahatsız etmiş durumda. ayrıca alis'in görev planlama misyonunun bir parçası olması ve lojistik nedenler bahane edilerek bu görev planı misyonuna dahil edilmesi çok can sıkıcı bir detay. bu konuyla ilgi yazılan güzel bir makaleyi buraya bırakıyorum, isteyen açıp okusun.

tekrar tekrar söylüyorum. f-35, teknolojisi ile dünya askeri hava gücünden açılan yepyeni bir sayfa. potansiyeli çok büyük ama karanlık tarafları da çok fazla. askeri açıdan çok fazla dışa bağımlı ve gelişmiş bir ülke olsanız bile bu sisteme girerek uçağın gizli kalması gereken tüm sırlarını amerikalılara açmış oluyorsunuz. pratik kullanım anlamında da teknoloji transferinin olmaması (türkiye level 3 katılımcı ve bu seviyede size birşey vermiyor amerika), lojistik olarak amerika'nın insafına kalmanız çok sıkıntılı. eline düştüğünüz lojistik sistemin kabaca da olsa detayları yukarıda. zamanım olmadığından daha ince noktaları yazamadım buraya ancak lojistiğin çözülmesi gereken çok büyük bir sorun yumağı haline geldiğini rapordan anlıyorsunuz.

"kervan yolda düzülür, zaman içinde düzelir" diyenler olabilir. hocam bu kervan 2001'den beri yolda, ilk uçaklar 2007'de uçmaya başladı. daha ne kadar gidecek bu kervan?...

"su-57 alalım o halde" denmesi yanlış. bakın bir defa daha yazıyorum bakkala gidip cevizli ekmek mi tam buğday ekmeği mi diye alışveriş yapmıyoruz. askeri sistemleri alırken "e o olmadı madem şu olsun" demek en büyük hatadır. buyrun bakın o boku yiyen saddam dönemi ırak ordusuna. amerika uçak vermedi diye gidip fransa'dan mirage tenekelerini aldılar sonra iran bunları f-14'lerle tokatladı. gidin iran'a bakın, ordularına doldurdular amerikan malı hurdaları. yönetimleri değişti şah gitti şeyh geldi, amerika ambargoyu patlatınca neredeyse uçak kaldıramayacak duruma geldiler rus uçakları yetişene dek ırak bir ara istediği yeri bombalıyordu. e rus uçakları geldi bu defa daha büyük ambargo yediler amerika'dan hala bellerini doğrultamadılar. eğer dışa bağımlıysanız silah alım işi işte böyle berbat bir durum ve dikkatli planlama ile ciddi bir politika izlenmesini istiyor. su-57 daha bırakın f-35 alternatifi olmasını önce bir "satılabilecek gibi" konumuna gelsin. unutmadan belirteyim ayıdan post moskoftan dost olmaz demişler büyüklerimiz zamanında, hatırlatayım...

milli muharip uçak projesini kısa/orta vadede bir çözüm görenlere de ne diyeyim bilemiyorum, kendilerini çok üzmek istemem. ülkesindeki gelişen ve avrupa ülkelerine bile uçak satar hale gelen havacılık sanayisini kişisel çıkarlar için 1945 sonrasında yok eden bir ülkenin havacılık kültürüne sahip olmayan bireylerine durumu anlatmak çok zor. keşke mümkün olan en kısa sürede bunu yapabilsek ama gerçekleri bilen biri olarak diyorum ki evet bir yerden başlamak lazım ama o başlanılan yerde hala yığınla farklı farklı sorun varsa ortaya konulan ürün "eh işte" seviyesini geçemiyor. bu konu sosyal, siyasi ve ekonomik olarak değerlendirilmesi gereken bir olay. küçük bir örnek vereyim: gece saat 11'e kadar askeri projeyle uğraşıp o saatte evine giderken "ya hadi şu büfeden bir bira alayım kafam dağılsın içip yatarım" diye mühendise büfeci "kusura bakma abi yasak, akşam 10'dan sonra bira satmıyoruz!" derse o adam bir olur iki olur ama sonunda bu tırıvırı meseleye takılır, çok geçmeden de kaçar gider bu ülkeden. anlayan anladı...


kimse tarafından ciddiye alınmayacağını bile bile kişisel kanaatimi yazayım

f-35 projesinde bu noktada doğrudan çekilmek saçmalık olur. ancak projede önceden belirlenen sayıda (100 adet) uçak almak da çok ekonomik değildir ayrıca askeri anlamda doğru olmayan bir durum olacaktır. en mantıklısı ne şiş yansın ne kebap diyerek orta yolcu bir politika izlemek ve 1 veya en fazla 2 filo oluşturacak şekilde maksimum 30-35 uçak alarak milli muharip uçak belirli bir gelişmişlik seviyesine çıkana dek hava kuvvetlerini ulaşılması daha kolay yeni nesil f-16'lar ve üzerinde belirli bir deneyim kazanılan silahlı/silahsız ihalar ile desteklemektir. envanterden çıkan f-4'lerin oluşturduğu hava-yer görevi kabiliyeti eksikliği ise birkaç filo a-10 ya da bunun rus muadili su-25'ler ile kapatılabilir (f-16'lar taşıyabildikleri kısıtlı bomba yükü ve tek motor olmalarından mütevellit özellikle riskli hava-yer görevlerinde kullanılmaya pek uygun uçaklar değil). elbette bu süreçte malum bölgede terör operasyonları hariç farklı bir maceraya girişmemek ve komşularla ilişkileri daha ılımlı bir seviyeye oturtacak politikalar izlemek gerekir. ancak pratikte yapılacak şey, büyük ihtimalle bu tenekeden 100 tane yetmez diyerek üzerine 50 tane de "b" modeli almak (malum uçak gemilerimiz (!) kızaktan inmek üzere) ve her sene fazladan kamyon kamyon para ödemek olacaktır...

ABD, Türkiye'ye Sattığı F-35 Savaş Uçaklarını Neden Teslim Etmek İstemiyor?