Fizikçi Marcelo Saba'nın Çektiği Eşsiz Yıldırım Fotoğrafı Bize Ne Anlatıyor?
sizce yukarıdaki akılalmaz fotoğraf nasıl çekilebildi? saniyede 40.000 kare çekebilen bir fotoğraf makinesi + bolca şans. bence bu fotoğrafa dikkatlice bakın. çünkü bir benzerini görme şansımız belki bir daha olmayacak.
olaylar 2022 yılında gerçekleşiyor. brezilyalı fizikçi marcelo saba yaşadığı kentte fırtınanın yaklaştığını duyunca kamerasını pencere çıkarır ve ya nasip der. yaptığı şey göle maya çalmaktır aslında. ama marcelo'nun şanslı günüdür. bulunduğu yerin yakınlarına yıldırım düşer. göl maya tutmuştur. elimizde ilk defa, bu netlikte bir yıldırımın paratoner ile buluşma anının görüntüsü vardır artık.
bu inanılmaz olay, alanında önde gelen bir bilimsel dergi olan geophysical research letters te yayınlandı. çok nadir bir durum olduğu için bu bilimsel derginin kapak konusu oldu. ve güzel haber. bu görüntülerin bir de videosu var:
fotoğrafa bakmışsanız ilginç bir şey görmüş ve kafanız karışmıştır. yıldırım çarpmadan önce paratonerden yukarı doğru çıkan oldukça güçlü bir elektrik akımı var. gökyüzünden yıldırım düşüyor. ama paratonerden de yukarı doğru bir elektrik akımı çıkıyor. düşen yıldırımı anladım. ama bu yukarı çıkan elektrik akımı da neyin nesi? hani paratonerler yıldırımları kendilerine çekmezlerdi. hani zaten düşecek olan yıldırımları toprakla güvenle buluşmalarını sağlarlardı. bunca zaman bizi kandırdınız mı?
bu fotoğraflarda görüyoruz ki işler anlatıldığı gibi değil? batının oyunu, illüminati tarikatı, lozan'ın gizli maddeleri falan deyip komplo teorilerine girmemek için işin bilimine bir göz atalım.
işin doğrusunu öğrenmek için fizik biliminden yararlanalım: "yıldırım ve paratonerin bilimi"
yıldırım dediğimiz hadise gökyüzünde çeşitli sebeplerle belirli bir alanda negatif yüklerin birikmesi ile oluşur. bu birikten negatif yükler bir elektrik alan oluşturur. oluşan elektrik alan yeryüzünde şimşeğin düşeceği yeri etkiler. bu alana pozitif yükleri toplar. üst tarafta negatif yükler, toprak zeminde pozitif yükler birikir. birikir. birikir. biriken her şey gibi bir an gelir. taşar. işte buna yıldırım düşmesi deriz.
ortalama bir yıldırım saniyede 370 km hızla hareket eder. ve 30.000 amper gücündedir.
bunun anlamı aynı anda 100 watt'lık 30.000 ampülü yakabilecek olmalarıdır. çok seyrek olsada 300.000 amp'lik yıldırımlarda vardır. bu kadar güçlü bir elektrik akımı çok küçük bir yüzeye düştüğünde korkunç bir ısı ortaya çıkarır. yıldırımın düştüğü yerin ısısı güneşten 5 kat daha sıcak hale gelir.
biz insanları paratoner yapmaya iten sebepte bu çok büyük, korkunç güçtür ve bu gücün oluşturduğu tahribattan korunmak istememizdir. binalarımız elektrik ile yanıp kavurulmasın diye. her yağmur yağdığında, duvarlardan uzak durun. birazdan elektrik akımı geçebilir diye. tedirgin olmayalım diye.
paratoner nasıl işe yarıyor?
elektrik sobasından biliyorsunuzdur. elektrik akımı bir direnç ile karşılaştığında var olan enerjisinin bir kısmı ısı enerjisine dönüşür. binalarımız çok iyi iletken olmadıkları için yıldırım ile gelen enerjiyi toprağa aktarana kadar bu enerjinin büyük kısmını ısıya çevirir. ve böylece yanar.
oysa paratonerler kalın bakır tellerden yapılmıştır. çok iyi iletkendirler. bu nedenle üzerinden geçen korkunç büyüklükteki elektrik akımına rağmen, dirençleri düşük olduğu için ısınmazlar. güvenle yıldırımın enerjisinin toprağa geçişine izin verirler.
saniyenin 25 binde birlik bir anını içeren yukarıdaki görüntüde işe tam bu anlattıklarımı canlı kanlı görüyoruz. yerkürenin zemininde toplanmış pozitif yüklü iyonla, onları bir araya getiren elektrik alanın etkisine daha fazla karşı koyamıyor ve gökyüzüne doğru yükseliyor. gökyüzündeki negatif yüklü iyonlar ise, yere doğru gidiyor. her ikisi de çok iyi iletken olduğu için paratoneri kullanıyor. (elektrik en kısa yolu değil, en az direncin olduğu yolu seçer) ve gökyüzünde bir araya geliyorlar.
bence harika bilim adamı marcelo saba. harikasın adamım. iyiki ya nasip deyip kameranı doğrultmuşsun ve bu görüntüleri çekmişsin. başarının, sadece onu kazanmayı deneyenlerin elde edebildiği bir şey olduğunu bir kere daha bize gösterdin.