EDEBİYAT 17 Kasım 2016
30,1b OKUNMA     1059 PAYLAŞIM

Freudcu Psikanalizi, Post Yapısalcı Bakış Açısıyla Yeniden Yorumlayan Adam: Jacques Lacan

Sözlük yazarı ''thessaly'' bize biraz Lacan'dan bahsetmiş.

en onemli argumani, kisinin kendi benligini bulmasinin yolunun gostergeler yoluyla olacagidir. ornegin bir bebek, dogdugu zaman kendisini, annesini ve tum cevresini tek bir varlik olarak algilar, ihtiyaclarini karsilayan dis dinyayi bir "oteki" (the other) olarak degil kendi varliginin bir parcasi oldugunu dusunur: "ben" ve "digerleri" nin ayrimina varamaz. bu durum, lacan icin, gercek birlik (unity) hissinin tek bulundugu, yokluk veya kaybetme duygularinin varolmadigi ruhsal bir gerceklik alanidir. bu yuzden bu gerceklikte dil (language) de yoktur.


bebegin toplumsal hayata gecis sureci, annesinden ayrilip kendi kimligini olusturmasiyla baslar. bu alan, dilin yapisinin kuruldugu sembolik dunyadir. lacan, dili kaybetme yokluk hisleriyle aciklar: kelimelere ancak bir nesneyi kaybettigimiz zaman ihtiyac duydugumuzu savunur. bebegin kendi benligi ve dis dunyayi ayirt edebildigi zaman, otekini kesfettigi zamana denk duser ki, bu 6-18 aylar arasindadir. 


bebek tekrar birlik ve birlesme duygularini hissetmek istedigi zaman, toplumsal dili kesfetmeye ve kulturel bir varlik olmaya baslar. bebegin fiziksel bir butun oldugunu anlamasini ise lacan aynayla ilk tanistigi ana baglar. bu andan itibaren "ben" (ego) dusuncesi gelismeye baslar; yani kimlik ve ego'nun gelismesi, kisinin kendisine degil kendi disindaki bir imgeyle ozdeslestirmesine baglidir. bu yuzden lacan bu sureci hayali (imaginary) bir olgu olarak gorur. bebegin aynayla ilk karsilasmasi da, ben/digerleri dikotomisini dogurur.