FUTBOL 4 Eylül 2019
68,7b OKUNMA     545 PAYLAŞIM

Galatasaray, 2017'de Beşiktaş'ın Yaptığı Hataya mı Düştü?

2015-2017 yılları arasında Beşiktaş 2 sene üst üste şampiyon olmuştu ancak sonrasındaki kötü yönetim, yüksek maliyetli bekleneni veremeyen transferler vb. nedenlerden ötürü bekleneni verememişti. Aynı durumu 2 sene üst üste şampiyon olan Galatasaray, 2019-2020 sezonunda yaşayabilir mi?


öncelikle konu hakkında sosyal medyada ve ekşi sözlük'te dönen bazı yanlışları düzeltelim

- eğer çok feci bir sezon geçirilmezse, galatasaray'ın şampiyon olamamasının salt süper lig gelirlerine etkisi çok sınırlı. şampiyonluk payı dediğiniz şey şampiyona verilen ekstra miktar değil, şampiyonluk yaşamış 5 takımın havuzun bir bölümünden aldıkları paydır. örneğin, galatasaray geçen sezon 69 milyon alırken, fenerbahçe 62 milyon almıştır ve bu, uzun bir şampiyon olamama serisi ihtimali dışında hemen hemen stabil bir kalemdir.

- süper lig performans primi üç aşağı beş yukarı aynı şekilde, puan başı belirlendiği için çok büyük bir puan farkı yemedikçe bütçede büyük açık yaratacak bir fark oluşmaz. örneğin fenerbahçe burada dahi büyük bir zarara uğramadı, hepi topu 19 milyon tl az aldı fenerbahçe galatasaray'dan. (3 milyon euro). beşiktaş ve başakşehir ise benzer bir performans primi aldılar. sezon sonunda 3-5 puanla şampiyonluk kaçırsan da 65 milyon civarı alacaksın.

- sıralama primi keza, başakşehir ile galatasaray arasındaki gelir farkı 7, bjk ile gs arasındaki gelir farkı 15 milyon lira civarında. fenerbahçe buradan darbe yedi zira son sıralama kalemi (6. sıra) ile şampiyon arasında 32 milyon tl (kabaca 5 milyon euro) fark var. ama bu bile şampiyonlar ligi gelirinden olmak gibi darbe vurmuyor. galatasaray ilk 3'te olursa bunu minimize eder.

- toplam gelirlere bakarsanız fenerbahçe, tüm sorunlarına rağmen 153 milyon lira almış (gs 212), çünkü şampiyonluk payı belli bir kemik oluşturuyor. toplam euro bazında fark 10 milyon euro bile değil.

- şampiyon olamamanın tek ve gerçek mali külfeti kesinlikle şampiyonlar ligi geliridir. başka bir şey değil. diğerleri amorti edilir zararlardır.

şimdi, gelelim konuya... beşiktaş biraz ekstrem bir durumdu 

sadece yüksek maaşlı oyuncuları elden çıkarma gereği değil, sadece kiralık futbolcular değil, genel olarak kadro kalitesinin kötüye gitmesi sorun yarattı. üstüne üstlük yönetimin teknik direktörüyle, tribünlerle olan gerginlikleri salt yönetimsel açıdan sorun yarattı. fikret orman gerçekten ölümcül hatalar yaptı.

galatasaray'ın lehte bir farkı var

toplam maaş düzeyi 2017 beşiktaş'ı kadar yüksek değil; 50 milyon euro civarında ki kendi geçmiş standartlarına göre olması gerektiği oranda düşmüş. falcao istisnasını kenara koyarsak muslera, belhanda ve feghouli haricinde eskisi gibi 3 milyon kemik maaş artı bonus tarzı kontratları kalmadı. yine şampiyonlar ligi'ne kalınamadığı durumda kiralıkları salmak takımın maaş yükünü azaltmaya yetecektir. 

twitter'da bir kullanıcı açıklamış: yaklaşık 49 milyon euro net maaş + yaklaşık 3.100.000 eur imza parası + puan başı verilecek ekstralar derken 56 milyon euro gibi bir gider olacak, geçmiş sezona göre sadece 7 milyon fazla var:


ama galatasaray'ın asıl sorunu burada başlıyor

ffp girdabına girmiş tüm takımlar gibi toplam gelir gider dengesini kurmak için yerine göre maaş ve fesih bedeli (bonservis yanlış bir terim artık) üzerinden ayarlama yapıp, kiralık kontratlarla işini kotarıyor. ffp dönemi hasarsız atlatılsa dahi iki sezon sonra elde para edecek oyuncu kalmayacak, kiralıklar da gidince ya bugün olduğu gibi bedavalara yönelecek ya da ekonomik durumu iyiyse yine fesih bedeli ödeyecek. iki senaryonun da sorunlu tarafları var: ilkinde kadro kalitesi düşüp küçüleceksin (bu, beşiktaş'ın yaşadığı sportif buhranın benzerine yol açar), ikincisinde geçmişteki kısır döngülere tekrar gireceksin çünkü fesih bedeli, kontrat gibi futbolcu gönderilince zarardan kâr edebileceğin bir şey değil, net zarar. ffp'nin -her ne kadar genel hatlarıyla mantıklı bir uygulama olsa da- böyle yan zararları oluyor ve denetime girmiş her takım bunu tadıyor.

tek bir çıkar yolu var

eldeki görece mütevazı oyuncuların bir şekilde parlatılması. ozan kabak, eljif, cenk tosun, cengiz ünder... az yatırımlı 10 oyuncudan bir veya ikisini önemli bir miktara elden çıkarmak bile döngüyü pozitife çevirebiliyor. özellikle yerli oyuncuların parlaması, uzun süren yabancı sınırının 14'e kadar genişlemesinin etkisiyle patlama yaptı, şimdi kısa vadede tekrar durulacaktır çünkü gidebilecek yetenekler gitti, gelecek 2-3 sene boyunca galatasaray'ın da diğer kulüplerin de bu tarz oyunculardan önemli meblağlar kazanmasını beklemiyorum. mesele orta vadede tekrar düzenli şekilde bazı futbolcuların ihraç edilmesi için yeni jenerasyonlara yatırım yapmak. yabancı sınırı gibi abuk tartışmaların döndüğü ortamda bu da muallak.

asıl önemli olan, konsolide borçları bir şekilde eritmek ve sürekli yapılandırma gerektiren, finansman gideri yükleyen, üst üste uzun yılların gelirlerini kısmı olsa bile yiyen bu geçmiş borçları sıfırlamak. bu her kulüp için geçerli. yoksa bir dönem kâr, bir dönem zarar edersin. dönem tabloları şu an borçlu halde olunduğu için önem taşıyor ama konsolide borç-alacak farkı çok daha önemli. ve bu konuda hiçbir büyük kulübün kısa vadede borcunu önemli oranda eritebileceği bir ortam yok.

kısacası, kanımca beşiktaş örneği tam geçerli olmamakla birlikte benzer riskler var. sonuçta ülkenin ekonomik yapısı belli.

2019-2020 Futbol Sezonunda Uygulanacak Yeni Kurallar